Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2021/784 E. 2022/228 K. 31.01.2022 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2021/784 E.  ,  2022/228 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/784
Karar No : 2022/228

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …Anonim Şirketi
VEKİLLERİ : Av. …, Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Huk. Müş. …
DAVALI YANINDA MÜDAHİL : …A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onuncu Dairesinin 08/10/2020 tarih ve E:2018/3935, K:2020/3575 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 06/04/2017 tarih ve 30030 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2017/17 sayılı Piyasaya Arz Edilen Gübrelerin İzlenmesine Yönelik Tebliğ’in ve anılan Tebliğ uyarınca tesis edilen Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı işleminin nitratlı gübreler haricindeki gübreler (özellikle üre ve amonyum sülfat) bakımından iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 08/10/2020 tarih ve E:2018/3935, K:2020/3575 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin ve müdahil şirketin süre aşımına yönelik usule ilişkin iddialarının Dairelerinin 09/01/2019 tarih ve E:2018/3935 sayılı kararı ile yerinde görülmediği,
Dava Konusu Tebliğ’in İncelenmesi:
4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun’un 4. maddesinin 1. fıkrası (sonradan yürürlüğe girse de dava konusu düzenlemeleri destekler nitelikteki 2. fıkrası) ve 639 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 28. maddesi hükümleri incelendiğinde, davalı idarenin tebliğ ile Gübre Takip Sistemine ilişkin düzenlemeler yapmasında yetkisinin bulunduğunun anlaşıldığı,
Dava konusu Tebliğ ile getirilen Gübre Takip Sistemi ile piyasaya arz edilen belirli gübrelerin paketleme aşamasından son kullanıcıya kadar takibinin sağlanmasının amaçlandığı, tarımsal faaliyetlerde verimin artırılmasında önemli etkenler arasında yer alan gübrelerin, tarım dışı olarak el yapımı patlayıcı (EYP) yapımında da kullanıldığı, Gübre Takip Sisteminin, gübrelerin el yapımı patlayıcı yapımında kullanılmasının önlenmesi ve böylece kamu güvenliğine yönelik tehditlerin bertaraf edilmesine ilişkin bir işlevi olduğu kadar tarımsal üretimde verimin artırılması bakımından önemli bir işlevinin de bulunduğu, tarımsal üretimde verimin artırılmasında hangi tür gübrenin kullanılacağının toprak analizlerine göre belirlendiği, toprağın ihtiyacına göre doğru gübre kullanılması ve böylece tarımsal üretimde verimin artırılması, gübre desteğinin amaca uygun olarak yapılabilmesi, gübre üretim ve ithalatının doğru planlanabilmesinin Gübre Takip Sisteminden elde edilecek verilere dayanılarak yapılabileceği noktasında bir duraksama bulunmadığı, bu nedenle, tarım arazilerinden nitelik ve nicelik yönünden en üst düzeyde verim alınabilmesi, ayrıca el yapımı patlayıcıların kamu güvenliğine yönelik tehditlerinin engellenebilmesi bakımından, kamu idarelerince çok yönlü yapılan çalışmaların ardından davalı idarece oluşturulan Gübre Takip Sisteminin -nitratlı ya da nitratsız gübre ayrımına gidilmeksizin- hazırlanmasında ve uygulanmasında tarımsal üretimde verimliliğin artırılması ve kamu güvenliğinin sağlanması yönünden kamu yararı bulunduğu sonucuna varıldığı,
Bu durumda, ilgili mevzuat kapsamında, Bakanlık yetkisi dahilinde, millî güvenlik, kamu sağlığı ve kamu yararı gözetilerek çıkarılan Tebliğ’de, nitratlı gübreler haricindeki gübreler (özellikle üre ve amonyum sülfat) bakımından hukuka ve mevzuata aykırı bir yön bulunmadığı,
Tebliğ uyarınca tesis edilen dava konusu işlemin incelenmesi:
2017/17 sayılı Piyasaya Arz Edilen Gübrelerin İzlenmesine Yönelik Tebliğ’in uygulanmasını gösteren ve anılan Tebliğ uyarınca tesis edilen … tarih ve … sayılı işlemde de nitratlı gübreler haricindeki gübreler (özellikle üre ve amonyum sülfat) bakımından hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Dairece kararın dava konusu Tebliğ’in, dayanağı olan Kanun ve Yönetmelik hükümlerine uygun olup olmadığı denetlenmeksizin tesis edildiği, teknik düzenlemelerin hangi amaçlarla tedbir öngöreceği, bu tedbirlerin orantılı olup olmadığı, amaca uygun ve elverişli olup olmadığının irdelenmediği, Tebliğ’in dayanak mevzuatı içerisinde yer alan ve 18/03/2004 tarih ve 25406 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tarımda Kullanılan Kimyevi Gübrelere Dair Yönetmelik’in 17. maddesi uyarınca; tüm gübre türleri bakımından satış ve sevkiyat işlemleri