Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2022/3028 E. 2022/3900 K. 21.12.2022 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2022/3028 E.  ,  2022/3900 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/3028
Karar No : 2022/3900

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Sendikası
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU :Danıştay İkinci Dairesinin 16/12/2021 tarih ve E:2016/1053, K:2021/4981 sayılı kararının yargılama giderleri ile vekalet ücreti yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 09/01/2015 tarih ve 29231 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Orman ve Su İşleri Bakanlığı Personelinin Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelik’in 6. maddesinin 3. fıkrasında yer alan; “Merkez teşkilatı bünyesinde ana hizmet birimi sayılan birimlerde görev yapan şube müdürleri 7 yıllık süreyi doldurmaları halinde taşra teşkilatına naklen tayine tabi tutulur.” kuralının, 19. maddesinde yer alan; “Bakanlık merkez ve taşra teşkilatına ilk defa aday memur olarak göreve başlayan personel ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarından naklen tayin olan personelden, (Bölge Müdürlüğü içerisindeki tayinler hariç) atandığı birim emrinde asgari 5 yıl süre ile çalışmadan tayin talebinde bulunamaz.” kuralı ile Geçici 1. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; “Yer değiştirmeye tabi tutulanların bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce görev yaptıkları bölgelerde aynı unvanla geçen süreleri, bu Yönetmelikteki hizmet bölgelerine intibak ettirilir.” kuralının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay İkinci Dairesinin 16/12/2021 tarih ve E:2016/1053, K:2021/4981 sayılı kararıyla;
Dava konusu 09/01/2015 tarih ve 29231 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Orman ve Su İşleri Bakanlığı Personelinin Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelik’in, 13/05/2019 tarih ve 30773 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ile yürürlükten kaldırılması nedeniyle davanın konusuz kaldığının anlaşıldığı;
Bu itibarla, dava konusu düzenlemeler yürürlükte bulunmadığından, düzenlemelerin iptaline ilişkin istem hakkında karar verilmesine yer bulunmadığı;
Öte yandan, davacı Sendika duruşma yapılması talebinde bulunmuş ise de; dava konusu Yönetmelik’in tamamen yürülükten kaldırılması nedeniyle karar verme olanağı bulunmadığından, yargılamanın makul süre içinde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını kapsayan usul ekonomisi ilkesi de göz önüne alınarak duruşma yapılmasına gerek görülmediği belirtilerek,
Konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderleri ile karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davalı idare tarafından, dava konusuz kaldığından idarelerinin davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden bahisle davacı lehine yargılama giderleri ile vekalet ücretine hükmedilmesinde hukuki isabet bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, Danıştay İkinci Dairesince verilen kararın temyize konu kısmının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bu kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının temyize konu kısmının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın, yargılama giderleri ile vekalet ücretine ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın temyize konu bu kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin Danıştay İkinci Dairesinin 16/12/2021 tarih ve E:2016/1053, K:2021/4981 sayılı kararının temyize konu yargılama giderleri ile vekalet ücretine ilişkin kısmının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 21/12/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinde, bu Kanun’da hüküm bulunmayan ve madde metninde sayılan hallerde 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun uygulanacağı belirtilmiş, sözü edilen haller arasında “yargılama giderlerine” de yer verilmiş, 04/02/2011 tarih ve 27836 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 450. maddesiyle 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu yürürlükten kaldırılmış, aynı Kanun’un 447. maddesinin 2. fıkrasında ise; “Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/6/1927 tarih ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
6100 sayılı Kanun’un “Yargılama giderinin kapsamı” başlıklı 331. maddesinde yargılama giderlerini oluşturan unsurlar sayılmış, maddenin 1/ğ bendinde; vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücretinin yargılama giderleri arasında olduğu belirtilmiş, Kanun’un “Esastan sonuçlanmayan davada yargılama gideri” başlıklı 331. maddesinin 1. fıkrasında da; “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” kuralına yer verilmiştir.
Temyiz başvurusuna konu kararda, 09/01/2015 tarih ve 29231 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Orman ve Su İşleri Bakanlığı Personelinin Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelik’in, 13/05/2019 tarih ve 30773 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Orman ve Su İşleri Bakanlığı Personelinin Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelik’in Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Yönetmelik ile yürürlükten kaldırılmış olmasından söz edilerek, davanın konusunun kalmadığı gerekçesiyle, işin esasına girilerek haklılık/haksızlık değerlendirmesi yapılmaksızın karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesine rağmen yargılama giderlerinin ve bu giderler arasında yer alan vekalet ücretinin davalı idarece davacıya ödenmesine hükmedildiği görülmektedir.
2577 sayılı Kanun’un 31. maddesinde yer alan atıf hükmü uyarınca yargılama giderleri konusunda 6100 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır. 6100 sayılı Kanun’un 331. maddesinin 1. fıkrasında, davanın konusuz kalması nedeniyle esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde yargılama giderlerinin ne şekilde takdir edileceği hususu düzenlenmiştir. Temyiz başvurusuna konu kararda, dava konusu düzenlemenin 13/05/2019 tarih ve 30773 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Orman ve Su İşleri Bakanlığı Personelinin Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelik’in Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Yönetmelik ile kaldırılmış olduğundan bahisle uyuşmazlığın esası hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiş olması nedeniyle, başvuruya konu kararın hüküm fıkrasında yer alan yargılama giderlerine 6100 sayılı Kanun’un metnine yer verilen 331. maddesinin 1. fıkrasındaki kural çerçevesinde hükmedilmesi gerekir.
Bu durumda; konusu kalmadığından bahisle karar verilmesine yer olmadığı kararıyla neticelenen davada, tarafların davanın açıldığı tarihteki haklılık durumları belirlenip buna göre yargılama giderleri konusunda hüküm kurulması gerekirken, böyle bir değerlendirme yapılmaksızın, yargılama giderlerinin ve vekâlet ücretinin davalı idareye yükletilmesine hükmedilmiş olduğundan, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile temyiz başvurusuna konu kararın bu yönlerden bozulması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyoruz.