Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2022/2086 E. 2023/43 K. 23.01.2023 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2022/2086 E.  ,  2023/43 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/2086
Karar No : 2023/43

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 30/11/2021 tarih ve E:2018/3639, K:2021/4194 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Yargı mensubu olarak görev yapmakta iken, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına karar verilen davacının, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 69. maddesinin son fıkrası uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Hakimler ve Savcılar Kurulu … Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile bu karara karşı yapılan yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin aynı Dairenin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının iptaline karar verilmesi
istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 30/11/2021 tarih ve E:2018/3639, K:2021/4194 sayılı kararıyla;
“Maddi Olay ve Hukuki Süreç” ile “İlgili Mevzuat”a yer verildikten sonra,
Haklarında kamu davası açılan bir kısım sanık müdafiilerinin tutukluluğa ve adli kontrole itiraz taleplerinin … Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığınca reddedilmesi üzerine … Ağır Ceza Mahkemesine itiraz ettikleri, … Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin görevinin; taleple bağlı kalarak, tutuklu sanıklar yönünden tutuklama kararının, adli kontrol altındaki sanıklar yönünden ise; adli kontrol kararının usul ve kanuna uygun olup olmadığı, tutuklama ve adli kontrol sebeplerinin bulunup bulunmadığını inceleyerek itirazın kabulü veya reddine karar vermek olduğu, esas mahkemesi olmayan … Ağır Ceza mahkemesi heyetinin suç vasfını tartışmasının hukuken imkânsız olduğu gibi yargılama yapılmadan suç vasfının tayininin de mümkün olmadığı, dosyanın esas mahkemesi olan … Ağır Ceza Mahkemesince tensiben duruşma gününün 03/11/2014 olarak belirlendiği, dosyanın ilk duruşmasının dahi yapılmadığı, sanıkların savunmalarının alınmadığı, delillerin toplanmadığı, bu aşamada iddianamenin, sevk maddelerinin ve suçun oluşup oluşmadığının tartışılmasının mümkün olmadığı, … Ağır Ceza Mahkemesinin bu konuyu tartışmasının usul ve yasaya açıkça aykırı olduğu, … Ağır Ceza Mahkemesi heyetince talep dışına çıkılarak yargılama yapılıp bitirilmişcesine suç vasfının belirlenmesine çalışıldığı ve peşinen suçun oluşmadığının kabulü cihetine gidildiği gibi, ilgili hâkimlerce iddianamenin “hukuki garabet” olarak nitelendirilmesinin de hem mevzuat hükümlerine hem de yargı etiği ilkelerine aykırı olduğu, mahkeme heyetince iddianamenin “hukuki garabet” olarak nitelendirilerek sanık müdafilerinin taleplerinin kabulüne karar verildiği, iddianamenin “hukuki garabet” olarak nitelendirilmesinin iddianameyi tanzim eden Cumhuriyet Savcısı … ve tedbir kararlarını veren … Sulh Ceza Hakimi …’yi kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırır nitelikte olduğu, basın yayın organlarında buna dayalı olarak yayınların yapıldığı, ayrıca anılan soruşturma kapsamında tutuklu olup, … Ağır Ceza Mahkemesi heyetince tahliye edilen polis memurlarının FETÖ/PDY terör örgütüne aidiyeti, iltisak veya irtibatı bulunduğu gerekçesiyle olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri uyarınca meslekten çıkarıldıkları, davacıyla birlikte … Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı ile diğer üyesinin de FETÖ ile irtibat ve iltisakının bulunduğu gerekçesiyle Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararıyla meslekten çıkarıldıkları ve bu kararların kesinleştiği göz önüne alındığında, bu durumun planlı ve sistemli bir biçimde, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün bir parçası olarak, örgütlü bir şekilde hareket edilerek örgütten alınan emrin uygulamaya konduğu, bu nedenle tarafsızlıklarını da kaybettikleri,
Bu itibarla mesleğin şeref ve onurunu, memuriyet nüfuz ve itibarını bozacak nitelikteki tespit edilen eylemi nedeniyle davacının 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 69. maddesinin son fıkrası uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Hakimler ve Savcılar Kurulu … Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile bu karara karşı yapılan yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin aynı Dairenin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, meslekten çıkarılma kararının hukuka ve yasalara aykırı olduğu, hakkında uygulanan cezanın orantılılık ilkesine aykırı olduğu, kararda geçen “hukuki garabet” ifadesi maksadını aşmış ise de sanıklara isnad edilen eylemlerin istihbari amaçlı dinleme olduğu, yapılan dinlemeler sonucu suç unsuruna rastlanılmayınca dinleme kayırlarının imha edildiği, müştekilerin tamamının bu dinleme olayını kötü niyetli olarak yazılı basında haber yapılması üzerine haberdar olmaları nedeniyle sanıklara 2 veya 3 suç isnadında bulunulabilecek iken 9 ayrı suç isnadında bulunulduğu ve tutuklandıkları, bu gibi yapılan hukuki hatalar sonucunda anılan ifadelerin kullanıldığı, bu ifadelerin sulh ceza hakimi ve cumhuriyet savcısını itibarsızlaştırma, aşağılama ya da hakaret etme amacını taşımadığı, aynı kusurlu fiilden dolayı tek cezanın verilebileceği, ancak kendisinin aynı fiillerden dolayı iki kez cezalandırıldığı, örgüt üyesi olarak kabul edilmesine rağmen bunu kanıtlayacak somut delillerin ortaya konulamadığı, temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 30/11/2021 tarih ve E:2018/3639, K:2021/4194 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Adli yardım kararından dolayı ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama giderinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacıdan tahsili için Dairesince müzekkere yazılmasına,
4.Kesin olarak, 23/01/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.