Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2021/2583 E. 2022/476 K. 16.02.2022 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2021/2583 E.  ,  2022/476 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/2583
Karar No : 2022/476

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri ….
2- …. Rektörlüğü
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci Dairesinin … tarih ve E:…, K:.. sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalında uzmanlık öğrencisi iken 692 sayılı KHK ile kamu görevinden ihraç edilen davacının, … tarih ve … sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7143 sayılı Kanun ile 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na eklenen Geçici 78. maddede kurala bağlanan öğrenci affından yararlanmak suretiyle uzmanlık eğitimine devam etmek istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin … tarih ve …. sayılı işlem ile bu işleme dayanak gösterilen 26/04/2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği’nin 13. maddesinin 9. fıkrasının 2. cümlesinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti:Danıştay Sekizinci Dairesinin 14/04/2021 tarih ve E:2018/6369, K:2021/2224 sayılı kararıyla;
Davalı Sağlık Bakanlığının usule ilişkin itirazı yerinde görülmeyerek;
18/05/2018 tarih ve 30425 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na 7143 sayılı Kanun ile eklenen Geçici 78. madde, dava konusu Yönetmeliğin yürürlük tarihi itibarıyla yürürlükte olan 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 22. maddesi, Bakanlar Kurulunca 05/06/2017 tarihinde kararlaştırılan ve 14/07/2017 tarih ve 30124 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 692 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 1. maddesi ile 26/04/2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği’nin 13. maddesinin 9. fıkrası belirtilerek;
Dava Konusu Yönetmelik maddesi yönünden;
1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun ve 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 22. maddesi ile verilen yetkiye dayanılarak, Sağlık Bakanlığı tarafından, tıp ve diş hekimliği alanlarında uzmanlık eğitimi, uzmanlık belgelerinin verilmesi ve Tıpta Uzmanlık Kurulunun çalışma usul ve esaslarının düzenlenmesi amacıyla dava konusu Yönetmeliğin hazırlanarak yürürlüğe konulduğu, Sağlık Bakanlığına yönetmelik hazırlanması için verilen yetkinin, davaya konu madde bakımından, ”kanuni idare” ilkesi uyarınca usulüne uygun kullanılıp kullanılmadığının yargısal olarak denetlenmesi gerektiği;
Tıp fakültelerinden mezun olan hekimlerin belli bir alanda uzmanlaşabilmesi için almaları gereken uzmanlık eğitiminin, yarışma esasına dayanan mesleki bilgi sınavı olan uzmanlık eğitimine giriş sınavında başarılı olunması sonrasında başladığı ve uzman hekim olabilmenin önemli bir basamağını oluşturduğu, bu önem ve özelliği nedeniyle uzmanlık öğrencilerinin atanma şartlarını taşımaları ve eğitim süreci boyunca atanma şartlarını kaybetmemeleri gerektiği;
Her ne kadar, yerleştirildikleri kurumun atama şartlarını taşımayanların, uzmanlık eğitimine başlatılmayacağı ve şartlardan herhangi birini taşımadığı sonradan anlaşılanlar ile uzmanlık eğitimi sırasında bu şartlardan herhangi birini kaybedenlerin uzmanlık eğitimine son verileceğine yönelik olarak 1219 sayılı Kanun’da ve 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de açık bir yetki verilmemiş ise de, anılan hükümler irdelendiğinde, idarenin sahip olduğu düzenleme yapma yetkisinin, kapsam itibarıyla tıpta uzmanlık eğitimine kabule ilişkin kuralları belirleme, eğitim sürecine yönelik program ve müfredatın içeriğini tespit etme ve eğitimin mezuniyet ya da ilişiğin kesilmesi şeklinde sonlandırılmasına ilişkin hususları belirlemeyi içerdiği;
Zira; uzmanlık eğitimine kabul ve eğitimin içeriğini belirleme konusunda, düzenleme yapma imkanı tanıyan yetkinin, eğitime kabulde atama şartlarının belirlenmesi, atama şartlarını taşımayanların eğitime başlatılmaması ve şartlardan herhangi birini taşımadığı sonradan anlaşılanlar ile eğitim sırasında bu şartlardan herhangi birini kaybedenlerin uzmanlık eğitimine son verileceğine ilişkin olarak kural koyma imkanı tanımadığının söylenemeyeceği, bir başka ifadeyle, idarenin sahip olduğu yetkinin bir bütün olarak eğitim sürecinin başlatılmasından sonuçlandırılmasına kadar tüm süreci kapsadığı;
