Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2021/976 E. 2023/516 K. 20.03.2023 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2021/976 E.  ,  2023/516 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/976
Karar No : 2023/516

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 22/09/2020 tarih ve E:2017/2287, K:2020/3791 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile bu karara karşı yapılan yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin … tarih ve … sayılı kararının iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 22/09/2020 tarih ve E:2017/2287, K:2020/3791 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin itirazları yerinde görülmeyerek işin esasına geçilmiş; “Maddi Olay ve Hukuki Süreç” ile “İlgili Mevzuat”a yer verilmiş; “Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç”, “FETÖ’ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler”, “Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü”, “Dava Konusu Edilen Kararların Hukuki Niteliği” başlıkları altında genel; “Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi” başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
… Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan davacı hakkında beraat kararı verildiği, bu kararın kesinleştiği görülmüş ise de, davacının terör örgütüne üyelik suçundan beraat etmiş olmasının, FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibatının bulunup bulunmadığı yönünden farklı bir değerlendirme yapılmasına hukuki engel oluşturmayacağı gibi Daireleri tarafından yapılacak idari yargılama yönünden bağlayıcılığının da bulunmadığı,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacının örgütün içinde yer aldığına, üniversitede örgüt evlerinde kaldığına, 2014 yılı HSK seçimlerinde örgütün sözde bağımsız adaylarını desteklediğine ve diğer hususlara yönelik ifadeler ile davacının bu ifadelere karşı beyanlarının değerlendirilmesi sonucunda, davacının beyanlarına itibar edilmeyerek FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararlarla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, eksik inceleme ile davanın reddine karar verildiği; gerekçeli kararda bazı usule ilişkin eksikliklerin sonraki aşamalarda telafi edilebilmesinin mümkün olduğu belirtilmişse de, önemsiz, tali nitelikte ve kararın sıhhatine etki etmeyen eksikliklerin bu kapsamda telafi edilebileceği, ancak dava konusu idari kararda hiçbir usule riayet edilmediğinden bu dosyada telafinin mümkün olmadığı; tanık beyanlarının örgüte irtibat veya iltisakının olmadığını ortaya koyduğu, tanık ifadelerinin idari karar tarihinde bulunmadığı dava tarihinden sonra alındığı, karar tarihi itibarıyla hakkında herhangi bir delilin bulunmadığı; 2014 yılı HSK seçimlerinde örgütün sözde bağımsız adaylarını desteklediğine dair tanık beyanlarında ve dosya içeriğinde bir iddia ve bilgi olmadığı hâlde bu hususa Daire kararında yer verildiği; 2014 yılı HSK seçimlerini Yargıda Birlik Platformu adaylarının kazandığı, dava konusu kararın seçimi kazanan üyelerin imzası ile alındığı, Daire heyetinde yer alan üye ..’nin … Derneğinin Başkanlığını yaptığı, sayın üyenin başkanlığını yaptığı derneğin adaylarının yarıştığı bir seçimde “rakiplerini desteklediğinden” bahisle verilen kamu görevinden çıkarma kararının yargısal denetimine üye hâkim olarak katılmasının hâkimin tarafsızlığı ilkesini çiğnediği, davadan çekinmesinin gerekip gerekmediği hususunu takdire sunduğu; tanık beyanlarının ceza yargılamasında daha ayrıntılı olduğu, gerek HSK müfettişi, gerekse mahkeme ifadeleri birlikte değerlendirildiğinde, tanık …’nin beyanlarından çıkartılacak tek sonucun, 1998 yılında üniversite 1. sınıfta bu yapıya müzahir evde kaldığı, 6 aylık dönemde bu yapıyı tanıması ile bundan 22 yıl önce, kişilik özellikleri ve dünya görüşü bu yapıya uygun olmadığından, yurda çıkarak buradan ayrılması ve bir daha da bu yapıyla yan yana gelmediği hususu olduğu; tanık …’nin beyanlarından, kendisine ilişkin görgüsünün ve bilgisinin, adliye içerisinde olaylara taraf olmadığı, herkesle iş gerekleri, iş barışı, mesai arkadaşlığı kapsamında diyaloğunun bulunduğu, bu sırada FETÖ iltisaklısı hâkim savcılar gibi