Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2021/1784 E. 2023/81 K. 26.01.2023 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2021/1784 E.  ,  2023/81 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/1784
Karar No : 2023/81

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 03/12/2020 tarih ve E:2016/56076, K:2020/5543 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun …tarih ve …sayılı kararı ile bu karara karşı yapılan yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin …tarih ve …sayılı kararının iptaline, yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi ve 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin (6749 sayılı Kanun) 3. maddesinin iptali talebiyle Anayasa Mahkemesine başvurulması istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 03/12/2020 tarih ve E:2016/56076, K:2020/5543 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin iddiaları ile davacının Anayasa’ya aykırılık iddiası yerinde görülmemiş,
“Maddi Olay ve Hukuki Süreç” ile “İlgili Mevzuat”a yer verilmiş; “Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç”, “FETÖ’ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler”, “Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü”, “Dava Konusu Edilen Kararların Hukuki Niteliği” başlıkları altında genel; “Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi” başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacının ceza yargılamasının …Ağır Ceza Mahkemesinin E:…sayılı dosyasında devam ettiğinin görüldüğü,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacının örgütün içinde yer aldığına ve diğer hususlara yönelik ifadeler ile davacının bu ifadelere karşı beyanlarının değerlendirilmesi sonucunda, davacının beyanlarına itibar edilmeyerek FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu,
Diğer hususlar yönünden, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile irtibatlı olduğu gerekçesiyle hakkında soruşturma açılan çok sayıda kişi ile yaptığı görüşmeleri içerir HTS kayıtlarının, davacı hakkında kararda yer verilen diğer tespitlerle birlikte değerlendirildiğinde, davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğu sonucuna varıldığı belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile yukarıda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu işlemlerle özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin, AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir olduğu anlaşıldığından dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte iadesi isteminin de reddi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava konusu işlemin somut bir dayanağının bulunmadığı ve hangi nedenle irtibatlı ve iltisaklı sayıldığına ilişkin herhangi bir açıklama yapılmadığı, delil de gösterilmediği; işlem tarihi itibarıyla hakkında delil bulunmadığı; gösterilen tek delilin beş tanığın soruşturma aşamasındaki ifadelerinin olduğu ancak bu ifadelerin işlem tarihinde mevcut olmadıkları; bu durumun Daire kararında da ifade edilerek sebep ikamesi yapıldığı; dava konusu işlem tarihinden sonra ortaya çıkan delillerin işleme dayanak olarak kabul edilmesinin hukuka uygun olmadığı; tanıklar mahkeme aşamasında, hakkında bilgi sahibi olmadıklarını itiraf ettikleri için soruşturma aşamasındaki ifadelerinin dikkate alınamayacağı; tüm tanıkların mahkemede, kendisinin söz konusu örgütle irtibatı olduğuna dair somut bilgi ve görgü sahibi olmadıklarını açıkça itiraf ettikleri; bu hususu yargılama aşamasında belirtmiş olmasına rağmen Dairece dikkate alınmadığı; soruşturma aşamasındaki tanık ifadelerinin işlemin hukuka uygunluğu değerlendirilirken dikkate alınmasına rağmen aynı tanıkların mahkeme aşamasındaki ifadelerinin dikkate alınmamasının hukuka aykırı bulunduğu; tanık sıfatıyla mahkemede dinlenen F.K.’nın ifadesinde, kendisinin adını örgütün evlerinde, sohbetlerinde ya da başka yerde duymadığını, kendisini hiçbir yerde görmediğini beyan ettiği; aynı kurumda birlikte görev yaptığı bir iş arkadaşı olarak bu ifadenin örgütle irtibatının bulunmadığının açık delili olduğu; ceza yargılaması neticesinde beraat ettiği; soruşturma yapılmadan ve savunma alınmadan işlem tesis edildiği; hangi nedenle örgütle irtibatlı veya iltisaklı sayıldığına ilişkin herhangi bir açıklama yapılmadığı ve hiçbir delil gösterilmediği; atfedilen suç tarihinde yürürlükte olmayan bir kural geçmişe yürütülerek işlem tesis edildiği; HTS kayıtlarının işyeri arkadaşları ya da lojman komşularıyla ilgili olduğu, bu kişilerin o tarihlerde örgüt şüphelisi ya da sanığı olmadıkları ve görüşmelerin de mesleki ya da toplumsal ilişki çerçevesinde yapıldığı, konuşma içeriklerine ilişkin olumsuz bir tespit bulunmadığı belirtilerek, Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Öte yandan, UYAP kayıtlarının incelenmesinden, davacının, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yapılan ceza yargılaması sonucunda, …Ağır Ceza Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararı ile Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/2-e maddesi gereğince beraat ettiği; bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun …Bölge Adliye Mahkemesi … Ceza Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararıyla reddedildiği ve kararın temyiz incelemesinin devam ettiği görülmüştür.
667 sayılı KHK uyarınca, hâkimlerin ve savcıların terör örgütüne üyelik ve mensubiyeti bulunmasa da terör örgütü ile iltisaklı veya irtibatlı olmaları nedeniyle meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına yönelik işlem tesis edilebilmesi mümkündür. Nitekim dava konusu işlem de davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisak ve irtibatının bulunduğu gerekçesiyle tesis edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi, 14/11/2019 tarih ve E:2018/89, K:2019/84 sayılı kararında iltisaklı kavramını ”kavuşan, bitişen, birleşen”, irtibatlı kavramını ise ”bağlantılı” olarak tanımlamış, bu kavramların hukuki niteliği ve objektif anlamının yargı içtihatlarıyla belirlenebileceğini belirtmiştir. Bu kavramlar ile, kişilerin cezai sorumluluğunu gerektiren örgüte üyelik ve mensubiyet kavramlarına nazaran terör örgütleri ile daha az yoğun ve atipik bir bağlantının vurgulandığı açıktır. Bu kapsamda, kişilerin terör örgütleri ile irtibat ve iltisaklarının ortaya konulabilmesi için, örgütün amaçlarının gerçekleştirilmesi ya da örgütten yarar sağlamak maksadıyla gerek örgütten gelen talimatlar doğrultusunda gerekse inisiyatif alarak bulundukları hâl ve hareketler neticesinde örgüte veya kendilerine yarar sağladıkları ya da örgüt ile amaç birliği veya sosyal birliktelik görünümü içinde oldukları yönünde kanaat oluşması yeterlidir.
Bu itibarla, davacının silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan beraatine karar verilmiş ise de, ceza muhakemesinde terör örgütüne üye olma suçu yönünden delil olarak değerlendirilemeyecek bir kısım fiil ve davranışlar ile bunlara ilişkin bilgi ve belgeler, üstün bir kamu gücü olan yargı yetkisini kullanan hâkim ve savcılar hakkında tesis edilen idari tedbir niteliğindeki işlemlerde terör örgütüne irtibat veya iltisakın sübut bulup bulmadığı yönünden örgüt üyeliğine göre farklı değerlendirilebilecektir.
Bu çerçevede, davacının terör örgütü ile iltisak veya irtibatının bulunup bulunmadığına yönelik yargısal denetime ilişkin işbu dava dosyasında yer verilen tespitler birlikte değerlendirildiğinde, davacının FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu sonucuna varıldığından bahisle verilen Danıştay Beşinci Dairesi kararı usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 03/12/2020 tarih ve E:2016/56076, K:2020/5543 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 26/01/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.