Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2021/178 E. 2022/412 K. 10.02.2022 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2021/178 E.  ,  2022/412 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/178
Karar No : 2022/412

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU :Danıştay Beşinci Dairesinin 23/06/2020 tarih ve E:2017/2026, K:2020/2636 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının iptali istenilmiştir.

Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 23/06/2020 tarih ve E:2017/2026, K:2020/2636 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin iddialarının yerinde, görülmediği,

“Maddi Olay ve Hukuki Süreç” ile “İlgili Mevzuat”a yer verilmiş; “Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç”, “FETÖ’ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler”, “Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü”, “Dava Konusu Edilen Kararın Hukuki Niteliği” başlıkları altında genel; “Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi” başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacının, ceza yargılaması sonucunda … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan 1 yıl 13 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, anılan karara karşı yapılan istinaf başvurusu … Bölge Adliye Mahkemesi … Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla reddedildiği, Dairelerinin karar verdiği tarih itibarıyla UYAP ortamında yapılan inceleme sonucu anılan mahkumiyet kararının kesinleşmediğinin görüldüğü,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacının örgütün içinde yer aldığına yönelik kararda yer verilen ifade ile davacının bu ifadeye karşı beyanlarının değerlendirilmesi sonucunda, davacının beyanlarına itibar edilmeyerek FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı,
Davacının, FETÖ lideri tarafından talimatın verildiği 25/12/2013 tarihinden sonra mali açıdan geleceği belirsiz ve risk altında olan bir bankaya toplamda 54.426,69-TL para yatırmasının tasarruf ya da kâr saikiyle izahı mümkün olmadığı, örgüt liderinin talimatı sonrasında örgütün amacına hizmet eden bir finans kuruluşu olan Bankanın mali durumuna destek olmak amacıyla davacı tarafından gerçekleştirilen para yatırma işlemlerinin davacının FETÖ ile iltisak ve irtibatını ortaya koyan bir unsur olduğu sonucuna varıldığı,
Davacının, FETÖ/PDY terör örgütünün Adalet Bakanlığı ve HSK’da etkin olduğu dönemde Daire Başkanı ve Yargıtay Cumhuriyet Savcısı olarak görevlendirilmesinin anılan örgütle iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğu sonucuna varıldığı,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından dava konusu kararda hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, aleyhine beyanda bulunan tanık ifadesinin şahsi görgü ve bilgisi olmayan bir sahsa ait olduğu, hakkında yürütülen ceza yargılamasında dahi karara esas alınmayan bu beyanın dikkate alınmasının hukuka aykırı olduğu, farklı bankalarda mevduat hesabının bulunup bulunmadığı, varsa buralardaki hesap hareketlerinin ne yönde olduğu araştırılmadan ve Asya Katılım Bankasındaki hesap hareketlerinin örgüt üyelerinin anılan banka hesaplarında sergiledikleri temel reflekslerle örtüşüp örtüşmediği hususunda yeterli değerlendirme yapılmadığı, anılan bankayı faizsiz bankacılık anlayışıyla seçtiği ve tasarruflarını değerlendirmek amacıyla kullandığı, örgüt üyelerinin yüklü miktarda para yatırdığı dönemde parasının 1/3’nü çektiği, örgüt üyelerinin paralarını çektiği dönemde ise kendisinin para yatırdığı, dolayısıyla örgüt hiyerarşisine dahil olmadığı, ayrıca örgüt liderinin talimat verdiği tarihten Bankanın TMSF’ye devredildiği tarihe kadar geçen süreçte para çıkışının para girişinden çok daha fazla olduğu, salt bu durumun dahi örgütün talimatı doğrultusunda hareket etmediğini gösterdiği, Bakanlık bünyesinde 8 yıl tetkik hakimlik yaptıktan sonra daire başkanlığına atandığı, anılan görevi hak ettiği ve kendisini bu göreve teklif eden Genel Müdürlerin hiçbirisi hakkında FETÖ/PDY suçlamasıyla işlem yapılmadığı, meslekten çıkarma kararının alındığı tarih itibarıyla ne karar içeriklerinde ne de dosyada hakkında hiçbir somut iddia ve tespit bulunmadığı, davalı idarece delil olarak sunulan bilgi ve belgelerin dava konusu işlem tesis edildikten sonra elde edildiği, karar verdikten ve kesinleştirdikten sonra delillerin toplanması ve usulü işlemlerin ikmalinin hukuki olmadığı ve adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde olduğu, Anayasa ve 2802 sayılı Kanunda belirlenen usul ve güvenceler dikkate alınmadan, hakkında soruşturma açılıp savunması dahi alınmadan tesis dava konusu işlemin açıkça hukuka aykırı olduğu, davanın reddi yolundaki temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 23/06/2020 tarih ve E:2017/2026, K:2020/2636 sayılı kararının ONANMASINA,
3.Kesin olarak, 10/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.