Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2021/179 E. 2022/413 K. 10.02.2022 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2021/179 E.  ,  2022/413 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/179
Karar No : 2022/413

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ….
KARŞI TARAF (DAVALI) : …. Kurulu
VEKİLİ : Av….

İSTEMİN KONUSU :Danıştay Beşinci Dairesinin 01/07/2020 tarih ve E:2017/2427, K:2020/2965 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin … Kurulu … tarih ve … sayılı kararı ile bu karara karşı yapılan yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin … tarih ve … sayılı kararının iptali ve bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı kadro ve özlük haklarının iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 01/07/2020 tarih ve E:2017/2427, K:2020/2965 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin iddialarının yerinde, davacının Anayasa’ya aykırılık iddiasının ise ciddi görülmediği,
“Maddi Olay ve Hukuki Süreç” ile “İlgili Mevzuat”a yer verilmiş; “Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç”, “FETÖ’ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler”, “Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü”, “Dava Konusu Edilen Kararın Hukuki Niteliği” başlıkları altında genel; “Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi” başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacının, ceza yargılaması sonucunda …. Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, Dairelerinin karar verdiği tarih itibarıyla UYAP ortamında yapılan inceleme sonucu anılan mahkumiyet kararının kesinleşmediğinin görüldüğü,
Davacının 2014 yılı HSK seçimlerinde örgütün sözde ”bağımsız” adaylarını desteklediğine ve diğer hususlara yönelik kararda yer verilen ifadeler ile davacının bu ifadelere karşı beyanlarının değerlendirilmesi sonucunda, davacının beyanlarına itibar edilmeyerek FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı,
YARSAV üyeliği yönünden, YARSAV Derneğine üyelik şekli ile ilgili olarak kararda anlatılanlarla birlikte değerlendirildiğinde davacının beyanlarına itibar edilmemiş, davacının YARSAV üyeliğinin FETÖ ile iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olarak değerlendirildiği,
Davacıya ait dijital verilerin incelenmesi neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda yer verilen, davacının fiilen kullandığı cep telefonuna ByLock uygulamasının indirilmiş olmasına dair tespitin, davacının anılan örgütle iltisak veya irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olarak değerlendirildiği,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından dava konusu kararda hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu kararda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı kadro ve özlük haklarının iadesine karar verilmesine yönelik isteminin de reddi gerektiği,
Davacı tarafından dava açma süresi geçtikten sonra verilen 05/09/2018 tarihli savunmaya cevap dilekçesinde dava konusu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı mali haklarının işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine ve sosyal haklarının aynı tarihten itibaren iadesine karar verilmesi talep edilmiş ise de, dosyanın tekemmül aşaması dikkate alındığında ayrı bir davanın konusunu oluşturabilecek nitelikte olan ve davanın genişletilmesi yasağı kapsamında kalan istemin incelenme olanağının bulunmadığı sonucuna varıldığı,
Öte yandan, davacı tarafından, davalı idarece birinci savunma dilekçesinin yasal cevap verme süresinden sonra verildiğinden bahisle söz konusu dilekçenin dikkate alınmaması gerektiğinin ileri sürüldüğü, ancak dava dilekçesinin 03/05/2018 tarihinde davalı idareye tebliğ edilmesi üzerine 10/05/2018 tarihinde davalı idarece cevap verme süresinin uzatılması isteminde bulunulduğu ve Dairelerince 15/05/2018 tarihli ara kararı ile verilen ek süre içerisinde davalı idarece savunma dilekçesinin sunulduğu anlaşıldığından, davacının söz konusu iddiasının yerinde görülmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, temyize konu kararda, dava konusu işlemin dayanağını oluşturan 667 sayılı KHK hakkındaki Anayasa’ya aykırılık iddiası karşılanmadığı, dava konusu işlemin dayanağı olan 667 sayılı KHK’nın 3/1 maddesi ile bu düzenlemeyi kanunlaştıran 6749 sayılı Kanun’nun 3.maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğu, ByLock uygulamasını yüklediği ve kullandığı tespitinin doğru olmadığı, dijital materyallere CMK m.134’e aykırı olarak el konulduğundan hukuka aykırı olarak elde edilen söz konusu verilerin karara esas alınamayacağı, bu delilere yönelik itiraz ve açıklamalarına kararda verilmemesi nedeniyle hukuki dinlenilme, savunma ve gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği, 667 sayılı KHK’nın 3/1 maddesindeki düzenlemenin ve HSK Genel Kurulu’nun davaya konu kararlarının yasallık unsurunu taşımadığı, yargılama esnasında tarafların eşitliği ve delillerin tamamının yargılama makamı önünde tartışılması ilkeleri ile masumiyet karinesinin ihlal edildiği, aleyhine beyanda bulunan bazı tanıkların aynı soruşturma kapsamındaki şüpheliler olduğu, bunların salt kendini kurtarma gayesi ile beyanda bulundukları, diğer tanık beyanlarının ise görgü ve bilgiye dayanmadığı, kişisel yorum ve tahminlerden ibaret olduğu, Yarsav üyeliğinin örgütün talimatları doğrultusunda gerçekleştiğini gösteren hiçbir somut delilin bulunmadığı, ByLock uygulamasını yüklediği ve kullandığı tespitinin doğru olmadığı, aksi yöndeki tespit ve bilirkişi raporunun hukuka ve maddi gerçeğe aykırı olduğu, Anayasa’ya, 2802 sayılı Kanun’a ve ilgili mevzuata aykırı olarak, usule ilişkin işlemlere riayet edilmeden, hiçbir araştırma ve inceleme yapılmadan, usulüne uygun disiplin soruşturması yapılmadan ve savunma alınmadan tesis edilen dava konusu kararla hukuki dinlenilme, isnadın bildirilmesi ve savunma haklarının ihlal edildiği, hakkında hiçbir kişileştirme yapılmadan, aleyhindeki meslekten çıkarmayı gerektirecek somut deliller gösterilmeden, soyut bir takım gerekçelerle değerlendirme yapılmak suretiyle tesis edilen dava konusu kararla hakimlik teminatının ve çalışma ve kamu hizmetlerine girme hakkının açıkça ihlal edildiği, davanın reddine ilişkin temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, davacının Anayasa’ya aykırılık iddiası ciddi görülmeyerek gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 01/07/2020 tarih ve E:2017/2427, K:2020/2965 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Adli yardım kararından dolayı ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama giderinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacıdan tahsili için Dairesince müzekkere yazılmasına,
4. Kesin olarak, 10/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.