Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2022/3045 E. 2022/3791 K. 21.12.2022 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2022/3045 E.  ,  2022/3791 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/3045
Karar No : 2022/3791

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … AŞ.
VEKİLLERİ : Av. … , Av. …

KARŞI TARAF : I-(DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri Av. …
II-(DAVALI YANINDA MÜDAHİL) : … Ticaret Sanayi Ltd.Şti.
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onuncu Dairesinin 09/12/2021 tarih ve E:2019/7692, K:2021/6122 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Deniz ve İçsular Düzenleme Genel Müdürlüğünün 11/04/2019 tarih ve 29166 sayılı Genelgesinin (2019/4) (3) sayılı ekinin “Lahika 1” bölümünün 34. sırasında yer alan “Tüpraş Tütünçiftlik Tesisi (Sadece Klavuzluk Hizmetleri)” ibaresi ile Total ve Ege Gaz Tesislerini, Nemrut Körfezi Kılavuzluk ve Römorkaj hizmet sahasına dahil eden ibarenin, Genelge’nin (2) sayılı ekindeki Aliağa Gemi Geri Dönüşüm Hizmet Sahasını (C) Sınıfı hizmet sahası olarak belirleyen ibarenin ve Genelge’nin Resmi Gazete’de yayımlanmamış olması nedeniyle tamamının, Genelge’nin dayanağı olan 31/12/2018 tarih ve 30642 sayılı (4. mükerrer) Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Kılavuzluk ve Römorkörcülük Hizmetleri Yönetmeliği’nin ve … tarih ve … sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 09/12/2021 tarih ve E:2019/7692, K:2021/6122 sayılı kararıyla;
31/12/2018 tarih ve 30642 (4. Mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, Kılavuzluk ve Römorkörcülük Hizmetleri Yönetmeliği’nin, bütün değişiklikleriyle birlikte, 08/01/2020 tarih ve 31002 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kılavuzluk ve Römorkörcülük Hizmetleri Hakkında Yönetmelik’n 23. maddesi ile dava konusu 11/04/2019 tarih ve 2019/4 sayılı Genelge’nin ise davalı idare tarafından yürürlüğe konulan 10/01/2020 tarih ve 2020/1 sayılı Genelge’nin 9. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı,
Dairelerince verilen 07/04/2020 tarihli yürütmenin durdurulması isteminin reddine ilişkin karara karşı davacı tarafından yapılan itiraz üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun, 14/09/2020 tarih ve YD İtiraz No:2020/327 sayılı kararı ile Kılavuzluk ve Römorkörcülük Hizmetleri Yönetmeliği’nin yürürlükten kaldırıldığı gerekçesiyle itirazın reddine karar verildiği,
Öte yandan, 08/01/2020 tarih ve 31002 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kılavuzluk ve Römorkörcülük Hizmetleri Hakkında Yönetmelik’in, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, 31/12/2018 tarih ve 30642 (4. Mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kılavuzluk ve Römorkörcülük Hizmetleri Yönetmeliği hakkında verilen 11/11/2019 tarih ve YD İtiraz No:2019/929 sayılı yürütmenin durdurulmasına dair karar davalı idare tarafından tebliğ alınmadan önce, idarece tespit edilen uygulamaya yönelik ihtiyaca binaen, resen hazırlandığı ve yürürlüğe konulduğu, yargı kararının uygulanmasının söz konusu olmadığının anlaşıldığı,
Bu durumda, dava konusu düzenlemelerin yürürlükten kaldırılmış olması ve dava konusu işlemin de dava konusu Genelge’ye yönelik bir başvuru olması sebebiyle, konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava konusu Yönetmelik ve Genelge’nin yürürlükten kaldırılmış olsalar da yürürlükleri döneminde uygulanmaları nedeniyle sonuç doğurdukları, bu süreçte açılan çok sayıdaki davayı konusuz ve İDDK tarafından alınan yürütmeyi durdurma kararını etkisiz bırakmak üzere Bakanlığın aynı içerikte bir genelge ve yönetmeliği ikinci defa hayata geçirdiği, Bakanlığın, yürütmeyi durdurma kararının gereğine uygun bir işlem yapmak yerine, aynı düzenlemeleri bir defa daha yeni işlemlerle yürürlüğe koyarak mahkeme kararlarının idare tarafından bağlayıcılığının kabul edilmediğini gösterdiği; açıkça hukuka aykırı olan ve bu sebeple şirketlerinin zarara uğramasına sebep olan düzenlemelerin geriye etkili olarak ortadan kaldırılmış olmasının önem arz ettiği; Dairenin yargısal incelemeyi tamamlayıp dava konusu işlemlerin hukuka aykırılığını tespit ederek görüş ve gerekçesini açıklaması gerektiği, aksi halde dava konusu işlemlerin, hukuka aykırı olmasına rağmen hukuk aleminde varlığını devam ettireceği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davalı idare ile davalı yanında müdahil tarafından, istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ : Bir yönetmelik kuralına dava açıldıktan sonra, idarenin yeni yönetmelik çıkarma konusunda yetkisi bulunduğu açık olmakla birlikte, bu durum, idari yargı yerinin yargısal incelemesinde bulunan yönetmelik kuralı hakkında, hukuka uygun olup olmadığı yönünden bir değerlendirme yapılıp sonuca varılmasına hukuken engel değildir. Aksi halde, idare bu şekilde yeni yönetmelik yürürlüğe koyarak, mevcut yönetmeliğin yargı denetimine tabi tutulmasından muaf kılınmasına neden olacaktır. Ayrıca, davacılar şeklen değiştirilen her düzenlemeye karşı dava açmak zorunda bırakılarak, hak arama özgürlüğünün kullanılması da zorlaştırılacaktır.
