Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2021/2249 E. 2023/591 K. 29.03.2023 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2021/2249 E.  ,  2023/591 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/2249
Karar No : 2023/591

TEMYİZ EDENLER:1- (DAVACI): …
VEKİLİ) : Av. …
2- (DAVALI): … Kurulu
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU :Danıştay Beşinci Dairesinin 12/04/2021 tarih ve E:2017/17, K:2021/990 sayılı kararının, vekalet ücreti yönünden temyizen incelenerek bozulması taraflarca karşılıklı olarak istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının iptali ile bu karar nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının açığa alınma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline ve 300.000,00-TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti:Danıştay Beşinci Dairesinin 12/04/2021 tarih ve E:2017/17, K:2021/990 sayılı kararıyla;
Dava konusu … tarih ve … sayılı karara yönelik iptal istemi yönünden:
Davalı idarenin derdestlik dışındaki usule ilişkin itirazları yerinde görülmemiş,
Tarafları ve konusu aynı olan bir davanın, daha önce aynı veya başka bir mahkemede açıldığının ve görülmekte olduğunun saptanması halinde, usul hukukunun temel kavramlarından biri olan derdestlik müessesesinin ifade ettiği ”ilk davanın aynısı olan diğer davaların açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığı” olgusundan hareketle, sonraki davaların derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerektiği,
Derdestlik durumunun ortaya çıkması için; aynı davanın birden fazla açılmış olması ve birinci davanın görülmekte olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği, davaların aynı dava olarak kabul edilebilmesinin de; davaların taraflarının, konularının, dava konusu işlemlerin aynı olmasına bağlı olduğu,
Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının iptali ve bu karar nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının açığa alınma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı, bununla birlikte davacı tarafından aynı işlem yönünden istemi de içeren Dairelerinin E:2016/58735 sayılı dosyasına kayıtlı ayrı bir davanın daha açıldığı ve bu davanın Dairelerinin 12/04/2021 tarih ve E:2016/58735, K:2021/982 sayılı kararı ile reddine karar verildiği, anılan kararın ise henüz kesinleşmediğinin anlaşıldığı,
Buna göre, yukarıda belirtilen ve Dairelerinin E:2016/58735 sayılı esasına kayıtlı dava ile bakılmakta olan bu davanın iptal talebine konu işlem yönünden tarafları, konusu ve sebeplerinin aynı olduğu görüldüğünden, derdestlik nedeniyle bu davanın incelenmesine hukuken imkan bulunmadığı,
300.000,00-TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemi yönünden:
Davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin HSK Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü manevi zararına karşılık olarak 300.000,00-TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemine gelince;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesi ile göndermede bulunulan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun, 04/02/2011 tarih ve 27836 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 450. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı, anılan Kanun’un 447. maddesinin 2. fıkrasında ise, mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na yapılan göndermelerin, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağının hükme bağlandığı,
6100 sayılı Kanun’un 307. maddesinde de feragatin, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlandığı, 309. maddesinde feragat beyanının dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılacağı, 310. maddesinde, feragat ve kabulün, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği, 311. maddesinde ise, feragatin kesin bir hükmün hukuki sonuçlarını doğuracağı hükümlerine yer verildiği,
İncelenmekte olan dava dosyasında, Dairelerinin 17/05/2018 tarihli (Daire kararında sehven 11/04/2018 olarak yazılmıştır) Başkanlık yazısı ile eksik nisbi karar harcının tamamlatılmasının istenilmesi üzerine, feragat yetkisi bulunan davacı vekili tarafından dosyaya sunulan ve 02/07/2018 tarihinde İstanbul Anadolu Hukuk Mahkemeleri Ön Bürosu kaydına giren dilekçe ile manevi tazminat talebinden feragat edildiğinin görüldüğü,
Bu itibarla, davanın 300.000,00-TL manevi tazminatın yasal faiziyle ödenmesi istemine ilişkin kısmından feragat edilmiş olması nedeniyle, davanın anılan kısmının konusuz kaldığı anlaşıldığından, bu istem hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle,
Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının iptali ile davacının bu karar nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının açığa alınma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemi yönünden davanın derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddine, davacının Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü manevi zarara karşılık 300.000,00-TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi istemi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 3.600,00-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından, Dairece dosyaların birleştirilmesi yoluna gidilmediği; aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının hukuka aykırı olduğu, kararın vekalet ücreti yönünden bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, Daire kararında manevi tazminat istemi yönünden idareleri lehine ayrı bir vekalet ücretine hükmedilmemiş olması nedeniyle anılan kararın lehlerine vekalet ücretine hükmedilmemesine ilişkin kısmının bozulması gerektiği, uyuşmazlık konusu olayda; vekilleri aracılığıyla 13/03/2018 tarihinde birinci savunma dilekçesinin sunulduğu, davacının 02/07/2018 tarihinde İstanbul Anadolu Hukuk Mahkemeleri Ön Bürosu kayıtlarına giren dilekçesi ile manevi tazminat talebinden feragat ettiği, dava dosyasının tekemmül aşamasının tamamlanmasından sonra temyize konu kararın verildiği, karar tarihinde yürürlükte bulunan Tarife’ye aykırı bir şekilde sadece bir vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
Davalı idare tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının temyize konu vekalet ücretine ilişkin kısmının aynen onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Davacının temyiz istemi yönünden;
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a)Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b)Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Danıştay Beşinci Dairesi kararının, davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmı Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup davacı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın anılan kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Davalı idarenin temyiz istemi yönünden;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde; temyiz incelemesi sonunda Danıştayın, kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onayacağı hükmüne yer verilmiştir.
