Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2022/3815 E. 2023/137 K. 02.02.2023 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2022/3815 E.  ,  2023/137 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/3815
Karar No : 2023/137

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Madencilik Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 13/09/2022 tarih ve E:2022/5799, K:2022/7605 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 31/12/2012 tarih ve 28514 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, İzmir ili, Karabağlar ilçesinde bulunan ve ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanın 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi uyarınca riskli alan ilan edilmesine ilişkin 07/12/2012 tarih ve 2012/4048 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 13/09/2022 tarih ve E:2022/5799, K:2022/7605 sayılı kararıyla;
28/06/2014 tarih ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6545 sayılı Kanun’un 18. maddesi ile 2577 sayılı Kanun’a 20. maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 20/A maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinde; 16/05/2012 tarih ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun uyarınca alınan Bakanlar Kurulu Kararlarından doğan uyuşmazlıklar hakkında ivedi yargılama usulünün uygulanacağının hüküm altına alındığı, 2. fıkrasının (a) bendinde; ivedi yargılama usulünde dava açma süresinin otuz gün olduğu, (b) bendinde ise bu Kanun’un 11. maddesi hükümlerinin uygulanmayacağının kurala bağlandığı,
Anılan hükümler uyarınca; idari davalarda dava açma süresinin başlangıç tarihinin; idari işlemin tebliğ, yayım veya ilân tarihi olduğu, ancak yasada öngörülen bu durumların söz konusu olmadığı hallerde, davacının dava konusu işlemi öğrenme tarihinin iyiniyet kuralları çerçevesinde, olayın özelliği ve niteliği gözönünde tutulmak suretiyle yargı organınca belirleneceğinin kuşkusuz olduğu,
Dosyanın incelenmesinden; dava konusu riskli alan ilanına ilişkin 07/12/2012 tarih ve 2012/4048 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 31/12/2012 tarih ve 28514 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandığı, davacı tarafından taşınmaz üzerindeki jeolojik riskli alan şerhinin kaldırılması istemiyle 08/02/2022 tarih ve 2667004 kayıt numarası ile yapılan başvuruya, İzmir Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından verilen … tarih ve … sayılı yazı üzerine, usulüne uygun cevap verilmediğinden bahisle 12/05/2022 tarihli dilekçe ile dava açıldığı; dava dilekçesinde, İzmir ili, Karabağlar ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaza ilişkin açılan kamulaştırma (bedel tespiti ve tescil) davasından bahsedilerek mahkeme kararları sunulmuş ise de dava konusu işlemin ne zaman öğrenildiğinin belirtilmediğinin anlaşıldığı,
Bu durumda; davacının dava konusu işlemi en geç taşınmaz üzerindeki jeolojik riskli alan şerhinin kaldırılması istemiyle yaptığı başvuru tarihi olan 08/02/2022 tarihinde öğrenmiş olduğu, ivedi yargılama usulüne tabi olan uyuşmazlıkta, 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin (b) bendi uyarınca 2577 sayılı Kanun’un 11. maddesi hükümlerinin uygulanma olanağının bulunmadığı, Yasa hükmü gereğince öğrenme tarihi olan 08/02/2022 tarihinden itibaren 30 günlük süre içinde dava açılması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 12/05/2022 günü açılan davada süre aşımı bulunduğundan, işin esasının incelenmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle,
davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, davaya konu kararın ilan edilmek suretiyle duyurulduğu, yargı yoluna nasıl gidileceğine dair herhangi bir tebligat yapılmadığı, bu nedenle de davanın süre aşımı nedeniyle reddi kararının hukuka aykırı olduğu, herhangi bir bildirimle başvuru yollarının gösterilmemesi nedeniyle hak kaybına uğradığı; AY m.40 gereği davalı idare hatalı bir usul sergilediğinden, bu davada genel dava açma süresi ve şartlarının işletilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun olan Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20/A maddesi uyarınca gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

İLGİLİ MEVZUAT :
Anayasa’nın 40. maddesinin 2. fıkrasında; Devletin, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğu hükme bağlanmış, 125. maddesinin 3. fıkrasında da; 40. maddedeki düzenlemenin devamı niteliğinde, “İdari işlemlere karşı açılacak davalarda süre, yazılı bildirim tarihinden başlar.” hükmüne yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Dava açma süresi” başlıklı 7. maddesinin 1. fıkrasında; dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu, 2. fıkrasında; bu sürenin, idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren başlayacağı, 4. fıkrasında ise; ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava açma süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı kuralları düzenlenmiştir.
Aynı Kanun’un “İvedi yargılama usulü” başlıklı 20/A maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinde; 16/05/2012 tarih ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun uyarınca alınan Bakanlar Kurulu Kararlarından doğan uyuşmazlıklar hakkında hakkında ivedi yargılama usulünün uygulanacağı, 2. fıkrasının (a) bendinde ise; ivedi yargılama usulünde dava açma süresinin otuz gün olduğu hükme bağlanmıştır.