için yasaklayıcı veya özel şartlara tabi kılıcı bir uygulama getirilmesinin mümkün olmadığı; bir gübrenin kamu güvenliği, kamu sağlığı ve bitki ve hayvan sağlığını tehlikeye düşürecek nitelikte bir etkisinin olması hâlinde bu tür tedbirlerin alınması gerektiği; bir gübre için böyle tedbirler alınmasının gerekli olduğu durumlarda da bunun hukuki, fiili ve teknik gerekçeleriyle birlikte izah edilmesi gerektiği; aksi bir şekilde tüm gübre türleri bakımından kısıtlayıcı özel tedbirlerin uygulanmasının dayanak Yönetmelik’in kapsamına ve amacına uygunluk teşkil etmeyeceği, patlayıcı nitelikte olması ve bu çerçevede kamu güvenliğini tehlikeye düşürecek şekilde kullanılma ihtimalinin bulunması nedeniyle yüksek oranda azot içeren nitratlı gübreler bakımından zorunlu ve haklı olarak söz konusu özel tedbirlerin getirildiği, patlayıcı özelliği bulunmayan nitratlı olmayan gübreler bakımından, toprağın verimliliğinin artırılması şeklinde Tebliğ’de ve dayanağı mevzuatta yer almayan bir gerekçenin üretildiği, Söz konusu sistemde sadece gübrenin nerede ve nasıl kullanıldığının DNA barkod ve karekod sistemleri ile kamera sistemi kullanılarak izlendiği, gübrenin toprak verimliliğini artırıp artırmadığına ilişkin bir raporlama, denetim ya da sonuç izleme işlevinin bulunmadığı, Tebliğ uyarınca üre ve amonyum sülfat adlı gübre türleri bakımından da uygulanacak olmasının kendi içinde çelişkili olduğu, yüksek oranda azot içermeyen ve tek başına patlayıcı niteliği bulunmayan üre ve amonyum sülfat bakımından aynı tedbirlerin aynı ağırlıkta uygulanmasının amaç ile orantılı olmadığı, Tebliğ’in kapsamının daraltılması gerektiği,
Tebliğ’in, dayanağı olan 4703 sayılı Kanun’un 5. maddesi ile de çeliştiği, maddede geçen “temel gerekler” ifadesinin kapsamının aşıldığı, üre ve amonyum sülfata da karekod ve DNA barkod uygulamasının zorunlu kılınmasının, Kanun’da geçen ifadesiyle bir temel gerekliliğin sonucu olmadığı, bu tür gübrelerin patlayıcı özelliğinin bulunmadığı, bu durumun tespiti için, teknik özelliklere ilişkin bilimsel çalışma yapılarak uzman bir heyetten rapor alınması gerektiği, yüklenici firmanın hangi kriterlere göre belirlendiği, bu konuda gerekli şartnamelerin hazırlanarak Bakanlık tarafından ihale açılıp açılmadığı hususlarının da bilinmeye muhtaç olduğu, Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
Davalı idare tarafından, 4703 sayılı Kanun’un, gübre takip sisteminin insan sağlığı, can ve mal güvenliği, çevre, hayvan ve bitki sağlığı yönünden kurulması adına dayanak kanun niteliğinde olduğu, Gübre Takip Siteminin, sadece terörle mücadele değil, yani sadece can ve mal güvenliği bakımından getirilmiş bir sistem olmadığı, insan sağlığı, çevre ve hayvan sağlığı bakımından ve tüketicinin korunması bağlamında tüm gübre türlerini kapsayacak şekilde mevcut sistemin düzenlendiği, 18/03/2004 tarih ve 25406 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tarımda Kullanılan Kimyevi Gübrelere Dair Yönetmelik’te nitratlı-nitratsız gübreler şeklinde bir ayrım yapılmadığı, belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Davalı idare yanında müdahil tarafından, Gübre Takip Sisteminin, kaçakçılığın önlenmesi, kayıt dışılığın önlenmesi, etkin gübre kullanımı, insan sağlığının, can ve mal güvenliğinin, çevrenin, hayvan ve bitki sağlığının veya tüketicinin korunması veya enerji verimliliğinin sağlanması gibi kamu yararı sebepleriyle yürütülen bir proje olduğu, salt güvenlik amacıyla hayata geçirilmediği, DNA barkod sisteminin, çevreye ve insan sağlığına zarar vermeyen kimliklendirme uygulaması olduğu, ambalaj takibi değil, ürün takip sistemi olduğu, kimin, nerede, ne zaman, ne ürettiği, ne kadar ürettiği, kime, ne kadar sattığının işaretle takip edilebildiği, ABD’nin organik pamuk ve tütünü, eti ve kıymayı, İtalya’nın zeytinyağını, İsviçre’nin çikolatayı bu yolla takip ettiği, Bakanlığın onayından geçmemiş herhangi bir fiyatlandırma yapılmasının mümkün olmadığı, şirketin kendi kararı ile fiyatlandırma yetkisi, fiyatlarda indirim veya artış yapma yetkisinin bulunmadığı, Daire kararının hukuka uygun olduğu, temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davacının yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu 08/10/2020 tarih ve E:2018/3935, K:2020/3575 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kullanılmayan …TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
4. Kesin olarak, 31/01/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.