DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2022/2905 E. , 2022/4089 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/2905
Karar No : 2022/4089
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı-ANKARA
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 18/10/2021 tarih ve E:2017/6826, K:2021/3119 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin, 668 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 4(8)b maddesi ile değişik 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin aynı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca oluşturulan Komisyonun … tarih ve … sayılı kararının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 18/10/2021 tarih ve E:2017/6826, K:2021/3119 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin itirazları yerinde görülmeyerek işin esasına geçilmiş,
“Maddi Olay ve Hukuki Süreç” ile “İlgili Mevzuat”a yer verilmiş; “Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç”, “667 sayılı KHK Uyarınca Oluşturulan Komisyonun Bağımsızlığı ve Tarafsızlığı”, “FETÖ’nün Askeri Yargı Yapılanmasına İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler”, “Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü”, “Dava Konusu Edilen Kararın Hukuki Niteliği” başlıkları altında genel; “Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi” başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacının, ceza yargılaması sonucunda … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, Dairelerinin karar verdiği tarih itibarıyla UYAP ortamında yapılan inceleme sonucunda anılan mahkumiyet kararının kesinleşmediğinin görüldüğü,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, hakkındaki ifadeler değerlendirildiğinde, davacının beyanlarına itibar edilmeyerek FETÖ ile irtibat ve iltisak içerisinde olduğunun anlaşıldığı,
Sıkıyönetim mahkemesi görevlendirmeleri yönünden, Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi ve Kocaeli Sıkıyönetim Askeri Mahkemesinde Askeri Hâkim olarak görevlendirilmiş olmasının, örgüt ile olan iltisakı ve irtibatını ortaya koyduğunun değerlendirildiği,
Ankesörlü/sabit hat telefon görüşmesi kaydı yönünden, kararda yer verilen iletişime dair kayıtların incelenmesinden, davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisaklı ve irtibatlı olduğu sonucuna varıldığı belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından dava konusu kararda hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, kararın usul ve kanuna aykırı olduğu; söz konusu terör örgütünün varlığının ilk kez Yargıtayın 2017 tarihli kararı ile ortaya çıktığı, bu tarihten sonraki fiiller irdelenmeksizin geçmişe yönelik varsayımlar ile sonuca gidildiği, oysa bu örgütün fiillerinin suç oluşturmadığına ilişkin Yargıtayın daha önce verdiği karar bulunduğu, bu durumun hukuki bilinebilirlik ve öngörülebilirlik ilkelerine uygun olmadığı; Dairenin bağımsızlığının zedelendiği; Dairece yerindelik denetimi yapıldığı, bir ceza muhakemesi yapılır gibi değerlendirme yapılarak idarenin gösterdiği sebeplerin incelendiği ve bu durumun Anayasa’nın 125. maddesine aykırı olduğu; delillerin işlemden sonra dosyaya intikal ettiği, meslekten çıkarma kararı verildiğinde idarenin ceza yargılamasındaki tanık beyanlarından habersiz olduğu, bu beyanların ve delillerin işlemden sonra elde edildiği; Daire kararının hukuk tekniği açısından idarenin sunduğu gerekçelerin temellendirilmesi niteliğinde bulunduğu; idarenin dayandığı gerekçenin incelenmesi gerekirken cezai yargılama niteliğinde hüküm kurularak yargı yetkisinin aşıldığı; sanıktan delile gidildiği; Dairenin kendisini idare yerine koyarak ikinci bir ihraç kararı verdiği; Anayasa tarafından teminat altına alınan temel hak ve hürriyetlerin özüne dokunulmaması ilkesinin çiğnendiği; dava konusu öznel idari işlemin bir idari işlemin tüm özelliklerini taşıması gerektiği; ancak dava konusu işlemin kanuni ve rasyonel gerekçesinin belirtilmediği, delillerin idare tarafından mahkemeye sunulduğu; usuli teminatlar sağlanmadığı ve disiplin soruşturması yapılmadığı, savunma hakkının ihlal edildiği, idarece tanınan yeniden inceleme başvurusunda bulunma imkanının şekli bir inceleme hakkı sunduğu; kendisine