davranmadığı, aleyhe olan tek hususun görgüye dayanmadığı, duyum şeklinde olduğu sonucunun çıkarılacağı, duyum üzerinden karar verilmesinin hukuka uygun olmadığı; …’nın beyanlarından, 17-25 Aralık olayları öncesinde de sonrasında da, 2014 HSK seçimleri öncesinde de sonrasında da FETÖ iltisaklısı hâkim savcılar ile birlikte hareket etmediği, tarafsız kalmaya çalıştığı, zaman zaman hatalarını söyleyerek FETÖ iltisaklısı hâkim savcılarla tartıştığı, sosyal çevresinin adliyede görev yapan herkes olduğu, taraf olmadığı ve görüş olarak ortada durmaya çalıştığı sonucuna varılacağı; tanık …’nın beyanları gerekçesiz olarak dikkate alınmadan Dairece karar verildiği; herhangi bir engeli bulunmamasına rağmen 2010 yılı Refarandumu ve HSK seçimlerine katılmadığı ve oy kullanmadığı, bu yapıya iltisakı olsa bu seçimlerde oy kullanacağı, örgüt liderinin açık talimatına rağmen Referanduma ve HSK seçimlerine katılmaması ve oy kullanmamasının örgütle iltisak veya irtibatı bulunmadığını ortaya koyduğu, bu hususun YSK ve HSK’dan sorulabileceği; 2010-2016 yılları arasında örgütün en güçlü olduğu dönemde dahi, örgüte veya iltisaklı herhangi bir kuruma bağış vs. yardımda bulunmamasının ve bu dönemde yardımlarını Türk Kızılayı’na yapmasına ilişkin sunduğu belgenin değerlendirmeye alınmamış olmasının delillerin eksik ve yanlış değerlendirdiği sonucunu ortaya koyduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacı hakkında, Malatya Cumhuriyet Savcısı olarak görevli iken, Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararıyla, meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına karar verilmiştir.
Bu karara karşı yeniden inceleme talebinde bulunan davacının talebi, anılan Kurul tarafından … tarih ve … sayılı kararla reddedilmiştir.
Davacı tarafından, meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin karar ile bu karara karşı yapılan yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin kararın iptali istemiyle temyizen incelenmekte olan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
Anayasa’nın 139. maddesinde; “Hâkimler ve savcılar azlolunamaz, kendileri istemedikçe Anayasada gösterilen yaştan önce emekliye ayrılamaz; bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa, aylık, ödenek ve diğer özlük haklarından yoksun kılınamaz.
Meslekten çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymiş olanlar, görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceği kesin olarak anlaşılanlar veya meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilenler hakkında kanundaki istisnalar saklıdır.” hükmü,
667 sayılı KHK’nın değiştirilerek kabul edilmesine dair 6749 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 1. fıkrasında; “Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen …hâkim ve savcılar hakkında hâkimler ve savcılar yüksek kurulu genel kurulunca meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına karar verilir. Bu kararlar, Resmî Gazete’de yayımlanır ve yayımı tarihinde ilgililere tebliğ edilmiş sayılır. Meslekten çıkarma kararlarına karşı ilgili kanunlarda yer alan hükümler uyarınca itiraz edilmesi veya yeniden inceleme talebinde bulunulması üzerine verilen kararlar da Resmî Gazete’de yayımlanır ve yayımı tarihinde ilgililere tebliğ edilmiş sayılır. Görevden uzaklaştırılanlar veya görevlerine son verilenlerin silah ruhsatları ve pasaportları iptal edilir ve bu kişiler oturdukları kamu konutlarından veya vakıf lojmanlarından on beş gün içinde tahliye edilir.” ,
3. fıkrasında; “Birinci fıkra uyarınca görevine son verilenler hakkında da 4 üncü maddenin ikinci fıkrası hükümleri uygulanır.”,
Aynı Kanun’un 4. maddesinin 2. fıkrasında ise; “Birinci fıkra uyarınca görevine son verilenler bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemez, doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemezler; görevinden çıkarılanların uhdelerinde bulunan her türlü mütevelli heyet, kurul, komisyon, yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu üyeliği ve sair görevleri de sona ermiş sayılır. Bu fıkrada sayılan görevleri yürütmekle birlikte kamu görevlisi sıfatını taşımayanlar hakkında da bu fıkra hükümleri uygulanır…” hükümlerine yer verilmiştir.
