Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2022/3579 E. 2023/159 K. 06.02.2023 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2022/3579 E.  ,  2023/159 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/3579
Karar No : 2023/159

TEMYİZ EDEN (DAVALI) :… Bakanlığı
VEKİLİ : Av…..

KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- … 8- …
2- … 9- …
3- … 10- …
4- … 11- …
5- … 12- …
6- … 13- …
7- …
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Ankara ili, Çankaya ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın imar planında eğitim tesisi alanı olarak belirlenmesi nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlandığından bahisle taşınmazın değerine karşılık ıslah edilmek suretiyle belirlenen 3.112.364,48-TL’nin kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
Mahkemelerinin 25/06/2020 tarihli kararıyla dava konusu taşınmaza ilişkin Mahkemelerinin E:… (… Asliye Hukuk Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında verilen görev ret kararı üzerine) sayılı dosyasında bulunan mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapordaki tespit ve değerlendirmeler dikkate alınarak söz konusu taşınmaza ilişkin belirlenen m² değerinin bu davanın açıldığı tarihteki değerlere uyarlanmak suretiyle davacının hissesinin davanın açıldığı (02/09/2019) tarihteki değerinin hesaplanması amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, dosya üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; … Asliye Hukuk Mahkemesinin E:… esas sayılı dosyasında yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen 21/11/2011 tarihli bilirkişi raporunda, Mayıs 2011 tarihi itibarıyla dava konusu taşınmazın m² birim değerinin 2.950,00 TL/m² olarak belirlendiği, dava tarihi (02/09/2019) itibarıyla TÜİK-TEFE verileri kullanılarak dava konusu taşınmazın m² birim değerinin 7.009,83 TL/m² olarak belirlendiği, davacıların hissesine düşen bedelin toplam 3.112.364,48-TL olduğunun belirtildiği, davacıların mülkiyet haklarının belirsiz bir süre ile kısıtlandığı, buna göre davacılara toplam 3.112.364,48-TL’nin ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 25/05/2022 tarih ve E:2022/2253, K:2022/6146 sayılı kararıyla;
3194 sayılı İmar Kanunu’nun 10. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 11. ve 15. maddelerine yer verilerek,
İşbu dosyanın, … ada, … parsel sayılı taşınmazın diğer hissedarları tarafından, taşınmazın imar planında eğitim tesisi alanı olarak belirlenmesi nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlandığından bahisle taşınmazın değerine karşılık olan bedelin ödenmesi istemiyle açılan davalara ilişkin Dairelerinin E:2021/6025, E:2022/1321 ve E:2020/8580 esasına kayıtlı dosyalar ile birlikte incelendiği,
Taşınmazın kısıtlandığından söz edilebilmesi için, taşınmazın uygulama imar planıyla kamusal kullanıma ayrılması, taşınmaz üzerinde özel kullanımın ve yapılaşmanın uygulama imar planı gereği hiçbir şekilde mümkün olmaması, uygulama imar planının onayından itibaren en az beş yıl süre geçmiş olması ve taşınmazın bu süre zarfında kamulaştırılmamış olması şartlarının birlikte gerçekleşmiş olması gerektiği,
Davaya konu taşınmaza emsal taşınmaz olarak, dava konusu taşınmazın çevresinin imar durumu özellikleri dikkate alınarak, dava konusu taşınmaza yakın mesafede, aynı yapılaşma koşullarına sahip, eş değer özellikleri olan; mümkün olduğunca dava tarihine en yakın tarihli satışı gerçekleşmiş ve satış bedeli belirli olan taşınmazların seçilmesi suretiyle değer tespitinin yapılması gerektiği,
