Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2022/2146 E. 2022/3812 K. 21.12.2022 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2022/2146 E.  ,  2022/3812 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/2146
Karar No : 2022/3812

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU :Danıştay Onuncu Dairesinin 24/12/2021 tarih ve E:2020/445, K:2021/6924 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 24/11/2019 tarihinde gerçekleştirilen arabuluculuk sınavında davacının başarısız sayılmasına ilişkin işlemin, söz konusu işlemin dayanağı olan 02/06/2018 tarih ve 30439 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 39. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Sınav Bakanlık tarafından belirlenen arabulucu ihtiyaç sayısına göre yapılır.” cümlesi ile anılan Yönetmeliğin 45. maddesinde yer alan “en yüksek puan alan adaydan başlamak üzere sınav ilanında belirtilen arabulucu ihtiyaç sayısı kadar aday” ibaresinin ve aynı maddenin devamında yer alan “Başarılı sayılan en düşük puanlı adayla aynı puanı alan adaylar da başarılı sayılır.” cümlesinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 24/12/2021 tarih ve E:2020/445, K:2021/6924 sayılı kararıyla;
Dava konusu Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 39. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Sınav Bakanlık tarafından belirlenen arabulucu ihtiyaç sayısına göre yapılır.” cümlesi ile anılan Yönetmeliğin 45. maddesinde yer alan “en yüksek puan alan adaydan başlamak üzere sınav ilanında belirtilen arabulucu ihtiyaç sayısı kadar aday” ibaresinin ve aynı maddenin devamında yer alan “Başarılı sayılan en düşük puanlı adayla aynı puanı alan adaylar da başarılı sayılır.” cümlesinin iptali istemi yönünden yapılan inceleme:
Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 1. maddesi uyarınca, davaya konu Yönetmelik’in 39. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Sınav Bakanlık tarafından belirlenen arabulucu ihtiyaç sayısına göre yapılır.” hükmünün yürürlükten kaldırıldığı, ayrıca anılan Yönetmelik’in 2. maddesi ile de dava konusu Yönetmelik’in 45. maddesinin tamamının değiştirildiği,
Bu haliyle, anılan Yönetmelik’in dava konusu 39. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesi ile 45. maddesinin davaya konu kısımları yönünden konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine hukuki olanak bulunmadığı,
Dava konusu bireysel işlem yönünden yapılan inceleme:
Her ne kadar karar tarihi itibarıyla yürürlükten kaldırılmış ise de, dava konusu uygulama işleminin tesis edilmesinde dayanak olarak alınması sebebiyle Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 39. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Sınav Bakanlık tarafından belirlenen arabulucu ihtiyaç sayısına göre yapılır.” cümlesi ile anılan Yönetmeliğin 45. maddesinde yer alan “en yüksek puan alan adaydan başlamak üzere sınav ilanında belirtilen arabulucu ihtiyaç sayısı kadar aday” ibaresinin ve aynı maddenin devamında yer alan “Başarılı sayılan en düşük puanlı adayla aynı puanı alan adaylar da başarılı sayılır.” cümlesinin de hukuka uygunluk incelemesinin yapılması gerektiğinin açık olduğu,
6325 sayılı Kanun’un 20, 28 ve 36. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde; arabulucular siciline kaydedilebilmek için arabuluculuk eğitimini tamamlamak ve Bakanlıkça yapılan yazılı sınavda başarılı olmak gerektiği, yapılacak olan yazılı sınavın ilke ve kurallarının belirlenmesi ve Kanun’un uygulanmasını gösteren diğer hususların Bakanlık tarafından çıkarılacak Yönetmelik ile düzenleneceği; bu haliyle yazılı sınavın ilke ve kurallarına ilişkin bulunan dava konusu Yönetmelik ile yapılan düzenlemelerin, anılan Kanun’un verdiği yetki kapsamında kaldığının anlaşıldığı,
Buna göre, anılan yetkiye istinaden davalı idarenin, yapılacak sınavda başarı şartını objektif bir şekilde belirleyerek yeterlilik sınavı esasına göre asgari puan kriteri (70 puan) yanında, ihtiyaç duyulan sayıda arabulucunun sisteme giriş yapmasını teminen kontenjan (sınav ilanında belirtilen arabulucu ihtiyaç sayısı kadar aday) kriteri getirmesinde ve adaylar içinde en başarılı olanların yarışma sınavı esasına göre tespit edilmesi amacıyla puan sıralaması öngörmesinde, Kanun’a, hizmet gereklerine ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı,
Diğer taraftan, arabulucu ihtiyaç sayısını belirlemede idarenin takdir yetkisine sahip olduğu, söz konusu yetkinin ise sınırsız olamayacağı açık ise de; davalı Bakanlıkça dava konusu sınav ilanında duyurulan sayının (5.000 kişi) halihazırda görev yapan arabulucu sayısı, arabuluculuk başvuruları, sisteme dahil edilmesi beklenen dosya sayısı, arabulucu başına düşen tahmini dosya miktarı ve diğer sayısal verilerden oluşan ölçütler dikkate alınarak belirlendiği, ayrıca idarenin arabulucu ihtiyacını karşılamak amacıyla belirlediği kontenjanın tamamını tek seferde yapılacak sınavla tüketme yükümlülüğü olduğundan da söz edilemeyeceği anlaşıldığından, idarenin takdir yetkisini hukuksal çerçeve içinde kamu yararı ve hizmet gereklerini gözeterek kullandığı sonucuna varıldığı,