Öte yandan; Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Anayasa’nın 139. maddesinde, hâkim ve savcıların görevlerinin sona ermesi sonucunu doğuran işlemler, disiplin cezaları ve meslekte kalmalarının uygun olmadığı yönünde verilen kararlar olarak ikiye ayrılmıştır. 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun “Hâkimlik ve savcılık görevlerinin sona ermesi” kenar başlıklı 53. maddesinde de disiplin cezası niteliğindeki meslekten çıkarma işlemi ile hâkimlik ve savcılık görevinin sona ermesi sonucunu doğuran diğer işlemler ayrı ayrı belirtilmiştir.
Dolayısıyla 667 sayılı KHK’nın 3. maddesi uyarınca hâkim ve savcıların meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin kararların, bu kişilere disiplin cezası verilmesine ilişkin kararlardan ayrı nitelikte olduğu konusunda duraksama bulunmamaktadır.
667 sayılı KHK’nın 3. maddesi uyarınca terör örgütlerine veya MGK’ca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen yargı mensuplarının, “meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına” ilişkin kararlar, adli suç veya disiplin suçu işlenmesi karşılığında uygulanan yaptırımlardan farklı olarak terör örgütleri ile millî güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu kabul edilen yapıların kamu kurum ve kuruluşlarındaki varlığını ortadan kaldırmayı amaçlayan “olağanüstü tedbir” niteliğindedir.
Bu kapsamda, ülkenin içinde bulunduğu tehdidin ortadan kaldırılması ve bozulan kamu düzeninin ivedi şekilde yeniden tesis edilmesi amacıyla 667 sayılı KHK’nın 3. maddesi ile “terör örgütleri ile millî güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu kabul edilen yapılara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen” üstün kamu gücü yetkisi kullanma ayrıcalığına sahip bu kişiler hakkında uygulanmak üzere olağan dönemdeki yaptırımlardan farklı olarak olağanüstü nitelikte yeni bir tedbir getirilmiştir.
Terör örgütleri ile millî güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu kabul edilen yapılara üyelik, mensubiyet, iltisak veya bunlarla irtibat, anayasal düzene sadakat yükümlülüğünün yitirildiğini ortaya koyan ve hâkim ve savcılar hakkında bahse konu olağanüstü tedbirin uygulanmasını gerektiren hâllerdir. Yukarıda yer verilen yapılara üyelik ve mensubiyet olmasa da bu yapılara iltisaklı veya bunlarla irtibatlı bulunulması hâli de anılan tedbirin uygulanabilmesi için yeterlidir. Nitekim davalı idare, yargı mensupları hakkında aldığı meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin kararları, anılan yargı mensuplarının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve iltisaklarının sabit olduğu gerekçesiyle tesis etmiştir.
