Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2022/3505 E. 2023/923 K. 04.05.2023 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2022/3505 E.  ,  2023/923 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/3505
Karar No : 2023/923

TEMYİZ EDENLER : 1-DAVACI: … Sendikası
VEKİLİ: Av. …
2-DAVALI: … Bakanlığı
VEKİLİ: Hukuk Müşaviri …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci Dairesinin 31/03/2022 tarih ve E:2020/6153, K:2022/2272 sayılı kararının, taraflarca aleyhe olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 05/12/2015 tarih ve 29553 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Özel Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 14. maddesiyle, 29/05/2013 tarih ve 28661 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Özel Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu Yönetmeliği’nin 19. maddesine eklenen 6. fıkranın son cümlesinin, 19. maddesiyle, asıl Yönetmeliğin 29. maddesine eklenen 5. ve 6. fıkraları ile 21. maddesiyle, asıl Yönetmeliğin 31. maddesine eklenen 2. fıkrasının son cümlesinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 31/03/2022 tarih ve E:2020/6153, K:2022/2272 sayılı kararıyla;
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun, 19/02/2020 tarih ve E:2018/2643, K:2020/385 sayılı eksik inceleme nedeniyle bozma kararına uyularak;
Dairelerinin 17/11/2020 tarihli ara kararı ile, dava konusu Yönetmeliğin hazırlık aşamasında İçişleri Bakanlığının uygun görüşünün alınıp alınmadığının sorulmasına, alınmış ise bu hususa ilişkin tüm bilgi ve belgelerin onaylı ve okunaklı birer örneğinin gönderilmesinin istenilmesi üzerine, alınan ara kararı cevabından, İçişleri Bakanlığının … tarih ve … sayılı yazısı ile, dava konusu düzenlemeler için görüş bildirildiğinin ve 02/12/2015 tarihinde Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü toplantı salonunda gerçekleştirilen toplantıda Milli Eğitim Bakanlığı Özel Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu Yönetmeliği nihai taslağı üzerinde mutabık kalındığının anlaşılması üzerine işin esasının incelendiği,
Asıl Yönetmeliğin 19. maddesine eklenen 6. fıkranın son cümlesi yönünden;
Dava konusu düzenleme ile motorlu taşıt sürücü kurslarında görevli usta öğreticilerin, kursiyerlere Yönetmelik’te belirlenen kurallara aykırı olarak araç kullandırması fiilinin karşılığı olarak kurslarda bir yıl süreyle görev verilmemesi yaptırımının öngörüldüğü, bu yaptırımın da usta öğreticileri cezalandırma amacına yönelik olduğunun anlaşıldığı,
Usta öğreticilerin görev, yetki ve sorumlulukları bakımından 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nda, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve sair kanunlara atıf yapılmak suretiyle bu kişilerin görevleri gereği ifa ettikleri fiillerin mevzuata aykırılık teşkil etmesi halinde nasıl bir yol izleneceği ve hangi mevzuata göre işlem tesis edileceğinin açıkça gösterildiği, gerek 657 sayılı Kanun’da gerekse 5580 sayılı Kanun veya 2918 sayılı Kanun’da usta öğreticiler hakkında bir yıl süreyle kurslarda görev almama şeklinde yaptırım öngörülmediği gibi davalı idareye de yönetmelik ile böyle bir yaptırımı uygulama yetkisinin verilmediği, anılan kanunlarda öngörülmeyen kuralın yönetmelik ile düzenlenemeyeceği,
Bu durumda, bir yıl süreyle kurslarda görev almama yaptırımının yasal dayanağının bulunmaması nedeniyle dava konusu edilen düzenlemede hukuka uyarlık görülmediği,
Asıl Yönetmeliğin 29. maddesine eklenen 5. ve 6. fıkralar ile 31. maddesine eklenen 2. fıkranın son cümlesi yönünden;