Bu durumda, dava açıldıktan sonra yürürlüğe konulan yeni Yönetmelik’te de aynı düzenlemeler yer aldığı için varlığını sürdürerek, sonuç doğurmaya devam eden ve davacı tarafından hukuka aykırı olduğu ileri sürülen düzenleme ile bu düzenlemeye dayalı olarak çıkarılan Genelge ve Genelge’ye yönelik işlemin hukuki irdelemesi yapılarak Dairece işin esası hakkında, “ret” ya da “iptal” hükmü kurulması gerekirken, karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesinde hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varıldığından, davacının temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin 2. fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek ve dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Dava hakkında yukarıda özetlenen gerekçeyle karar verilmesine yer olmadığına ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu 09/12/2021 tarih ve E:2019/7692, K:2021/6122 sayılı kararının ONANMASINA,
3.Kesin olarak, 21/12/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1/a. fıkrasında; iptal davaları, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.
İptal davasının gerek anılan maddede, gerekse içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında; idare hukuku alanında tek taraflı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen idari işlemlerin, ancak bu idari işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurabilenler tarafından iptal davasına konu edileceğinin kabulü zorunlu bulunmaktadır.
İptal davasının amacı, hukuka aykırı idari işlemin uygulamadan kaldırılması, geçersiz kılınması ve işlemin hukuksal gerçerliliğine son verilmesidir. Burada sağlanmak istenen, hukuk düzeninde hukuka aykırı işlemlerin bulunmamasını sağlayarak, hukuk devletinin korunmasıdır. İdare hukuku ilkelerine göre, iptal kararları, iptali istenilen işlemi, tesis edildiği tarih itibarıyla ortadan kaldırarak, işlemin tesisinden önceki hukuki durumun geri gelmesini sağlar.
Bir idari işlemin hukuki irdelemesi yapıldığında, tespit edilen duruma göre dava konusu işlemin iptali ya da davanın reddi yolunda hüküm kurulması gerekmektedir. Hukuka uygunluk denetimi yapılan işlem yönünden “karar verilmesine yer olmadığına” hükmedilmesi, usulde yeri olmayan bir uygulama olup, işin esasının incelenmesinin sonucu olarak esas hakkında bir hüküm kurulması zorunlu bulunmaktadır.
Bir yönetmelik kuralına dava açıldıktan sonra, idarenin yeni yönetmelik çıkarma konusunda yetkisi bulunduğu açık olmakla birlikte, bu durum, idari yargı yerinin yargısal incelemesinde bulunan yönetmelik kuralı hakkında, hukuka uygun olup olmadığı yönünden bir değerlendirme yapılıp sonuca varılmasına hukuken engel değildir. Aksi halde, idare bu şekilde yeni yönetmelik yürürlüğe koyarak, mevcut yönetmeliğin yargı denetimine tabi tutulmasından muaf kılınmasına neden olacaktır. Ayrıca, davacılar şeklen değiştirilen her düzenlemeye karşı dava açmak zorunda bırakılarak, hak arama özgürlüğünün kullanılması da zorlaştırılacaktır.
Bu durumda, dava açıldıktan sonra yürürlüğe konulan yeni Yönetmelik’te de aynı düzenlemeler yer aldığı için varlığını sürdürerek, sonuç doğurmaya devam eden ve davacı tarafından hukuka aykırı olduğu ileri sürülen düzenleme ile bu düzenlemeye dayalı olarak çıkarılan Genelge ve Genelge’ye yönelik işlemin hukuki irdelemesi yapılarak Dairece işin esası hakkında, “ret” ya da “iptal” hükmü kurulması gerekirken, karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesinde hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabul edilerek, Danıştay Onuncu Dairesinin 09/12/2021 tarih ve E:2019/7692, K:2021/6122 sayılı kararının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.