Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2022/2761 E. 2022/3917 K. 22.12.2022 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2022/2761 E.  ,  2022/3917 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/2761
Karar No : 2022/3917

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 30/12/2021 tarih ve E:2018/5179, K:2021/5037 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı kararının iptali, bu karar nedeniyle yoksun kaldığı parasal yasal faiziyle birlikte ödenmesi, özlük haklarının iadesine karar verilmesi ve 6749 sayılı Kanun’un (667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin) 3. maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğundan bahisle iptali talebiyle Anayasa Mahkemesine başvurulması istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 30/12/2021 tarih ve E:2018/5179, K:2021/5037 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin itirazları ve davacının Anayasa’ya aykırılık iddiası yerinde görülmeyerek işin esasına geçilmiş,
“Maddi Olay ve Hukuki Süreç” ile “İlgili Mevzuat”a yer verilmiş; “Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç”, “FETÖ’ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler”, “Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü”, “Dava Konusu Edilen Kararın Hukuki Niteliği” başlıkları altında genel; “Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi” başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacının, ceza yargılaması sonucunda … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan 6 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun … Bölge Adliye Mahkemesi … Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla esastan reddedildiği ve Dairelerinin karar verdiği tarih itibarıyla UYAP ortamında yapılan inceleme sonucu anılan mahkumiyet kararının kesinleşmediğinin görüldüğü,
ByLock delili yönünden, davacı hakkında düzenlenen “Bylock Tespit Tutanağı”, “ByLock Tespit ve Değerlendirme Tutanağı” ve davacının yargılandığı … Bölge Adliye Mahkemesi … Ceza Dairesince yapılan tespitler birlikte değerlendirildiğinde; davacının “…” ID numarasıyla şifre almak suretiyle bu ağa dâhil olduğu, ayrıca davacı tarafından … GSM numarasından, … IMEI numaralı cihazla ByLock uygulamasının yüklendiğinin anlaşıldığı,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacının örgütün içinde yer aldığına, hakim-savcı adaylığı döneminde örgüte ait staj evlerinde kaldığına, bulunduğu evde bir dönem sorumlu olarak görev aldığına, örgüt toplantılarına katıldığına ve diğer hususlara yönelik ifadeler ile davacının bu ifadelere karşı beyanlarının değerlendirilmesi sonucunda, davacının beyanlarına itibar edilmeyerek FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından, dava konusu kararda hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu kararda hukuka aykırılık görülmediğinden, davacının bu karar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi ve özlük haklarının iadesine karar verilmesine yönelik isteminin de reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Anayasa’ya aykırılık iddiasının ciddiye alınmamasına ilişkin açıklamanın hukuka aykırı olduğu gibi karar içeriği ile de çelişkili olduğu, bu itibarla 6749 sayılı Kanun’un (667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin) 3. maddesinin iptali talebiyle Anayasa Mahkemesine başvurulması gerektiği, suç ve cezaların geriye yürümezliği ilkesi uyarınca 667 sayılı KHK’nin yürürlüğe girdiği tarihten önceki döneme ait delil olduğu ileri sürülen hususlar dikkate alınarak görevine son verilmesinin hakkaniyete ve ölçülülük ilkesine aykırı olduğu, uyuşmazlıkta olağanüstü hal mevzuatının geçerli olduğu gerekçesinin yerinde olmadığı, dava konusu işlem tesis edilirken Anayasa ile 2802 ve 6087 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasının zorunlu olduğu, anılan Kanun hükümlerinde hakim ve savcıların meslekten çıkarılmasının özel usul hükümleri ile düzenlenerek Anayasal teminata bağlandığı, bu nedenle söz konusu güvenceler sağlanmadan meslekten çıkarılmasının hak ihlaline neden olacağı, bu kapsamda usulüne uygun savunması alınmadan ve hakkında disiplin soruşturması yürütülmeden meslekten çıkarılmasının hukuka aykırı olduğu, tarafına tanınan yeniden inceleme talebinde bulunma hakkının ve dava sırasında hakkındaki tespitlerin tarafına bildirilmek suretiyle beyanının alınmasının savunma hakkından yararlandırıldığı sonucunu