Anayasa Mahkemesi 14/11/2019 tarih ve E:2018/89, K:2019/84 sayılı kararında iltisaklı kavramını ”kavuşan, bitişen, birleşen”, irtibatlı kavramını ise ”bağlantılı” olarak tanımlamıştır. Bu kavramlar ile kişilerin cezai sorumluluğunu gerektiren örgüte üyelik ve mensubiyet kavramlarına nazaran terör örgütleri ile daha az yoğun ve atipik bir bağlantının vurgulandığı açıktır. Bu kapsamda kişilerin terör örgütleri ile irtibat ve iltisaklarının ortaya konulabilmesi için, örgütün amaçlarının gerçekleştirilmesi ya da örgütten yarar sağlamak maksadıyla gerek örgütten gelen talimatlar doğrultusunda gerekse inisiyatif alarak bulundukları hal ve hareketler neticesinde örgüte veya kendilerine yarar sağladıkları ya da örgüt ile amaç birliği veya sosyal birliktelik görünümü içinde oldukları yönünde kanaat oluşması yeterli olacaktır.
Bu bağlamda, üstün bir kamu gücü yetkisi niteliğindeki yargı yetkisini kullanan yargı mensupları yönünden örgüt ile irtibat ve iltisak hususu değerlendirildiğinde, yetki ve nüfuzlarını kullanarak örgütün amaçlarını gerçekleştirmesi için ya da örgütün talimatları doğrultusunda kendilerine veya başkalarına yarar sağlamak için birtakım hâl ve hareketlerde bulunmak suretiyle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüklerini ihlal ettikleri yönünde bir kanaat oluşması hâlinde örgüt ile irtibat ve iltisaklarının bulunduğunu söylemek mümkün olacaktır.
Yargı mensubu olarak görev yapanlar hakkında meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin söz konusu olağanüstü tedbirin uygulanması için ilgililerin terör örgütleri ve millî güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu kabul edilen yapılara üyelik, mensubiyet veya iltisakını ya da bunlarla irtibatını ortaya koyan delil, bulgu ve bu yönde değerlendirme yapılmasına neden olan hususların idare tarafından ortaya konulması gerekmektedir.
Dava konusu kararların dayanağı olan delillerin, davalı idare tarafından dava konusu işlemlerin tesisinden sonra tespit edilerek dosyaya sunulduğu anlaşılmakta ise de bu delillerin terör örgütleri ile millî güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu kabul edilen yapılara üyelik, mensubiyet, iltisak veya bunlarla irtibatı ve anayasal düzene sadakat yükümlülüğünün yitirildiğini ortaya koyan geçmişe ilişkin olay ve olgular olduğu görüldüğünden dava konusu işlemlerin hukuka uygunluğunun değerlendirilmesinde dikkate alınabileceği tabiidir.
Davacı Hakkındaki Tanık Beyanları :
Davacı hakkındaki tanık beyanları şu şekildedir:
Yargı mensubu olarak görev yapmış olan ve ifadesine başvurulan …, HSK Müfettişlerince düzenlenen 22/03/2017 tarihli tanık ifade tutanağında; “Ben 2015 ocak ayından beri Bandırma Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yapmaktayım. O tarihten 2016 yaz kararnamesine kadar Bandırma Cumhuriyet Savcısı olan ve daha sonra FETÖ irtibatı nedeniyle HSYK tarafından meslekten çıkarılmasına karar verilen …’u Bandırma adliyesinde çalışmamızdan dolayı tanırım. Ben Bandırma Adliyesine 2014 HSYK seçimlerinden sonra gelmem nedeniyle … ’un seçim dönemine ilişkin bir gözlemim olmadı. Seçim sonrası ise adliyede genellikle sosyal çevresi FETÖ irtibatı nedeniyle HSYK tarafından meslekten çıkarılmasına karar verilen hâkim savcılardan oluşuyordu. Ancak bizlerle de tamamen münasebetini kesmiş değildi. Zira adliyede bu yapıya mensup olup bizimle hiç sosyal ilişki tesis etmeyen meslektaşlar da olmasına rağmen … bizlerle diyalog halindeydi. Örneğin diğerleri bana ve komisyon başkanımıza hoş geldin amaçlı ev ziyaretine gelmedi, … eşiyle birlikte evimize de geldi. Diğer taraftan o yapıdan adliyede hiç kimse cuma namazına gitmez iken …’un cuma namazına gitmesi de dikkat çekicidir. 2016 yaz kararnamesinde tayin olan meslektaşlar için düzenlenen veda yemeğine bu yapıdan olan hâkim savcılar katılmaz iken … katılmıştı. … hakkında net bir kanaatim oluşmadı. Bilgi ve görgüm bundan ibarettir.”
