Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2022/3604 E. 2023/106 K. 30.01.2023 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2022/3604 E.  ,  2023/106 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/3604
Karar No : 2023/106

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- …
2- …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : …
VEKİLİ : Huk. ve Mev. Genel Müdürü …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onüçüncü Dairesinin 14/09/2022 tarih ve E:2022/2929, K:2022/3106 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 05/02/2022 tarih ve 31741 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 04/02/2022 tarih ve 5181, 5182, 5183, 5184, 5185 sayılı Cumhurbaşkanı kararlarının iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onüçüncü Dairesinin 14/09/2022 tarih ve E:2022/2929, K:2022/3106 sayılı kararıyla;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesinin 3. fıkrasının (e) bendi, 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi, 14. maddenin 3. fıkrasının (e) bendi, 20/A maddesi, 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun’un 3. maddesinin 2. fıkrası,
09/07/2018 tarih ve 30473 (3. Mükerrer) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 85. maddesi ile Geçici 8. maddesine yer verilerek,
Anayasa’da yapılan değişikliklere uyum sağlanması amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması için 18/05/2018 tarih ve 30425 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7142 sayılı Kanun’un verdiği yetkiye dayanılarak, Bakanlar Kurulunca 02/07/2018 tarihinde kararlaştırılan 703 sayılı KHK’nin 85. maddesi ile 4046 sayılı Kanun’un “Özelleştirme Yüksek Kurulu ve Görevleri” başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Başbakanın başkanlığında, Başbakanın belirleyeceği dört bakandan oluşan Özelleştirme Yüksek Kurulu (Kurul) kurulmuştur. Kurul, üyelerin tamamının katılımı ile toplanır ve kararları oybirliği ile alır. Kurulun sekretarya hizmetleri Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nca yürütülür.” düzenlemesi yürürlükten kaldırılmış olmakla birlikte, 4046 sayılı Kanun’un 3. maddesinin ikinci fıkrasında Kurulun görevlerinin sayıldığı metin yürürlükte bulunmaya devam etmekte olup; 703 sayılı KHK’nin Geçici 8. maddesi ile de, bu Kanun Hükmünde Kararname ile yürürlükten kaldırılan kanun ve kanun hükmünde kararnamelerle bakanlıklar ve kamu kurum ve kuruluşları bünyesinde yapısı ve görevleri düzenlenmiş olan kurul ve benzeri birimlerin bu maddenin yürürlüğe girdiği 09/07/2018 tarihinde yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine aktarılmayanlara ait ve politika belirlemeye ilişkin görev ve yetkiler haricindeki diğer görev ve yetkilerin ise Cumhurbaşkanlığına veya yetkilendirilecek kurum ya da makama devredilmiş sayılacağı belirtilerek, 703 sayılı KHK’nin 85. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendi uyarınca yürürlükten kaldırılan 4046 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 1. fıkrasında oluşumuna yer verilen Özelleştirme Yüksek Kurulunun görev ve yetkilerinin Cumhurbaşkanına veyahut yetkilendirilecek kurum ya da makama devredileceğinin kurala bağlandığı;
2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinde ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemleri ile Özelleştirme Yüksek Kurulu kararlarından doğan uyuşmazlıklar hakkında ivedi yargılama usulünün uygulanacağının kurala bağlandığı, söz konusu taşınmazların satış yöntemiyle özelleştirilmesini teminen gerçekleştirilen ihalelerin en yüksek teklifi veren şirketler üzerinde bırakılmasına yönelik Özelleştirme İdaresi Başkanlığı İhale Komisyonu kararlarının onaylanmasına ilişkin dava konusu Cumhurbaşkanı kararlarının, 4046 sayılı Kanun uyarınca Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı mahiyetinde tesis edildiği ve ihale işlemlerine ilişkin olduğu, dolayısıyla bakılan davada 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinde uyarınca ivedi yargılama usulünün uygulanacağı;
Davacılar tarafından dava dilekçesinde, dava konusu Cumhurbaşkanı kararlarının tebliğ tarihi olarak Resmî Gazete’de yayımlanma tarihleri olan 05/02/2022 tarihinin belirtilmesi suretiyle, 06/04/2022 tarihinde UYAP üzerinden gönderilen elektronik imzalı dilekçeyle bakılan davanın açıldığı;
