Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2022/2395 E. 2022/4025 K. 28.12.2022 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2022/2395 E.  ,  2022/4025 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/2395
Karar No : 2022/4025

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 15/12/2021 tarih ve E:2017/3138, K:2021/4582 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile bu karara karşı yapılan yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin … tarih ve … sayılı kararının iptali ile bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının meslekten çıkarma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi ve özlük haklarının iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 15/12/2021 tarih ve E:2017/3138, K:2021/4582 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin itirazları ile davacının bakılmakta olan bu dava dosyası ile Dairelerinin E:2016/52061 sayılı esasında kayıtlı bulunan dava dosyasının birleştirilme talebi yerinde, 6749 sayılı Kanunun 3. maddesi ile ilgili Anayasa’ya aykırılık iddiası ise ciddi görülmeyerek işin esasına geçildiği,
“Maddi Olay ve Hukuki Süreç” ile “İlgili Mevzuat”a yer verilmiş; “Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç”, “FETÖ’ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler”, “Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü”, “Dava Konusu Edilen Kararın Hukuki Niteliği” başlıkları altında genel; “Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi” başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacının, ceza yargılaması sonucunda … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun … Bölge Adliye Mahkemesi … Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla reddedildiği, bu karara karşı yapılan temyiz başvurusunun ise Yargıtay … Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile reddedilerek davacı hakkındaki mahkumiyet kararının 13/03/2019 tarihinde kesinleştiği,
ByLock delili yönünden, davacı hakkında düzenlenen “ByLock Tespit ve Değerlendirme Tutanağı”nın incelenmesinden; davacının … ID numarasıyla ve bir kullanıcı adı almak suretiyle bu ağa dâhil olduğu olduğunun anlaşıldığı,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacının örgütün içinde yer aldığına, örgüt toplantılarına katıldığına, örgütün T4 grubuna dahil olduğuna, sınavlara örgütün hakim-savcı sınav çalışma evlerinde hazırlandığına, staj döneminde örgütün evlerinde kaldığına ve diğer hususlara yönelik kararda yer verilen ifadeler ile davacının bu ifadelere karşı beyanlarının değerlendirilmesi sonucunda, davacının beyanlarına itibar edilmeyerek FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı,
YARSAV üyeliği yönünden, üyeliğinin FETÖ ile iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğu,
Yıllık Kurulu Üyeliği yönünden, davacının örgütün yargıda etkin olduğu dönemde Adalet Akademisinde albüm kurulu üyeliği yapmasının FETÖ ile iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğu,
Belirtilerek dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararlarla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı özlük haklarının iadesi ile parasal haklarının meslekten çıkarma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi isteminin de reddi gerektiği, gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, meslekten çıkarma işlemine dayanak yapılan 667 sayılı KHK’nın 3. maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğu, Anayasa’ya aykırılık iddiasının ciddiye alınmamasına dair gerekçenin yetersiz olduğu ve karar içeriğiyle çeliştiği; Daire kararının hakkaniyet ve ölçülülük ilkelerine aykırı olduğu, disiplin işlemlerinin tesisi aşamasında sağlanması gereken usuli güvencelerin dikkate alınmadığı, disiplin soruşturması yapılmadan, hakkındaki bilgi ve belgeler tarafına ulaştırılmadan ve savunması alınmadan göreve son verme işleminin tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğu; suç ve cezaların geçmişe yürümezliği, suç ve cezaların şahsiliği ilkeleri ile masumiyet karinesinin ihlal edildiği; davanın açılmasından uzun süre sonra karara bağlanmasıyla makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği; dava konusu işlem tarihinden sonraki bilgi, belge ve delillere göre karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu; hiçbir zaman kullanmadığı hukuka aykırı yöntemlerle elde edildiği sabit olan Bylock programına ilişkin bulgular arasında dava konusu işlemi haklı kılmaya yetecek herhangi bir bilginin bulunmadığı; pişmanlık hükümlerinden yararlanan tanık beyanlarının ve YARSAV üyeliği ile Adalet Akademisi yıllık kurulu üyeliğinin irtibat veya iltisak noktasında delil olarak değerlendirilmesinin hukuka aykırı olduğu; görevini ifa ederken tarafsızlık ve bağımsızlık ilkelerini ihlal etmediği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra Anayasaya aykırılık iddiası ciddi görülmeyerek gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması”,
sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 15/12/2021 tarih ve E:2017/3138, K:2021/4582 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Adli yardım kararından dolayı ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama giderinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacıdan tahsili için Dairesince müzekkere yazılmasına,
4. Kesin olarak, 28/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.