Motorlu taşıt sürücü kursu sınavlarının ilçede görevli kurs sayısı ve kurslarda kayıtlı aday sayısına göre yapılmakta olduğu, il ve ilçelerdeki sınavlarda görev almak üzere belgeye sahip öğretmenlerin sayısının fazla olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bir öğretmene bir yılda sadece üç veya dört defa görev verilebildiği, bu nedenle, bir yıllık sürenin daha aşağıya çekilmesi durumunda, normal şartlarda fiilen görev almasına imkan bulunmayan bir kişinin aynı süreyi cezalı olarak geçirecek olması, diğer bir ifade ile ceza verilmesi ile verilmemesi arasında herhangi bir fark kalmayacak olması ve görevlendirme dönemleri dikkate alındığında, ilgiliye görev verilmeyecek sürenin kısaltılması halinde cezanın yaptırımsız kalacağı hususları birlikte değerlendirildiğinde, gerekli inceleme ve soruşturma sonucunda mevzuata aykırı hareket ettiği ve bu davranışta kusurlu olduğu tespit edilenlere, bir yıl süreyle görev verilmemesi şeklinde bir yaptırım uygulanmasına ilişkin Yönetmelik hükmünde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığı,
Öte yandan, Millî Eğitim Bakanlığı Özel Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu Yönetmeliği’nin 29. maddesinin 6. fıkrası gereğince mevzuata aykırı hareket edilmesi nedeniyle yapılacak inceleme ve soruşturma sonucuna göre bir yıl süreyle motorlu taşıt sürücüleri kursu direksiyon eğitimi sınavlarında görev verilmeyen bu kişilerin, bir yıl gibi uzun bir süre boyunca sınavlarda görev almadıklarından yeni uygulamaları takip edemeyecekleri açık olup, bu nedenle, kişilerin sınav yasaklılığı bittikten sonra tekrar hizmet içi eğitimi tamamlama programlarına alınmalarına yönelik yapılan düzenlemede de hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle,
05/12/2015 tarih ve 29553 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 14. maddesiyle, asıl Yönetmeliğin 19. maddesine eklenen 6. fıkrasının son cümlesinin iptaline, anılan Yönetmeliğin 19. maddesiyle asıl Yönetmeliğin 29. maddesine eklenen 5. ve 6. fıkralar ve 21. maddesiyle asıl Yönetmeliğin 31. maddesine eklenen 2. fıkranın son cümlesi yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacı tarafından, asıl Yönetmeliğin 29. maddesine eklenen 5. ve 6. fıkralar ve 31. maddesine eklenen 2. fıkranın son cümlesinde yer alan yaptırımın çok ağır olduğu, yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında adil bir denge bulunmadığından ölçülülük ilkesinin ihlal edildiği, temyize konu kararın davanın reddine ilişkin kısımlarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, asıl Yönetmeliğin 19. maddesine eklenen 6. fıkrasının son cümlesinin 07/03/2017 tarih ve 30000 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ile yürürlükten kaldırıldığı, konusu kalmayan davanın esası hakkında verilen iptal hükmünün hukuka aykırı olduğu, temyize konu kararın iptale ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın, davanın reddine ilişkin kısımlarının usul ve hukuka uygun bulunduğu, temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bu kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmakta olup, davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin kabulü ile; temyize konu kararın iptale ilişkin kısmının, davacı Sendikanın hukuken üyesi olma imkanı bulunmayan usta öğreticileri ilgilendiren düzenlemeye karşı sübjektif dava açma ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle, kararın davanın reddine ilişkin kısımlarının ise ölçülülük ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
05/12/2015 tarih ve 29553 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Özel Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 14. maddesi ile, 29/05/2013 tarih ve 28661 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konulan Milli Eğitim Bakanlığı Özel Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu Yönetmeliği’nin 19. maddesine 6. fıkra; 19. maddesiyle asıl Yönetmeliğin 29. maddesine 5. ve 6. fıkra eklenmiş ve 21. maddesiyle de asıl Yönetmeliğin 31. maddesinin 2. fıkrası değiştirilmiştir.
Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Sürücü adaylarının sınavları ile sürücü belgelerinin verilmesi esasları” başlıklı 42. maddesinin 3. fıkrasında, “Sürücülerin eğitimleri ve sınavları, eğitimlerin ve sınavların süresi, içeriği ve yapılacağı yerlerin özellikleri, sınav yapıcıların nitelikleri ve eğitimi ile diğer usul ve esaslar İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınarak Millî Eğitim Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.” hükmü,
“Sürücü kursları” başlıklı 123. maddesinin 2. fıkrasında ise, “Sürücü kurslarının sürücü belgesi cinslerine göre sınıflandırılması, hangi sınıf kursun kimler tarafından açılabileceği, öğretim ve eğitim konuları ile metodu, kurs süreleri, kurslar için eğitim ve öğretimde kullanılacak bina, araç, gereç ve teçhizatın nitelik ve niceliği, teminat miktarları, sertifika sınavlarının esas ve usulleri, sertifika aranmayacak sürücü belgesi sınıfları ve bunların sınavları İçişleri Bakanlığının uygun görüşü üzerine Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığınca çıkartılan yönetmelikle belirlenir.” hükmü,
5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun “Özlük hakları ve sorumluluklar” başlıklı 9.maddesinde; “… Kurumlarda görev yapan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler, bu Kanun hükümleri saklı kalmak üzere;
a) Sosyal güvenlik ve özlük hakları yönünden; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 4857 sayılı İş Kanunu,
b)Yetki, sorumluluk, ödül ve cezalar ile bunların uygulanması bakımından; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 1702 sayılı İlk ve Orta Tedrisat Muallimlerinin Terfi ve Tecziyeleri Hakkında Kanun, 4357 sayılı Hususi İdarelerden Maaş Alan İlkokul Öğretmenlerinin Kadrolarına Terfi, Taltif ve Cezalandırılmalarına ve Bu Öğretmenler İçin Teşkil Edilecek Sağlık ve İçtimaî Yardım Sandığı ile Yapı Sandığına ve Öğretmenlerin Alacaklarına Dair Kanun ile 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun, hükümlerine tâbidir.
Ancak, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiillerin işlenmesi halinde bu kişilere kademe ilerlemesinin durdurulması cezası yerine brüt aylığından 1/4’ü ile 1/2’si arasında maaş kesim cezası, çalışma izni veren makam tarafından verilir. Tekrarı hâlinde ise göreve son verilir.
1702 sayılı Kanuna göre meslekten çıkarılma veya 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve hâllerin işlenmesi hâlinde, Bakanlığın görüşü alınmak suretiyle personelin görevine, izni veren makam tarafından son verilir.
Yetki, sorumluluk, ödül, sicil, disiplin ve cezaların uygulanmasına ilişkin diğer esas ve usûller çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
Kurumlarda görev yapan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler, görevleri sırasında suç işlemeleri veya görevleri nedeniyle kendilerine karşı işlenen suçlardan dolayı 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun uygulanması ve ceza kovuşturması bakımından kamu görevlisi sayılır.” hükümlerine yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Asıl Yönetmeliğin 29. maddesine eklenen 5. ve 6. fıkralar ile 31. maddesine eklenen 2. fıkranın son cümlesi yönünden;
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Danıştay Sekizinci Dairesi kararının, temyize konu davanın reddine ilişkin kısımları, aynı gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın anılan kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Asıl Yönetmeliğin 19. maddesine eklenen 6. fıkranın son cümlesi yönünden;
2918 sayılı Kanun’un 42. maddesinde, davalı idareye sürücülerin eğitimleri ve sınavları, eğitimlerin ve sınavların içeriği ile sınav yapıcıların nitelikleri ve eğitimleri ile ilgili hususlarda düzenleme yapma yetkisi tanınmış, 5580 sayılı Kanun’un 9. maddesinde de, kurumlarda görev yapan usta öğreticilerin bu Kanun hükümleri saklı kalmak üzere yetki, sorumluluk, ödül ve cezalar ile bunların uygulanması bakımından 657, 1702, 4357 ve 4483 sayılı Kanun hükümlerine tabi oldukları belirtilmiş, usta öğreticilerin kademe ilerlemesinin durdurulması ve meslekten çıkarma cezalarını gerektiren fiilleri işlemeleri halinde uygulanacak yaptırımlar belirlenmiş ve bunun dışında yetki, sorumluluk, ödül ve cezalar ile bunların uygulanmasına ilişkin diğer esas ve usullerin çıkartılacak yönetmelikle belirleneceği düzenlenmiştir.
Bahse konu düzenlemeler ile davalı idareye, usta öğreticilerin mevzuatla belirlenen kurallara aykırı davranışlarda bulunmaları halinde uygulanacak yaptırımları belirleme hususunda düzenleme yapma yetkisi verildiğinde kuşku bulunmamaktadır.