Yargı mensubu olarak görev yapmış olan ve ifadesine başvurulan …, HSK Müfettişlerince düzenlenen 14/03/2017 tarihli tanık ifade tutanağında; “Ben şu an Çankırı Adliyesi İlk Derece Mahkemeleri Adalet Komisyonu Başkanı olarak görev yapıyorum. …’u ailemin Afşin ilçesinde ikamet etmesi, kendisinin de Afşin’li olması nedeniyle tanıyorum. Ayrıca kendisiyle İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden de dönem arkadaşıyız. Kendisi lise sonrasında üniversiteye hazırlık için … Dershanesine gitmiştir. Bu dershanenin paralel yapı ile ilgisi yoktur. Üniversite birinci sınıfta paralel yapı evinde kaldığını, ancak ilk yılı tamamlamadan bu yapının evlerinden ayrılarak İstanbul’da … Erkek Öğrenci Yurduna geçtiğini bizzat biliyorum. Kendisi bu aşamadan sonra üniversiteden mezun olana kadar da … Erkek Öğrenci Yurdunda kalmıştır. …, üniversiteyi bitirdikten sonra avukatlık stajı süresince de benim hukuk fakültesinde olan dönem arkadaşlarımla birlikte kaldığım evde bizimle birlikte bir yıl kadar kaldı. …’un 2014 yılı HSYK seçimleri öncesindeki tutumuna ilişkin malumatım da mevcuttur. Şöyle ki, 2014 yılı HSYK seçimlerinden sonra HSYK’nın Bursa İlinde düzenlediği Strateji Çalıştayı’na katılmıştım. Bu çalıştayda çalıştay esnasında Bandırma Başsavcısı olan … ile karşılaştığımızda kendisine …’un seçim dönemindeki tavrını sordum. … bana …’un onlarla birlikte hareket ettiğini söyledi. Onlar birlikteden kastı paralel yapı lehine çalışan hâkim ve savcılarla birlikte hareket etmiş olmasıydı. … açığa alındıktan sonra bana mesaj attı ve yardımcı olup olamayacağımı sordu. Ben de bunun üzerine … yi tekrar aradım ve … ile ilgili malumatını tekrar sordum. Kendisi de bana sana daha önce …’un paralel yapı lehine çalışan hâkim ve savcılarla birlikte hareket ettiğini söylemiştim, bu husus doğrudur dedi. Ayrıca şu hususu da belirtmek isterim ki … bu konuşmamızda 2014 yılı HSYK seçimleri döneminde orda olmadığını söyledi. Malumatın kaynağına ilişkin olarak ise “biz öyle öğrendik” dedi.”