Her ne kadar davacı tarafından, sınava ilişkin ilke ve kurallar kapsamında yer aldığı kabul edildiği takdirde ihtiyaç duyulan arabulucu sayısını belirleme yetkisinin Arabuluculuk Kuruluna ait olduğu, bu nedenle dava konusu Yönetmelik hükümlerinde yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı ileri sürülmekte ise de; 6325 sayılı Kanun’un 32. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinde, bu Kanun’a göre çıkarılması gereken yönetmelik taslaklarına gerekirse değişiklik yaparak son şeklini vermenin Arabuluculuk Kurulunun görevleri arasında sayıldığı ve bu hükme uygun olarak dava konusu Yönetmelik yayımlanmadan önce adı geçen Kuruldan olumlu görüş alındığı anlaşıldığından, davaya konu kontenjan (ihtiyaç sayısı) kuralının Arabuluculuk Kurulunun da onayından geçmesi karşısında, söz konusu iddiaya itibar edilmediği,
Bu durumda, hukuka uygun olduğu anlaşılan Yönetmelik maddelerine dayanılarak ve söz konusu Yönetmelik maddelerinde getirilen düzenlemelere uygun olarak, 24/11/2019 tarihinde gerçekleştirilen davaya konu sınavda, ilanda belirtilen 5.000 kişilik ihtiyaç sayısı da göz önünde bulundurulmak suretiyle yapılan sıralama sonucuna göre 91 ve üzeri puan alan adayların başarılı kabul edildiği dikkate alındığında; 90 puan alan davacının söz konusu başarı sıralaması içinde yer almadığı anlaşıldığından, sınavda başarısız sayılmasına yönelik dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığı,
Bununla birlikte; Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Arabuluculuk Daire Başkanlığının resmi internet sitesinde 08/11/2021 tarihinde yapılan duyuruda; 24/11/2019 tarihinde yapılan arabuluculuk sınavında yer alan soruların bir kısmının hatalı olduğu iddiasıyla açılan davada, … İdare Mahkemesince 3 sorunun iptal edilmesi üzerine Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi tarafından, Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 46. maddesinin 5. fıkrası uyarınca sınav sonuçları tekrar değerlendirilerek yeni bir başarı listesi oluşturulduğu, yeni oluşturulan listeye göre, en yüksek puan alan adaydan başlamak üzere ilanda belirtilen ihtiyaç sayısı kadar adayın (5.000 arabulucu) başarılı sayıldığı, ayrıca 5.000. adayın puanının 92,78 puan olması nedeniyle aynı puanı alan adayların da başarılı sayıldığı hususlarına yer verildiği dikkate alındığında; davacının oluşan bu yeni duruma göre başarı durumunun yeniden değerlendirilmesi gerektiğinin de açık olduğu gerekçesiyle,
Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 39. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Sınav Bakanlık tarafından belirlenen arabulucu ihtiyaç sayısına göre yapılır.” cümlesi ile anılan Yönetmeliğin 45. maddesinde yer alan “en yüksek puan alan adaydan başlamak üzere sınav ilanında belirtilen arabulucu ihtiyaç sayısı kadar aday” ibaresinin ve aynı maddenin devamında yer alan “Başarılı sayılan en düşük puanlı adayla aynı puanı alan adaylar da başarılı sayılır.” cümlesinin iptali istemi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davacının 24/11/2019 tarihinde gerçekleştirilen arabuluculuk sınavında başarısız sayılmasına ilişkin işlem yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, temyiz dilekçesine ek olarak sunduğu 17 Aralık 2021 tarihli Uzman Görüşü’nün “Netice ve Kanaat” bölümünde belirtildiği üzere, “yeterlik sınavı” ile “yarışma sınavı”nın birbirinden tamamen farklı olduğu ve ihtilafa konu arabuluculuk sınavının yarışma sınavı niteliğinde yapıldığı; 6325 sayılı Kanun’un idareye arabuluculuk için “yarışma sınavı” yapma yetkisi vermediği ve Kanun’da idareye genel olarak “sınav” konusunda yönetmelikle düzenleme yetkisi tanınmasının böyle bir yarışma sınavının yönetmelikle getirilmesini hukuken mümkün kılamayacağı; arabuluculuk yapabilecek olanların belirlenmesinde yarışma sınavı yapılmasının yönetmelikle öngörülmesinin hukuken mümkün olmadığı; bu durumda Bakanlıkça gerek yönetmelikle gerek sınav ilanı ile öngörülen yarışma sınavının hukuka aykırı olması nedeniyle, 2019 yılında yapılan Arabuluculuk Sınav İlanı ile Yönetmelik’in arabuluculuk için kota konulmasına dair ilgili hükümlerinin hukuka açıkça aykırı olduğu; arabuluculuk mesleğini icra edebileceklerin sayısının sınırlanmasına yönelik kotanın kanunla dahi öngörülmesinin anayasal açıdan mümkün olmadığı; dava şartı arabuluculuk açısından farklı sonuçlara varılmasının hukuksal temeli olmayacağı, bu mütalaanın hazırlanması sonrasında Yönetmelik’te 17/11/2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren değişiklik ile Bakanlığa arabuluculuk sınavında kota koyup koymama hususunda yetki verildiği, dolayısıyla Bakanlığın kota belirleme konusunda kanundan kaynaklanan bir yetkisi bulunmadığından, bu değişikliğin mütalaada savunulan görüşler açısından farklı bir durum ortaya çıkarmadığı şeklinde sonuç ve kanaatlere ulaşıldığı, dava dilekçesinde ve anılan uzman görüşünde belirtilen hukuka aykırılıkları dikkate almayan Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen davanın reddine, kısmen karar verilmesine yer olmadığına ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu 24/12/2021 tarih ve E:2020/445, K:2021/6924 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 21/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.