Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2022/2930 E. 2023/165 K. 08.02.2023 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2022/2930 E.  ,  2023/165 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/2930
Karar No : 2023/165

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci Dairesinin 16/03/2022 tarih ve E:2018/4315, K:2022/1704 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, denklik başvurusunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlem ile dayanağı 15/01/2015 tarihli Yurtdışında Alınan Doktora, Sanatta Yeterlik, Doçentlik, Profesörlük Unvanlarının Değerlendirilmesine İlişkin Usul ve Esasların yabancı dil şartı aranmasına ilişkin kısmının iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 16/03/2022 tarih ve E:2018/4315, K:2022/1704 sayılı kararıyla;
Dava konusu 15/01/2015 tarihli Yurtdışında Alınan Doktora, Sanatta Yeterlik, Doçentlik, Profesörlük Unvanlarının Değerlendirilmesine İlişkin Usul ve Esasların yabancı dil şartı aranmasına ilişkin kısmı yönünden;
Doktora eğitiminin amacının, kişiye bağımsız bir şekilde araştırma yapabilme, bilimsel konuları derinlemesine inceleyerek yorum yapabilme, yeni sonuçlara ulaşabilme ve bunu aktarabilme yeteneğinin kazandırılması olduğu, doktoranın yüksek seviyeli akademik derece, yani bilimsel yeterlik derecesi olduğu,
Doktora eğitimi sonrasında kişilerin akademik personel olarak da çalışma tercihinde bulunabilecekleri, dolayısıyla doktora eğitimini tamamlayarak doktora derecesi alan kişilerin kendi alanlarındaki konulara ilişkin gelişmeleri takip edebilmeleri, literatür taraması yapabilmeleri ve ürettikleri yeni bilgileri çeşitli yayımlarla tüm dünyadaki bilim adamlarıyla paylaşabilmeleri, tartışabilmeleri ve bilimsel açıdan kendilerini geliştirebilmeleri için yabancı dillerinin yeterli bir seviyede olması gerektiği; ayrıca yurt içinde doktora programlarına kabulde yabancı dil koşulunun arandığı hususu da dikkate alındığında, dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı,
Dava konusu … tarih ve … sayılı işlem yönünden,
Kazanılmış hakkın doktrinde, yürürlükteki hukuka uygun olarak doğan ve böylece kişiye özgü lehte sonuçlar doğurmuş, daha sonra mevzuat değişikliği ya da işlemin geri alınması gibi durumların varlığına rağmen hukuk düzenince korunması gereken bir hak olarak tanımlandığı, uyuşmazlık konusu olayda davacının, Yurtdışında Alınan Doktora, Sanatta Yeterlik, Doçentlik, Profesörlük Unvanlarının Değerlendirilmesine İlişkin Usul ve Esasların yürürlüğe girdiği 15/01/2015 tarihinde doktora eğitimine devam ettiği, getirilen düzenleme öncesinde bütün sonuçlarıyla fiilen elde edilmiş bir hakkının bulunmadığı,
Öte yandan, idarenin ister bir taahhüt, isterse uzun süren bir uygulamasına güvenerek olsun, bireylerin çıkarlarına ya da lehlerine olan bir sonuca ulaşabileceklerini ümit etme şeklinde tanımlanan haklı beklentiden, kamu yararının ağır bastığı durumlarda söz edilemeyeceği gibi, idarenin eşitlik ve adalet ilkesine aykırı uygulamalarının yönetilenler açısından haklı beklenti oluşturmayacağı,
Bu kapsamda; uyuşmazlık konusu olayda, davacının kazanılmış hakkından ve haklı beklentisinden de söz etme imkanı bulunmadığından, dava konusu … tarih ve … sayılı işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı,
Diğer taraftan; davalı idarece süresinde savunma verilmemiş ise de, süresi geçtikten sonra uyuşmazlığa dair açıklamalarda bulunulduğu, Dairelerinin 17/09/2018 tarih ve E:2018/4315 sayılı ara kararına süresinde cevap verildiği, dolayısıyla davaya katkısı olan davalı idare vekili nedeniyle, davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle,
Dava konusu … tarih ve … sayılı işlem ile dayanağı 15/01/2015 tarihli Yurtdışında Alınan Doktora, Sanatta Yeterlik, Doçentlik, Profesörlük Unvanlarının Değerlendirilmesine İlişkin Usul ve Esasların yabancı dil şartı aranmasına ilişkin kısmı yönünden davanın reddine ve 4.500,00-TL vekâlet ücretinin de davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava konusu mevzuat değişikliğinin 2015 yılında yapıldığı ancak kendisinin doktora eğitimine 2013 yılında başladığı, bu sebeple dava konusu düzenlemenin, kendisi gibi mevzuat değişikliği sırasında doktorasına devam etmekte olan kişiler yönüyle bağlayıcılığının bulunmaması gerektiği, doktora eğitimine devam edenler için mevzuata geçiş hükümlerinin konulmamasının iptal sebebi olduğu, dava konusu işlemin kazanılmış hak ve haklı beklenti ilkelerine aykırı olduğu, temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 16/03/2022 tarih ve E:2018/4315, K:2022/1704 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 08/02/2023 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- Olayda, Üniversitelerarası Kurulun 15/01/2015 tarihli kararı ile adayların, yurt dışında almış olduğu doktora ünvanının 2547 sayılı yasanın 11. Maddesinin (b) bendinin 5 numaralı fıkrası uayarınca Türkiye’de yapılan doktoraya eşdeğer sayılması için yapılan başvuruya “Türkiye’de doktoraya kabul için aranan dil yeterliliğini sağladığına ilişkin belge”nin de eklenmesi şartı getirildiği; davacının ise Sofya Devlet Spor Akademisinde 2013 yılında başladığı doktora eğitimini 2017 yılında tamamladığı anlaşılmaktadır.
