Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2022/2165 E. 2022/3999 K. 26.12.2022 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2022/2165 E.  ,  2022/3999 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/2165
Karar No : 2022/3999

TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
2- … Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Bayburt ili, Demirözü Emniyet Amirliğinde polis memuru olarak görev yapan davacının, Kamu Personeli Seçme Sınavı ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı (Mülga) Trabzon Taşra Teşkilatına mühendis olarak yerleştirilmesinin yapılmasına rağmen İçişleri Bakanlığı tarafından muvafakat verilmemesi üzerine atamasının yapılmamasına ilişkin … tarih ve … sayılı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı (Mülga) Personel Genel Müdürlüğü işlemi ile bu işlemin dayanağı muvafakat verilmemesine dair İçişleri Bakanlığı işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı davanın reddi yolundaki kararının, Danıştay Onaltıncı Dairesinin 16/09/2015 tarih ve E:2015/3516, K:2015/5607 sayılı kararı ile bozulması ve … İdare Mahkemesince davanın yetki yönünden reddine karar verilerek, dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesi üzerine, bozma kararına uyularak verilen … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu’nun Ek 24. maddesinde yer alan “nakil” ibaresinden, memurun başka kurumlarda durumuna uygun bir kadroya sınava tabi tutulmaksızın naklen atanmasının anlaşılması gerektiği, yarışma sınavı sonucuna bağlı olarak belli kadrolara ve sınava bağlı kariyer görevlere yapılması gereken nakillerin Ek 24. maddede belirtilen “nakil” kavramı içinde değerlendirilemeyeceği, dolayısıyla çalışanların belli bir yarışma sınavı sonucuna göre kurumların muvafakatlarıyla başka kurumlara naklen atanmalarına olanak bulunduğu,
Kamu hizmetinin bütünlüğü ve devamlılığı ilkesi gereğince kamu görevlilerinin özel koşullarına göre verimliliklerinin en yüksek olduğu ve hizmetlerinden en yüksek oranda yararlanılacak bir birimde çalıştırılmalarının kamu yararına uygun düşeceği açık olup, bu itibarla davacının yaptığı görev ile KPSS sonucunda aldığı puana dayalı olarak yerleştirilmesi üzerine atanacağı görevin nitelikleri dikkate alındığında, dava konusu işlemlerde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay İkinci Dairesinin -karar düzeltilme aşamasında verdiği- 29/04/2021 tarih ve E:2021/8919, K:2021/1671 sayılı kararıyla;
3201 sayılı Kanun’un Ek 24. maddesinin 2. ve 6. fıkra hükümlerinin bir arada incelenmesinden, lisans mezunu olarak kamu personeli seçme sınavında Bakanlıkça belirlenecek taban puanı almış olanlardan yönetmelikle belirlenecek şartları taşıyan ve sınavda başarılı olanların, anılan Kanun’un Ek 24. maddesi gereğince polis memuru olarak atandıktan sonra, altı yıl boyunca emniyet teşkilatında görev yapması gerekmekte olup, bu süre boyunca lisans mezunu oldukları alan dahil olmak üzere başka bir kamu kurumuna naklen atanmalarına olanak bulunmadığı, anılan maddede, yarışma sınavı sonucuna bağlı olarak belli kadrolara ve yine sınava bağlı kariyer görevlere yapılan atamalar konusunda da herhangi bir istisnaya yer verilmediğinin anlaşıldığı,
Bu durumda, Merzifon Polis Meslek Eğitim Merkezindeki eğitimini tamamlayarak 06/01/2010 tarihinde Bayburt Emniyet Müdürlüğünde aday polis memuru olarak göreve başlayan davacının, anılan yasal düzenlemede yer verilen altı yıllık zorunlu hizmet süresini tamamlamaması karşısında, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı (Mülga) Trabzon Taşra Teşkilatına mühendis olarak atamasının yapılmamasına ilişkin … tarih ve … sayılı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı (Mülga) Personel Genel Müdürlüğü işlemi ile bu işlemin dayanağı muvafakat verilmemesine dair İçişleri Bakanlığı işleminde hukuka aykırılık, İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet görülmediği,