delil sunma imkanı tanınmayarak adil yargılanma hakkının çiğnendiği; kamu görevlisi olması hasebiyle sahip olduğu hukuki teminatların kendisine meşru bir beklenti sunduğu, ancak idarece bu durumun gerektirdiği teminatların kendisine sağlanmadığı; işlemin, olağanüstü halin neden olduğu şiddet olaylarının bastırılmasıyla ilgisinin bulunmadığı; mülkiyet hakkının ihlal edildiği; hiçbir bağının bulunmadığı söz konusu örgütle ilişkili olarak mesul tutulmasının ve meslekten çıkarılmasının açıkça hukuka aykırı bulunduğu; işlemin sebep unsurunu oluşturacak bir delil sunulmadığı ve işlemin bu yönüyle de hukuka uygun olmadığı; kendisine atfedilen fiillerin ortaya konulmadığı ve işlemin kişiselleştirilmediği; işleme dayanak değerlendirmenin belgelerle ispatlanmadığı; sıkıyönetim atama listesiyle ilgili hiçbir iradi davranışının bulunmadığı; işlemi tesis eden Komisyonun hukuka aykırı olarak teşkil edildiği ve üyelerinin bağımsız olmadığı; bireysel fiillerin somut olarak tespit edilmediği; Devlete karşı bir sadakatsizliğinin bulunmadığı; örgütle ilişkisini ispatlayan bir delil veya kayıt bulunmadığı belirtilerek, Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Öte yandan, UYAP kayıtlarının incelenmesinden, Daire kararının “Maddi Olay ve Hukuki Süreç” kısmının “Davacıya İlişkin Süreç” bölümünde sözü edilen ve hükme esas alınmayan, davacının “silahlı terör örgütüne üyelik” suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin …. Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun, … Bölge Adliye Mahkemesi … Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla reddedildiği ve dosyanın temyiz incelemesinin devam ettiği anlaşılmıştır.
668 sayılı KHK ile değişik 667 sayılı KHK’nın 3/1. maddesi uyarınca, askeri hâkimlerin ve savcıların terör örgütüne üyelik ve mensubiyeti bulunmasa da terör örgütü ile iltisaklı veya irtibatlı olmaları nedeniyle meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına yönelik işlem tesis edilebilmesi mümkündür. Nitekim dava konusu işlem de davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisak ve irtibatının bulunduğu gerekçesiyle tesis edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi, 14/11/2019 tarih ve E:2018/89, K:2019/84 sayılı kararında iltisaklı kavramını ”kavuşan, bitişen, birleşen”, irtibatlı kavramını ise ”bağlantılı” olarak tanımlamış, bu kavramların hukuki niteliği ve objektif anlamının yargı içtihatlarıyla belirlenebileceğini belirtmiştir. Bu kavramlar ile, kişilerin cezai sorumluluğunu gerektiren örgüte üyelik ve mensubiyet kavramlarına nazaran terör örgütleri ile daha az yoğun ve atipik bir bağlantının vurgulandığı açıktır. Bu kapsamda kişilerin terör örgütleri ile irtibat ve iltisaklarının ortaya konulabilmesi için, örgütün amaçlarının gerçekleştirilmesi ya da örgütten yarar sağlamak maksadıyla gerek örgütten gelen talimatlar doğrultusunda gerekse inisiyatif alarak bulundukları hâl ve hareketler neticesinde örgüte veya kendilerine yarar sağladıkları ya da örgüt ile amaç birliği veya sosyal birliktelik görünümü içinde oldukları yönünde kanaat oluşması yeterlidir.
Bu itibarla, ceza muhakemesinde terör örgütüne üye olma suçunun tespitinde delil olarak değerlendirilecek bir kısım fiil ve davranışlar, üstün bir kamu gücü olan yargı yetkisini kullanan hâkim ve savcılar hakkında tesis edilen idari tedbir niteliğindeki işlemlerde terör örgütüne irtibat veya iltisakın sübut bulup bulmadığı yönünden örgüt üyeliğine göre farklı değerlendirilebilecek nitelikte olduğundan, davacının terör örgütü ile iltisak veya irtibatının bulunup bulunmadığına yönelik yargısal denetime ilişkin bu davada, ”silahlı terör örgütüne üye olmak” isnadıyla açılan ceza davasında verilen kararın kesinleşmesinin beklenmesi gerekmemektedir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 18/10/2021 tarih ve E:2017/6826, K:2021/3119 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Adli yardım kararından dolayı ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama giderinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacıdan tahsili için Dairesince müzekkere yazılmasına,
4. Kesin olarak, 29/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.