Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2022/1338 E. 2023/151 K. 06.02.2023 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2022/1338 E.  ,  2023/151 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/1338
Karar No : 2023/151

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU: Danıştay Beşinci Dairesinin 10/11/2021 tarih ve E:2020/2037, K:2021/3605 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Kocaeli Vergi Mahkemesi üyesi (Mersin 1. İdare Mahkemesi [eski] üyesi) iken … tarih ve … sayılı Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu kararıyla FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına karar verilmiş olan davacının, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 69. maddesinin son fıkrası uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Hakimler ve Savcılar Kurulu İkinci Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 10/11/2021 tarih ve E:2020/2037, K:2021/3605 sayılı kararıyla;
2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun 69. maddesinin 1. fıkrası ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 6352 sayılı Kanun ile değişik 27. maddesinin 2. ve 3.fıkraları aktarıldıktan sonra,
FETÖ/PDY terör örgütünün, ülkemizde 15/07/2016 gecesi Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü demokratik hukuk düzenini cebir ve şiddet kullanarak ortadan kaldırma teşebbüsünde bulunduğu; FETÖ/PDY’nin kamu kurumlarının neredeyse tamamında örgütlendiğinin ve somut darbe teşebbüsünün de bu yapıdan kaynaklandığının anlaşılması üzerine, söz konusu tehdidin acilen bertaraf edilmesi amacıyla olağanüstü tedbirler alındığı,
Bununla birlikte, 15/07/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe girişimi öncesinde de FETÖ/PDY terör örgütünün hukuka aykırı delil toplayarak hukuki bir soruşturma görünümü altında Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren ortadan kaldırmaya ve engellemeye yönelik teşebbüste bulunduğunun bilindiği; FETÖ/PDY’nin bu girişimi sonrası Devlet bekası için bir dizi tedbirler almak zorunda kalındığı ve bu amaçla FETÖ’nün paralel devlet yapılanması için kadrolaştığı stratejik kurumlar arasında yer alan (çoğunlukla 2014 yılında) Emniyet Genel Müdürlüğü içerisinde görev değişiklikleri yapıldığı; Emniyet mensuplarının görev yeri değiştirmelerine ilişkin işlemlerin ülke çapında idari yargıda çok sayıda davaya konu edildiği, soruşturmaya konu dava dosyalarının da bu kapsamda yapılan atamalara ilişkin olarak açılan dava dosyaları olduğu,
Dava dosyasına sunulan bilgi ve belgeler incelendiğinde; Mersin İdare Mahkemelerinin denetimi esnasında davacının eski görev yeri olan … İdare Mahkemesinde 2014 yılı öncesinde emniyet mensuplarının il içi atama işlemlerine karşı “yürütmenin durdurulması” istemli davalar açtıkları, bu davalarda 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. maddesinde öngörülen “hukuka açıkça aykırılık” ve “telafisi imkansız zarar” şartlarının birlikte gerçekleşip gerçekleşmediği değerlendirilerek karar verildiği, bu kararlarda yürütmenin durdurulması istemlerinin istisnai olarak kabul edildiği ve genellikle yürütmenin durdurulması istemlerinin reddedildiğinin tespit edildiğinin görüldüğü,
Ancak, dava dosyasına sunulan soruşturma raporu ve eki belgeler incelendiğinde, yukarıda aktarılan dönemde emniyet mensuplarının il içi atama işlemlerine karşı açtıkları davalardan 38 tanesinde, davacının talebi olup olmadığına bakılmaksızın davalı idarenin savunma süresinin kısaltıldığı, savunma geldikten sonra ise bu dosyaların tamamında yürütmenin durdurulması taleplerinin kabulüne karar verildiği, davacının da İdare Mahkemesi üyesi olarak görev yaptığı dönemde oluşturulan heyetlerde belirtilen şekilde “yürütmenin durdurulması isteminin kabulü” yönünde oy kullandığının görüldüğü,
