Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2021/2996 E. 2023/62 K. 25.01.2023 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2021/2996 E.  ,  2023/62 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/2996
Karar No : 2023/62

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 22/04/2021 tarih ve E:2017/94, K:2021/1186 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile bu karara karşı yapılan yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin yine aynı Kurulun … tarih ve … sayılı kararının iptaline, bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı mali haklarının ödenmesine ve sosyal haklarının iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 22/04/2021 tarih ve E:2017/94, K:2021/1186 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin iddiaları ile davacının işbu dava dosyası ile Dairelerinin 2016/51584 sayılı esasında kayıtlı bulunan dava dosyasının birleştirilmesi istemi yerinde görülmemiş,
“Maddi Olay ve Hukuki Süreç” ile “İlgili Mevzuat”a yer verilmiş; “Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç”, “FETÖ’ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler”, “Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü”, “Dava Konusu Edilen Kararın Hukuki Niteliği” başlıkları altında genel; “Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi” başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacı hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının … tarih ve Soruşturma No:… , K:… sayılı kararı ile “silahlı terör örgütüne üye olma, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçunun beraberinde başka suç işleme” suçlarından kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğinin görüldüğü, davacı hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş olmasının idari yargılama yönünden bağlayıcılığı bulunmadığı,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacının örgüt içinde yer aldığına, örgüte ait evde kaldığına ve diğer hususlara yönelik yer verilen tanık beyanı ile davacının tanık beyanına karşı beyanlarının değerlendirilmesi sonucunda, FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı,
HTS kayıtları yönünden, davacı hakkında “FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma” suçu kapsamında işlem yapılan çok sayıda kişi ile yaptığı görüşmeleri içerir HTS kayıtları bulunmasının diğer tespitlerle birlikte değerlendirildiğinde anılan örgütle iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğu sonucuna varıldığı,
Unvanlı görev yönünden, davacının FETÖ/PDY terör örgütünün Adalet Bakanlığında etkin olduğu dönemde daha önce bu yönde bir tecrübesi olmadığı halde Bakanlığın en kritik birimlerinden biri olan Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığında görevlendirilmesi birlikte değerlendirildiğinde, davacının FETÖ ile irtibat ve iltisakı olduğu sonucuna varıldığı belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından dava konusu kararda hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu kararda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı mali haklarının ödenmesi ve sosyal haklarının iadesine karar verilmesine yönelik isteminin de reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava konusu kararlar tesis edilirken, hiçbir aşamada savunmasının alınmadığı, bu sebeple savunma hakkının ihlal edildiği, usulüne uygun şekilde soruşturma yapılmadığı, suç ve cezaların şahsiliği ve geriye yürümezliği ilkesinin, masumiyet karinesinin, adil yargılanma hakkının ihlal edildiği, kararların tesisinde kişiselleştirme olmadığı, karara esas alınan bir takım delillerin dava dosyasına sonradan girdiği, tarafına isnat edilen suçlamaların belli olmadığı, davalı idarenin Anayasal ve yasal güvenceleri yok saydığı, davaya konu kararların gerekçesiz olduğu, Anayasa’ya, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’na, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ve ilgili mevzuata aykırı olarak usule ilişkin işlemlere riayet edilmediği ileri sürülerek dava konusu kararların hukuka aykırı olduğu, aleyhine olan tek tanık beyanı hükme esas alınırken lehine olan üç tanığın ifadelerine yer verilmediği, HTS kayıtlarının aleyhine delil olarak kullanılamayacağı, ceza soruşturmasında aynı delillerle hakkında hiçbir işlem yapılmadığı, unvanlı görev olarak nitelendirilen Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığında tetkik hakimliği görevinin talep edilen bir görev olmadığı, söz konusu Kurumun devletin bir kurumu olduğu ve burada çalışmanın suç sayılamayacağı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin ve Anayasaya aykırılık iddiası ciddi görülmeyerek gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Öte yandan, Davacı hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının … tarih ve Soruşturma No:…, K:… sayılı kararı ile “silahlı terör örgütüne üye olma, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçunun beraberinde başka suç işleme” suçlarından kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.
667 sayılı KHK uyarınca, hâkimlerin ve savcıların terör örgütüne üyelik ve mensubiyeti bulunmasa da terör örgütü ile iltisaklı veya irtibatlı olmaları nedeniyle meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına yönelik işlem tesis edilebilmesi mümkündür. Nitekim dava konusu işlemler de davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisak ve irtibatının bulunduğu gerekçesiyle tesis edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi, 14/11/2019 tarih ve E:2018/89, K:2019/84 sayılı kararında iltisaklı kavramını ”kavuşan, bitişen, birleşen”, irtibatlı kavramını ise ”bağlantılı” olarak tanımlamış, bu kavramların hukuki niteliği ve objektif anlamının yargı içtihatlarıyla belirlenebileceğini belirtmiştir. Bu kavramlar ile, kişilerin cezai sorumluluğunu gerektiren örgüte üyelik ve mensubiyet kavramlarına nazaran terör örgütleri ile daha az yoğun ve atipik bir bağlantının vurgulandığı açıktır. Bu kapsamda, kişilerin terör örgütleri ile irtibat ve iltisaklarının ortaya konulabilmesi için, örgütün amaçlarının gerçekleştirilmesi ya da örgütten yarar sağlamak maksadıyla gerek örgütten gelen talimatlar doğrultusunda gerekse inisiyatif alarak bulundukları hâl ve hareketler neticesinde örgüte veya kendilerine yarar sağladıkları ya da örgüt ile amaç birliği veya sosyal birliktelik görünümü içinde oldukları yönünde kanaat oluşması yeterlidir.
Bu itibarla, davacı hakkında silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş ise de, ceza muhakemesinde terör örgütüne üye olma suçu yönünden delil olarak değerlendirilemeyecek bir kısım fiil ve davranışlar ile bunlara ilişkin bilgi ve belgeler, üstün bir kamu gücü olan yargı yetkisini kullanan hâkim ve savcılar hakkında tesis edilen idari tedbir niteliğindeki işlemlerde terör örgütüne irtibat veya iltisakın sübut bulup bulmadığı yönünden örgüt üyeliğine göre farklı değerlendirilebilecektir.
Bu çerçevede, davacının terör örgütü ile iltisak veya irtibatının bulunup bulunmadığına yönelik yargısal denetime ilişkin işbu dava dosyasında yer verilen tespitler birlikte değerlendirildiğinde, davacının FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu sonucuna varıldığından bahisle verilen Danıştay Beşinci Dairesi kararı usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 22/04/2021 tarih ve E:2017/94, K:2021/1186 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Adli yardım kararından dolayı ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama giderlerinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacıdan tahsili için Dairesince müzekkere yazılmasına,
4. Kesin olarak, 25/01/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.