Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2021/3137 E. 2023/107 K. 30.01.2023 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2021/3137 E.  ,  2023/107 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/3137
Karar No : 2023/107

TEMYİZ EDENLER : I- (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
II- (DAVALI İDARE YANINDA MÜDAHİL) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : Kendi adına asaleten …’a velayeten …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Müteveffa …’ın, oğlu ve kocası olan davacılar tarafından, …’ın 03/06/2007 tarihinde Bucak Devlet Hastanesi kadın doğum servisinde yanlış tedavi uygulanmış olması nedeniyle hayatını kaybettiği iddiasıyla, zararlarına karşılık olmak üzere … için 49.000,00 TL maddi ve 170.000,00 TL manevi, … için 1.000,00 TL maddi ve 130.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararıyla; …Asliye Ceza Mahkemesinin … esasına kayden açılan davada İstanbul Adli Tıp Kurumu … İhtisas Dairesi Başkanlığınca düzenlemiş olan 16/04/2008 tarihli raporda özetle, hastanın takip ve tedavisinden sorumlu olan Op. Dr. …’in uygulamalarının tıp kurallarına aykırı olduğunun belirtildiği, olaya ilişkin Yüksek Sağlık Şurasının …tarih ve …sayılı kararında, doktor …’in hastanın takip ve tedavisinde kusurlu olduğunun belirtildiği, yine olayla ilgili olarak …Üniversitesi kadın doğum uzmanları olan Prof. Dr. …, Prof. Dr. …, Prof. Dr. … tarafından düzenlenen heyet raporuna göre; Dr. …’in hastanın takip ve tedavisinde yetersiz hareket ettiği sonucuna varıldığı şeklinde görüş belirtildiği; …’ın ölüm olayı ile ilgili olarak yukarıda içeriğine yer verilen görüş ve tespitlere göre idarenin ağır hizmet kusurunun bulunduğu ve oluşan zararın tazmini gerektiği; davacılar … ve … lehine destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması için yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen 27/06/2014 tarihli rapora göre, maddi tazminat miktarının … için 328,87 TL, … için ise 31.678,68 TL olduğunun tespit edildiği ve raporun karara esas alınabilecek nitelikte bulunduğu; olayın oluşumu ve niteliği dikkate alınarak … için 40.000,00 TL, … için ise 80.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 11/11/2020 tarih ve E:2019/6398, K:2020/4789 sayılı kararıyla; Bucak Devlet Hastanesinde gebelik takibi yapılan davacıların yakını …’ın, üçüncü kez yatırılmış olduğu kadın doğum servisinde takiplerini yapan Op. Dr. …’in kusuru nedeniyle vefat ettiği iddiasıyla bakılmakta olan davanın açıldığı;
Anayasa’nın 125. maddesi ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesine yer verilerek;
Genel anlamı ile tam yargı davalarının, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davaları olduğu, bu tür davalarda mahkemenin, hem olayın maddi yönünü, başka bir ifadeyle zararı doğuran işlem veya eylemleri, hem de bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit edeceği;
Kural olarak idarenin, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olduğu; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararların, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edildiği;
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerektiği;
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusurunun; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleştiği ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açtığı; bu bağlamda hizmet kusurunun, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karakteri olan bir kusur olduğu ve hizmet kusurundan dolayı sorumluluğun, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturduğu;
Diğer taraftan, idarelerin kamu hizmetlerinin gereği gibi işlemesini sağlayacak organizasyonları yaparak yeterli araç ve gereçle donatılmış bina, tesis ve araçlarda hizmetin özelliğine uygun olarak seçilen ve yetişmiş personelle hizmeti yürütmek yükümlülüğünün bulunduğu;
Zarar gören kişinin hizmetten yararlanan durumunda olduğu ve hizmetin riskli bir nitelik taşıdığı sağlık hizmetinde, idarenin tazmin yükümlülüğünün doğması için; zararın, idareye atfı kabil bir durum sonucu meydana gelmiş olması gerektiği;
Manevi tazminatın, mal varlığında meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı değil, tatmin aracı olduğu ve olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçladığı; belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerektiği, manevi zararın varlığının, sadece şeref, haysiyet ve onur kırıcı işlem ve eylemlere ya da kişilerin vücut bütünlüğünde meydana gelen sakatlık haline veya ölüm nedeniyle ağır bir elem, üzüntü duyulması şartına bağlı olmadığı, idarenin yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetini gereği gibi eksiksiz olarak sunamaması nedeniyle ilgililerin yeterli hizmet alamamalarından dolayı üzüntü ve sıkıntı duymalarının manevi zararın varlığı ve manevi tazminata hükmedilmesi için yeterli olduğu;
İdare Mahkemesi kararının, davacıların maddi tazminat istemlerinin kabul edilen kısımları ile davacılardan …’ın manevi tazminat isteminin kabul edilen kısmı yönünden; temyizen incelenen kararın, davacılardan …’ın manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin kısmı ile maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, davalı idare tarafından ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bu kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediği;
İdare Mahkemesi kararının, davacılardan …’ın manevi tazminat isteminin kabul edilen kısmı yönünden; manevi zararın, kişinin fizik yapısının ve iç huzurunun bozulmasını, yaşama gücünün ve sevincinin azalmasını, kişilik haklarının zedelenmesini, şeref ve haysiyetinin rencide edilmesini, duyulan acı ve ıstırabı, kişinin günlük yaşamını zorlaştıran her türlü üzüntü ve sıkıntıyı ifade ettiği, fiziki veya manevi acılar duyan, ruhsal dengesi bozulan, yaşama sevinci azalan kişinin manevi yönden zarara uğramış olduğunun kabul edildiği;
