Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2022/1074 E. 2023/101 K. 26.01.2023 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2022/1074 E.  ,  2023/101 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/1074
Karar No : 2023/101

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 21/09/2021 tarih ve E:2017/8273, K:2021/2648 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile bu karara karşı yaptığı yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin … tarih ve … sayılı kararının iptaline, bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının işlem tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine ve özlük haklarının iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 21/09/2021 tarih ve E:2017/8273, K:2021/2648 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin iddiaları yerinde görülmemiş,
“Maddi Olay ve Hukuki Süreç” ile “İlgili Mevzuat”a yer verilmiş; “Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç”, “FETÖ’ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler”, “Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü”, “Dava Konusu Edilen Kararların Hukuki Niteliği” başlıkları altında genel; “Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi” başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacının, ceza yargılaması sonucunda … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 7 yıl 15 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, anılan karara karşı yapılan istinaf başvurusunun … Bölge Adliye Mahkemesi … Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla esastan reddedildiği ve Dairelerinin karar verdiği tarih itibarıyla UYAP ortamında yapılan inceleme sonucu anılan mahkumiyet kararının kesinleşmediğinin görüldüğü,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacının örgüt tarafından düzenlenen mezun görüşmesine ve örgüt toplantılarına katıldığına, sınavlara örgütün hâkimlik-savcılık sınavı çalışma evlerinde hazırlandığına, örgüte ait mülakat evinde kaldığına, hâkim adayı iken örgüte ait staj evinde kaldığına ve diğer hususlara yönelik ifadelerin değerlendirilmesi sonucunda, davacının FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu,
Çalışma evinde sınava hazırlanma hususu yönünden, davacının mahkumiyetine karar verilen …Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı gerekçeli kararında yer verilen tespitler ile davacı hakkında kararda yer verilen tanık ifadelerinin birlikte değerlendirilmesi sonucunda, davacının örgütün yargı erkine kendisine iltisak ve irtibatlı kişileri yerleştirebilmek amacıyla oluşturduğu hâkimlik-savcılık sınavına hazırlık evlerinde anılan sınavlara hazırlanmış olmasının FETÖ ile iltisak ve irtibatı ortaya koyan bir unsur olduğu sonucuna varıldığı belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile yukarıda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararlarla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin, AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir olduğu anlaşıldığından dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediğinden, davacının bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının işlem tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine ve özlük haklarının iadesine karar verilmesine yönelik isteminin de reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, makul sürede yargılama yapılmadığı; uygulanan tedbirin ceza hukuku anlamında bir cezalandırma niteliğinde bulunduğu, bu çerçevede ceza hukuku teminatlarının tatbik edilmesi gerektiği, aynı suçtan iki kez cezalandırıldığı ve işlemin sivil ölüm oluşturduğu; Yargıtayın 2008 tarihli kararı ile bu örgütün fiillerinin suç oluşturmadığına karar verildiği ve bu tarihten sonraki fiillerin herhangi bir suçlamaya dayanak yapılamayacağı; 2016 yılından önce, bu örgütün terör örgütü olarak nitelendirilmediği; bu tarihten önceki fiillerin terör suçlamaları açısından değerlendirilemeyeceği; Savcı görüşünün masumiyet karinesini ihlal ettiği; görüşte, dayanak kanun hükmünde kararnamede bulunmayan hususların da değerlendirildiği; işlemin dayanağı olan kanun hükmünde kararnamenin öngörülebilir ve ulaşılabilir olmadığı ve böylece kanunilik ilkesine uygun olmadığı; irtibat ve iltisak kavramlarının takdiriliğe ve keyfiliğe yol açtığı, muğlak ve belirsiz oldukları; darbe girişimine ilişkin Yargıtay ceza dairesi kararlarının hukuki olmadığı ve dayanak olarak alınamayacakları; darbe girişimini kimin yaptığının belli olmadığı; bu suçun terör örgütü suçu değil, ayrıca düzenlenmiş özel bir suç tipi olduğu; olağanüstü hal düzenlemeleriyle bu dönemle sınırlı ve geçici tedbirler alınabileceği; bu tedbirlerin de durumun gerektirdiği ölçüde olabileceği; olağanüstü hal dönemi sona erdiğinden tedbirlerin dayanağının kalmadığı; kararda yer verilen hususların 2013 yılından önceye ilişkin olduğu; anayasal düzene sadakat yükümlülüğüyle ilgili kendisine atfedilmiş bir suçlama olmadığı; bu gerekçelerin Dairece ortaya koyulduğu ve bu yönüyle Dairenin tarafsızlığını kaybettiği; delillerin sonradan tespit edildiği; itirafçı tanık ifadelerinin hukuki olmadığı; ihraç suretiyle temel haklarına yapılan müdahalenin Anayasa ve milletlerarası hukuk sınırları içerisinde bulunmadığı; ölçülülük ilkesinin, suç ve cezaların kanuniliği ve geçmişe yürümemesi kuralının, ayrımcılık yasağının, eğitim, mülkiyet, adil yargılanma, şeref ve itibara saygı, gerekçeli karar hakkı gibi temel çekirdek hak ve hürriyetlerinin ihlal edildiği; milletlerarası hukuktan doğan mükellefiyetlere uyulmadığı; fişleme yapılarak özel hayatına ve aile hayatına müdahalede bulunulduğu; Danıştayın tarafsız ve bağımsız olmadığı belirtilerek, Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Öte yandan, UYAP kayıtlarının incelenmesinden, Daire kararının “Maddi Olay ve Hukuki Süreç” kısmının “Davacıya İlişkin Süreç” bölümünde sözü edilen ve hükme esas alınmayan, davacının silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 7 yıl 15 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun … Bölge Adliye Mahkemesi …. Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla reddedildiği ve bu kararın temyiz edilmemek suretiyle kesinleştiği anlaşılmıştır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 21/09/2021 tarih ve E:2017/8273, K:2021/2648 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 26/01/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.