Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2021/5 E. 2022/236 K. 31.01.2022 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2021/5 E.  ,  2022/236 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/5
Karar No : 2022/236

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 26/02/2020 tarih ve E:2017/5553, K:2020/1638 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile bu karara karşı yapılan yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin … tarih ve … sayılı kararının iptali ve yoksun kalınan parasal haklarının yasal faiziyle iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 26/02/2020 tarih ve E:2017/5553, K:2020/1638 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin itirazları yerinde görülmemiş,
“Maddi Olay ve Hukuki Süreç” ile “İlgili Mevzuat”a yer verilmiş;
Dava konusu … tarih ve … sayılı karara yönelik iptal istemi yönünden:
“Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç”, “FETÖ’ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler”, “Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü”, “Dava Konusu Edilen Kararın Hukuki Niteliği” başlıkları altında genel; “Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi” başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacının, …Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan davacı hakkında etkin pişmanlık hükümleri kapsamında ceza verilmesine yer olmadığına karar verildiği, Dairelerinin karar verdiği tarih itibarıyla UYAP ortamında yapılan inceleme sonucu anılan mahkumiyet kararının kesinleşmediğinin görüldüğü,
ByLock delili yönünden, davacı tarafından … GSM numarası üzerinden ByLock uygulamasının yüklendiğinin anlaşıldığı,
Davacının etkin pişmanlık hükümleri kapsamındaki beyanları yönünden, davacının örgütün içinde yer aldığına, örgüt toplantılarına katıldığına, 2014 yılı HSK seçimlerinde örgütün sözde ”bağımsız” adaylarını desteklediğine, üniversitede örgüt evlerinde kaldığına, lise döneminde örgüte müzahir dershaneye gittiğine, sınavlara örgütün hakim-savcı sınav çalışma evlerinde hazırlandığına, Bylock kullandığına ve diğer hususlara yönelik kararda yer verilen ifadelerinin değerlendirilmesi sonucunda, davacının FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu karara özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından dava konusu … tarih ve … sayılı kararda hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu kararda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu karar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi isteminin de reddi gerektiği,
Dava konusu … tarih ve … sayılı karara yönelik iptal istemi yönünden:
6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu’nun 33’üncü maddesinin birinci fıkrası ve 667 sayılı KHK’nın değiştirilerek kabul edilmesine dair 6749 sayılı Kanun’un 3. maddesinin birinci fıkrası hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, HSK Genel Kurulunca meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına karar verilenlerin, kararın Resmi Gazete’de yayımı tarihinden itibaren on gün içinde yeniden inceleme talebinde bulunabileceği sonucuna ulaşıldığı,
Olayda, davacının meslekten çıkarılmasına ilişkin HSK Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının 25/08/2016 tarih ve 29812 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandığı ve davacıya tebliğ edilmiş sayıldığının anlaşıldığı,
Bu kapsamda davacı tarafından, meslekten çıkarma kararına karşı, kararın Resmi Gazete’de yayımı tarihinden itibaren on gün içinde yeniden inceleme talebinde bulunulması gerekirken, davacının 06/09/2016 tarihinde yeniden inceleme talebinde bulunması nedeniyle HSK tarafından verilen yeniden inceleme talebinin süre yönünden reddine ilişkin kararda hukuka aykırılık bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, tarafları ve konusu aynı olan, bu davadan önce açılan ve Danıştay Beşinci Dairesinin E:2016/13435 sayılı dosyasında bakılan davada Dairece davanın esasının incelenmesi gerekirken, bu davada esas hakkında karar verilmesinin hatalı olduğu, tarafları ve konusu aynı olan dosyaların birleştirilmesi gerektiği, ikinci