Bu itibarla, davacılar tarafından 05/02/2022 tarihinden itibaren otuz günlük dava açma süresi içerisinde en geç 07/03/2022 tarihine kadar dava açılması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 06/04/2022 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenme imkânının bulunmadığı gerekçesiyle davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacılar tarafından, dava konusu uyuşmazlıkta ivedi yargılama usulünün uygulanamayacağı, ivedi yargılama usulüne tabi olduğu belirtilen diğer uyuşmazlıklarda altmış gün içinde açılan davaların süresinde kabul edildiği Danıştay kararları bulunduğu, davanın süre aşımı nedeniyle reddedilmesi neticesinde hak arama hürriyetlerinin ve hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Onüçüncü Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacıların duruşma istemi yerinde görülmeyerek ve dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemleri hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
05/02/2022 tarih ve 31741 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 04/02/2022 tarih ve 5181 sayılı Cumhurbaşkanı kararıyla, mülkiyeti Hazine adına kayıtlı İzmir ili, Urla ilçesi, …Mahallesi, … ada, …parsel sayılı taşınmazın en yüksek teklifi veren … Enerji Sanayi Ticaret A.Ş.’ye İhale Şartnamesi çerçevesinde satılmasına, anılan şirketin sözleşmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi hâlinde teminatının irat kaydedilmesine ve ihalenin iptaline yönelik … tarih ve … sayılı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı İhale Komisyonu kararının onaylanmasına ve bu karar çerçevesinde taşınmaz satış sözleşmesinin imzalanması ile karar gereklerinin yerine getirilmesi hususlarında Özelleştirme İdaresi Başkanlığının yetkili kılınmasına, 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun’un 3. ve Geçici 29. maddeleri ile 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Geçici 8. maddesi kapsamında karar verildiği belirtilmiştir.
Aynı tarih ve sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 04/02/2022 tarih ve 5182 sayılı Cumhurbaşkanı kararıyla, İzmir ili, Urla ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı; … tarih ve … sayılı Cumhurbaşkanı kararıyla, İzmir ili, Urla ilçesi, İçmeler Mahallesi, … ada, … parsel sayılı; 04/02/2022 tarih ve 5184 sayılı Cumhurbaşkanı kararıyla, Muğla ili, Bodrum ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı; 04/02/2022 tarih ve 5185 sayılı Cumhurbaşkanı kararıyla, Muğla ili, Bodrum ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazların satışına ilişkin olarak gerçekleştirilen ihaleler sonucunda ihalelerin, en yüksek teklifi veren şirketler üzerinde bırakılmasına yönelik Özelleştirme İdaresi Başkanlığı İhale Komisyonu kararlarının onaylanmasına karar verilmiştir.
Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
Anayasa’nın 40. maddesinin ikinci fıkrasında, Devletin, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğu hükme bağlanmış; 125. maddesinin üçüncü fıkrasında da “İdari işlemlere karşı açılacak davalarda süre, yazılı bildirim tarihinden başlar.” hükmüne yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Dava açma süresi” başlıklı 7. maddesinin 1. fıkrasında, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu; 2. fıkrasında, bu sürenin, idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren başlayacağı; 4. fıkrasında ise, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava açma süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı; “Sürelerle ilgili genel esaslar” başlıklı 8. maddesinin 1. fıkrasında, sürelerin, tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlayacağı kuralları getirilmiş; “İvedi yargılama usulü” başlıklı 20/A maddesinin 1. fıkrasında, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemleri ile Özelleştirme Yüksek Kurulu kararlarından doğan uyuşmazlıklar hakkında ivedi yargılama usulünün uygulanacağı; 2. fıkrasının (a) bendinde, ivedi yargılama usulünde dava açma süresinin otuz gün olduğu kurala bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasa’nın 40. maddesinin 2 fıkrasının gerekçesinde belirtildiği üzere, idari işlemlere karşı başvuru yollarının ayrıntılı düzenlemelerde yer alması, başvuru süresinin kısa olması veya olağan başvuru yollarına istisna getirilebilmesi nedeniyle, işlemlere karşı hangi idari birime, hangi sürede başvurulacağının idarelerce işlemde belirtilmesi hukuk güvenliği ilkesinin bir gereği olduğundan, Anayasa’nın 40. maddesiyle, bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde haklarını arayabilmelerine kolaylık ve olanak sağlanması amaçlanmış; idareye işlemlerinde, ilgililerin kaç gün içinde, hangi mercilere başvurabileceklerini bildirme yükümlülüğü getirilmiştir.
