Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2023/538 E. 2023/637 K. 03.04.2023 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2023/538 E.  ,  2023/637 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2023/538
Karar No : 2023/637

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALILAR): 1-… Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …
2-…Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 07/12/2022 tarih ve E:2022/8360, K:2022/10738 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Hakkari ili, Yüksekova ilçesi, … Mahallesi, … Mevkii, …ada, … parsel sayılı arsa niteliğindeki davacının maliki olduğu taşınmazı kapsayan alanın 10/08/2016 tarih ve 29797 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 01/08/2016 tarih ve 2016/9088 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un 2. ve Ek 1. maddeleri kapsamında riskli alan olarak ilan edilmesi sonrasında, anılan taşınmazın riskli alandan çıkarılması istemiyle davalı Bakanlığa yapılan 19/04/2022 tarihli başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 07/12/2022 tarih ve E:2022/8360, K:2022/10738 sayılı kararıyla;
2577 sayılı Kanun’un “Dava Açma Süresi” başlıklı 7. maddesinin 1. ve 4. fıkraları, 8. maddesinin 1. fıkrası, 11. maddesi, 20/A maddesinin 1. fıkrasının (f) bendi, 2. fıkrasının (a) ve (b) bentleri ile 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un 6. maddesinin 9. fıkrası ve Ek 1. maddesinin 2. fıkrasına yer verilerek,
Anayasa Mahkemesinin bir yasa hükmünü iptal etmesi ya da idari yargı mercilerince düzenleyici nitelikteki bir işlemin iptali üzerine oluşan yeni hukuki durum nedeniyle, yargı kararıyla ortaya çıkan bu hukuki sonuçtan yararlanmak amacıyla ilgililer tarafından idarelere yapılan başvuruların, ilgililerin haklarında bir idari işlem tesis edilmiş olup olmamasından bağımsız olarak, 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesi kapsamında yapılmış başvurular olduğuna ilişkin Danıştay kararlarının, yerleşik içtihat niteliği kazandığı,
Bununla birlikte, belirtilen kapsamda değerlendirilmesi mümkün olmayan, diğer bir ifadeyle belirtilen nitelikte yeni bir hukuki durumun söz konusu olmadığı durumlarda yapılan başvuruların, 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesi kapsamında yapılmış başvurular olarak kabulüne olanak bulunmamakta olup, aynı Kanun’un 11. maddesinde öngörülen süre geçirildikten sonra işlemin geri alınması, kaldırılması veya değiştirilmesi istemiyle idareye yapılan başvuruların da sona eren dava açma süresini ihya etmeyeceği, kaldı ki, ivedi yargılama usulüne tabi olan olayda, 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin (b) bendi uyarınca 2577 sayılı Kanun’un 11. maddesi hükümlerinin uygulanma olanağı bulunmadığı,
6306 sayılı Kanun’un 6. maddesinin 9. bendinde; bu Kanun uyarınca tesis edilen idari işlemlere karşı tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde dava açılabileceği düzenlemesi varsa da, 26/04/2016 tarih ve 29695 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren aynı Kanun’un Ek 1. maddesinin 2. fıkrasında, riskli alan kararına karşı Resmî Gazete’de yayımı tarihinden itibaren dava açılabileceği, uygulama işlemleri üzerine riskli alan kararına karşı dava açılamayacağı hükmüne yer verilerek özel bir düzenleme yapıldığı dikkate alındığında, Cumhurbaşkanı Kararı’nın ilanı üzerine 30 gün içinde, anılan kararın iptali ya da riskli alan kararından davacının taşınmazının çıkarılmasına yönelik olarak kararın davacının taşınmazına ilişkin kısmının iptali istemiyle dava açılabileceği, uygulama işlemleri üzerine riskli alan kararına karşı dava açılamayacağının anlaşıldığı,