Bununla birlikte, atama işlemlerine karşı dava açan 38 emniyet mensubunun tümünün 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal döneminde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uyarınca FETÖ/PDY ile irtibat, iltisak veya üyeliğinden dolayı görevlerine son verilmiş olduğunun tespit edildiği,
Öte yandan, “yürütmenin durdurulması isteminin kabulü” yönündeki bu kararlara yapılan itiraz taleplerinin … Bölge İdare Mahkemesince kabul edilerek “yürütmenin durdurulması isteminin reddi” kararına çevrilmesine rağmen, benzer davalarda davacı tarafından ısrarla “yürütmenin durdurulması isteminin kabulü” yönünde oy kullanıldığı, bazı dosyalarda ise Adana Bölge İdare Mahkemesinin kararından sonra 10 günden kısa sürelerde esastan iptal kararı verildiği,
Netice itibarıyla, davacının yukarıda yer verilen bu eylemlerinin yargısal takdire ilişkin olmayıp plânlı bir organizasyonun parçası olarak hukuk dışı amaçların gerçekleştirilmesine ve örgütsel hiyerarşi içerisinde kendilerine verilen görevi yerine getirmeye yönelik olduğunun anlaşıldığı,
Kaldı ki, Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile davacının FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle açılan davanın ise Dairelerinin 10/11/2021 tarih ve E:2017/868, K:2021/3604 sayılı kararıyla; “… davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği …” gerekçesiyle reddedildiği,
Bu itibarla, davacının 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 69. maddesinin son fıkrası uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Hakimler ve Savcılar Kurulu İkinci Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, “FETÖ” ile iltisak ve irtibata dayalı olarak hükmün açıklanmasının geri bıraklılmasına karar verilse de hapis cezasına mahkûm edildiği ve ayrıca aynı sebeple Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile meslekten çıkarılmasına karar verildiği ve davaya konu idari işlem de “FETÖ” ile iltisak ve irtibata dayalı olduğundan aynı sebeple üçüncü kez ceza verildiği, bu durumun AİHS’ye Ek 7 No.lu Protokol’ün 4. maddesinde öngörülen non bis in idem ilkesine açıkça aykırı olduğu; 2014 yılı öncesi kamu görevlilerinin il içi atamalarıyla ilgili açtıkları davalarda, savunma süresinin kısılması kararının her zaman oybirliğiyle verildiği ve idarelerin ek süre talep etme olanakları da göz önünde bulundurulduğunda savunma süresini kısmanın herhangi bir hak kaybına neden olmadığı; söz konu davalarda idare tarafından herhangi bir şikayet bulunmadığı; kararlarda hukuk dışı bir amaç güdülmüş ise kararda imzası bulunan diğer üyelerin de soruşturmaya tabi tutulması gerektiği, meslekten ihraç edilmesinin AİHS’nin 14. maddesinde hükmünü bulan ayrımcılık yasağının ihlali olduğu; Bölge İdare Mahkemelerinin içtihat mahkemeleri olmayıp bir dosyada verdiği kararların başka dosyalar için İdare Mahkemelerini bağlamayacağı; Bölge İdare Mahkemesinin yürütmenin durdurulması kararlarını kaldırması üzerine dosyalar esastan havaleye kadar tekrar önüne gelmediğinden bu kararlardan hemen haberdar olmasının mümkün olmadığı; İdare Mahkemelerinde yürütmenin durdurulması kararı verilen dosyaların gerekçeli olarak yazıldığı ve bu dosyalara esastan havale olduğunda hazır karar gözüyle bakıldığı ve bekletilmeden karara bağlandığı; meslek hayatı boyunca görev aldığı dosyalar incelendiğinde, yürütmenin durdurulması kararı verilen dosyaların esastan havale edildiğinde öncelikli bir şekilde karara bağlanarak genellikle aynı gün yazıldığının görüleceği; uygulamanın sadece bu dosyalara özgü olmadığı ve amacın, YD Kabul kararı verilen dosyanın bir an önce içtihat mahkemesi olan Danıştaya gitmesi olduğu; dava konusu işlemle ilgili olarak somut bilgi ve belge ortaya konulamadığı için FETÖ/PDY üyeliği iddiasıyla teknik olarak ikinci kez meslekten çıkartılmış bulunmasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 10/11/2021 tarih ve E:2020/2037, K:2021/3605 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 06/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.