Uyuşmazlıkta; davaya konu taşınmazın 1990 tarihli 1/1000 ölçekli uygulama imar planında eğitim tesisi alanı olarak belirlendiği ve uygulama imar planının onaylanmasının üzerinden beş yıl geçtiğinin görüldüğü, İdare Mahkemesince hükme esas alınan … Asliye Hukuk Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında alınan 21/11/2011 tarihli bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazın imar durumu ile yapılaşma koşulları yer almadığından emsal taşınmazın, dava konusu taşınmaza yakın mesafede, aynı yapılaşma koşullarına sahip, eş değer özellikleri olan taşınmaz olup olmadığı anlaşılamadığı; ayrıca, anılan bilirkişi raporunda emsal alınan taşınmazın satış tarihinin 31/12/2002 tarihli olduğunun görüldüğü,
Olayda; emsal taşınmaz olarak, dava konusu taşınmazın çevresinin imar durumu özellikleri dikkate alınarak, dava konusu taşınmaza yakın mesafede, aynı yapılaşma koşullarına sahip, eş değer özellikleri olan; mümkün olduğunca dava tarihine en yakın tarihli satışın gerçekleştiği ve satış bedeli belirli olan taşınmazların seçilmesi suretiyle değer tespitinin yapılmasının, ayrıca 31/12/2002 tarihinde yapılan bir satış işlemine konu taşınmazın emsal olarak alındığı, değer tespitinin ise dava tarihi olan 02/09/2019 tarihi itibarıyla yapıldığı, uyuşmazlığa konu taşınmazın değer tespitinin dava tarihine göre yapılması gerektiği hususu dikkate alındığında, aradan geçen yaklaşık 17 yıllık zamanın taşınmazın dava tarihindeki değerinin belirlenmesinde doğru sonuç vermeyeceğinin, değer tespitinin gerçeğe en yakın şekilde yapılabilmesi için değer tespiti yapılmak üzere emsal alınan taşınmazın satış tarihinin, taşınmaz değerinin belirlendiği dava tarihine yakın olmasına özen gösterilmesinin, ayrıca dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazın imar durumu ile yapılaşma koşullarına yer verilmek suretiyle değerlendirmenin yapılması gerektiği,
Diğer yandan; İdare Mahkemesince tek kişilik bilirkişinin seçildiği, bilirkişi tarafından dava konusu taşınmaz için … Asliye Hukuk Mahkemesinin E:… dosyasındaki bilirkişi raporuyla 17/05/2011 tarihi itibarıyla belirlenen değerin esas alınması suretiyle davaya konu taşınmazın m² değerinin dava tarihi olan 02/09/2018 tarihi itibarıyla 7.009,83 TL/m² olarak belirlendiği, İdare Mahkemesince tek kişilik bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle karar verildiğinin görüldüğü,
Bu durumda, 2942 sayılı Kanun’un 15. maddesi uyarınca en az üç kişilik bilirkişi kurulu teşkil edilmesi zorunlu olduğundan, bilirkişi raporunda dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazın imar durumu ile yapılaşma koşullarına yer verilmeksizin dava konusu taşınmazın değer tespitinin yapıldığı ve dava tarihine yakın tarihli satışın emsal alınmadığının anlaşıldığı, raporun bu nedenle hükme esas alınması mümkün olmadığından, İdare Mahkemesince, öncelikle dava konusu taşınmazın en son yürürlükte olan uygulama imar planındaki güncel hali ile davacının söz konusu taşınmazla mülkiyet ilişkisinin devam edip etmediği tespit edilerek ve sorumlu idare/idareler belirlenerek, taşınmazın uygulama imar planındaki güncel fonksiyonuna göre; dava konusu taşınmaza yakın mesafede, aynı yapılaşma koşullarına sahip, eş değer özellikleri olan; mümkün olduğunca dava tarihine en yakın tarihli satışı gerçekleşmiş ve satış bedeli belirli olan taşınmazların seçilmesi suretiyle, aralarında gayrimenkul değerleme uzmanının da bulunduğu yeni bir bilirkişi kurulunca, taşınmazın dava tarihindeki cins ve nevi, yüzölçümü, kıymetini etkileyecek bütün nitelik ve unsurlarının, her unsurun ayrı ayrı değeri, varsa vergi beyanı, varsa resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirlerinin, taşınmazın mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri, özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerinin, bedele etki eden tüm kanuni verilerin, imar verilerinin, taşınmazın özgün nitelik ve kullanım şeklinin, değeri etkileyen hak ve yükümlülüklerinin, gayrimenkul üzerinde ayni ve şahsi irtifak haklarının ve gayrimenkul mükellefiyetlerinin vb. bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçülerin belirlenmesi suretiyle taşınmaz bedeli tespit edilerek uyuşmazlığın esası hakkında yeniden karar verilmesi gerektiği,
Bu itibarla; temyize konu İdari Dava Dairesi kararında hukuki isabet görülmediği,
Diğer yandan, İdare Mahkemesi kararı yargılama giderleri yönünden de temyiz edilmiş ise de, bozma kararı üzerine yeniden verilecek kararda bu husus hakkında yeniden değerlendirme yapılacağının tabii oldğu,
Ayrıca; İdari Dava Dairesi kararının kabule ilişkin kısmının sadece davalı idare tarafından temyiz edildiği, temyiz incelemesi sonucunda ise 3.112.364,48-TL’lik kabule ilişkin kısmın esastan bozulduğu dikkate alındığında, İdari Dava Dairesinin bozma kararına uymak veya ilk kararında ısrar etmek olanağının bulunduğu, bozma kararına uyulması halinde bozmada gösterilen esaslara uygun olarak işlem yapmak ve hüküm vermek mecburiyetinde olunduğu; İdari Dava Dairesince, bozma kararına uyulmakla taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine olmak üzere, kesinleşen kısımları da aşacak şekilde karar verilemeyeceği, önceki aşamada verilen kabul kararındaki miktarın aşılmasının davalı yönünden aleyhe bozma yasağı ilkesine aykırılık teşkil edeceği hususu da göz önüne alınarak karar verilmesi gerektiği,
Öte yandan, hukuki el atma nedeniyle açılan tam yargı davaları, adli yargıdaki fiili el atma nedeniyle açılan davalardan farklı olarak, 3194 ve 2942 sayılı Kanunlar kapsamında açılan davalar olduğundan, hükmedilecek faizin; dava açma tarihi itibarıyla talep edilen miktar için, dava tarihinden geçerli olmak üzere, ıslah edilen kısım için ıslah tarihi itibarıyla hesaplanması gerektiği,
Diğer taraftan, İdare Mahkemesince karar verilmeden önce davacılardan …’in vefat ettiği yönünde dosyaya beyanda bulunulmuş olup, adı geçen davacının UYAP kayıtlarının tetkikinden 05/05/2017 tarihinde vefat ettiği anlaşıldığından, adı geçen davacı yönünden takip hakkı kendisine geçenlerin başvurmasına kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilip, bu kararın mirasçılarına tebliğ edilmek suretiyle, 2577 sayılı Kanun’un 26. maddesi doğrultusunda işlem tesis edilmesi gerektiği gerekçesiyle,
… Bölge İdare Mahkemesi …İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi ısrar kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
Davacı tarafından istinaf ve temyiz başvurusunda bulunulmadığı, sadece davalı idare tarafından mahkemece tespit edilen bedelin yüksek olduğu iddiasıyla istinaf ve temyiz talebinde bulunulduğu,
Danıştay bozma kararı doğrultusunda, taşınmazın uygulama imar planındaki fonksiyonuna göre; dava konusu taşınmaza yakın mesafede, aynı yapılaşma koşullarına sahip, eş değer özellikleri olan; mümkün olduğunca dava tarihine en yakın tarihli satışı gerçekleşmiş ve satış bedeli belirli olan taşınmazların seçilmesi suretiyle, yeni bir bilirkişi kurulunca taşınmaz bedeli tespit edilmesi durumunda, söz konusu bedelin, mahkemece yaptırılan keşif ve bilirkişi sonucu düzenlenen rapor ile tespit edilen bedelden daha yüksek bir miktar olacağının kuşkusuz olduğundan, aksi bir durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğu,
