Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2022/1840 E. 2023/78 K. 26.01.2023 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2022/1840 E.  ,  2023/78 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/1840
Karar No : 2023/78

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Sendikası
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay İkinci ve Onikinci Daireleri Müşterek Kurulunun 23/12/2021 tarih ve E:2016/1123, K:2021/5186 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 04/07/2015 tarih ve 29406 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1., 2., 3., 4. ve 5. maddelerinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay İkinci ve Onikinci Daireleri Müşterek Kurulunun 23/12/2021 tarih ve E:2016/1123, K:2021/5186 sayılı kararıyla;
Anayasa’nın -dava konusu Yönetmeliği yürürlüğe girdiği tarihteki hâliyle- 124.; 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 43.; 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 37. maddelerine yer verildikten sonra,
Yönetmeliğin, 18. maddesinin -04/07/2015 günlü Yönetmeliğin 1. maddesi ile- değişik 2. ve 3. fıkralarının, 19. maddesine -04/07/2015 günlü Yönetmeliğin 2. maddesi ile- eklenen 4. fıkrasının, 23. maddesinin 3. fıkrasının -04/07/2015 günlü Yönetmeliğin 3. maddesi ile- değişik (a) ve (b) bentlerinin iptali istemi yönünden;
Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devletinin, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlet olduğu,
Anayasa’nın 10. maddesinde yer verilen eşitlik ilkesinin hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusu olduğu, bu ilke ile eylemli değil, hukuksal eşitliğin öngörüldüğü, eşitlik ilkesinin amacının, aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemek olduğu, bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlalinin yasaklandığı, kanun önünde eşitliğin, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmediği, durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebildiği, aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa’da öngörülen eşitlik ilkesinin zedelenmeyeceği,
Kamu görevlisi olarak memurların, Devlet ile olan ilişkilerinin statü hukuku içerisinde yürütüldüğü, devletin, hukuki statüleri kanunlarla oluşturulan ve bu statü kurallarına göre mesleğe alınan memurlara; atama, yükselme, aylık, ödül, nakil, sınav vb. hak veya yükümlülükler getirebileceği,
Aday öğretmenlik için getirilen kuralda düzenlenen sözlü sınavın, bir kişinin davranış ve düşünceleri üstüne bilgi edinmek amacıyla sorulu cevaplı görüşme yapılarak ilgilinin muhakeme gücünü, bir konuyu kavrayıp özetleme ve ifade yeteneğini, genel görünümünü, davranış ve tepkilerinin mesleğe uygunluğunu ve liyakatini, yetenek ve kültürünü, bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıklığını puan vermek suretiyle değerlendirme yöntemi olduğu, yazılı yarışma sınavında ilgililerin genel yetenek ve genel kültür seviyeleri ile alan bilgisi düzeyleri ölçüldüğünden sözlü sınavda anılan bilgilerin yeniden ölçülmesi yerine, belirtilen hususlarda değerlendirmeye tabi tutulması, sözlü sınavının yapılış amacına uygunluk taşıdığı,
Aday öğretmenlik için getirilen kuralın, sınav yükümlülüğü aday öğretmen olarak memuriyete başlayan herkes için öngörülmüş bir düzenleme olduğu, kuralın uygulanması bakımından kapsam dışında tutulan aday öğretmenlerin bulunmadığı, “Eğitim-Öğretim Hizmet Sınıfı” dışındaki diğer hizmet sınıflarında görev yapan aday memurlarla, anılan sınıfta görev yapan öğretmen unvanlı kişilerin eşit olmadıkları için öğretmenlik hizmetinin önemi ve daha nitelikli bir öğretmen kadrosuna sahip olunması amacıyla, diğerlerinin aksine aday öğretmenlere yasal düzenlemeler çerçevesinde sınav yükümlülüğü getirildiğinin görüldüğü,
Bu durumda, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 43. maddesi kapsamı ve sınırları çerçevesinde ve bu üst hukuk normunun uygulanmasına yönelik olarak, aday öğretmenlerin adaylık işlemlerine, performans değerlendirmelerine, yazılı ve sözlü sınavlarına ilişkin ikincil düzenlemeler yapıldığı, dava konusu olan düzenlemelerde, kamu yararına, hizmet gereklerine ve üst hukuk normlarına aykırılık görülmediği,
