Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2021/2688 E. 2023/51 K. 23.01.2023 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2021/2688 E.  ,  2023/51 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/2688
Karar No : 2023/51

TEMYİZ EDEN (DAVACI) :…
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 13/04/2021 tarih ve E:2017/3371, K:2021/1031 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile bu karara karşı yaptığı yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin aynı Kurulun … tarih ve … sayılı kararının iptaline, bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının hak ediş tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine ve 667 sayılı KHK’nın 3/1 maddesinin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 13/04/2021 tarih ve E:2017/3371, K:2021/1031 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin itirazları yerinde, davacının 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 3/1. maddesi ile ilgili Anayasa’ya aykırılık iddiası ise ciddi görülmeyerek işin esasına geçilmiş,
“Maddi Olay ve Hukuki Süreç” ile “İlgili Mevzuat”a yer verilmiş; “Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç”, “FETÖ’ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler”, “Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü”, “Dava Konusu Edilen Kararın Hukuki Niteliği” başlıkları altında genel; “Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi” başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacının, ceza yargılaması sonucunda … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:.. sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan, 6 yıl 3 ay mahkumiyetine karar verildiği, Dairelerinin karar verdiği tarih itibarıyla UYAP ortamından yapılan inceleme sonucu anılan mahkumiyet kararının kesinleşmediğinin görüldüğü,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacının örgüt mensubu olduğuna, örgüt toplantılarına katıldığına ve diğer hususlara yönelik ifadelerin değerlendirilmesi sonucunda, davacının beyanlarına itibar edilmeyerek FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı,
YARSAV üyeliği yönünden, davacının YARSAV üyeliğinin FETÖ ile iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olarak değerlendirildiği,
Üst aramasında ele geçirilen 1 Amerikan doları yönünden, 17/07/2016 tarihli Yakalama ve Üst Arama Tutanağına göre, davacının 17/07/2016 tarihinde yapılan üst aramasında … seri numaralı 1 doların ele geçirilmiş olmasının, davacının anılan örgütle iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olarak değerlendirildiği,
HTS kayıtları yönünden, haklarında FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçu kapsamında işlem yapılan kişilerle yaptığı görüşmeleri içerir HTS kayıtlarının, davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğu sonucuna varıldığı belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından dava konusu kararda hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu kararda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının hak ediş tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesine yönelik isteminin de reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Danıştay Beşinci Dairesinin karara esas aldığı mahkûmiyet kararının Yargıtay tarafından bozulduğu ve devamında Ağır Ceza Mahkemesince silahlı terör örgütüne üye olma suçundan beraatına karar verildiği, lehine gelişen bu durumun gözetilerek temyize konu kararın bozulması gerektiği; Daire tarafından karara esas alınan tanık beyanlarının dedikoduya dayandığı ve yalandan ibaret olduğu, kararın bu beyanlara dayanılarak verilmemesi gerektiği, tanıklardan … ve …’nın ifadelerinde aleyhine değerlendirilebilecek hususların bulunmadığı, bu ifadelerin lehe oldukları, … ve … ‘nin ifadelerinin duyum ve dedikodu içerikli olduğu, mahkeme tarafından bu tanıklarla yüzleştirilip ifadelerinin tekrar alınmasının gerektiği, … isimli tanığın ifadelerinin yalan ve çelişkilerle dolu olduğu, anılan kişiyi beyan ettiğinin aksine, kimseyle tanıştırmadığı, bu itirafçı tanığın katıldığı herhangi bir örgüt toplantısına katılmadığı, aramalarda ele geçirilen bir doların örgütle irtibat ve iltisakını gösteremeyeceği, anılan paranın kayınbiraderinin düğününde çocuklara ve