Manevi tazminatın, kişinin mal varlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik olmayıp, manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve yaşama sevinci ve zevki azalan kişinin manen tatminini sağlamaya yönelik bir tazmin aracı olduğu ve olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçladığı; bu niteliği gereği manevi tazminatın, zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmekte ise de tam yargı davalarının özelliği gereği takdir edilecek manevi tazminat miktarının, manevi tatmin sağlayacak, olayın oluş şekli ve niteliğine uygun miktarda olması gerektiği;
Temyize konu Mahkeme kararıyla, tazmini istenen zarara neden olan olayın gelişimi göz önünde tutularak davacılardan …’ın 130.000,00 TL’lik manevi tazminat isteminin 40.000,00 TL’lik kısmı kabul edilmiş ise de …’ın eşi …’ı kaybetmesinden iki ay sonra evlendiği dikkate alındığında, manevi zararın manevi tazminatın zenginleşme aracı olamayacağı ilkesi de gözetilerek manevi tatmin sağlayacak makul bir tutarın ödenmesine karar verilmek suretiyle giderilmesi gerektiği;
Olayda; zararın niteliğiyle birlikte davacılardan …’ın eşinin ölümünden iki ay sonra evlendiği de dikkate alındığında, adı geçen davacı için hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğu görüldüğünden, Mahkemece manevi tazminatın amaç ve niteliği dikkate alınarak hükmedilecek manevi tazminat miktarının yeniden belirlenmesi gerektiği sonucuna varıldığı;
Bu itibarla, temyize konu Mahkeme kararının davacılardan …’ın manevi tazminat isteminin 40.000,00 TL’lik kısmının kabulüne yönelik kısmında hukuki isabet bulunmadığı;
Davalı yanında müdahilin temyiz istemi yönünden; temyize konu İdare Mahkemesi kararı davalı yanında müdahil olan …’in vekiline 26/05/2015 tarihinde tebliğ edilmiş olmakla birlikte; yasal temyiz süresi geçirildikten sonra 22/02/2018 tarihinde …Asliye Hukuk Mahkemesinin kaydına giren dilekçe ile temyiz isteminde bulunduğu görüldüğünden, davalı yanında müdahilin temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle reddi gerektiği gerekçesiyle; davalı yanında müdahilin temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle reddine, davalı idarenin temyiz isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine, …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı temyize konu kararının, davacılardan … lehine hükmedilen manevi tazminata yönelik kısmının bozulmasına, diğer kısımlarının onanmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti: …İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:…sayılı kararıyla; …’ın ölümü olayında davalı idarenin ağır hizmet kusuru bulunduğu, davacılar …’ın üzüntü ve sıkıntı çektiği, her ne kadar eşinin ölümünden iki ay sonra evlenmiş ise de, dava dilekçesinde evlilik olayına ilişkin olarak; davacının olayın olduğu tarihte beş yaşında olan … ile birlikte ortada kaldığı, kendi başına ev düzenini sürdürebilmesi ve beş yaşındaki çocuğuna bakabilmesinin çok zor olduğu, bu nedenlerle ve aile büyüklerinin iradeleri sonucunda yeniden evlendiği, yeni eşinin ölen eşinin amcasının kızı olduğu, böylelikle küçük …’ın azami şekilde sevgi, ilgi ve şefkat görmesinin amaçlandığı hususlarının belirtildiği görülmekle, eşi genç yaşta vefat eden ve beş yaşında küçük çocuğuyla ortada kalan davacının toplumsal gerçeklikler de göz önünde bulundurularak salt evlenmesinin manevi yönden zarar görmediği anlamına gelmeyeceği, bununla birlikte davalı idarenin ağır hizmet kusurunun bulunduğu, manevi tazminatın idareyi gerekli dikkat ve özeni gösterme konusunda uyarma amacının da bulunduğu hususları birlikte gözetildiğinde manevi zarara uğradığı açık olan … için olayın oluşumu ve niteliği dikkate alınarak 40.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği;
Öte yandan, her ne kadar davacı tarafından olay tarihinden itibaren faiz isteminde bulunulmuş ise de, 2577 sayılı Kanun’un 13. maddesinde, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibarıyla yasal faiz uygulanmasının, Danıştayın yerleşik içtihatlarıyla kabul edildiği, bu nedenle 40.000,00-TL manevi tazminatın, dosyada bulunan …Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararına ilişkin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararında belirtilen dava tarihi olan 28/02/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerektiği gerekçesiyle, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile … için 40.000,00 TL’nin adli yargıda dava açma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine, fazlaya ilişkin manevi tazminat ve faiz talebi isteminin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI: Davalı idare tarafından, maddi olayda idarenin ağır hizmet kusuru bulunmadığı gibi, hizmet kusuru dahi bulunmadığından manevi tazminata hükmedilemeyeceği, Mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğu; davalı idare yanında müdahil tarafından, davanın dayanağının kişisel kusur olduğu göz önüne alındığında konuyla ilgili kesinleşmiş bir mahkeme ilamı bulunduğu, davanın süresinde açılmadığı, maddi olayda kusurunun bulunmadığı, müteveffanın ölüm tarihinden iki ay sonra davacı eşin yeniden evlenmesinin, eşinin ölümünden psikolojik olarak etkilenmediğini ve manevi bir acı yaşamadığını gösterdiği ve manevi tazminata hükmedilmemesi gerektiği, Mahkemece hükmedilen manevi tazminat tutarının zenginleşmeye neden olacak şekilde fahiş olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, İdare Mahkemesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçelerinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile Isparta İdare Mahkemesi ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idare ve davalı idare yanında müdahilin temyiz istemlerinin reddine,
2. Davacı … yönünden manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı ısrar kararının ONANMASINA,
3. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/01/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.