Bu bağlamda; tıpta uzmanlık eğitimini bir bütün halinde düzenleme yetkisine sahip idare tarafından, eğitimin kamu yararına ve hizmet gereklerine uygun bir biçimde yürütümünün sağlanması adına ihdas edilen dava konusu düzenlemenin, üst hukuk normlarına ve uzmanlık eğitiminin gereklerine uygun olduğu, düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı;
Dava konusu bireysel işlem yönünden;
Olayda; Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalında uzmanlık öğrencisi iken, 692 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kamu görevinden ihraç edilen davacı tarafından, kamu görevinden ihraç edildiği, öğrencilikten çıkarılmadığı ya da ihraç edilmediği, Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği’nin 3. maddesi uyarınca, uzmanlık eğitimi tanımı dikkate alındığında, eğitim ve öğretimini tamamlaması gerektiği, diğer fakültelerdeki öğrenciler bakımından kamu görevinden ihraç olduklarında da eğitimlerinin devam ettikleri, Anayasa’nın 10 ve 42. maddeleri gereği eğitim hakkının eşitlik ilkesine uygun olarak tanınması gerektiği, tıpta uzmanlık eğitiminin Anayasa ile koruma altına alınan eğitim hakkı kapsamında yer aldığı, hakkında yürütülen ceza davası sonuçlanmadan, salt kamu görevinden ihraç edilmiş olmasının mağduriyetine yol açtığı, mali ve özlük hak istemi olmadan, 7143 sayılı Kanun ile kabul edilen öğrenci affı kapsamında uzmanlık eğitimine devam etmek istemiyle 16/08/2018 tarihinde davalı Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörlüğüne yaptığı başvurunun, tıpta uzmanlık eğitimi görenlerin tamamının, lisansüstü eğitim sürecinden farklı olarak kadroya bağlı olduğu ve Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği’nin 13. maddesinin 9. fıkrası uyarınca uzmanlık eğitimine devam etmesinin uygun bulunmadığından bahisle reddi üzerine işbu davanın açıldığı;
Eğitim sistemimizde zaman zaman gündeme gelen ve kamuoyunda öğrenci affı olarak bilinen kanunların, değişik nedenlerle eğitim gördükleri eğitim kurumundan ilişiği kesilen öğrencilerin yeniden eğitim öğretim sürecine kazandırılması amacıyla çıkarıldığı, ilgililerin, öğrenci affından yararlanarak, eğitimlerine devam edebilmeleri için, af kanunu kapsamında yer almaları gerektiği;
Davacı, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na 7143 sayılı Kanun ile eklenen Geçici 78. madde kurala bağlanan öğrenci affından yararlanmak suretiyle uzmanlık eğitimine devam etmek istemekte ise de, anılan maddede; terör suçundan hüküm giyenler ile terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı nedeniyle ilişiği kesilenlerin, öğrenci affı kapsamı dışında tutulduğu dikkate alındığında, davacının 692 sayılı KHK ile kamu görevinden ihraç edilmesi nedeniyle af kanunu kapsamında yer almadığı ve af kanunundan yararlanarak uzmanlık eğitimine devam etmesinin mümkün olmadığı;
Bununla birlikte; tıpta uzmanlık mevzuatının bir bütün olarak değerlendirilmesinden; uzmanlık öğrencilerinin, uzmanlık eğitim sürecinde araştırma ve eğitim çalışmalarında bulunmaları gerekmekle birlikte, uzmanlık eğitiminin niteliği gereği eğitim sorumlusunun gözetim ve denetiminde, sağlık hizmeti sunumunda da görev almaları gerektiği;
Eğitim ve sağlık hizmet sunumu faaliyetlerinin birbirinden ayrılmasının mümkün olmadığı gibi bir uyum içerisinde yürütülmesinin, uzmanlık eğitiminin amacına ulaşması için zorunlu olduğu, bu bakımdan; araştırma ve eğitim çalışmaları yanında sağlık hizmet sunumuna dayalı bir eğitim olan uzmanlık eğitiminde, uzmanlık öğrencilerinin kadro unvanları ne olursa olsun, tercih ettikleri kuruma göre farklı statülerde istihdam edileceği ve tabi oldukları istihdam şekline göre sahip olmaları gereken şartları taşımalarının zorunlu olduğu;