Nitekim, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 27/04/2017 tarih ve E:2015/2110, K:2017/1882 sayılı kararı ile 24/02/2020 tarih ve E:2020/13, K:2020/56 sayılı kararının aynı yönde olduğu gerekçesiyle, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:2021/1450 sayılı kararıyla;
Davada yargılama aşamalarında verilen kararlar hakkında bilgilere ve Anayasa Mahkemesinin 12/06/2020 tarih ve E:2019/115, K:2020/31 sayılı kararı gerekçesinde yer bulan “usûli kazanılmış hak” müessesesine ilişkin tespitlere yer verildikten sonra; ilk bozma gerekçesine uygun olarak verilen kararın herhangi bir kanun değişikliği veya kamu düzenini ilgilendiren bir husus olmaksızın tekrar bozulduğundan, olayda davacı lehine “usûli kazanılmış hak” oluştuğu ve bu kuralın uygulanma olanağının bulunmadığı istisnai durumların da söz konusu olmadığı anlaşıldığından, bozma kararına uyularak verilen kararın yeniden bozulmasının bu ilkeye aykırı olduğu sonucuna varılması nedeniyle, işlemin iptaline ilişkin ilk kararda ısrar etmek gerektiği gerekçesi eklenmek suretiyle dava konusu işlemin iptali yolundaki Mahkemelerinin … tarih E:…, K:… sayılı kararında ısrar edilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davalı İçişleri Bakanlığı tarafından, davacının kurumlar arası nakil için öngörülen altı yıllık çalışma süresini doldurmadığı, dava konusu işlemin dayağı olan yasal düzenleme hakkında, Anayasa Mahkemesinin 12/10/2011 tarih ve E:2010/25, K:2011/136 sayılı kararı ile, Anayasa’ya aykırı olmadığı yolunda karar verildiği, personel ihtiyacının bulunduğu, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu;
Davalı Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile … İdare Mahkemesi kararının ısrara ilişkin kısmının onanması, işin esası hakkında bir karar verilmek üzere dosyanın Dairesine gönderilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davalı … Bakanlığının yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Yukarıda “Yargılama Süreci” bölümünde özetlenen yargılamanın seyri dikkate alındığında görüleceği üzere, Trabzon İdare Mahkemesinin davanın reddine ilişkin ilk karar, o tarihte temyiz incelemesi ile görevli Danıştay Onaltıncı Dairesince esastan incelenmiş ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu’nun Ek 24. maddesinin 6. fıkra hükmünde yer alan “nakil” kavramı değerlendirilerek, çalışanların belli bir yarışma sınavı sonucuna göre kurumların muvafakatlarıyla başka kurumlara naklen atanmalarına olanak bulunduğu sonucuna varılmış, davacının yaptığı görev ile KPSS sonucunda aldığı puana dayalı olarak yerleştirilmesi üzerine atanacağı görevin nitelikleri dikkate alınarak dava konusu işlemlerde hukuka uyarlık bulunmadığı belirtilerek, davacının temyiz istemi kabul edilerek, bozulmuştur.
Temyiz incelemesi sonucunda bir mahkeme kararının işin esasına ilişkin olarak bozulması hâlinde mahkemenin, bozma kararına uymak veya ilk kararda ısrar etmek olanağı bulunmaktadır. Mahkemenin ilk kararda ısrar etmeyerek, bozma kararına uymak suretiyle verdiği kararın temyizi hâlinde, temyiz mercii, bu kez bozma kararına uygun karar verilip verilmediğini incelemek durumundadır.
Temyiz incelemesi sırasında, temyiz merciinin, aynı yasal düzenlemeyle farklı bir sonuca ulaşması, ilk bozma ve buna uyularak verilmiş olan yargı kararının aynı mevzuat karşısında yeniden değerlendirilmesi, taraflar ve uygulama açısından istikrar ve kazanılmış haklar yönünden, aykırı sonuçlar yaratabilir.
