Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2022/3080 E. 2022/3919 K. 22.12.2022 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2022/3080 E.  ,  2022/3919 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/3080
Karar No : 2022/3919

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı/ANKARA
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 16/05/2022 tarih ve E:2017/6841, K:2022/3216 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin, 668 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 4(8)b maddesi ile değişik 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin, aynı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca oluşturulan Komisyonun … tarih ve … sayılı kararının iptali ile yoksun kaldığı özlük haklarının işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi ve 6749 sayılı Kanun’un (667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin), 668 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 4(8)b maddesi ile değişik 3/1. maddesinde yer alan, “…askeri hâkimler hakkında Millî Savunma Bakanının başkanlığında, Millî Savunma Bakanı tarafından birinci sınıf askeri hâkimler arasından seçilecek iki askeri hâkimden oluşan komisyonca…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğundan bahisle iptali talebiyle Anayasa Mahkemesine başvurulması istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 16/05/2022 tarih ve E:2017/6841, K:2022/3216 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin itirazları yerinde ve davacının Anayasa’ya aykırılık iddiası ciddi görülmeyerek işin esasına geçilmiş,
“Maddi Olay ve Hukuki Süreç” ile “İlgili Mevzuat”a yer verilmiş; “Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç”, “667 sayılı KHK Uyarınca Oluşturulan Komisyonun Bağımsızlığı ve Tarafsızlığı”, “FETÖ’nün Askeri Yargı Yapılanmasına İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler”, “Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü”, “Dava Konusu Edilen Kararın Hukuki Niteliği” başlıkları altında genel; “Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi” başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacının, ceza yargılaması sonucunda … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan 8 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, Dairelerinin karar verdiği tarih itibarıyla UYAP ortamında yapılan inceleme sonucunda anılan mahkumiyet kararının kesinleşmediğinin görüldüğü,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, söz konusu ifadeler değerlendirildiğinde, davacının FETÖ ile irtibat ve iltisak içerisinde olduğu sonucuna varıldığı,
Sıkıyönetim mahkemesi görevlendirmeleri yönünden, davacının Ege Ordu Komutanlığı Adli Müşavirliğinde adli müşavir olarak görevlendirilmiş olmasının, örgüt ile olan iltisakı ve irtibatını ortaya koyduğunun değerlendirildiği,
Ankesörlü/sabit hat telefon görüşmesi kaydı yönünden, ankesörlü/sabit hatlar üzerinden iletişim kurma yönteminin FETÖ/PDY terör örgütünün özellikle asker kişiler için önem verdiği özel bir iletişim şekli olması hususu ile iletişime dair kayıtlar birlikte değerlendirildiğinde, davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisaklı ve irtibatlı olduğu sonucuna varıldığı,
Diğer hususlar yönünden, davacının FETÖ/PDY terör örgütünün etkin olduğu dönemde Milli Savunma Bakanlığı Askeri Adalet İşleri Başkanlığında Mütalaa, Yetki ve Askeri Ceza Evleri İşlem Şube Müdürü olarak görev yapmış olmasının, yukarıda yer verilen diğer tespitlerle birlikte değerlendirildiğinde, anılan örgütle iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğu belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından, dava konusu kararda hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu kararda hukuka aykırılık görülmediğinden, davacının bu karar nedeniyle yoksun kaldığı özlük haklarının işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesine yönelik isteminin de reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava konusu kararın tesis edildiği tarihten sonra ortaya konulan delillere dayanılarak karar verilmesinin hukuka, Anayasa Mahkemesi ve AİHM içtihatlarına aykırı olduğu, hakkında verilen kesinleşmemiş mahkumiyet kararının hükme esas alınmasının adil yargılanma ilkesiyle uyumlu olmadığı, tanık beyanlarının idari yargılamada delil olarak kullanılamayacağı, aleyhindeki tanık beyanlarının gerçeği yansıtmadığı, sıkıyönetim görevlendirme listesinde adının yazılmış olmasının bilgisi, rızası ve onayı dışında gerçekleştiği, sıkıyönetim direktifinin ekinde yer alan listenin sözlü veya yazılı olarak tarafına tebliğ edilmediği, dolayısıyla adının sıkıyönetim görevlendirme listesinde yer almasının örgüt üyeliğinin delili olarak kabul edilemeyeceği, ayrıca bu görevlendirme doğrultusunda herhangi bir işlem veya eyleminin de olmadığı, sabit hatlardan örgüt imamları tarafından örgütsel amaçlı arandığı iddiasının gerçek dışı olduğu, kendisini arayan kişilerin kimliklerinin tespit edilemediği, Milli Savunma Bakanlığı Askeri Adalet İşleri Başkanlığında Mütalaa, Yetki ve Askeri Ceza Evleri İşlem Şube Müdürü olarak görev yapmış olmasının liyakat çerçevesinde olup olmadığı hususunda o dönem çalıştığı 1. sicil amirinin beyanı alınması gerekirken bu yönde herhangi bir araştırma yapılmadan söz konusu görevlendirmenin aleyhe delil olarak kabul edilemeyeceği, dava konusu işlemin dayanağını oluşturan 6749 sayılı Kanun’un (667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin), 668 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 4(8)b maddesi ile değişik 3/1. maddesinin, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılmış düzenleme niteliğinde olmaması nedeniyle Anayasa’ya aykırı olduğundan iptali talebiyle Anayasa Mahkemesine başvurulması gerektiği, usulüne uygun savunması alınmadan ihraç edilmesinin hukuka aykırı olduğu, dava konusu kararda kişiselleştirme yapılmadığından suç ve cezaların şahsiliği ilkesinin ihlal edildiği, dava konusu işlemi tesis eden Askeri Hakimler Komisyonunun tarafsız ve bağımsız olmadığı gibi Milli Savunma Bakanı ve Bakan’ın seçtiği iki üyeden oluşan Komisyon tarafından meslekten çıkarılmasının hakimlik teminatına ve bağımsızlığına aykırı olduğu, kamu görevinden çıkarılmasının ölçülülük ilkesine aykırı olduğu, dava konusu kararla; masumiyet karinesinin, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının, şeref ve itibara saygı hakkının, ayrımcılık yasağının, suç ve cezaların kanuniliği ve geriye yürümezliği ilkelerinin, eğitim ve mülkiyet hakkının ihlal edildiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, davacının Anayasa’ya aykırılık iddiası ciddi görülmeyerek gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

Diğer yandan, UYAP ortamından yapılan inceleme sonucunda, davacının silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 8 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun, … Bölge Adliye Mahkemesi … Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla düzeltilerek esastan reddedildiği, bu karara karşı yapılan temyiz başvurusunun, Yargıtay … Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla reddedildiği ve mahkumiyet kararının onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 16/05/2022 tarih ve E:2017/6841, K:2022/3216 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 22/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.