gelin arabasının önünü kesenlere dağıtılan dolardan olduğu, düğünün yapıldığı 2015 yılında doların 2,5 TL ye denk geldiği için düğünlerde genelde bir dolar dağıtıldığı ve çocuğunun da düğünden aldığı parayı arabaya düşürdüğü için alıp o parayı cüzdanına koymuş olduğu, bir doların E serisinden olduğu için arama sonrasında el konulmadığı; YARSAV’a 2007 yılında Danıştay üyelerinin ve Yargıtay üyelerinin de üye olduğu dönemde üye olduğu, üye olurken zorunlu olarak ödemek zorunda olduğu başvuru ücreti hariç hiçbir ödemesinin olmadığı, seçimlerde oy kullanmadığı, üyeliğiyle örgütün ilgisinin bulunmadığı; HTS kayıtlarında ByLock kullanıcılarıyla görüşmeleri tespit edildi ise de o kişilerin meslektaşları olduğu ve anılan uygulamaları kullandıklarını bilmediği, sosyal ilişkiler kapsamında görüştüğü, bu hususun aleyhine delil olarak kullanılamayacağı; hakkında tesis edilen meslekten çıkarma cezası verilirken kendisine savunma hakkı verilmediği, adil yargılanma hakkının ihlal edildiği; ayrıca 667 sayılı KHK ‘nın Anayasaya aykırı olduğu ve Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde, Anayasaya aykırılık iddiası ise ciddi görülmeyerek gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Davacının ceza yargılaması sonucunda … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan, 6 yıl 3 ay mahkumiyetine karar verildiği, anılan kararın …(kapatılan)… Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile bozulması üzerine … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan beraat kararı verildiği ve anılan kararın istinaf edilmeyerek kesinleştiği anlaşılmıştır
667 sayılı KHK uyarınca, hâkimlerin ve savcıların terör örgütüne üyelik ve mensubiyeti bulunmasa da terör örgütü ile iltisaklı veya irtibatlı olmaları nedeniyle meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına yönelik işlem tesis edilebilmesi mümkündür. Nitekim dava konusu işlemler de davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisak ve irtibatının bulunduğu gerekçesiyle tesis edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi, 14/11/2019 tarih ve E:2018/89, K:2019/84 sayılı kararında iltisaklı kavramını ”kavuşan, bitişen, birleşen”, irtibatlı kavramını ise ”bağlantılı” olarak tanımlamış, bu kavramların hukuki niteliği ve objektif anlamının yargı içtihatlarıyla belirlenebileceğini belirtmiştir. Bu kavramlar ile, kişilerin cezai sorumluluğunu gerektiren örgüte üyelik ve mensubiyet kavramlarına nazaran terör örgütleri ile daha az yoğun ve atipik bir bağlantının vurgulandığı açıktır. Bu kapsamda, kişilerin terör örgütleri ile irtibat ve iltisaklarının ortaya konulabilmesi için, örgütün amaçlarının gerçekleştirilmesi ya da örgütten yarar sağlamak maksadıyla gerek örgütten gelen talimatlar doğrultusunda gerekse inisiyatif alarak bulundukları hâl ve hareketler neticesinde örgüte veya kendilerine yarar sağladıkları ya da örgüt ile amaç birliği veya sosyal birliktelik görünümü içinde oldukları yönünde kanaat oluşması yeterlidir.
Bu itibarla, davacının silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan beraatine karar verilmiş ise de, ceza muhakemesinde terör örgütüne üye olma suçu yönünden delil olarak değerlendirilemeyecek bir kısım fiil ve davranışlar ile bunlara ilişkin bilgi ve belgeler, üstün bir kamu gücü olan yargı yetkisini kullanan hâkim ve savcılar hakkında tesis edilen idari tedbir niteliğindeki işlemlerde terör örgütüne irtibat veya iltisakın sübut bulup bulmadığı yönünden örgüt üyeliğine göre farklı değerlendirilebilecektir.
Bu çerçevede, davacının terör örgütü ile iltisak veya irtibatının bulunup bulunmadığına yönelik yargısal denetime ilişkin işbu dava dosyasında yer verilen tespitler birlikte değerlendirildiğinde, davacının FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu sonucuna varıldığından bahisle verilen Danıştay Beşinci Dairesi kararı usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 13/04/2021 tarih ve E:2017/3371, K:2021/1031 sayılı kararının ONANMASINA,
3.Adli yardım kararından dolayı ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama giderinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacıdan tahsili için Dairesince müzekkere yazılmasına,
4.Kesin olarak, 23/01/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.