Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2022/3180 E. 2023/65 K. 25.01.2023 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2022/3180 E.  ,  2023/65 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/3180
Karar No : 2023/65

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Derneği
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : …
VEKİLİ : …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onikinci Dairesinin 17/03/2022 tarih ve E:2018/4519, K:2022/1247 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 08/01/2016 tarih ve 29587 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Cuma İzni” konulu 2016/1 sayılı Başbakanlık Genelgesi’nin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onikinci Dairesinin 17/03/2022 tarih ve E:2018/4519, K:2022/1247 sayılı kararıyla;
İptal davalarındaki subjektif ehliyet koşulunun, doğrudan doğruya hukuk devletinin yapılandırılması ve sürdürülmesine ilişkin bir konu olması dolayısıyla, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası yoluyla denetlenmesini engellemeyecek bir biçimde anlaşılmasının gerektiği; nitekim çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konularda subjektif ehliyet koşulunun, bu durum dikkate alınarak yorumlanması gerektiğine ilişkin Danıştay kararlarının yerleşik içtihat niteliği kazandığı; iptal davasının içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, idare hukuku alanında tek yanlı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen işlemlerin, ancak bu idari işlemle doğrudan meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulünün zorunlu olduğu; aksi halde, her idari işlemle dolaylı da olsa bir menfaat ilgisi kurulmak suretiyle dava açılmasını kabul etmenin, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması şartının ihlali sonucunu doğuracağı;
Bu bağlamda, davacı tarafından, 08/01/2016 tarih ve 29587 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Cuma İzni” konulu 2016/1 sayılı Başbakanlık Genelgesi’nin, Anayasaya aykırı olduğu ileri sürelerek iptali istemiyle açılan davada; iptali istenen işlem ile davacı arasında yukarıda tanımlanan ve açıklanan şekli ile kişisel, meşru ve güncel bir menfaat ilişkisi olmadığından, dava açma ehliyeti bulunmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava konusu Genelge’nin, Anayasa’nın “Başlangıç” kısmında yer alan laiklik ilkesine aykırı olduğu, Genelge ile Devletin dini kurallara uygun hale getirilmeye çalışıldığı, inanç özgürlüğü ve laiklikle bağdaşmadığı, düzenlemenin hukuka aykırı olduğu, söz konusu düzenlemenin tüm kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanları kapsayan izin düzenlemesini içerdiği, devletin tüm organlarından faydalanacak tüm vatandaşları etkilediği ve en az düzeyde olsa da menfaat ilişkisi çerçevesinde menfaatlerini ilgilendirdiğinden dava açma ehliyetlerinin bulunduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Onikinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle ehliyet yönünden reddine ilişkin Danıştay Onikinci Dairesinin temyize konu 17/03/2022 tarih ve E:2018/4519, K:2022/1247 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 25/01/2023 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- İptal davasının içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, İdare Hukuku alanında tek taraflı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen idari işlemlerin, bu idari işlemlerle kişisel, meşru ve güncel bir menfaat ilgisi olanlar tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü zorunludur.
Taraf ilişkisinin kurulması için gerekli olan kişisel, meşru ve güncel bir menfaat ilgisinin varlığı, davanın niteliğine ve özelliğine göre idari yargı yerlerince belirlenmekte, davacının idari işlemle ciddi ve makul, maddi ve manevi bir ilişkisinin bulunduğunun anlaşılması, dava açma ehliyeti için yeterli sayılmaktadır.
Ayrıca, iptal davaları ile idari işlemlerin hukuka uygun olup olmadığının saptanmasına, hukukun üstünlüğünün sağlanmasına, böylece de idarenin hukuka bağlılığının belirlenmesine, sonuçta hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilebilmesine olanak sağlandığından bu davalarda menfaat ilişkisinin bu amaç doğrultusunda yorumlanması gerekmektedir.
Bu durumda, kamu yararına çalışan dernek statüsünde bulunan davacı Derneğin, kamuoyunu yakından ilgilendiren bu davada dava açma ehliyetinin bulunduğu tartışmasızdır.
Açıklanan nedenlerle, davanın ehliyet yönünden reddi yolunda verilen temyize konu Daire kararının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.