Bununla birlikte; davalı idare kendisine tanınan düzenleme yetkisini kullanırken, hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır. Bu ilke ise “elverişlilik”, “gereklilik” ve “orantılılık” olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. “Elverişlilik”, başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, “gereklilik” başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını “orantılılık” ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir. Bir kurala uyulmaması nedeniyle kanun koyucu veya idareler tarafından öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında da “ölçülülük ilkesi” gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur.
Başka bir anlatımla, hukuk devletinin unsurlarından olan “ölçülülük ilkesi” nedeniyle Devlet, kural ihlali nedeniyle öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir denge kurmak zorundadır.
Bu açıklamalar ışığında, sürücü adaylarına direksiyon eğitimi vermekle görevli usta öğreticilerin, bu eğitim sırasında sertifika sınıfına göre sürücü adayını takip ve kontrol etme hususunda belirlenen kurallara uymadığının tespit edilmesi üzerine, bir yıl süreyle kurslarda görev verilmeyeceğini düzenleyen dava konusu düzenlemenin, yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengeyi sağlamaktan uzak olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu itibarla, ölçülülük ilkesine aykırı olduğu görülen dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu durumda, dava konusu düzenlemenin iptali yolundaki Daire kararının bu kısmında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen davanın reddi, kısmen asıl Yönetmeliğin 19. maddesine eklenen 6. fıkranın son cümlesinin iptali yolundaki Danıştay Sekizinci Dairesinin 31/03/2022 tarih ve E:2020/6153, K:2022/2272 sayılı kararının, asıl Yönetmeliğin 19. maddesine eklenen 6. fıkranın son cümlesi yönünden yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. Anılan kararının temyize konu diğer kısımlarının ise ONANMASINA,
4. Kesin olarak, 04/05/2023 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- Anayasa’nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiş ve Anayasa Mahkemesi kararlarında hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuk güvenliğini gerçekleştiren, Anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlet olarak tanımlanmıştır.
Hukuk devletinin sağlamakla yükümlü olduğu hukuki güvenlik ilkesi ise, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yaptığı düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılan ve temel hak güvencelerinde korunan ortak değerdir.
Ayrıca, hukuk devletinde, idareye tanınan takdir yetkisi mutlak ve sınırsız olmayıp, kamu yararı ve hizmet gerekleriyle sınırlıdır ve takdir yetkisine dayalı olarak tesis edilen işlemlerin hukuken geçerli sebeplere dayanması gerekmektedir.
Kanun koyucu ve idareler, düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle de bağlıdır. Bu ilke ise, “elverişlilik”, “gereklilik” ve “orantılılık” olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. “elverişlilik”, başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, “gereklilik” başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını, “orantılılık” ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir. Bir kurala uyulmaması nedeniyle kanun koyucu veya idareler tarafından öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında da “ölçülülük ilkesi” gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur.
05/12/2015 tarih ve 29553 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Özel Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 19. maddesi ile asıl Yönetmeliğin 29. maddesine eklenen 5. fıkrasında; “İl sınav sorumlusu yardımcısı, il temsilcisi, sınav yürütme komisyonu başkanı ve sınav sürecini kontrol edecek ve denetleyeceklerden görevine gelmeyen, geç gelen veya sınavda ilgili mevzuatta belirtilen görevleri yapmayan veya aykırı hareket edenlere gerekli inceleme ve soruşturma sonucuna göre il sınav sorumlusu bir yıl süreyle görev verilmemesini sağlar. Ayrıca bu kişiler hakkında idari işlem yapılır.” kuralına, 6. fıkrasında, “Sınav yürütme komisyonu üyeleri, direksiyon eğitimi dersi sınavı uygulama ve değerlendirme komisyonu başkan ve üyeleri, sınavda görevli diğer personel ve direksiyon usta öğreticilerinden görevine gelmeyen, geç gelen veya sınavda ilgili mevzuatta belirtilen görevleri yapmayan veya aykırı hareket edildiği gerekli inceleme ve soruşturma sonucunda tespit edilenlere sınav yürütme komisyonu başkanı bir yıl süreyle görev verilmemesini sağlar. Ayrıca bu kişiler hakkında idari işlem yapılır.” kuralına, anılan Yönetmeliğin 21. maddesiyle, asıl Yönetmeliğin 31. maddesine eklenen 2. fıkrasının son cümlesinde ise, “…Yönetmeliğin 29 uncu maddesinin altıncı fıkrası hükmü gereği bir yıl süre ile görev verilmeyen direksiyon eğitimi dersi sınavı uygulama ve değerlendirme komisyonu başkan ve üyesine, bir yıl sonunda tekrar hizmet içi eğitimine katılıp başarılı olmadan direksiyon eğitimi dersi sınavlarında görev verilmez.” kuralına yer verilmiştir.
