Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2022/1595 E. 2023/150 K. 06.02.2023 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2022/1595 E.  ,  2023/150 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/1595
Karar No : 2023/150

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU: Danıştay Beşinci Dairesinin 10/11/2021 tarih ve E:2017/868 , K:2021/3604 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının iptali ile bu karar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine ve özlük haklarının iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 10/11/2021 tarih ve E:2017/868 , K:2021/3604 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin itirazları yerinde görülmemiş,
“Maddi Olay ve Hukuki Süreç” ile “İlgili Mevzuat”a yer verilmiş; “Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç”, “FETÖ’ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler”, “Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü”, “Dava Konusu Edilen Kararın Hukuki Niteliği” başlıkları altında genel; “Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi” başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacının, ceza yargılaması sonucunda … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar karar verildiği, UYAP ortamından yapılan inceleme sonucu davacı hakkında verilmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı yapılan itirazın reddedilmesi üzerine söz konusu kararın 06/02/2019 tarihinde kesinleştiğinin görüldüğü,
ByLock delili yönünden, davacı hakkında düzenlenen “ByLock Tespit Tutanağı” ile davacının ByLock programını kullandığına dair ikrar niteliğindeki beyanlarının birlikte değerlendirilmesinden; davacı tarafından … GSM numarasından, … IMEI numaralı cihazla ByLock uygulamasının yüklendiğinin anlaşıldığı,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacının örgütün içinde yer aldığına, örgüt toplantılarına katıldığına ve diğer hususlara yönelik tanık ifadeleri ile üniversite döneminde örgüte ait evlerde kaldığına, örgüt toplantılarına katıldığına ve örgüte himmet verdiğine yönelik kendi beyanının birlikte değerlendirilmesi sonucunda, davacının FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı,
YARSAV üyeliği yönünden, üyeliğinin FETÖ ile iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğu,
Yıllık (Albüm) Kurulu yönünden, davacının örgütün yargıda etkin olduğu dönemde Adalet Akademisinde yıllık (albüm) kurulu üyeliği yapmasının FETÖ ile iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğunun değerlendirildiği,
MASAK Raporu yönünden, davacı tarafından uluslararası bir sivil toplum kuruluşundan organize bir şekilde maddi yardım talebinde bulunulmasının, davacının FETÖ ile iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğu sonucuna varıldığı,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından dava konusu kararda hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu kararda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu karar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine ve özlük haklarının iadesine karar verilmesine yönelik isteminin de reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, somut olaydaki yaptırımın kaynağı olan KHK ve onay kanununu muğlak ve uygulaması öngörülebilir olmadığı için birçok temel hakka müdahale oluşturan kamu görevinden sivil ölüm oluşturur şekilde çıkarma yaptırımına da yasal dayanak oluşturamayacağı; OHAL döneminde alınan tedbirler çerçevesinde hakimlik savcılık mesleğinden çıkarıldığı, 18 Temmuz 2018 tarihinde OHAL uygulamasına son verildiği ve kendisine uygulanan kamu görevinden çıkarma işleminin de Anayasal dayanağının kalmadığı; ByLock kullanarak ne tür bir suç işlediğinin gösterilmediği ve delil olarak gösterilerek en ağır cezaya gerekçe yapılmasının Anayasa’yı ve uluslararası sözleşmeleri tanımama anlamına geleceği; tanık ifadelerinde suç işlediğine dair ifade bulunmadığı; kendisinin darbe girişimiyle ilgisi bulunmadığı gibi dini sohbetlere gittiği dönemde yasa dışı hiçbir faaliyetin içinde olmadığı, mesleğiyle alakalı veya alakasız yasal olmayan bir talimat almadığı, hiçbir şey yapmaya zorlanmadığı, sohbetlere birlikte katıldığı insanların yasa dışı bir fiiline-faaliyetine-söylemine rastlamadığı, dolayısıyla suç işleme saikinin oluşmadığı; davaya konu ihraç kararının verildiği tarihte kendisinin üyesi olduğu belirtilen tüzel kişilik hakkında, terör örgütü olduğu yönünde verilmiş ve kesinleşmiş herhangi bir yargı kararı bulunmadığı, Temmuz 2016 öncesi yapılmış hiçbir suçlama dahi bulunmadığı; Yıllık Kurulu üyeliğinin bir suç unsuru olarak gösterilip meslekten ihraç kararına gerekçe yapılmasının kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlali olduğu; kişinin mesleğiyle ilgili uluslararası bir sivil toplum kuruluşundan yardım almasının bir mahkeme kararına gerekçe yapılması bir yana, söz konusu olayın, davaya konu ihraç kararından ve hatta bu ihraç kararına karşı açılan davadan sonra gerçekleşen bir olay olduğu ve dolayısıyla kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiği; sadakat yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğini gösteren hiçbir somut delil bulunmadığı; özel hayata saygı hakkının, suç ve cezaların geriye yürümezliği ilkesinin, masumiyet karinesinden yararlanma hakkının,adil yargılanma hakkının ve mülkiyet hakkının ihlal edildiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 10/11/2021 tarih ve E:2017/868, K:2021/3604 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 06/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.