Davacı tarafından, tanık …’nin ifadesi ile ilgili olarak beyanının kendi gözlemine dayanmadığı, kendisine söyleyen kişi tarafından yapılmış bir iftira olduğu, tanığın kendisinin yargılandığı … Ağır Ceza Mahkemesi’nin E:… sayılı dosyasında alınan ifadesinde bu bilginin kendisine başkaları tarafından verildiğini belirttiği, kimin tarafından verildiğini ise açıklamadığı, sosyal çevresinin tanığın gözlemine dayanan beyanından da anlaşılacağı gibi adliye içerisinde ayrım gözetmeksizin tüm hâkim ve savcılarla karşılıklı saygı ve nezakete dayalı, iş barışı ve huzurunu korumaya yönelik iş arkadaşlığı olduğu, bu durumun herhangi bir kişi veya gruba yönelik irtibat ve iltisak olarak değerlendirilemeyeceği, tanık ….’nin ifadesi ile ilgili olarak üniversiteye FETÖ/PDY örgütü ile bağlantısı olmayan … Dershanesi Elbistan şubesinde hazırlandığı, 1998 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandığı, başvuru yapmasına rağmen kredi yurtlar kurumundan yurt çıkmadığı, o tarihlerde İstanbul ilinde kalabileceği herhangi bir akraba, tanıdık vs. bulunmadığı ve ekonomik durumunun da kötü olması nedeniyle yaptığı araştırmada gerek ekonomik şartlarının iyi olması, gerekse ev içinde kendisinden beklentilerinin az olduğunu öğrenmesi üzerine, hizmet olarak adlandırılan bu yapıya ait evde kalmak için yine bu yapıya ait … Dershanesi Afşin şubesine başvurduğu, buradaki öğretmenlerin irtibat sağlaması ile İstanbul ilinde Bağcılar ilçesinde bir evde 1998 yılı Ekim ayından 1999 yılı Mart ayı sonuna kadar yaklaşık 7 ay kaldığını, kaldığı sürece bu yapının bireysel özelliklerine, dünya görüşüne uygun olmadığını anlaması üzerine tekrar kredi yurtlar kurumuna başvurarak … Öğrenci Yurdu’na yerleştiği, daha sonra tanığın da kaldığı … Erkek Öğrenci Yurduna yerleştiği, tanık ile aynı odada kaldıklarını okulu bitirdikten sonra da sınavlara hazırlanmak için Afşin ilçesinde bulunan ailesinin yanına döndüğü, 7 ay kaldığı ve yapısına uygun bulmayarak ayrıldığı bu yapının ev yaşantısının irtibat ve iltisak için delil kabul edilmesinin hatalı olduğu beyanında bulunulmuştur.
Bu durumda, davacının örgütün içinde yer aldığına, üniversitede örgüt evlerinde kaldığına, 2014 yılı HSK seçimlerinde örgütün sözde bağımsız adaylarını desteklediğine ve diğer hususlara yönelik yukarıda yer verilen ifadeler ile davacının bu ifadelere karşı beyanlarının değerlendirilmesi sonucunda, davacının beyanlarına itibar edilmeyerek FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varılmıştır.
Sosyal Medya Paylaşımları :
Davalı idare tarafından davacının sosyal medya paylaşımlarındaki bazı mesajlarının davacının FETÖ ile iltisakı ve irtibatını ortaya koyan bir unsur olduğu ileri sürülmüştür.
Davalı idarece dava dosyasına sunulan davacıya ait “adalet.org” isimli sitede yayınlanan mesajlarına ilişkin belgeler incelendiğinde, davacının; “Savcı …’ya inceleme!” başlıklı HSYK’nın, MİT görevlilerini ifadeye çağıran KCK Savcısı … hakkında inceleme kararı aldığına yönelik haberin paylaşımına ilişkin mesaja cevap olarak, 14/02/2012 tarihinde “Sarıkaya’lar.. dejavu mu yoksa?” mesajını gönderdiği; HSK tarafından bilahare meslekten çıkarma cezası verilen ..’nin, “Benden de duyun istedim” başlıklı görevden uzaklaştırılmasına yönelik mesajına cevap olarak, 15/01/2015 tarihinde “Geçmiş olsun. En kısa sürede hak yerini bulsun..” mesajını gönderdiği; HSK tarafından bilahare meslekten çıkarma cezası verilen …’nın, “Kamuoyu açıklaması” başlıklı görevden uzaklaştırılmasına yönelik mesajına cevap olarak, 15/01/2015 tarihinde “Geçmiş olsun. hakkınızda adaletin tecelli etmesini dilerim.” mesajını gönderdiği; HSK tarafından bilahare meslekten çıkarılan …’nin, “İftiracılara hakkımı helal etmiyorum” başlıklı yazısına, “çok geçmiş olsun kardeşim, hemşerim, meslektaşım, senin sıkıntılarını çok az da olsa biliyorum, Allah yar ve yardımcın olsun. Senin canını acıtmak istiyorlar İftira edenleri Allaha havale ediyorum. O iftiracılara adaletiyle muamele etsin.” mesajını gönderdiği görülmüştür.