doğurmayacağı, AİHS’de yer alan bazı temel hakların askıya alınmasına ilişkin deregasyon bildiriminin şekil şartlarını taşımaması nedeniyle geçersiz olduğu, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihten sonra ortaya konulan delillerin dikkate alınamayacağı, 667 sayılı KHK’nin 3. maddesinde yer alan iltisak ve irtibat kavramları muğlak ve hiçbir kriter içermeyen ifadeler olduğundan, anılan düzenlemenin hukuki öngörülebilirlik ve ulaşılabilirlik ilkesine aykırılık oluşturduğu, ByLock uygulamasını kullanmadığı, şahsına ait olduğu ileri sürülen CGNAT verilerine dayanılarak anılan uygulamanın kullanıldığı sonucuna varılamayacağı, söz konusu uygulamanın kullanıldığı hususunun kesin, tutarlı ve teknk verilerle ortaya konulması gerektiği, öte yandan, ByLock verilerinin hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmesi nedeniyle yasak delil kapsamında yer aldığından hükme esas alınamayacağı, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanan tanık beyanlarının irtibat ve iltisak noktasında delil olarak kabul edilemeyeceği, anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal edecek bir fiilinin bulunmadığı, hakkındaki ceza davasının sonucu kesinleşinceye kadar dava konusu işlemin bekletici mesele yapılmamasının masumiyet karinesinin ihlali sonucunu doğurduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, davacının Anayasa’ya aykırılık iddiası ciddi görülmeyerek gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Öte yandan, UYAP kayıtlarının incelenmesinden, Daire kararının “Maddi Olay ve Hukuki Süreç” kısmının “Davacıya İlişkin Süreç” bölümünde sözü edilen ve hükme esas alınmayan, davacının “silahlı terör örgütüne üyelik” suçundan 6 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun … Bölge Adliye Mahkemesi … Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile reddedildiği, söz konusu kararın davacı tarafından temyiz edildiği, ancak Yargıtayca henüz bir karar verilmediği görülmüştür.
667 sayılı KHK uyarınca, hâkimlerin ve savcıların terör örgütüne üyelik ve mensubiyeti bulunmasa da terör örgütü ile iltisaklı veya irtibatlı olmaları nedeniyle meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına yönelik işlem tesis edilebilmesi mümkündür. Nitekim dava konusu işlem de davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisak ve irtibatının bulunduğu gerekçesiyle tesis edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi, 14/11/2019 tarih ve E:2018/89, K:2019/84 sayılı kararında iltisaklı kavramını ”kavuşan, bitişen, birleşen”, irtibatlı kavramını ise ”bağlantılı” olarak tanımlamış, bu kavramların hukuki niteliği ve objektif anlamının yargı içtihatlarıyla belirlenebileceğini belirtmiştir. Bu kavramlar ile, kişilerin cezai sorumluluğunu gerektiren örgüte üyelik ve mensubiyet kavramlarına nazaran terör örgütleri ile daha az yoğun ve atipik bir bağlantının vurgulandığı açıktır. Bu kapsamda, kişilerin terör örgütleri ile irtibat ve iltisaklarının ortaya konulabilmesi için, örgütün amaçlarının gerçekleştirilmesi ya da örgütten yarar sağlamak maksadıyla gerek örgütten gelen talimatlar doğrultusunda gerekse inisiyatif alarak bulundukları hâl ve hareketler neticesinde örgüte veya kendilerine yarar sağladıkları ya da örgüt ile amaç birliği veya sosyal birliktelik görünümü içinde oldukları yönünde kanaat oluşması yeterlidir.
Bu itibarla, ceza muhakemesinde terör örgütüne üye olma suçunun tespitinde delil olarak değerlendirilecek bir kısım fiil ve davranışlar, üstün bir kamu gücü olan yargı yetkisini kullanan hâkim ve savcılar hakkında tesis edilen idari tedbir niteliğindeki işlemlerde terör örgütüne irtibat veya iltisakın sübut bulup bulmadığı yönünden örgüt üyeliğine göre farklı değerlendirilebilecek nitelikte olduğundan, davacının terör örgütü ile iltisak veya irtibatının bulunup bulunmadığına yönelik yargısal denetime ilişkin bu davada, ”silahlı terör örgütüne üye olmak” isnadıyla açılan ceza davasında verilen kararın kesinleşmesinin beklenmesi gerekmemektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 30/12/2021 tarih ve E:2018/5179, K:2021/5037 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Adli yardım kararından dolayı ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama giderinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacıdan tahsili için Dairesince müzekkere yazılmasına,
4. Kesin olarak, 22/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.