Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2022/2318 E. 2023/98 K. 26.01.2023 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2022/2318 E.  ,  2023/98 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/2318
Karar No : 2023/98

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 07/12/2021 tarih ve E:2019/2316, K:2021/4319 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun …tarih ve …sayılı kararı ile bu karara karşı yapılan yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin …tarih ve …sayılı kararının iptaline ve bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 07/12/2021 tarih ve E:2019/2316, K:2021/4319 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin itirazları yerinde görülmemiş;
“Maddi Olay ve Hukuki Süreç” ile “İlgili Mevzuat”a yer verilmiş; “Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç”, “FETÖ’ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler”, “Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü”, “Dava Konusu Edilen Kararların Hukuki Niteliği” başlıkları altında genel; “Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi” başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacının, ceza yargılaması sonucunda, Yargıtay …Ceza Dairesinin E:… sayılı dosyasında 30/06/2021 tarihli duruşma tutanağında davacının silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği; Dairelerinin karar verdiği tarih itibarıyla UYAP ortamında yapılan inceleme sonucu anılan mahkumiyet kararının kesinleşmediğinin görüldüğü,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacının örgüt ile irtibatlı olduğuna, örgüt üyelerine sağlanan kolaylıkların davacıya tanındığına ve diğer hususlara yönelik tanık ifadelerinin ve davacının ismine açıkça yer verilen ByLock yazışma içeriklerinin birlikte değerlendirilmesinden, davacının FETÖ/PDY terör örgütüyle irtibatlı ve iltisaklı olduğu,
Unvanlı görev yönünden, davacının FETÖ/PDY terör örgütünün Adalet Bakanlığında ve HSK’da etkin olduğu dönemde adalet müfettişi ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250. maddesi kapsamında Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesinde Cumhuriyet Savcısı olarak görevlendirilmesinin kararda yer verilen diğer tespitlerle birlikte değerlendirildiğinde anılan örgütle iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğu sonucuna varıldığı belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararlarla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesine yönelik isteminin de reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, kararın dosya kapsamına ve kanuna aykırı olduğu; önceki dilekçelerinde gerekli açıklamalarda bulunduğu; tanıkların etkin pişmanlıktan faydalanmak maksadıyla beyanda bulunan itirafçılar olduğu; bu tanıklardan bir tanesinin ceza yargılamasında aklanarak mesleğe geri döndüğü, diğer iki tanığın ise etkin pişmanlıktan faydalanarak çok az ceza aldıkları ve tahliye edildikleri, bu anlamda tanıkların tarafsız olmadıkları, beyanlarının kendilerini de etkileme potansiyeli taşıdığı ve bu beyanlara itibar edilemeyeceği, ayrıca tanık beyanlarının başka delillerle desteklenmesinin icap ettiği; dosyadaki tanık beyanlarının bu kriterlere uymaması sebebiyle hükme esas alınamayacakları, öte yandan tanıkların beyanlarında örgütle irtibatına yönelik somut bir olaydan bahsetmedikleri ve kendi kanaatlerini dile getirdikleri, oysa tanıkların kanaatlerini değil somut görgü ve bilgilerini aktarmaları gerektiği; tanıklardan bir tanesinin Savcılık aşamasındaki ifadesini mahkemede değiştirerek aleyhe beyanlarını reddettiği; Daire kararında tanık beyanlarına ve ByLock yazışma içeriğine karşı beyanda bulunmadığına değinilmişse de bu hususlara karşı beyanda bulunduğu; ByLock yazışma içeriğinin kendisinin yurt dışına çıkmak istediği esnada havalimanında yaşadığı bir olayla ilgili olduğu ve bu yazışmada kendisine atfedilebilecek bir kusur, bu hususun ise örgüt irtibatına dair bir delil olamayacağı; bu beyandan kendisine bir suç izafe edilemeyeceği, nitekim ceza yargılamasında bu hususa hiç değinilmediği; unvanlı görev hususunun delil olarak kabul edilemeyeceği; örgüt bu tarz bir girişimde bulunmuşsa bile kendisinin örgütle ilgisi olmadığından bu göreve örgüt yardımıyla getirildiğine yönelik somut bir delil gösterilmesi gerektiği, oysa bu örgütün etkisiyle ilgili görevlere getirildiğine ilişkin hiçbir delil bulunmadığı, kendi başarısıyla bu görevlere gelmediğine dair de delil bulunmadığı, mesleğe sınavla ve dereceyle kabul edildiği; delil değeri olmayan iddiaların delil kabul edilmesinin hukuka uygun olmadığı; eksik incelemeyle karar verildiği belirtilerek Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Öte yandan, UYAP kayıtlarının incelenmesinden, Daire kararının “Maddi Olay ve Hukuki Süreç” kısmının “Davacıya İlişkin Süreç” bölümünde sözü edilen ve hükme esas alınmayan, davacının “silahlı terör örgütüne üyelik” suçundan 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Yargıtay … Ceza Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyiz incelemesinin devam ettiği anlaşılmıştır.
667 sayılı KHK uyarınca, hâkimlerin ve savcıların terör örgütüne üyelik ve mensubiyeti bulunmasa da terör örgütü ile iltisaklı veya irtibatlı olmaları nedeniyle meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına yönelik işlem tesis edilebilmesi mümkündür. Nitekim dava konusu işlem de davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisak ve irtibatının bulunduğu gerekçesiyle tesis edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi, 14/11/2019 tarih ve E:2018/89, K:2019/84 sayılı kararında iltisaklı kavramını ”kavuşan, bitişen, birleşen”, irtibatlı kavramını ise ”bağlantılı” olarak tanımlamış, bu kavramların hukuki niteliği ve objektif anlamının yargı içtihatlarıyla belirlenebileceğini belirtmiştir. Bu kavramlar ile, kişilerin cezai sorumluluğunu gerektiren örgüte üyelik ve mensubiyet kavramlarına nazaran terör örgütleri ile daha az yoğun ve atipik bir bağlantının vurgulandığı açıktır. Bu kapsamda kişilerin terör örgütleri ile irtibat ve iltisaklarının ortaya konulabilmesi için, örgütün amaçlarının gerçekleştirilmesi ya da örgütten yarar sağlamak maksadıyla gerek örgütten gelen talimatlar doğrultusunda gerekse inisiyatif alarak bulundukları hâl ve hareketler neticesinde örgüte veya kendilerine yarar sağladıkları ya da örgüt ile amaç birliği veya sosyal birliktelik görünümü içinde oldukları yönünde kanaat oluşması yeterlidir.
Bu itibarla, ceza muhakemesinde terör örgütüne üye olma suçunun tespitinde delil olarak değerlendirilecek bir kısım fiil ve davranışlar, üstün bir kamu gücü olan yargı yetkisini kullanan hâkim ve savcılar hakkında tesis edilen idari tedbir niteliğindeki işlemlerde terör örgütüne irtibat veya iltisakın sübut bulup bulmadığı yönünden örgüt üyeliğine göre farklı değerlendirilebilecek nitelikte olduğundan, davacının terör örgütü ile iltisak veya irtibatının bulunup bulunmadığına yönelik yargısal denetime ilişkin bu davada, ”silahlı terör örgütüne üye olmak” isnadıyla açılan ceza davasında verilen kararın kesinleşmesinin beklenmesi gerekmemektedir.
Diğer taraftan, her ne kadar Daire kararında, dava konusu işlemlerden Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve …sayılı kararına karşı yapılan yeniden inceleme talebine yönelik alınan …tarih ve … sayılı kararın, yeniden inceleme talebinin “reddine” ilişkin olduğu belirtilmişse de, davaya konu işlem incelendiğinde, Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun …tarih ve … sayılı kararının, davacının yeniden inceleme talebinin “reddine” ilişkin olmadığı, Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun …tarih ve …sayılı kararına karşı davacının eşinin yaptığı yeniden inceleme talebinin, taraf sıfatının bulunmaması nedeniyle “incelenmeksizin reddine” ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 07/12/2021 tarih ve E:2019/2316, K:2021/4319 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Adli yardım kararından dolayı ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama giderinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacıdan tahsili için Dairesince müzekkere yazılmasına,
4. Kesin olarak, 26/01/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.