Zira ülkemizdeki ekonomik göstergeler değerlendirildiğinde, dava tarihi olan 2019 tarihi esas alınarak, bu tarihe en yakın tarihli satışı gerçekleştiği ve satış bedeli belirli olan taşınmazların seçilmesi suretiyle uyuşmazlık konusu taşınmaz için belirlenecek m2 bedelinin, Mahkeme tarafından esas alınan 2011 tarihli bilirkişi raporundaki m2 bedelinin güncellenmesi ile ortaya çıkan miktardan daha düşük çıkmasının beklenemeyeceği,
Bozma kararı doğrultusunda, taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine olmak üzere, kesinleşen kısımları da aşacak şekilde karar verilemeyeceğinin tartışmasız olduğu, önceki aşamada verilen kabul kararındaki miktarın aşılmasının davalı yönünden aleyhe bozma yasağı ilkesine aykırılık teşkil edeceği hususu da göz önünde bulundurulduğunda, uyuşmazlıkta, dava tarihine en yakın tarihli satışı gerçekleşmiş ve satış bedeli belirli olan taşınmazların seçilmesi suretiyle hazırlanacak yeni bir bilirkişi raporu doğrultusunda, İdare mahkemesince kabul edilen 3.112.364,48-TL’lik tazminat bedelini aşacak nitelikte bir karar verilemeyeceği,
Bu doğrultuda, davacı tarafından istinaf ve temyiz talebinde bulunulmadığı dikkate alındığında, sonuç itibarıyla İdare mahkemesince kabul edilen tazminat bedelinden daha yüksek bir bedele davalı idare aleyhine olacak şekilde hükmedilmesi mümkün olamayacağından, Danıştay bozma kararına uyulmasının usul ekonomisi açısından da uygun olmadığı hususları değerlendirildiğinde, bozma kararındaki ilk gerekçeye katılmanın mümkün görülmediği,
İdare Mahkemesince hükme esas alınan …. Asliye Hukuk Mahkemesinin E:… esas sayılı dosyasında yaptırılan keşif ve bilirkişi raporunu hazırlayan heyetin üç uzmandan oluştuğu, bozma kararında hukuka aykırılık gerekçesi olarak ortaya konulan bilirkişi raporunun ise, Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından yaptırılan bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmeler dikkate alınarak söz konusu taşınmaza ilişkin belirlenen m² değerinin bu davanın açıldığı tarihteki değerlere uyarlanmak suretiyle davacının hissesinin davanın açıldığı (02/09/2019) tarihteki değerinin hesaplanması amacıyla yaptırıldığı göz önünde bulundurulduğunda, bozma kararındaki tek kişilik bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle karar verildiği gerekçesine katılmanın da hukuken mümkün olmadığı gerekçesiyle,
istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine ilişkin ilk kararda ısrar edilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davalı idarelerden … Bakanlığı tarafından, davanın süresinde açılmadığı, husumetin Maliye Bakanlığına yöneltilmesi gerektiği; davacının iddiasının aksine dava konusu taşınmaz üzerinde herhangi bir kamulaştırmasız el atmanın mevcut olmadığı; kendileri adına tescil hükmü verilmesinin mümkün olmadığı, tescil hükmünün Maliye Hazinesi adına olması gerektiği; uzlaşma talebinde bulunulmadan dava açıldığı, belirlenen bedelin fahiş olduğu, olayda kamulaştırmasız el atma koşullarının bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davacılar tarafından, … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin ısrar kararının hukuka ve usule uygun bulunduğu, davalı idare tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebeplerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek, istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : 26/11/2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7421 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle, 2942 sayılı Kanun’un Ek 1. maddesine eklenen hüküm uyarınca, temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