2021 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Manevi tazminat davalarında ücret” başlıklı 10. maddesinin 4. fıkrasında, manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücretinin ayrı bir kalem olarak hükmedileceği, “Danıştayda, bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinde görülen dava ve işlerde ücret” başlıklı 15. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştayda ilk derecede veya duruşmalı olarak temyiz yoluyla görülen dava ve işlerde, idari ve vergi dava daireleri genel kurulları ile dava dairelerinde, bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinde birinci savunma dilekçesi süresinin bitimine kadar anlaşmazlığın feragat ya da kabul nedenleriyle ortadan kalkması veya bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi durumunda Tarife’de yazılı ücretin yarısına, diğer durumlarda tamamına hükmedileceği kurala bağlanmış, Tarife’nin İkinci Bölüm İkinci Kısmında, Danıştayda ilk derecede duruşmasız görülen davalarda avukatlık ücreti 3.600,00-TL olarak belirlenmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davanın, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile irtibat ve iltisakının olduğu gerekçesiyle davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve …sayılı kararının iptali, bu karar nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının açığa alınma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili ile bu karar nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü manevi zararına karşılık olarak 300.000,00-TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açıldığı, Dairenin temyize konu kararıyla kısmen davanın derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddine, kısmen feragat nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, davalı idare lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan 2021 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tek bir vekalet ücretine hükmedildiği, manevi tazminat istemi açısından ayrı bir kalem olarak vekalet ücretine hükmedilmediği, diğer taraftan, dava dilekçesinin 13/02/2018 tarihinde davalı idareye tebliğ edilmesi üzerine davalı idarece 13/03/2018 tarihinde avukat aracılığıyla savunma dilekçesi verildiği, ardından davacı vekili tarafından 02/07/2018 tarihli dilekçe ile davanın manevi tazminat talebine ilişkin kısmından feragat edildiği anlaşılmaktadır.
Bu haliyle davacı vekili tarafından 2577 sayılı Kanun’da belirlenen otuz günlük savunma süresinin bitiminden çok sonra feragat dilekçesinin sunulduğu görüldüğünden, manevi tazminat talebi yönünden ayrı bir kalem olarak davalı idare lehine 2021 yılı Avukatlık Agari Ücret Tarifesi’nde yer alan vekalet ücretinin tamamına hükmedilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, davalı idare lehine feragat nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilen manevi tazminat istemi açısından vekalet ücretine hükmedilmemesine yönelik söz konusu eksikliğin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği anlaşıldığından, temyize konu kararın hüküm fıkrasındaki, “Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 3.600.00-TL vekâlet ücretinin” ifadesinin, 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi ve 2021 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 10. maddesinin 4. fıkrası, 15. maddesinin 1. fıkrası ile İkinci Kısmının İkinci Bölümü uyarınca; “Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 3.600,00-TL vekalet ücreti ile feragat nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilen manevi tazminat istemi yönünden belirlenen 3.600,00-TL vekalet ücretinin” şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddine, kısmen karar verilmesine yer olmadığına, 3.600,00-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 12/04/2021 tarih ve E:2017/17, K:2021/990 sayılı kararının, vekalet ücretine ilişkin hüküm fıkrasının “Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 3.600,00-TL vekalet ücreti ile feragat nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilen manevi tazminat istemi yönünden belirlenen 3.600,00-TL vekalet ücretinin” şeklinde düzeltilerek ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 29/03/2023 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- Danıştay Beşinci Dairesince, 2021 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 10. maddesinin 4. fıkrası, 15. maddesinin 1. fıkrası ile İkinci Kısmının İkinci Bölümü uyarınca manevi tazminat istemi yönünden ayrı bir kalem olarak davalı idare lehine anılan Tarife’de yer alan vekalet ücretinin tamamına hükmedilmesi gerekirken, feragat nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilen manevi tazminat talebi yönünden ayrı bir kalem olarak davalı idare lehine anılan Tarife’de yer alan vekalet ücretine hükmedilmemesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Her ne kadar 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde temyiz incelemesinde Danıştayın, kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onayacağı hükmüne yer verilmiş ise de, vekalet ücretine hükmedilip hükmedilmeyeceği, anılan Kanun’un 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın düzeltilerek onanmasını gerektiren, “yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hata ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlık” kapsamında maddi hata olarak değerlendirilebilecek bir husus olmayıp, bu hususun anılan maddenin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın bozulmasını gerektiren “hukuka aykırılık” kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden, vekalet ücreti hakkında da davanın esası hakkında karar vermeye yetkili ve görevli olan Danıştay Beşinci Dairesince karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile temyize konu Daire kararının vekalet ücretine ilişkin kısmının bu yönden bozulması gerektiği oyuyla, kararın bu kısmına katılmıyoruz.

KARŞI OY
XX- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz istemlerinin reddi ile temyize konu kararın aynen onanması gerektiği oyuyla, karara davalı idarenin temyiz istemi yönünden katılmıyorum.