Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2021/3053 E. 2023/143 K. 02.02.2023 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2021/3053 E.  ,  2023/143 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/3053
Karar No : 2023/143

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 22/04/2021 tarih ve E:2017/6282, K:2021/1187 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile irtibat ve iltisakının olduğu gerekçesiyle davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile bu karara karşı yapılan yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin … tarih ve … sayılı kararının iptali, bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı maddi haklarının 24/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine ve özlük haklarının iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 22/04/2021 tarih ve E:2017/6282, K:2021/1187 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin iddiaları ve davacının birleştirme talebi yerinde görülmemiş,
“Maddi Olay ve Hukuki Süreç” ile “İlgili Mevzuat”a yer verilmiş; “Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç”, “FETÖ’ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler”, “Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü”, “Dava Konusu Edilen Kararların Hukuki Niteliği” başlıkları altında genel; “Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi” başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacı hakkında … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 223/2-e maddesi uyarınca anılan suçu işlediğinin sabit olmadığı (delil yetersizliği) gerekçesiyle beraatine karar verildiği, Dairelerinin karar verdiği tarih itibarıyla UYAP ortamında yapılan inceleme sonucu anılan beraat kararının kesinleştiğinin görüldüğü,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacının FETÖ mensubu olduğuna, örgüt mensuplarıyla birlikte hareket ettiğine ve diğer hususlara yönelik ifade ile davacının bu ifadeye karşı beyanlarının değerlendirilmesi sonucunda, davacının beyanlarına itibar edilmeyerek FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı,
Diğer taraftan, davacı tarafından uluslararası bir sivil toplum kuruluşundan organize bir şekilde maddi yardım talebinde bulunulmasının, davacının FETÖ ile iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğunun değerlendirildiği,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararlarla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı maddi haklarının 24/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ödenmesine ve özlük haklarının iadesine karar verilmesi isteminin de reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Dairece eksik incelemeye dayalı ve gerekçesiz olarak karar verildiği, kendisiyle aynı durumdaki kişiler için yapılan ara kararının bu davada yapılmadığı, aynı sebeple ihraç edilen kişiye yönelik tanık beyanının kabul edilmemesine karşın tarafına yönelik olarak tanık beyanının kabul edilmesinin eşitlik ilkesine, hakkaniyete ve adil yargılanma ilkesine aykırılık oluşturduğu, özel hayata saygı hakkının, masumiyet karinesinin, savunma hakkının, suçta ve cezada kanunilik ilkesinin, belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerinin, gerekçeli karar hakkının, hakimlik ve savcılık teminatının ihlal edildiği, Devletine ve demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğüne aykırı hiçbir durumunun bulunmadığı, suç niteliği dahi bulunmayan, işlem tarihinden sonraki olay ve olguların işlem tarihinden önce varmış gibi gösterilerek, işleme hukukilik kazandırılmaya çalışıldığı, haksız tutuklanması sebebiyle Anayasa Mahkemesinin hakkında vermiş olduğu hak ihlaline ilişkin 09/01/2020 tarih ve Başvuru No:2016/21990 sayılı kararında, tanığın beyanının doğrudan somut olgulara dayanmayan kişisel bir görüş olduğununun açıkça belirtilmesine rağmen, Danıştay Beşinci Dairesince verilen temyize konu kararda hangi gerekçe ile beyanlarına itibar edilmeksizin soyut, zaman ve mekan belirtilmeyen tanık beyanına itibar edildiğinin açıklanmadığı, Avrupa Yargıçlar Birliğinin yasal bir kuruluş olduğu, eşinin tutuklu olması, kendisinin iş başvurularının meslekten ihraç edilmesi nedeniyle reddedilmesi, işsiz olması, resmi ve özel kurumlara yaptığı yardım başvurularının reddedilmesi, tayin olduğu sırada tutuklanması