Davacı tarafından bu delile karşı herhangi bir açıklama yapılmamıştır.
Netice itibarıyla, davacı tarafından FETÖ ile ilgili haklarında işlem yapılan kişileri destekler mahiyette sosyal medya paylaşımlarında bulunulduğuna dair tespitin, dosyadaki diğer tespitlerle birlikte değerlendirildiğinde, davacının anılan örgütle iltisak veya irtibatını ortaya koyan bir unsur olduğu değerlendirilmiştir.
Öte yandan, davacı temyiz dilekçesinde, “2014 yılı HSK seçimlerini Yargıda Birlik Platformu adaylarının kazandığı, Daire heyetinde yer alan üye …’nin … Derneğinin Başkanlığını yaptığı, sayın üyenin başkanlığını yaptığı derneğin adaylarının yarıştığı bir seçimde ‘rakiplerini desteklediğinden’ bahisle verilen kamu görevinden çıkarma kararının yargısal denetimine üye hâkim olarak katılmasının hâkimin tarafsızlığı ilkesini çiğnediği, davadan çekinmesinin gerektiği” yolunda beyanda bulunulmuşsa da, 2577 sayılı Kanun’un 56/1. maddesi uyarınca dava dairesinin başkan ve üyelerinin reddinin, davaya bakmakta olduğu sırada Daireden istenebileceği açık olduğundan, Dairece işin esası hakkında karar verildikten sonra temyiz aşamasında Kurulumuzdan istenilmesi mümkün olmayıp, temyiz dilekçesinde ileri sürülen bu iddiaya, 6100 sayılı Kanun’un 34. maddesinde sayılan yasaklılık, 36. maddesinde sayılan hâkimin reddi sebeplerinden hiçbirine uymaması, yasaklılık veya ret sebeplerine ilişkin inandırıcı delil veya emare gösterilmemesi sebepleriyle itibar edilmemiştir.
Ayrıca, davacının ceza yargılaması sonucunda … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun (CMK) 223/2-e maddesi uyarınca anılan suçu işlediğinin sabit olmadığı (delil yetersizliği) gerekçesiyle beraatine karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği görülmekte ise de, ceza muhakemesinde terör örgütüne üye olma suçu yönünden delil olarak değerlendirilemeyecek bir kısım fiil ve davranışlar ile bunlara ilişkin bilgi ve belgeler, üstün bir kamu gücü olan yargı yetkisini kullanan hâkim ve savcılar hakkında tesis edilen idari tedbir niteliğindeki işlemlerde terör örgütüne irtibat veya iltisakın sübut bulup bulmadığı yönünden örgüt üyeliğine göre farklı değerlendirilebilecektir.
Bu çerçevede, davacının terör örgütü ile iltisak veya irtibatının bulunup bulunmadığına yönelik yargısal denetime ilişkin işbu dava dosyasında yer verilen yukarıdaki tespitler birlikte değerlendirildiğinde, davacının FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu sonucuna varıldığından bahisle verilen Danıştay Beşinci Dairesi kararı sonucu itibarıyla usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 22/09/2020 tarih ve E:2017/2287, K:2020/3791 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 20/03/2023 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davalı idarece, temyizen bakılmakta olan dosyada, davacının terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplarla iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğuna ilişkin yeterli delil sunulmadığı, sunulan delillerin ise davacının iltisakı veya irtibatını ortaya koyacak yeterlilikte ve nitelikte olmadığı, bu nedenle, davacının FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle tesis edilen dava konusu kararda hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varıldığından, aksi değerlendirmeyle verilen Daire kararında hukuki isabet bulunmadığından, davacının temyiz isteminin kabulüyle, Daire kararının bozulması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.