Anayasa’nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin nitelikleri arasında sayılan “hukuk devleti”nin gereklerinden olan “hukuki güvenlik” ilkesi uyarınca idare tarafından idare edilenlerle ilgili olarak tesis edilecek işlemlerin, önceden “belirli” ve “bilinir” olması gerekmektedir. Hukukî güvenlik, öngörülebilirlik ve belirlilik ilkelerinin gereği olarak ilgililerin, hukuk düzeninin öngördüğü bir yükümlülüğü yerine getirebilmeleri için bu yükümlülüğün kendileri açısından açıkça bilinmesi gerekmektedir. Yine bu ilkenin bir sonucu olarak idarenin işlemlerinde istikrarı ve idarenin güvenilirliği ilkesini gözetmesi, çelişkili uygulamalara meydan vermeyerek takdir yetkisine sahip olduğu durumlarda da bu yetkisini belirtilen hususları dikkate alarak kullanması gerekmektedir
Kural olarak düzenleyici işlemler yürürlüğe girince uygulanmaya başlanır ve yürürlüğe girdikleri tarihten sonra meydana gelen olaylara uygulanırlar. Ancak hukukumuzda bazı gerekçelerle önceye etki kabul edilmektedir. Anayasa Mahkemesinin 28.12.2017 tarih ve E: 2016/150, K: 2017/179 sayılı kararında, yeni yasanın kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirmesi, kazanılmış hakların korunması, mali hakların iyileştirilmesi gibi ayrıksı durumlarda önceki olay, işlem ve eylemlere uygulanabileceği belirtilmiştir. Yasa, tüzük ve yönetmelik gibi hukuki metinlerde yer alan geçici maddeler kural olarak, bu hukuki metinlerin kapsamına girenlerin asıl maddelerle getirilen yeni hukuki durumlara geçiş sürecini (intibakını) düzenlemektedir. Bu bağlamda, yeni bir düzenleme yürürlüğe girinceye kadar geçecek süre içinde yapılacak işlem ve düzenlemeler ile daha önceki düzenlemelerden doğan hakların korunmasına ilişkin hususlar ve benzeri geçiş hükümleri geçici maddelerde yer almaktadır.
Gerek yargı kararlarındaki gerekse öğretideki ortak tanımlamalara göre “haklı beklenti”; idarenin ister bir taahhüt, isterse uzun süren bir uygulamasına güvenerek olsun, bireylerin çıkarlarına ya da lehlerine olan bir sonuca ulaşabileceklerini ümit etmeleridir.
Haklı beklentinin korunması, idarenin takdir yetkisini kullandığı alanlarda söz konusu olduğundan, kamu yararının ağır bastığı durumlarda haklı beklentiden söz edilemeyeceği gibi, idarenin eşitlik ve adalet ilkesine aykırı uygulamalarının yönetilenler açısından haklı beklenti yaratmayacağı da tartışmasızdır.
15/01/2015 tarihli Kararda “Bu Usul ve Esasların yürürlüğe girdiği tarihten önce denklik için Üniversitelerarası Kurula başvurmuş olanlar hakkında bu düzenleme ile getirilen ek kriterler uygulanmaz” şeklinde geçici maddeye yer verilmiş ise de; Kararın yürürlüğe girdiği tarihte doktorası devam edenler için bir geçiş hükmüne yer verilmediğinden, ileriye yönelik olarak düzenleme yapma veya mevcut düzenlemeyi değiştirme yetkisine sahip olan idarenin, önceki koşullara göre doktoraya başlayıp devam edenlerle ilgili geçiş hükmüne yer vermeden yaptığı düzenlemenin, dava konusu edilen kısmında; haklı beklenti, hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerine uygunluk olmadığı sonuç ve kanaatine ulaşılmış olup; hukuka uyarlık bulunmamıştır.
Bireysel işleme gelince; dayanağı olan düzenleme hukuka aykırı bulunduğundan; davacı hakkında tesis edilen işlemde de hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu Usul ve Esasların 4. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinde yer alan; “Türkiye’de doktoraya kabul için aranan dil yeterliliğini sağladığına ilişkin belge” düzenlemesinin ve bireysel işlemin iptali gerektiği görüşüyle kararın bozulması gerektiğinden karara katılmıyorum.