İdare Mahkemesince, Danıştayın ilgili Dairesinin temyiz incelemesi sonucunda vermiş olduğu bozma kararına uyulmak suretiyle verilen kararın, Dairesince yeniden temyizen incelenmesi aşamasında yapılacak inceleme, Mahkeme kararının bozma kararına uygun olup olmadığı, bir başka anlatımla, bozma kararının gereklerinin yerine getirilip getirilmediği, kararın bozma kararı doğrultusunda olup olmadığı konusuyla sınırlı olmak durumundadır. Nitekim, 18/06/2014 tarih ve 6545 sayılı Kanun’un 23. maddesiyle değiştirilen 50. maddesinin (4) numaralı fıkrasında; “Danıştayın bozma kararına uyulduğu takdirde, bu kararın temyiz incelemesi, bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılır.” hükmüne yer verilerek, bu husus Kanun hükmü hâline getirilmiştir.
Bununla birlikte, kanunda geçmişe etkili bir değişiklik yapılması, o konuda sonradan bir içtihadı birleştirme kararının alınması, Anayasa Mahkemesince kanun hükmünün iptal edilmesi, kamu düzenini ilgilendiren bir usûl kuralı dikkate alınmadan karar verilmiş olması, Anayasa Mahkemesince bireysel başvuruda aynı konuda hak ihlaline karar verilmesi gibi durumlarda usûli kazanılmış haktan söz edilemeyeceği yüksek yargı içtihatlarıyla kabul edilmektedir. Bu husus, 2577 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (4) numaralı fıkrasının somut norm denetiminin yapıldığı Anayasa Mahkemesinin 12/06/2020 tarih ve E:2019/115, K:2020/31 sayılı kararının “Anlam ve Kapsam” kısmında şu şekilde ifade edilmiştir.
“12. Bu itibarla kural, mahkemece bozma kararına uyulmasıyla birlikte taraflardan biri lehine ortaya çıkan hukuki sonucun -söz konusu tarafın bu sonucun devam etmesi yönündeki beklentisinin korunmamasını haklı ve zorunlu kılacak bir sebep bulunmadığı sürece- temyiz merciince değiştirilememesini ifade etmektedir. Dolayısıyla kural, yargılama sürecinde maddi ve hukuki koşullarda herhangi bir değişiklik olmamasına rağmen heyet oluşumunun değişmesi, heyetin görüş değiştirmesi ya da aynı mevzuat hükmünü farklı şekilde yorumlaması gibi nedenlerle bozma kararının aksi yönünde kararlar verilmesine engel teşkil etmektedir.”
Bakılan uyuşmazlıkta ise; Danıştay İkinci Dairesi, Danıştay Onaltıncı Dairesince verilen ilk bozma kararına uyulmak suretiyle verilen kararı, yargılama sürecinde maddi ve hukuki koşullarda herhangi bir değişiklik olmamasına rağmen, aynı mevzuat hükmünü farklı şekilde yorumlamak suretiyle, bu uyuşmazlıkta daha önce temyizen inceleme sonucu verilmiş bir karar yokmuş ve uyuşmazlık, ilk kez temyizen inceleniyormuşcasına değerlendirerek, aksi bir gerekçeyle bozmuştur.