sebebiyle evinin bulunmaması ve eşyalarının bir depoda olması, tüm malvarlıklarına tedbir konulması, yakın akrabalarının bile ihraç olması sebebiyle kendilerine yardım etmekten çekinmeleri ve ilkokula giden iki çocuğunun bulunması sebebiyle çok zor durumda kaldığı, görsel ve yazılı basından öğrendiği kadarıyla HSK’nın da üyesi bulunduğu Uluslararası Yargıçlar Birliğinin (EAJ) bölgesel gruplarından birisi olan Avrupa Yargıçlar Birliğine bizzat kendisinin Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası ve hesap numarası ile yardım için başvuruda bulunduğu, o dönemde haksız bir şekilde banka hesaplarına tedbir konulması ve tüm bankalarda, hesap açmasına izin verilmemesi nedeniyle gönderilen parayı … vasıtası ve yasal yollarla T.C. kimlik kartını ibraz ederek aldığı, hakkında beraat kararı veren … Ağır Ceza Mahkemesince de bu hususta aleyhe hiçbir değerlendirme yapılmadığı gibi bunun hiçbir şekilde dikkate dahi alınmadığı, gönderilen paranın bir kısmı ile çocuklarının ihtiyaçlarını karşıladığı, bir kısmını da tutuklu olması sebebiyle eşi için cezaevine yatırdığı, ayrıca, dava konusu işlem sebebiyle parasal ve özlük haklarının ödenmemesiyle mülkiyet hakkının da ihlal edildiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Daire kararında da belirtildiği üzere, davacı hakkında … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan açılan ceza davasında, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 223/2-e maddesi uyarınca anılan suçu işlediğinin sabit olmadığı (delil yetersizliği) gerekçesiyle beraatine karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
667 sayılı KHK uyarınca, hâkimlerin ve savcıların terör örgütüne üyelik ve mensubiyeti bulunmasa da terör örgütü ile iltisaklı veya irtibatlı olmaları nedeniyle meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına yönelik işlem tesis edilebilmesi mümkündür. Nitekim dava konusu işlemler de davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisak ve irtibatının bulunduğu gerekçesiyle tesis edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi, 14/11/2019 tarih ve E:2018/89, K:2019/84 sayılı kararında iltisaklı kavramını ”kavuşan, bitişen, birleşen”, irtibatlı kavramını ise ”bağlantılı” olarak tanımlamış, bu kavramların hukuki niteliği ve objektif anlamının yargı içtihatlarıyla belirlenebileceğini belirtmiştir. Bu kavramlar ile, kişilerin cezai sorumluluğunu gerektiren örgüte üyelik ve mensubiyet kavramlarına nazaran terör örgütleri ile daha az yoğun ve atipik bir bağlantının vurgulandığı açıktır. Bu kapsamda kişilerin terör örgütleri ile irtibat ve iltisaklarının ortaya konulabilmesi için, örgütün amaçlarının gerçekleştirilmesi ya da örgütten yarar sağlamak maksadıyla gerek örgütten gelen talimatlar doğrultusunda gerekse inisiyatif alarak bulundukları hâl ve hareketler neticesinde örgüte veya kendilerine yarar sağladıkları ya da örgüt ile amaç birliği veya sosyal birliktelik görünümü içinde oldukları yönünde kanaat oluşması yeterlidir.
Bu itibarla, davacının silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan beraatine karar verilmiş ise de, ceza muhakemesinde terör örgütüne üye olma suçu yönünden delil olarak değerlendirilemeyecek bir kısım fiil ve davranışlar ile bunlara ilişkin bilgi ve belgeler, üstün bir kamu gücü olan yargı yetkisini kullanan hâkim ve savcılar hakkında tesis edilen idari tedbir niteliğindeki işlemlerde terör örgütüne irtibat veya iltisakın sübut bulup bulmadığı yönünden örgüt üyeliğine göre farklı değerlendirilebilecektir.
Bu çerçevede, davacının terör örgütü ile iltisak veya irtibatının bulunup bulunmadığına yönelik yargısal denetime ilişkin işbu dava dosyasında yer verilen tespitler birlikte değerlendirildiğinde, davacının FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu sonucuna varıldığından bahisle verilen Danıştay Beşinci Dairesi kararı usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 22/04/2021 tarih ve E:2017/6282, K:2021/1187 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Adli yardım kararından dolayı ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama giderinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacıdan tahsili için Dairesince müzekkere yazılmasına,
4. Kesin olarak, 02/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.