Dava konusu düzenlemeler ile, sürücü adaylarına verilen direksiyon eğitimi ve yapılacak sınavın önemi ile trafik güvenliğine olan etkisi dikkate alınarak, sınav görevlerini aksatan ya da mevzuata aykırı hareket edenlere bir yıl süre ile sınav görevi verilmeyeceği, bu kapsamda kendisine bir yıl sınav görevi verilmeyenlere ise hizmet içi eğitimine katılıp başarılı olmadan tekrar sınav görevi verilmeyeceği kuralı getirilmiş ise de, öngörülen yaptırımlarla ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin bulunması ölçülülük ilkesinin bir gereğidir.
Buna göre; direksiyon eğitimi dersi sınavında görev alan personelden, sınav görevini aksatan ya da mevzuata aykırı hareket edenlere, mevzuata aykırı davranışlarının ağırlığına göre kademeli bir yaptırım sisteminin benimsenmesi gerekirken, sınav görevinin aksatıldığı ya da mevzuata aykırı davranıldığı tüm durumlar için, sınavda görev alan personele doğrudan bir yıl süreyle sınav görevi verilmemesi ve bu süre sonunda da hizmet içi eğitime katılarak başarılı olma zorunluğu getirilmesine yönelik dava konusu düzenlemelerde, öngörülen yaptırımla ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin bulunmadığı, düzenlemelerin bu haliyle ölçülülük ilkesine aykırı olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle; temyize konu Daire kararının, asıl Yönetmeliğin 29. maddesine eklenen 5. ve 6. fıkralar ile 31. maddesine eklenen 2. fıkranın son cümlesi yönünden usul ve hukuka uygun bulunmadığı, ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın onanmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davacının temyiz isteminin kabulü ile temyize konu kararın davanın reddine ilişkin kısımlarının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

KARŞI OY
XX- 2918 sayılı Kanun’un 42. maddesinde, davalı idareye sürücülerin eğitimleri ve sınavları, eğitimlerin ve sınavların içeriği ile sınav yapıcıların nitelikleri ve eğitimleri ile ilgili hususlarda düzenleme yapma yetkisi tanınmış, 5580 sayılı Kanun’un 9. maddesinde de, kurumlarda görev yapan usta öğreticilerin bu Kanun hükümleri saklı kalmak üzere yetki, sorumluluk, ödül ve cezalar ile bunların uygulanması bakımından 657, 1702, 4357 ve 4483 sayılı Kanun hükümlerine tabi oldukları belirtilmiş, usta öğreticilerin kademe ilerlemesinin durdurulması ve meslekten çıkarma cezalarını gerektiren fiilleri işlemeleri halinde uygulanacak yaptırımlar belirlenmiş ve bunun dışında yetki, sorumluluk, ödül ve cezalar ile bunların uygulanmasına ilişkin diğer esas ve usullerin çıkartılacak yönetmelikle belirleneceği düzenlenmiştir.
Bahse konu düzenlemeler ile davalı idareye, usta öğreticilerin mevzuatla belirlenen kurallara aykırı davranışlarda bulunmaları halinde uygulanacak yaptırımları belirleme hususunda düzenleme yapma yetkisi verildiğinde kuşku bulunmamaktadır.
Sürücü adaylarına verilen direksiyon eğitiminin önemi ve trafik güvenliğine olan etkisi göz önüne alındığında, direksiyon eğitimi vermekle görevli usta öğreticilerin, bu eğitim sırasında sertifika sınıfına göre sürücü adayını takip ve kontrol etme hususunda belirlenen kurallara uymadığının tespit edilmesi üzerine, bir yıl süreyle kurslarda görev verilmeyeceğine ilişkin düzenlemede hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle; Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın, asıl Yönetmeliğin 19. maddesine eklenen 6. fıkranın son cümlesi yönünden usul ve hukuka uygun bulunmadığı, ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın onanmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile temyize konu kararın iptale ilişkin kısımlarının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.