Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2022/2587 E. 2022/4074 K. 29.12.2022 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2022/2587 E.  ,  2022/4074 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/2587
Karar No : 2022/4074

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- … 2- … 3- …
4- … 5- …
6- … Mirasçıları;
…, …, …
7- … Mirasçıları
… , … , …
8- … 9- … Eksport Madencilik San. ve Tic. A.Ş.
10- … 11- …
VEKİLLERİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 28/02/2022 tarih ve E:2022/926, K:2022/2257 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: İzmir ili, Bornova ilçesi, … Mahallesi, … ada … parsel, … ada … parsel, … ada … ve … parsel, … ada … parsel ve … ada … parsel (eski … parsel) sayılı taşınmazları kapsayan alanda 16/11/2015 tarihinde onaylanan İzmir-Manisa Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nın iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 28/02/2022 tarih ve E:2022/926, K:2022/2257 sayılı kararıyla;
İzmir-Manisa Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nın, 23/06/2014 tarih ve 9948 sayılı Bakanlık oluru ile onaylandıktan sonra, askı sürecindeki itirazların değerlendirilmesi sonrasında, 30/12/2014 tarih ve 21137 sayılı olur ile onaylandığı, bu plana yapılan itirazların değerlendirilmesi sonucu nihai olarak 16/11/2015 tarihinde yeniden onaylandığı ve 01/12/2015-30/12/2015 tarihleri arasında askıya çıkarılarak ilan edildiği, 27/01/2017 tarihinde sadece … plan paftasına ilişkin, … tarihinde ise … ve … paftalarında plan değişikliği yapıldığı,
Uyuşmazlıkta, davacılar tarafından davanın açıldığı tarihte onaylanmış bulunan 16/11/2015 tarihli çevre düzeni planının, son ilan tarihinden (30/12/2015) itibaren 60 gün içinde dava açılması gerekirken, bu süre geçirilerek 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının uygulama işlemi niteliğinde olmayan 1/1000 ve 1/5000 ölçekli planların askıya çıkarılması üzerine 05/08/2020 tarihinde açılan davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacılar tarafından, dava konusu edilen 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planına karşı, bu işlemin uygulama işlemi niteliğindeki alt ölçekli imar planları ile birlikte süresinde dava açıldığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek, gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
İzmir ili, Bornova ilçesi, … Mahallesi, eski … parsel sayılı taşınmaz, Milli Savunma Bakanlığı tarafından 09/12/2007 tarihinde TOKİ’ye devredilmiş ve Orgeneral Cemal Gürsel Kışlasının askeri güvenlik bölgesi sınırları dışına çıkarılmıştır.
… tarih ve … sayılı TOKİ tarafından onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ile 1/5000 ölçekli nazım imar planında taşınmaz, “konut dışı kentsel çalışma alanı”, “ticaret alanı” ve “park alanı” olarak belirlenmiş olup, anılan imar planlarının iptali istemiyle açılan davada, … İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararı ile işlemlerin iptaline karar verilmiştir.
Yargı kararının uygulanması amacıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 24/03/2016 tarihinde onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ile 1/5000 ölçekli nazım imar planında, dava konusu taşınmaz “toplu işyerleri, ticaret alanı, ibadet alanı, belediye hizmet alanı, akaryakıt+LPG servis istasyonu alanı ve park” kullanımlarına ayrılmış, bu planlara karşı açılan davada, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:…sayılı kararı ile imar planlarının iptaline karar verilmiştir.
Yine yargı kararının yerine getirilmesi amacıyla bu defa, uyuşmazlık konusu taşınmazın “toplu işyerleri, ticaret alanı, ibadet alanı, belediye hizmet alanı, akaryakıt+LPG servis istasyonu alanı ve park” olarak belirlenmesine dair 16/04/2018 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planının iptali istemiyle açılan davada, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile imar planlarının iptaline karar verilmiş, bu nedenle plansız kalan taşınmaza ilişkin 10/01/2020 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarının 03/02/2020-04/03/2020 tarihleri arasında askıya çıkarılması üzerine, anılan imar planları ile birlikte taşınmaza ilişkin 1/100.000 ölçekli İzmir-Manisa Planlama Bölgesi Çevre Düzeni Planı’nın ve 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planının iptali istemiyle, 05/08/2020 tarihinde, … İdare Mahkemesinin E:…sayılı dosyası üzerinden dava açılmıştır.
