Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2022/3511 E. 2023/10 K. 16.01.2023 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2022/3511 E.  ,  2023/10 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/3511
Karar No : 2023/10

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Odası
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- … Başkanlığı
VEKİLİ: Av. …
2- … Başkanlığı
VEKİLİ: Av. ..

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci Dairesinin 24/06/2022 tarih ve E:2018/33, K:2022/4416 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının … tarih ve … sayılı işlemiyle bildirilen, YÖK Yürütme Kurulunun … tarih ve … sayılı toplantısında alınan; “İçmimar programı ile peyzaj mimarlığı programı mezunlarının mimarlık eğitimine eşdeğer bir eğitim almadıklarına, mimar kadrosuna atanmalarının uygun olmadığına” ilişkin kararın peyzaj mimarlığı mesleği yönünden iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 24/06/2022 tarih ve E:2018/33, K:2022/4416 sayılı kararıyla;
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 43/1-(b) maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 36. maddesinin “Teknik Hizmetler Sınıfı”na ilişkin kısmına yer verildikten sonra;
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 43. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi hükmü uyarınca, yüksek öğrenim görenlerin kazandıkları unvanların aynı ve elde edilen hakların eşdeğer sayılmaları hususunun davalı Yükseköğretim Kurulunun yetkisinde olduğu,
YÖK Yürütme Kurulunun dava konusu … tarih ve … sayılı kararıyla, Üniversitelerarası Kurulun görüşü de alınmak suretiyle, içmimar programı ile peyzaj mimarlığı programı mezunlarının mimarlık eğitimine eşdeğer bir eğitim almadıklarına, mimar kadrosuna atanmalarının uygun olmadığına karar verildiği,
Üniversitelerarası Kurulun dava konusu karara esas olan görüşünde; her ne kadar 657 sayılı Kanun’un 36/1. maddesinde mühendis ve mimar unvanlarının yer aldığı, buna istinaden herhangi bir mühendislik dalından mezun olan bireylerin meslekleri konu edilmeksizin teknik hizmetler sınıfında mühendis olarak değerlendirildiği, mimarlık mesleğinin içinden doğan ve ihtisaslaşan peyzaj mimarlarına, meslek unvanında mimar kelimesi geçmesine rağmen mimar sınıfında yer verilmemesinin mağduriyet ve adaletsiz bir yaklaşım doğurduğu belirtilmiş ise de, sonuç olarak, peyzaj mimarlarının iş başvurularında mimarların başvurduğu yerlere mimar olarak başvurmalarının uygun olmayacağı, ancak teknik hizmetler sınıfında tanımlanarak peyzaj mimarı unvanıyla atanmalarının uygun olduğu hususlarına yer verildiği,
Buradan hareketle, mimarlar ile peyzaj mimarlarının farklı şekilde ihtisaslaşması, mezuniyet unvanı vb. durumlarda farklılık göstermeleri nedeniyle, mimar unvanını ortak şekilde kullanmalarının uygun olmadığı sonucuna varıldığı,
Ayrıca, mimarlar ile peyzaj mimarlarının lisans programının giriş koşullarının farklı olması, görülen eğitim ve müfredatın farklılık içermesi ve sahip olunan yetkinin farklı olması da dikkate alındığında, her iki bölümün mezunlarının eşdeğer sayılamayacağı, bu durumun eğitim ve öğretimdeki amaç farklılığı nedeniyle eşitlik ilkesine de aykırı bir yön içermediği, bu itibarla, dava konusu kararda hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, peyzaj mimarlarının mimar kadrosunda istihdam edilemeyeceğine ilişkin dava konusu kararın YÖK Yürütme Kurulunun 03/02/2021 tarihli kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uyuşmazlıkta karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi gerektiği, davalı Yükseköğretim Kurulunun peyzaj mimarlarının mimar kadrosuna atanıp atanamayacağı konusunda karar almaya yetkisi bulunmadığından, dava konusu kararda ağır ve bariz yetki tecavüzü bulunduğu, öte yandan, peyzaj mimarlarının kamusal veya özel mülkiyette bulunan alanlar dahil olmak üzere tüm açık ve yeşil alanları düzenledikleri, yapı üretim sürecinde planlama, tasarım, yapım, uygulama ve yönetim ile ilgili mimar ve mühendislerle birlikte çalıştıkları, peyzaj mimarlığının mimarlık ve mühendislik alanının buluştuğu bir disiplin olduğu, mimarlık ve içmimarlık ile farklı ihtisas alanları olmakla birlikte mimarlık alanının ortak dersleri ve çalışma alanları ile ilgili eğitimleri aldıkları, bu alanların birbirinden keskin şekilde ayrılmasının mümkün olmadığı, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 36. maddesinin 1. fıkrasında gösterilen “Teknik Hizmetler Sınıfı”nda yer alan mimar ibaresinin dar yorumlanarak peyzaj mimarlarının bu sınıf dışına çıkarılmasının Kanun’un lafzıyla bağdaşmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davalı idarelerden Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından, mimarlar ve iç mimarlar ile peyzaj mimarları arasında eğitim, mezuniyet unvanı, kayıt olunan oda, üyelik şartları, görev tanımı, imza yetkisi ve fenni mesuliyet gibi birçok alanda ayrım olduğu, adı geçen alanların lisans programlarının giriş koşullarının, eğitim müfredatlarının, meslek unvanlarının, odalarının, icra yetkilerinin farklı olduğu, bu nedenle peyzaj mimarlarının kamu kurum ve kuruluşlarında münhal bulunan mimar kadrosuna atanmalarının uygun olmadığı, davalı idarelerden Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı tarafından, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Dava konusu YÖK Yürütme Kurulu kararının, “peyzaj mimarlığı programı mezunlarının mimarlık eğitimine eşdeğer bir eğitim almadıklarına” ilişkin kısmı bakımından Daire kararının onanması, “peyzaj mimarlığı programı mezunlarının mimar kadrosuna atanmalarının uygun olmadığına” ilişkin kısmı bakımından davanın reddine yönelik Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek ve dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 24/06/2022 tarih ve E:2018/33, K:2022/4416 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
4. Kesin olarak, 16/01/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.