İLGİLİ MEVZUAT :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun ilk inceleme konularının belirlendiği “Dilekçeler üzerine ilk inceleme” başlıklı 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde, dilekçenin görev yönünden de inceleneceği, 15. maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde ise, bu hususta Kanuna aykırılık görülmesi halinde, davanın reddedileceği hükme bağlanmıştır.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Ek 1. maddesinde; “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır.” hükmü bulunmakta iken, 26/11/2022 tarih ve 32025 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve aynı tarihte yürürlüğe giren 7421 sayılı Vergi Usul Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 3. maddesi ile anılan maddeye, “Bu süre içinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından mülkiyet hakkından kaynaklı bedele ilişkin açılacak davalar, adli yargıda görülür.” hükmü eklenmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
26/11/2022 tarihinde yayımlanan 7421 sayılı Kanun’un 3. maddesi ile uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle kamulaştırmasız hukuki el atma nedeniyle açılacak tazminat davalarının adli yargı mercilerince görüleceği kabul edilerek, anılan uyuşmazlıkların idari yargı kolundan çıkarılıp adli yargı kolunun içine dâhil edildiği görülmektedir.
7421 sayılı Kanun’a ait TBMM Komisyon raporunda, anılan ek cümlenin getiriliş amacı, “Uyuşmazlık Mahkemesi Kararları nedeniyle yargı yolundan kaynaklı uygulama sorunlarının giderilmesi; İdari Yargı tarafından verilen tazminat kararlarıyla birlikte taşınmazların el atmayı gerçekleştiren idare adına tescil edilememesi nedeniyle uygulamada meydana gelen sorunların çözümlenmesi amaçlanmıştır.” şeklinde belirtilmiştir.
Anılan düzenleme ile 2942 sayılı Kanun’un Ek 1. maddesi uyarınca açılacak olan davalarda, açıkça adli yargı yerleri görevli kılınmış olup, ayrıca idari yargı yerlerinde ilk derece, istinaf ve temyiz aşamasında olan davalara devam edilmesi gerektiği yönünde de bir geçici hükme yer verilmemiş, anılan Kanun’un 24. maddesinde, Kanun’un yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği düzenlenmiştir.
Yargılama usûlüne ilişkin bir konu olarak, görevli yargı koluyla ilgili yapılan kanun değişiklikleri (kanunda açıkça aksine bir hüküm bulunmadıkça), “derhâl uygulama” ilkesi gereğince henüz kesinleşmeyen tüm davalara uygulanır.
Mahkemelerin görevlerine ilişkin olarak kanunlarla getirilen kurallar, kamu düzeninden olduğundan, 26/11/2022 tarih ve 32025 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve aynı tarihte yürürlüğe giren 7421 sayılı Kanun’la getirilen göreve ilişkin hüküm, görülmekte olan bu davada da uygulanmalıdır.
Buna göre, 7421 sayılı Kanun’la yapılan değişiklik sonrasında, uyuşmazlık konusu edilen davalarda açıkça adli yargı yerlerinin görevli kılınması, mevcut idari yargı yerlerinde görülen davalara ilişkin herhangi bir istisna hükmüne yer verilmemesi, görevin kamu düzeninden olması ve davanın her aşamasında gözetilmesi gerektiği hususları birlikte dikkate alındığında, bu davanın da adli yargı yerlerinin görev alanına girdiği sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargı mercileri görevli olduğundan, davanın esasına girilmeksizin görev yönünden reddi gerekmekte olup, belirtilen hususlar doğrultusunda yeniden karar verilmek üzere dosyanın İstinaf Dairesine gönderilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalı … Bakanlığının temyiz isteminin kabulüne;
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kabulüne ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 06/02/2023 tarihinde kesin olarak oybirliği ile karar verildi.