Anılan Mahkemenin … tarih ve E:…, K:…sayılı, davanın görev yönünden reddine ve dosyanın Danıştay’a gönderilmesine yönelik kararı üzerine, Danıştay Altıncı Dairesinin 01/12/2020 tarih ve E:2020/10424, K:2020/11775 sayılı dilekçe ret kararına istinaden kayda giren yenileme dilekçesi ile 1/100.000 ölçekli İzmir-Manisa Planlama Bölgesi Çevre Düzeni Planının iptali istemiyle temyizen incelenen davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT :
2577 sayılı Kanunun “Dava açma süresi” başlıklı 7. maddesinin dördüncü fıkrasında, “İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler. Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz.” hükmüne, aynı Kanun’un, “Üst makamlara başvurma” başlıklı 11. maddesinde, “İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur.” hükmüne yer verilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasında ise, “Nazım İmar Planı; varsa bölge planlarının mekâna ilişkin genel ilkelerine ve varsa çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklüklerini, nüfus yoğunlukları ve eşiklerini, ulaşım sistemlerini göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, plan hükümleri ve raporuyla beraber bütün olan plandır.” kuralı yer almıştır.
Aynı Kanun’un, “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ise, “İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.” hükmünü içermektedir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
…, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … Madencilik San. ve Tic. A.Ş. açısından uyuşmazlığın incelenmesinden:
Çevre düzeni planları, ülke ve bölge plan kararlarına uygun olarak konut, sanayi, tarım, turizm, ulaşım gibi yerleşim ve arazi kullanım kararlarını belirleyen planlar olup; yargısal içtihatlarda, ilanı gereken genel düzenleyici işlem olarak kabul edilmektedirler.
İmar planları, 2577 sayılı Kanun’un 7. maddesinin dördüncü fıkrasında belirtilen “ilanı gereken düzenleyici işlemlerden” olup, aynı madde kuralı gereğince, bu nitelikteki işlemlere karşı dava açma süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlamaktadır.
3194 sayılı İmar Kanunu’nun 8. maddesi ile Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği’nin 33. maddesi gereği, imar planları otuz gün süreyle askıda tutularak duyurulmakta ve bu süre içerisinde imar planlarına yapılan itiraz başvuruları hakkında bir karar verilmek üzere, askı süresinin bitiminden sonra ilgili karar merciine gönderilmektedir.
Bu nedenle, imar planlarına karşı askı süresi içerisinde yapılan itirazların, askı süresi dolduktan sonra, bu itirazlara yönelik idari işlem tesis edilmesi için yetkili makama gönderildiği hususu ile 2577 sayılı Kanun’un 7. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca, dava açma süresinin başlangıcında, askıda yapılan itiraz tarihi yerine, itirazlar hakkında değerlendirme yapılacak sürecin başladığı askıdan inmeyi takip eden tarihin esas alınması gerekmektedir.
Dolayısıyla, 3194 sayılı Kanun’un 8. maddesi ve 2577 sayılı Kanun’un 7. maddesi ile üst makamlara başvurmayı düzenleyen 11. maddesinin (imar planlarının onaylandığı, askıya çıktığı ve askıda itirazın yapıldığı tarihte yürürlükte olan haliyle) birlikte değerlendirilmesinden; imar planlarına karşı, bir aylık askı süresi içerisinde 3194 sayılı Kanunun 8. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında başvuruda bulunulması ve bu başvuruya, idari dava açma süresinin başlangıç tarihi olan askıdan indiği tarihi takip eden günden itibaren altmış gün içinde cevap verilmeyerek isteğin reddedilmiş sayılması halinde, bu tarihi takip eden altmış günlük dava açma süresi içinde veya askıdan indiği tarihi izleyen altmış gün içinde cevap verilmek suretiyle isteğin reddedilmesi halinde bu cevap tarihinden itibaren altmış günlük dava açma süresi içinde idari dava açılabileceği; imar planlarına askı süresi içinde bir itirazda bulunulmamış ise, davanın, 2577 sayılı Kanun’un 7. maddesi uyarınca imar planının askıdan indiği tarihi izleyen günden itibaren altmış gün içinde açılması gerektiği, ancak bu süreler içerisinde dava açılmamış olması halinde imar planının uygulanmaya konulması ile birlikte uygulama işlemi üzerine işlem ile birlikte imar planına veya doğrudan işlemin dayanağı olan imar planına karşı yeniden dava açma hakkının bulunduğu ve bu aşamada dava açma süresinin uygulama işleminin süresine tâbi olduğu hususlarında tartışma bulunmamaktadır.
Yargısal içtihatlarda, imar planları, ilanı gereken genel düzenleyici işlem olarak kabul edilmiş olduğundan, uygulama işlemi olduğu öne sürülerek işlemin dayanağı imar planının iptalinin istenilmesi halinde planların uygulama işlemlerinin kapsamının ve buna göre de dava açma sürelerinin belirlenmesi gerekmektedir.