6306 sayılı Kanun’un 6. maddesinin 9. fıkrasında ise, bu Kanun uyarınca tesis edilen idari işlemlere karşı tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu uyarınca dava açılabileceği düzenlemesine yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İlgili mevzuat başlığı altında belirtilen Anayasa ve 2577 sayılı Kanun hükümleri uyarınca; özel kanunlarında aksine bir hüküm bulunmadıkça, idari işlemlerde dava açma süresinin başlamasında yazılı bildirimin esas olduğu, dava açma süresi hesabında ilân tarihinin, ancak “ilanı gereken” düzenleyici nitelikteki işlemler açısından dikkate alınacağı, bireysel/subjektif nitelikteki işlemlere karşı ilgililerin, bu işlemlerin kendilerine yazılı olarak bildirildiği tarihten itibaren dava açabilecekleri açıktır.
İdari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin, yazılı bildirim tarihinden başlayacağı kuralı, idari işlemlerin idare tarafından ilgililere açık ve anlaşılır bir biçimde duyurulması ve bu işlemlere karşı idari yollara veya dava yoluna başvurmalarına olanak sağlama amacını taşımaktadır. Bununla birlikte, idari işlemin niteliğinin ve hukuki sonuçlarının davacı tarafından bütünüyle öğrenildiği kimi davalarda, bilgi edinmenin (ıttılanın) yazılı bildirimin sonuçlarını doğuracağı ve dava açma süresine başlangıç alınacağı Danıştay içtihatlarıyla kabul edilmiştir. Ancak bu istisnai durumun kabulü, bilgi edinmenin dava açma süresine başlangıç alınması da, idari işlemin niteliği ve doğurduğu hukuki sonuç itibarıyla davacı tarafından öğrenildiğinin kanıtlanması koşuluna bağlı olup; bu koşulun gerçekleşip gerçekleşmediği açılan idari davada ancak, idari yargı merciince karara bağlanabilir. Bir başka deyişle, her tür bilgi edinmenin (ıttılanın) idari dava açma süresine başlangıç alınacağı şeklindeki genel bir kabul, Anayasa’nın 125. maddesi ve 2577 sayılı Kanun’la bağdaşmayacaktır.
6306 sayılı Kanun’da, bu Kanun uyarınca tesis edilmiş işlemlere karşı dava açma süresinin hesabında “tebliğ” tarihinin esas alınacağına dair 6/9. maddesindeki hüküm ile anılan Kanun’da, zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan alanların “Riskli Alan” olarak belirlenmesine ilişkin Bakanlar Kurulu Kararlarının Resmi Gazete’de yayımlanmasının zorunlu olduğuna veya Resmî Gazete’de yayımlanmış olmasının ilgililere tebliğ hükmünde olduğuna dair bir kurala yer verilmemiştir. Ayrıca, riskli alan belirlenmesi ve sonrasında tesis edilen işlemlerin Anayasa’da yer alan bir temel hak ve özgürlük olan mülkiyet hakkını kısıtlayıcı nitelikte sonuçlar doğuracak olması itibarıyla, yazılı bildirim yapılması, Anayasa’da güvence altına alınmış olan hak arama özgürlüğünün de gereğidir.
Bu çerçevede, içeriği itibarıyla muhataplara tebliği zorunlu olan, zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan alanların riskli alan ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu Kararlarının, yazılı bildirim veya öğrenme üzerine yasal dava açma süresi içinde dava konusu edilebileceği açıktır.
Öte yandan, idari işlemlerin nitelikleri gereği özel kanunlarda genel dava açma süreleri dışında ayrı dava açma sürelerinin öngörülmüş olması halinde, idare tarafından idari işlemlerin nitelikleri ve tabi oldukları dava açma süreleri gösterilmedikçe özel dava açma sürelerinin işletilmesine olanak bulunmadığından, Anayasa’nın 40. maddesi hükmü uyarınca, özel dava açma süresine tabi olmasına rağmen bu hususun idari işlemde açıklanmaması halinde, dava konusu idari işlemin tebliği tarihinden itibaren özel dava açma süresinin değil, 60 günlük genel dava açma süresinin uygulanması gerekmektedir.
Bu açıklamalar çerçevesinde, uyuşmazlıkta, dava konusu edilen riskli alan ilanına ilişkin Bakanlar Kurulu kararı davacıya tebliğ edilmediğinden, bu işleme karşı öğrenme tarihinden itibaren 60 günlük genel dava açma süresi içerisinde dava açılabileceğinin kabulü gerekmektedir.
Dosyada mevcut bilgi ve belgeler ile UYAP üzerinden gönderilen istek üzerine incelemeye açılan, riskli alan ilan edilen taşınmaza ilişkin kamulaştırma bedel tespiti ve tescil davasına ilişkin … Asliye Hukuk Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında, mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen ve içeriğinde dava konusu Bakanlar Kurulu kararının tarih ve sayısı ile mahiyeti belirtilen bilirkişi raporunun, görülmekte olan davanın davacısına 28/05/2019 tarihinde tebliğ edildiği görüldüğünden, davacının, 28/05/2019 tarihinde davaya konu riskli alan kararını, tüm ayrıntılarıyla öğrendiğinin kabulü gerekmektedir.
Bu durumda, riskli alan ilanına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararını 28/05/2019 tarihinde öğrendiği anlaşılan davacı tarafından, bu tarihten itibaren 60 gün içerisinde dava açılması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 12/05/2022 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenme olanağı bulunmamaktadır.
Bu itibarla, davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki Daire kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 13/09/2022 tarih ve E:2022/5799, K:2022/7605 sayılı kararının, yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3.Kesin olarak, 02/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.