Her ne kadar, Danıştay İkinci Dairesinin 29/04/2021 tarih ve E:2021/8919, K:2021/1671 sayılı bozma kararında, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun benzer konudaki, 27/04/2017 tarih ve E:2015/2110, K:2017/1882 sayılı kararı ile 24/02/2020 tarih ve E:2020/13, K:2020/56 sayılı Bölge İdare Mahkemesi Kararları Arasındaki Aykırılığın Giderilmesi İstemi Hakkında Kararına işaret edilmekteyse de; usûli kazanılmış hak ilkesinin, belirlilik ve öngörülebilirliği sağlamak, yargı kararlarına olan güveni ve bu kararlardan doğan haklı beklentileri korumak, davaların daha az giderle ve makul bir süre içinde kesin hükme bağlanmasını sağlamak suretiyle Anayasa’nın 2. maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesinin gerekleri olan hukuki güvenliği ve kamu yararını gerçekleştirme şeklindeki meşru amacı gözetildiğinde; bu davada gelinen aşamada verilen karar ile işin esasına ilişkin olarak başka davalarda farklı yorumla ve farklı aşamalarda verilen kararların aksi yolda olmasının, yargı kararlarındaki istikrarı bozucu bir etkisi bulunmamaktadır.
Bu durumda; … İdare Mahkemesince, Danıştay Onaltıncı Dairesinin 16/09/2015 tarih ve E:2015/3516, K:2015/5607 sayılı bozma kararına uyulmak suretiyle verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın yeniden bozulmasına ilişkin Danıştay İkinci Dairesinin 29/04/2021 tarih ve E:2021/8919, K:2021/1671 sayılı kararı, usûli kazanılmış hak ilkesiyle sağlanmaya çalışılan amaca aykırı olması nedeniyle usule uygun bulunmadığından, anılan karara uyulmayarak Mahkemece dava konusu işlemin iptali yolunda verilen ve temyizen incelenen ısrar kararı sonucu itibarıyla usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar bu kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddine,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin … İdare Mahkemesinin temyize konu … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının ONANMASINA,
3. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/12/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- Usûli müktesep hak ilkesine göre, temyiz incelemesi sonucunda bir mahkeme kararının işin esasına ilişkin olarak bozulduğunda, mahkemenin ilk kararda ısrar etmeyerek, bozma kararına uymak suretiyle verdiği kararın temyizi hâlinde, temyiz merciinin bozma kararına uygun karar verilip verilmediğini incelemesi gerekmekle birlikte; mahkemenin, bozmaya uymasından sonra, kanunda geçmişe etkili bir değişiklik yapılması, o konuda sonradan bir içtihadı birleştirme kararının alınması, Anayasa Mahkemesince kanun hükmünün iptal edilmesi, kamu düzenini ilgilendiren bir usûl kuralı dikkate alınmadan karar verilmiş olması, Anayasa Mahkemesince bireysel başvuruda aynı konuda hak ihlaline karar verilmesi gibi durumlarda usuli müktesep hakka göre değil, ortaya çıkan yeni hukuki durumlara göre karar verilmesi gerekmektedir.
Bakılan uyuşmazlıkta ise; Danıştay İkinci Dairesi, Danıştay Onaltıncı Dairesince verilen ilk bozma kararına uyulmak suretiyle verilen kararı, konu ile ilgili olarak verilen, Kurulumuzun 24/02/2020 tarih ve E:2020/13, K:2020/56 sayılı Bölge İdare Mahkemesi Kararları Arasındaki Aykırılığın Giderilmesi İstemi Hakkında Kararına da yollama yapmak suretiyle, bu husustaki yargı içtihadını esas almak suretiyle inceleyerek bozmuştur.
Bölge idare mahkemesi kararları arasındaki aykırılığın giderilmesi istemi hakkında verilen kararların kesin oluşu ve yargı yerlerine yol gösterici mahiyeti bulunması sebebiyle, maddi olayda bu kararın usûli müktesep hak ilkesinin bir istisnası olarak kabulü gerektiğinden, davacı lehine oluşmuş bir usûli müktesep haktan söz edilmesi mümkün değildir.
Bu itibarla; davalı idarelerin temyiz istemlerinin kabulü ile … İdare Mahkemesinin temyize konu … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının, Danıştay İkinci Dairesinin 29/04/2021 tarih ve E:2021/8919, K:2021/1671 sayılı kararında yer alan gerekçe doğrultusunda bozulması gerektiği oyuyla karara katılmıyoruz.