Nitekim, Anayasa Mahkemesi’nin 04/12/2014 tarih ve E:2014/99, K:2014/181 sayılı kararı ile, 01/03/2014 tarih ve 6528 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 5. maddesiyle, 14/06/1973 tarih ve 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu’nun 43. maddesine eklenen altıncı fıkranın; birinci cümlesinde yer alan “yazılı ve sözlü sınava” ibaresi, 10/09/2014 tarih ve 6552 sayılı Kanun’un 95. ve 19/11/2014 tarih ve 6569 sayılı Kanun’un 24. maddeleriyle değiştirildiğinden, konusu kalmayan bu cümleye ilişkin iptal istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kalan bölümünün Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine karar verildiği,
Yine, Anayasa Mahkemesi’nin 10/09/2015 tarih ve E:2015/5, K:2015/82 sayılı kararı ile, 19/11/2014 tarih ve 6569 sayılı Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 24. maddesiyle değiştirilen 14/06/1973 tarih ve 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu’nun 43. maddesinin on birinci fıkrasında yer alan “… aday öğretmenler hakkında uygulanmaz.” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine karar verildiği,
Yönetmeliğin, 48. maddesinde yer alan ve -04/07/2015 günlü Yönetmelik ile- değişik “12” yıl ibarelerinin, -04/07/2015 günlü Yönetmelik ile- değişik Geçici 3. maddesinin iptali istemi yönünden;
Anayasa’nın 124. maddesinde; yönetmeliklerin, kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla çıkarılacağının belirtildiği, bu nedenle, idareler tarafından çıkarılan yönetmeliklerin üst hukuk normuna aykırı olmamasının gerektiği, üst hukuk normunun ise, yönetmeliğin dayanağı olan hukuki düzenlemeler olduğu,
Normlar hiyerarşisinde anayasal ve yasal düzenlemelerden sonra gelen idari düzenlemelerin bir kanun hükmüne dayalı olarak hazırlandığı ve kanun hükümlerine açıklık getirilmesi suretiyle bu kanun hükümlerinin uygulamaya geçirilmesinin amaçlandığı, idarelerin düzenleme yetkisinin, yasalarla getirilen hükümleri aşacak veya daraltacak bir biçimde kullanılamayacağının da idare hukukunun en temel ilkelerinden olduğu, mevzuat belirleme tekniği açısından da, idarenin yasayla kendisine verilmiş olan görevleri idari metinlerle düzenlerken, bu görevlerin gerektirdiği teknik detayların belirlenmesi noktasında takdir yetkisine sahip olduğu,
Yurdun çeşitli hizmet bölgelerinde görev yapmaları zorunlu olan öğretmenlerin, hizmet puanı, hizmet bölgeleri, ihtiyaçlara göre bölgelerarası yer değiştirme esasları ve atamalarında uyulacak temel ilkeler ile hizmet alanları gibi hususların, Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan yönetmelikte düzenlendiği,
Bir öğretmenin atandığı okulda asgari ve azami çalışma süresinin belirlenmesinin performansı olumlu yönde etkileyeceği, rotasyon uygulamasının coğrafi durum, ulaşım şartları dikkate alınarak öğretmenlerin tercihleri göz önünde bulundurularak aynı konumda olan tüm öğretmenler bakımından uygulanacağının açık olduğu,
Bu durumda, kamu hizmetinin etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesinin sağlanmasına yönelik olarak personelin bir hizmet biriminde uzun süre görev yapmasının, gerek personel gerekse hizmet yönünden ortaya çıkarabileceği olumsuzlukları gidermeyi amaçlayan dava konusu olan düzenlemelerde, kamu yararına, hizmet gereklerine ve üst hukuk normlarına aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Yönetmeliğin üst hukuk normlarına aykırı olan ve dava dilekçesinde belirttikleri dava konusu düzenlemelerinin iptal edilmesi gerektiği belirtilerek anılan kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Müşterek Kurul kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın reddine yönelik Danıştay İkinci ve Onikinci Daireleri Müşterek Kurulunun 23/12/2021 tarih ve E:2016/1123, K:2021/5186 sayılı kararının ONANMASINA,
4. Kesin olarak, 26/01/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.