Çevre düzeni planları, ülke ve bölge plan kararlarına uygun olarak konut, sanayi, tarım, turizm, ulaşım gibi yerleşme ve arazi kullanılması kararlarını belirleyen planlar olup; bu planlar ile belirlenen ana kararların alt ölçekli imar planları olmaksızın uygulamaya geçirilmesi mümkün değildir.
Planlama sürecinde de, nazım imar planının öncelikle yapılarak çevre düzeni planı ile uyumlu hazırlanmak suretiyle arazinin genel kullanış biçimi, nüfus yoğunluğu, yapı yoğunluğu, ulaşım gibi konular belirlenecektir.
İmar planları arasındaki bu hiyerarşik ilişki, diğer düzenleyici işlemlerden farklı olup; alt ölçekli planların, üst ölçekli planların uygulanması amacıyla tesis edildiği açıktır.
Bu hususlar dikkate alındığında; alt ölçekli plan (düzenleyici işlem olmakla birlikte), üst ölçekli planın uygulama işlemi niteliğinde olduğundan, nazım imar planı yapıldıktan sonra bu plan ile birlikte üst ölçekli planın da iptali istemiyle dava açılabileceği sonucuna varılmaktadır.
Aksi halde, alt ölçekli imar planlarının çevre düzeni planına uygun tesis edilmiş olması durumunda, uygulama programlarını doğrudan etkilemesine karşın, bu planların iptali için açılan davalarda işin esasının incelenmesi suretiyle yargısal denetim yapılamayacaktır.
Dosyanın incelenmesinden, taşınmazı kapsayan 12/09/2012 tarihinde onaylanan 1/25.000 ölçekli İzmir Büyükşehir Bütünü Çevre Düzeni Planında taşınmazın konut dışı kentsel çalışma alanı olarak belirlendiği, daha sonra alanda İzmir-Manisa Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nın 16/11/2015 tarihinde onaylandığı ve 01/12/2015-30/12/2015 tarihleri arasında askıya çıkarılarak ilan edildiği, bu planda taşınmazın kentsel yerleşik alan kullanımında kaldığı, uyuşmazlığa konu taşınmaza ilişkin 10/01/2020 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planının 03/02/2020-04/03/2020 tarihleri arasında askıya çıkarılması üzerine görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
26/03/2020 tarih ve 31080 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un Geçici 1. maddesi uyarınca, Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla; dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm sürelerin; 06/01/1982 tarih ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 04/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 12/01/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki sürelerin 13/03/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden itibaren 30/04/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durduğu, bu sürelerin, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlayacağı, durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan sürelerin, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılacağı, salgının devam etmesi halinde Cumhurbaşkanının durma süresini altı ayı geçmemek üzere bir kez uzatabileceği ve bu döneme ilişkin kapsamı daraltabileceği kabul edilmiş; 30/04/2020 tarih ve 31114 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2480 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı uyarınca, 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun Geçici 1. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen durma süresi 01/05/2020 (bu tarih dahil) tarihinden, 15/06/2020 (bu tarih dahil) tarihine kadar uzatılmıştır.
Davacıların, 03/02/2020-04/03/2020 tarihleri arasında askıya çıkarılan imar planlarına askıda itirazları bulunmadığından, dava açma süresinin imar planlarının askıdan indiği tarihten itibaren 60 gün içinde ve son olarak 03/05/2020 tarihinde dolduğu, ancak yukarıda yer verilen mevzuat gereği dava açma süresinin 13/03/2020 tarihinden itibaren durduğu ve durma süresinin 15/06/2020 tarihine kadar uzatıldığı dikkate alındığında 05/08/2020 tarihinde, yasal dava açma süresi içinde alt ölçekli imar planları ile birlikte 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planının iptali istemiyle açılan davada süre aşımı bulunmamaktadır.
Davacılardan; …, … ve … yönünden yapılan değerlendirmede:
İptal davasının içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, idare hukuku alanında tek yanlı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen işlemlerin, ancak bu idari işlemle doğrudan meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü zorunludur. Aksi halde, her idari işlemle dolaylı da olsa bir menfaat ilgisi kurulmak suretiyle dava açılmasını kabul etmek, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması şartının ihlali sonucunu doğurur.