Dosyanın incelenmesinden; Hakkari ili, Yüksekova ilçesi, … Mahallesi, … Mevkii, … ada, … parsel sayılı davacının maliki olduğu taşınmazı da kapsayan alanın 10/08/2016 tarih ve 29797 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 01/08/2016 tarih ve 2016/9088 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 6306 sayılı Kanun’un 2. ve Ek 1. maddeleri kapsamında riskli alan olarak ilan edildiği, davacının ise anılan taşınmazının riskli alan ilan edilen bölgeden çıkarılması istemiyle davalı Bakanlığa 19/04/2022 tarihinde başvurduğu, söz konusu başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddi üzerine zımnen ret işleminin iptali istemiyle 04/07/2022 tarihinde temyizen incelenen davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda; bakılan davanın ivedi yargılama usulüne tabi olduğu, 2577 sayılı Kanun’un 11. maddesi hükmünün uygulanmasının mümkün olmadığı, ayrıca 6306 sayılı Kanun’un Ek 1. maddesinin 2. fıkrası uyarınca; 10/08/2016 tarih ve 29797 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan riskli alan kararına karşı 10/08/2016 tarihinden itibaren 30 günlük yasal süre içerisinde dava açılması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 04/07/2022 tarihinde açılan davanın esasının incelenmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle,
davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesinin 2. fıkrası uyarınca idarenin cevabının, zımni ret süresi ve bunun üzerine dava açma süresi geçtikten sonra yahut dava açılması ve bu davanın süreden reddedilmesinden sonra gelirse, bu cevaba karşı bir dava açılabilmesi yasal olarak mümkün iken, dava açma süreleri geçtikten sonra idareye yeniden müracaat ederek yeni bir işlem ve yeni bir dava yolunun açılabilmesinin de mümkün olacağı; öte yandan dava açma süresinin geçirilmesi üzerine, aynı konuda idareye başvurulamayacağının kabul edilemeyeceği, idarenin daha önce talebi reddetse bile sonraki müracaatta talebe olumlu yanıt vererek ilgilinin istemi doğrultusunda işlem tesis edebileceği dikkate alındığında, bu yolun engellenmesinin doğru bir yaklaşım olmayacağı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davalı idareler tarafından, istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının gerekçeli olarak onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20/A maddesi uyarınca gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT :
Anayasa’nın 40. maddesinin 2. fıkrasında; Devletin, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğu hükme bağlanmış, 125. maddesinin 3. fıkrasında da; 40. maddedeki düzenlemenin devamı niteliğinde, “İdari işlemlere karşı açılacak davalarda süre, yazılı bildirim tarihinden başlar.” hükmüne yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Dava açma süresi” başlıklı 7. maddesinin 1. fıkrasında; dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu, 2. fıkrasında; bu sürenin, idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren başlayacağı, 4. fıkrasında ise; ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava açma süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı kuralları düzenlenmiştir.
6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un 6. maddesinin 9. fıkrasında; “Bu Kanun uyarınca tesis edilen idari işlemlere karşı tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde 06/01/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu uyarınca dava açılabilir.” düzenlemesi yer almıştır. 26/04/2016 tarih ve 29695 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanun’un 25. maddesi ile 6306 sayılı Kanun’a eklenen Ek 1. maddenin 2. fıkrasında ise; “Riskli alan kararına karşı Resmî Gazete’de yayımı tarihinden itibaren dava açılabileceği, uygulama işlemleri üzerine riskli alan kararına karşı dava açılamayacağı” düzenlemesine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasa’nın 40. maddesinin 2 fıkrasının gerekçesinde belirtildiği üzere, idari işlemlere karşı başvuru yollarının ayrıntılı düzenlemelerde yer alması, başvuru süresinin kısa olması veya olağan başvuru yollarına istisna getirilebilmesi nedeniyle, işlemlere karşı hangi idari birime, hangi sürede başvurulacağının idarelerce işlemde belirtilmesi hukuk güvenliği ilkesinin bir gereği olduğundan, Anayasa’nın 40. maddesiyle, bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde haklarını arayabilmelerine kolaylık ve olanak sağlanması amaçlanmış; idareye işlemlerinde, ilgililerin kaç gün içinde, hangi mercilere başvurabileceklerini bildirme yükümlülüğü getirilmiştir.