Bu nedenle, nitelikleri gereği özel yasalarda, genel dava açma süreleri dışında ayrı dava açma süreleri öngörülmüş olan idari işlemlerin nitelikleri ve tabi oldukları dava açma süreleri idare tarafından ilgililerine bildirilmedikçe, özel dava açma sürelerinin işletilmesine, Anayasa’nın 40. maddesi hükmü uyarınca olanak bulunmamakta olup, 2577 sayılı Kanun’da açıkça belirtilen ve ilgililerce de bilindiğinin kabulü gereken genel dava açma sürelerinin işletilmesi zorunludur.
Dolayısıyla, her ne kadar 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin 2. fıkrasının (a) bendiyle, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca tesis edilen idari işlemler yönünden, 2577 sayılı Kanun’da öngörülen 60 günlük genel dava açma süresi 30 güne indirilmiş ise de, dava konusu işlemde bu hususun bildirilmemiş olması, bu davada özel dava açma süresinin değil, 60 günlük genel dava açma süresinin uygulanmasını gerekli kılmaktadır.
Diğer yandan, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 19/06/2022 tarih ve 31871 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15/03/2022 tarih ve E:2021/2, K:2022/1 sayılı kararında, ” (…) idarî işlemlerde dava açma süresinin belirtilmediği hallerde özel ve genel dava açma süresinin işletilmesi veya işletilmemesi konusunda Danıştay dava daireleri ile kurullarının kararları arasında var olan içtihat aykırılığının, içtihatların birleştirilmesi yoluyla bağlayıcı bir çözüme kavuşturulması ve içtihadın, “özel dava açma süresine tâbi bir idarî işlemde, dava açma süresinin gösterilmemiş olması durumunda, vergi mahkemelerinde 30, Danıştay ve idare mahkemelerinde 60 günlük genel dava açma süresinin uygulanması gerektiği; aynı şekilde genel dava açma süresine tâbi bir idarî işlemde dava açma süresi gösterilmemiş olsa da, 30 ve 60 günlük genel dava açma süresinin uygulanması gerektiği” yönünde birleştirilmesi sonucuna ulaşılmıştır. (…) 2- Yazılı olarak bildirilen özel veya genel dava açma süresine tabi idari işlemlerde dava açma süresinin belirtilmediği hallerde genel dava açma süresinin uygulanması gerektiği doğrultusunda içtihadın birleştirilmesine (…)” karar verilmiştir.
Her ne kadar söz konusu Kurul kararında “ilanı gereken işlemler” açısından açık bir hüküm kurulmamış olsa da Anayasa’nın 40. maddesinin ikinci fıkrası ve gerekçesi ile anılan Kurul kararının gerekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde, ilan edilen işlemler yönünden de bahse konu Anayasa hükümünün uygulanması ve uygulamanın da söz konusu Kurul kararı doğrultusunda yapılması gerekmektedir.
Bakılan uyuşmazlıkta ise, dava konusu Cumhurbaşkanı Kararının 05/02/2022 tarih ve 31741 sayılı Resmî Gazete’de yayımlandığı; ancak, davacılara ayrıca tebliğ edilmediği, davacıların bu kararı 05/02/2022 tarihinde öğrendiklerini beyan ettikleri ve 06/04/2022 tarihinde bakılan davayı açtıkları anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacıların dava konusu Cumhurbaşkanı Kararına karşı, ilan tarihinden itibaren genel dava açma süresi olan 60 günlük süre içinde, 06/04/2022 tarihinde açtığı davanın süresinde olduğu sonucuna varıldığından, davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki Daire kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz istemlerinin kabulüne;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin Danıştay Onüçüncü Dairesinin temyize konu 14/09/2022 tarih ve E:2022/2929, K:2022/3106 sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
4. 30/01/2023 tarihinde oyçokluğu ile kesin olarak karar verildi.

KARŞI OY
X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Onüçüncü Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun olduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz istemlerinin reddi ile temyize konu kararın onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.