Olayda, dava konusu taşınmazın İzmir İli, Bornova İlçesi sınırlarında kaldığı, 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarında toplu işyeri, akaryakıt+LPG ve servis istasyonu, belediye hizmet alanı ve kültürel tesis alanı olarak belirlendiği; davacılar tarafından ise, daha önce askeri alan kullanımında kalan taşınmazın, askeri alan kullanımından çıkarılması halinde yalnızca sosyal tesis alanı olarak belirlenebileceği, yapılaşmaya açılamayacağı, alandan geçen otoyolun 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında kuzeye kaydırıldığı iddiaları ile bakılan davanın açıldığı görülmektedir.
Uyuşmazlığa konu taşınmaza ilişkin TOKİ tarafından ilk imar planı değişikliğinin 2009 yılında yapıldığı, o tarihte yürürlükte olan imar planlarında “konut dışı kentsel çalışma alanı” ve “park alanı” kullanımında kalan taşınmazın “konut dışı kentsel çalışma alanı”, “ticaret alanı” ve “park alanı” olarak belirlendiği, daha sonra onaylanan imar planlarında da benzer şekilde muhtelif kullanımlara ayrıldığı, dolayısı ile taşınmazın dava konusu edilen imar planlarından daha önce askeri alan kullanımından çıkarıldığı; parsel bazında yapılan değişiklik yönünden, taşınmazın bulunduğu semtte yaşamayan … ile …’in yerleşim yeri adreslerinin taşınmazın bulunduğu Bornova ilçesinden farklı olarak İzmir ili, Konak ilçesi, …’nın yerleşim yerinin ise İzmir ili, Narlıdere ilçesi olduğu, ayrıca UYAP üzerinden yapılan incelemede, planlama alanında davacıların maliki bulundukları taşınmaza rastlanılmadığı gibi, buna yönelik bilgi ve belgenin dava dosyasına sunulmadığı görüldüğünden, yukarıda yer alan mevzuat hükmü ve açıklamalar ışığında, anılan davacıların dava konusu işlemin iptalini istemelerinde hukuken korunması gereken bir menfaatinin bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz istemlerinin, davacılardan …, … ve … yönünden reddine, diğer davacılara ilişkin olarak kabulüne,
2. Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 28/02/2022 tarih ve E:2022/926, K:2022/2257 sayılı kararının …, … ve … ‘ya ilişkin kısmının yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA oyçokluğuyla, diğer davacılara ilişkin kısmının BOZULMASINA oyçokluğuyla,
3.Bozulan kısım yönünden yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Danıştay Altıncı Dairesine gönderilmesine,
4. Kesin olarak, 29/12/2022 tarihinde karar verildi.

KARŞI OY
X- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, idari işlemler hakkında; yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar, iptal davaları olarak tanımlanmıştır. İdarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en önemli denetim araçlarından olmakla birlikte, her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunmasını öngören yasa koyucu, iptal davaları için “menfaat ihlali”ni, subjektif ehliyet koşulu olarak getirmiştir.
İptal davalarındaki subjektif ehliyet koşulunun, doğrudan doğruya hukuk devletinin yapılandırılması ve sürdürülmesine ilişkin bir sorun olması dolayısıyla, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası yoluyla denetlenmesini engellemeyecek bir biçimde anlaşılması gerekmektedir. Nitekim; çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konularda subjektif ehliyet koşulunun, bu durum dikkate alınarak yorumlanması gerektiğine ilişkin Danıştay kararları yerleşik içtihat niteliği kazanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu taşınmazın 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarında toplu işyeri, akaryakıt+LPG ve servis istasyonu, belediye hizmet alanı ve kültürel tesis alanı olarak belirlendiği; davacılar tarafından ise, daha önce askeri alan kullanımında kalan taşınmazın, askeri alan kullanımından çıkarılması halinde yalnızca sosyal tesis alanı olarak belirlenebileceği, yapılaşmaya açılamayacağı, alandan geçen otoyolun 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında kuzeye kaydırıldığı iddiaları ile bakılan davanın açıldığı görülmektedir.
Daha önce askeri alan kullanımında kalan ve yapılaşmamış bir alanın yapılaşmaya açılarak sosyal donatı alanlarını azaltıcı nitelikte tesis edilen imar planları yönünden, İzmir ilinde ikamet eden …, … ve … ‘nın dava açma ehliyetlerinin bulunduğu sonucuna varıldığından, kararın, anılan kişilerin ehliyetlerinin bulunmadığı yönündeki kısmına katılmıyoruz.

KARŞI OY
XX- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın …, … ve … haricindeki davacılara ilişkin kısmının usul ve hukuka aykırı bulunmadığı, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, anılan davacılar haricindeki kişilerin de temyiz istemlerinin reddi ile temyize konu kararın onanması gerektiği oyuyla, kararın bu kısmına katılmıyoruz.