Bu nedenle, nitelikleri gereği özel yasalarda, genel dava açma süreleri dışında ayrı dava açma süreleri öngörülmüş olan idari işlemlerin nitelikleri ve tabi oldukları dava açma süreleri idare tarafından ilgililerine bildirilmedikçe, özel dava açma sürelerinin işletilmesine, Anayasa’nın 40. maddesi hükmü uyarınca olanak bulunmamakta olup, 2577 sayılı Kanun’da açıkça belirtilen ve ilgililerce de bilindiğinin kabulü gereken genel dava açma sürelerinin işletilmesi zorunludur.
Dolayısıyla, her ne kadar 6306 sayılı Kanun’un 6. maddesinin 9. fıkrası ile 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin 2. fıkrasının (a) bendiyle, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca tesis edilen idari işlemler yönünden, 2577 sayılı Kanun’da öngörülen 60 günlük genel dava açma süresi 30 güne indirilmiş ise de, dava konusu işlemde bu hususun bildirilmemiş olması, bu davada özel dava açma süresinin değil, 60 günlük genel dava açma süresinin uygulanmasını gerekli kılmaktadır.
Diğer yandan, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 19/06/2022 tarih ve 31871 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15/03/2022 tarih ve E:2021/2, K:2022/1 sayılı kararında, ” (…) idarî işlemlerde dava açma süresinin belirtilmediği hallerde özel ve genel dava açma süresinin işletilmesi veya işletilmemesi konusunda Danıştay dava daireleri ile kurullarının kararları arasında var olan içtihat aykırılığının, içtihatların birleştirilmesi yoluyla bağlayıcı bir çözüme kavuşturulması ve içtihadın, “özel dava açma süresine tâbi bir idarî işlemde, dava açma süresinin gösterilmemiş olması durumunda, vergi mahkemelerinde 30, Danıştay ve idare mahkemelerinde 60 günlük genel dava açma süresinin uygulanması gerektiği; aynı şekilde genel dava açma süresine tâbi bir idarî işlemde dava açma süresi gösterilmemiş olsa da, 30 ve 60 günlük genel dava açma süresinin uygulanması gerektiği” yönünde birleştirilmesi sonucuna ulaşılmıştır. (…) 2- Yazılı olarak bildirilen özel veya genel dava açma süresine tabi idari işlemlerde dava açma süresinin belirtilmediği hallerde genel dava açma süresinin uygulanması gerektiği doğrultusunda içtihadın birleştirilmesine (…)” karar verilmiştir.
Her ne kadar söz konusu Kurul kararında “ilanı gereken işlemler” açısından açık bir hüküm kurulmamış olsa da Anayasa’nın 40. maddesinin 2. fıkrası ve gerekçesi ile anılan Kurul kararının gerekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde, ilan edilen edilen düzenleyici işlemler yönünden de bahse konu Anayasa hükümünün uygulanması ve uygulamanın da söz konusu Kurul kararı doğrultusunda yapılması gerekmektedir.