Bu itibarla; Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği’nin 11. maddesi gereği uzmanlık öğrencilerinin istihdam şeklinin, kurumların özel mevzuatına tabi olduğu; davacının, bir devlet üniversitesinde araştırma görevlisi olarak görev yaptığı ve araştırma görevlisi sınıfında kamu görevini ifa etmekte iken, 692 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarıldığı ve bu Kararname uyarınca kamu görevinden çıkarılanların, bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemeyecekleri dikkate alındığında, davacının kadro hakkı tanınmaksızın, tıpta uzmanlık eğitimini tamamlaması gerektiği iddiasına itibar edilmediği;
Öte yandan; Anayasa Mahkemesi kararlarında; Anayasa’da kurala bağlanan eşitlik ilkesinin eylemli eşitlik değil, hukuksal eşitlik olduğu, aynı hukuki durumda olanların aynı, farklı hukuki durumda olanların farklı kurallara bağlı tutulmasının eşitlik ilkesini ihlal etmeyeceğinin ifade edildiği;
Davacı tarafından; tıpta uzmanlık dışındaki diğer fakültelerde öğrencilerin, kamu görevinden ihraç olduklarında da, eğitimlerinin devam ettiği, yabancıların da uzmanlık eğitimi yapabildiği, Anayasa’nın 10 ve 42. maddeleri gereği eğitim hakkının eşitlik ilkesine uygun olarak tanınması gerektiği öne sürülmüş ise de, uzmanlık eğitiminin yukarıda aktarılan ve diğer eğitimlerden farklı olan niteliği ve uzmanlık eğitimi yapan Türk vatandaşları ile yabancı uyrukluların statüsünün farklı olduğu ve farklı hukuki statüde olanların farklı kurallara tabi tutulacağı dikkate alındığında, davacının bu iddiasının da kabulünün mümkün olmadığı;
Bu durumda; davacının 692 sayılı KHK ile kamu görevinden ihraç edilmesi nedeniyle af kanunu kapsamında yer almaması nedeniyle af kanunundan yararlanarak uzmanlık eğitimine devam etmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığından, dava konusu bireysel işlemde de hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, 692 sayılı KHK ile temel hakları ihlal eden düzenleme yapıldığı, Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca aynı konuda bir uluslararası sözleşme hükmü varsa o hükmün uygulanması gerektiği, temyize konu kararda temel haklara ilişkin iddiaların tartışılmadığı, gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği, 2018 yılında açılan davada 2021 yılında karar verilmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği, uzman olması engellendiğinden çalışma hakkının ihlal edildiği, kamu görevinden çıkarma işleminin ölçülülük ilkesine aykırı olduğu, dava konusu işlem ile uzun yıllar verilen emeğin yok sayıldığı, bu nedenle kamu yararına aykırı olduğu, özel sağlık kuruluşlarında çalışmasına bir engel bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davalı idareler tarafından, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Diğer yandan, … tarihinde evrak kaydına giren ve Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna hitaben yazılan dilekçe ile … Bölge Adliye Mahkemesi … Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:…. sayılı kararı ile davacı hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan verilen mahkumiyet kararının kaldırıldığı ve davacının beraatine hükmedildiği belirtilerek temyize konu Daire kararının bozulması talep edilmiş ise de;
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na 7143 sayılı Kanun ile eklenen Geçici 78. maddede yer alan “…terör suçundan hüküm giyenler ile terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı nedeniyle ilişiği kesilenler hariç,…” ibaresi dikkate alındığında, hakkında mahkumiyet kararı bulunmasa dahi sayılan şekilde ilişiği kesilenlerin bu hüküm kapsamında öğrenci affından yararlanabilecekler arasında yer almadığı görülmektedir.
Bu durumda, anılan beraat kararının, bakılan davada dava konusu edilen davacının af kanunu kapsamında öğrenciliğe devam etme yönündeki başvurusunun reddi işlemini sakatlar nitelikte bulunmadığı, bu kararın, ancak davacının kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin işleme karşı açılan davada dikkate alınabileceği anlaşıldığından davacının bu iddiasına itibar edilmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 14/04/2021 tarih ve E:2018/6369, K:2021/2224 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 16/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.