KARŞI OY
XX- 05/02/2022 tarih ve 31741 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 04/02/2022 tarih ve 5181, 5182, 5183, 5184, 5185 sayılı Cumhurbaşkanı kararlarının iptaline karar verilmesi istemiyle açılan davada, temyize konu Daire kararı ile ivedi yargılama usulüne ve 30 günlük dava açma süresine tabi olan uyuşmazlıkta davanın ilan tarihinden itibaren 30 gün geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun dava açma sürelerinin düzenlendiği 7 nci maddesinin 2 nci fıkrasında dava açma sürelerinin hangi durum ve olguların gerçekleşmesi halinde işlemeye başlayacağı dört bent halinde belirlenmiş bulunmaktadır. Bu bağlamda; idari uyuşmazlıklar; vergi, resim, harç ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklar; adresi belli olmayanlara özel kanunlarındaki hükümlere göre ilan yoluyla bildirim yapılan haller ve ilanı gereken düzenleyici işlemler bakımından dava açma sürelerinin başlaması için gerçekleşmesi öngörülen haller ayrı ayrı kurallara bağlanmıştır. Kanun’un 8 inci maddesinin 1 inci fıkrasında ise; sürelerin, tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlayacağı hükmüne yer verilmiştir.
Bakılmakta olan Cumhurbaşkanı kararları 05/02/2022 tarihli ve 31741 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmak suretiyle duyurulmuştur.
Cumhurbaşkanı kararlarının ilgililere duyurulması hususundaki düzenlemeye 10 sayılı Resmi Gazete Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin “Resmi Gazete’nin İçeriği” başlıklı 4 üncü maddesinde yer verilmiş, maddenin 1 inci fıkrasının (ç) bendinde, “Cumhurbaşkanlığınca Resmi Gazete’de yayımlanması uygun görülen kararların” da Resmi Gazete’de yayımlanacağı öngörülmüştür.
Yer verilen hukuki düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, Cumhurbaşkalığınca Resmi Gazete’de yayımlanması öngörülen Cumhurbaşkanı kararlarının duyurulmasındaki usulün, tıpkı kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ve bazı yönetmeliklerde olduğu gibi Resmi Gazete’de yayımlanma kuralına bağlandığı anlaşılmaktadır. Bu bağlamda; dava konusu edilen Cumhurbaşkanı kararlarına karşı, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20/A maddesi uyarınca, Resmi Gazete’de yayımlandıkları 05/02/2022 tarihini izleyen günden başlamak üzere otuz gün içinde dava açılması gerekmektedir.
Olayda; 05/02/2022 tarih ve 31741 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 04/02/2022 tarih ve 5181, 5182, 5183, 5184, 5185 sayılı Cumhurbaşkanı kararlarının iptaline karar verilmesi istemiyle, otuz günlük süre içinde ve nihayet 07/03/2022 günü mesai saati bitimine kadar dava açılması gerekirken bu sürenin geçirilmesinden sonra, tebliğ tarihi olarak Resmî Gazete’de yayımlanma tarihi olan 05/02/2022 tarihinin belirtilmesi suretiyle, 06/04/2022 tarihinde UYAP üzerinden gönderilen elektronik imzalı dilekçeyle açılan davanın süresinde olmadığı açıktır.
Kurulumuzun çoğunluk kararında, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 15/03/2022 tarih ve E:2021/2, K:2022/1 sayılı kararına da dayanılarak, davanın süresinde açıldığı değerlendirilmek suretiyle davanın süre aşımı nedeniyle reddine dair temyize konu Daire kararının bozulmasına karar verilmiş ise de, sözü edilen içtihadı birleştirme kurulu kararının “yazılı olarak bildirilen özel veya genel dava açma süresine tabi idari işlemlerde dava açma süresinin belirtilmediği hallerde genel dava açma süresinin uygulanması” hususuna ilişkin olduğu, bakılmakta olan davada olduğu gibi yayımlanmak suretiyle duyurulan işlemler bakımından bir hüküm ve sonuç içermediği anlaşıldığından, belirtilen hukuksal niteliği ve muhtevasında çizilen sınırları ve kapsamı itibarıyla, temyize konu kararın konusunu oluşturan Cumhurbaşkanı kararlarıyla ilgili süre irdelemesinde dikkate alınabilmesi olanaklı değildir.
Açıklanan nedenlerle, Danıştay Onüçüncü Dairesince verilen kararda sonucu itibariyle usule ve hukuka aykırılık bulunmadığı, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz istemlerinin reddi ile temyize konu kararın yukarıda yer verilen gerekçe doğrultusunda onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.