davanın açılmasında kusurunun bulunmadığı, KHK süreci ile hem görevli hem de yetkili mahkemelerin değiştiği, meslekten çıkarma kararının Resmi Gazete’de ilanının tebliğ yerine geçmesinin 7201 sayılı Tebligat Kanunu’na aykırı olduğu, en temel insan haklarının yok sayıldığı, kararın gerekçesinde hukuka aykırılık bulunduğu tespit edilen karara yönelik iptal istemi yönünden davanın reddedilmesinde maddi hata yapıldığı, sadakat yükümlülüğünü yerine getirmediği gerekçesinin, tamamen temelsiz, gerçek dışı, şahsiyet hakkına saldırı mahiyetinde ve hiçbir hukuki dayanağı olmayan bir gerekçe olduğu, döneminin en çok çalışan hakimlerinden biri olduğu, fedakarlık göstererek sadakatini sonuna kadar yerine getirdiği, sadakatin özel hayatının derinlerinde aranamayacağı, şuan verilen kararların daha sonra verilecek tarafı belirsiz işten çıkarmalar için içtihat olacağı, memurlara en basit disiplin cezası bile katı kurallarla verilirken en ağırı olan savunmasız, toplu olarak meslekten çıkarma eylemlerinin hiçbir hukuk düzeninde ve kuralında savunulması ve meşrulaştırılmasının mümkün olmaması gerektiği, 29812 sayılı Resmi Gazete ilanının somut norm denetimine tabi tutulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda birleştirmeye ilişkin herhangi bir hükme yer verilmemesi nedeniyle davacının birleştirme talebi yerinde görülmeyerek gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde; temyiz incelemesi sonunda Danıştayın, kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onayacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davanın Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile yine aynı Kurulun … tarih ve … sayılı kararının iptali ile bu kararlar nedeniyle yoksun kalınan parasal hakların yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istemiyle açıldığı, Dairenin temyize konu kararıyla davanın reddine karar verildiği, ancak … tarih ve … sayılı karara yönelik yapılan hukuki değerlendirmede; anlam itibarıyla anılan işlemde hukuka aykırılık bulunmadığına yönelik değerlendirmelerde bulunulmasına rağmen, değerlendirmenin yapıldığı son cümlede sehven “kararda hukuka aykırılık bulunmaktadır.” şeklinde ifadeye yer verildiği görülmektedir.
Bu durumda, Dairece, … tarih ve … sayılı kararın iptali istemi yönünden davanın reddine karar verilmesine ve anılan işlemin hukuka uygun olduğuna yönelik değerlendirmeler yapılmasına rağmen, değerlendirmenin son kısmında “kararda hukuka aykırılık bulunmaktadır.” şeklinde yazılan ifadenin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği anlaşıldığından, temyize konu kararın “b) Hukuki Değerlendirme” kısmındaki, “hukuka aykırılık bulunmaktadır.” ifadesinin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca; “hukuka aykırılık bulunmamaktadır.” şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, davacı tarafından, tarafları ve konusu aynı olan, bu davadan önce açılan ve Danıştay Beşinci Dairesinin E:2016/13435 sayılı dosyasında bakılan davada Dairece davanın esasının incelenmesi gerekirken, bu davada esas hakkında karar verilmesinin hatalı olduğu iddia edilmekteyse de, bu davada, ilk olarak açılan davadan daha geniş kapsamlı istemlerde bulunulduğu anlaşılmış olup, Dairece istem olarak daha geniş kapsamlı olan dava dosyasında davanın esasının incelenmesinin davacının hukuki yararına olduğu sonucuna varıldığından söz konusu iddia bozma sebebi olarak görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 26/02/2020 tarih ve E:2017/5553, K:2020/1638 sayılı kararının, dava konusu 29/11/2016 tarih ve 2016/434 sayılı karara yönelik iptal istemi yönünden yapılan inceleme kısmında yer alan “b) Hukuki Değerlendirme” başlığı altında yer verilen son cümledeki “hukuka aykırılık bulunmaktadır.” ifadesinin “hukuka aykırılık bulunmamaktadır.” şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3. Adli yardım kararından dolayı ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama giderlerinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacıdan tahsili için Dairesince müzekkere yazılmasına,
4. Kesin olarak, 31/01/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.