Bu açıklamalar çerçevesinde, uyuşmazlıkta, dava konusu edilen 6306 sayılı Kanun’un 2. ve Ek 1. maddeleri kapsamında riskli alan ilanına ilişkin Bakanlar Kurulu kararına karşı Resmî Gazete’de yayımı tarihinden itibaren dava açılabileceği belirtilmiştir. Ancak riskli alan kararları için otuz günlük özel dava açma süresi öngörülmüş ise de; Anayasa’nın 40. maddesi gereğince, kanunlarda özel başvuru yolu ve dava açma süresi öngörüldüğü hallerde bunun ilgililere açıkça ve ayrıca bildirilmesi gerektiğinden, bu husus işlemde açıklanmadığından, riskli alan kararının Resmî Gazete’de yayım tarihinden itibaren 60 günlük genel dava açma süresi içerisinde dava konusu edilebileceğinin kabulü gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; Hakkari ili, Yüksekova ilçesi, … Mahallesi, … Mevkii, … ada, … parsel sayılı davacının maliki olduğu taşınmazı da kapsayan alanın 10/08/2016 tarih ve 29797 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 01/08/2016 tarih ve 2016/9088 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile 6306 sayılı Kanun’un 2. ve Ek 1. maddeleri kapsamında riskli alan olarak ilan edildiği, davacının ise anılan taşınmazının riskli alan ilan edilen bölgeden çıkarılması istemiyle davalı Bakanlığa 19/04/2022 tarihinde başvurduğu, söz konusu başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddi üzerine zımnen ret işleminin iptali istemiyle 04/07/2022 tarihinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda; 6306 sayılı Kanun’un Ek 1. maddesinin 2. fıkrası uyarınca; 10/08/2016 tarih ve 29797 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan riskli alan kararına karşı 10/08/2016 tarihinden itibaren 60 günlük genel dava açma süresi içerisinde dava açılması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 04/07/2022 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenmesine olanak bulunmamaktadır.
Bu itibarla, davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki Daire kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 07/12/2022 tarih ve E:2022/8360, K:2022/10738 sayılı kararının, yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3.Kesin olarak, 03/04/2023 tarihinde esasta ve gerekçede oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X-2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesinin 4. fıkrasında; ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava açma süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilecekleri belirtilmiş, 10. maddesinde ise; ilgililerin haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabileceği, otuz gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgilerin otuz günün bittiği tarihten itibaren ya da istemin reddine ilişkin işlemin tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilecekleri hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, idari işlemlerin nitelikleri gereği özel kanunlarda genel dava açma süreleri dışında ayrı dava açma sürelerinin öngörülmüş olması halinde, idare tarafından idari işlemlerin nitelikleri ve tabi oldukları dava açma süreleri gösterilmedikçe özel dava açma sürelerinin işletilmesine olanak bulunmadığından, Anayasa’nın 40. maddesi hükmü uyarınca, özel dava açma süresine tabi olmasına rağmen bu hususun idari işlemde açıklanmaması halinde, dava konusu idari işlemin tebliği tarihinden itibaren özel dava açma süresinin değil, 60 günlük genel dava açma süresinin uygulanması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; Hakkari ili, Yüksekova ilçesi, …Mahallesi, …Mevkii, … ada, … parsel sayılı davacının maliki olduğu taşınmazı da kapsayan alanın 10/08/2016 tarih ve 29797 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 01/08/2016 tarih ve 2016/9088 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile 6306 sayılı Kanun’un 2. ve Ek 1. maddeleri kapsamında riskli alan olarak ilan edildiği, davacının ise anılan taşınmazının riskli alan ilan edilen bölgeden çıkarılması istemiyle davalı Bakanlığa 19/04/2022 tarihinde başvurduğu, söz konusu başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddi üzerine zımnen ret işleminin iptali istemiyle 04/07/2022 tarihinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacının, “taşınmazının riskli alan ilan edilen bölgeden çıkarılması gerektiği”ni ileri sürerek yaptığı 19/04/2022 tarihli başvuru, niteliği itibarıyla, yeni bir işlem tesisine yönelik, 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesi kapsamında yapılan bir başvuru olup, başvuru üzerine oluşan zımni ret işleminin davacı yönünden bireysel bir işlem niteliğinde olduğu sonucuna varılmaktadır.
Bu bağlamda; davacının, 19/04/2022 tarihinde yaptığı başvurunun zımnen reddi üzerine açtığı bu davanın süresinde olduğu sonucuna varıldığından, davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki Daire kararının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.

KARŞI OY
XX- Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 07/12/2022 tarih ve E:2022/8360, K:2022/10738 sayılı kararının aynen onanması gerektiği oyuyla, karara gerekçe yönünden katılmıyorum.