Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2020/948 E. 2020/3632 K. 30.12.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2020/948 E.  ,  2020/3632 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/948
Karar No : 2020/3632

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Hareketi Derneği
VEKİLİ : Av. Kaya Kartal
UETS Kodu: …
KARŞI TARAF (DAVALI) : Tarım ve Orman Bakanlığı
UETS Kodu: … (E- Tebligat)
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onuncu Dairesinin 18/04/2019 tarih ve E:2014/3272, K:2019/3122 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 29/05/2014 tarih ve 29014 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 18/04/2019 tarih ve E:2014/3272, K:2019/3122 sayılı kararıyla;
Bilimsel ve teknolojik gelişmeler çerçevesinde, modern biyoteknoloji kullanılarak elde edilen genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünlerinden kaynaklanabilecek riskleri engellemek, insan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması, sürdürülebilirliğinin sağlanması amacıyla biyogüvenlik sisteminin kurulması ve uygulanması, bu faaliyetlerin denetlenmesi, düzenlenmesi ve izlenmesi ile ilgili usul ve esasları belirlemek amacıyla 26/03/2010 tarih ve 27533 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konulan 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu’nun Tanımlar başlıklı 2. maddesinin (ğ) fıkrasında “bulaşan”ın gıda veya yeme kasten ilave edilmeyen ancak, gıdanın birincil üretim aşaması dâhil üretimi, imalatı, işlenmesi, hazırlanması, işleme tabi tutulması, ambalajlanması, paketlenmesi, nakliyesi veya muhafazası ya da çevresel bulaşma sonucu gıdada bulunan, hayvan tüyü, böcek parçası gibi yabancı maddeler hariç olmak üzere her tür madde, aynı maddenin (i) fıkrasında genetik yapısı değiştirilmiş organizma’nın (GDO) modern biyoteknolojik yöntemler kullanılmak suretiyle gen aktarılarak elde edilmiş, insan dışındaki canlı organizma şeklinde tanımlandığı; Kanun’un Bakanlığın görev ve yetkileri başlıklı 8. maddesinin 4. fıkrasında, insan, hayvan, bitki sağlığı ile çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması amacıyla Kanun kapsamına giren ürünler hakkında tamamen veya kısmen toplatma, mülkiyetin kamuya geçirilmesi, ürünün mahrecine iadesi, faaliyetin geçici olarak durdurulması, ürünün imhası, piyasaya arzı, ticareti ve işlenmesinin yasaklanması gibi ihtiyati tedbirleri almaya ve her türlü düzenlemeyi yapmaya Bakanlığın yetkili olduğunun belirtildiği,
5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu’na dayanılarak çıkarılan dava konusu Yönetmelikle, genetik modifikasyon teknolojisi uygulanan veya uygulanmayan bir üründe, birincil üretim aşaması dahil üretim, imalat, işleme, hazırlama, işleme tabi tutma, ambalajlama, paketleme, nakliye veya muhafaza sırasında ya da çevresel faktörler ile teknik olarak engellenemeyen, önlenemeyen veya tesadüfi olarak bulaşan GDO’ların GDO Bulaşanı olarak tanımlandığı; ürünlerde bulunabilecek en çok GDO Bulaşanı oranının %0.9 olduğunun belirtildiği; bulaşan olarak tespit edilen genlerin Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) (Mülga Biyogüvenlik Kurulu) tarafından onaylanmış olması durumunda ürünlerin onay amacına uygun olarak kullanılabileceğinin düzenlendiği,
Davacının özetle; genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünlerin genel sağlık kurallarını ihlal etmesi nedeniyle tümüyle yasaklanması gerektiğini, Türkiye’de mevcut labaratuvarların çoğunluğunun yasaklı gen saptama kapasitesine sahip olmadığını öne sürdüğü,
Davalı idarece, dava konusu düzenleme yapılmadan önce İstanbul Teknik Üniversitesinden, Orta Doğu Teknik Üniversitesinden, Ankara Üniversitesinden ve Sabancı Üniversitesinden bilimsel görüşlerin alındığı; bu görüşlerde dava konusu düzenlemelerin Avrupa Birliğinin 1829/2003-1830/2003 sayılı Regülasyonlarına uygun bulunduğunun bildirildiği,
Anayasanın 124. maddesinde, Başbakanlığın, bakanlıkların ve kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabileceklerinin hükme bağlandığı,
Yukarıda aktarılan Anayasa hükmü uyarınca, idarelerin kendi görev alanlarını ilgilendiren kanun ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, her zaman yönetmelik çıkarabilme yetkisine sahip bulunduğu
Bu durumda, Kanun’un verdiği yetki çerçevesinde, yukarıda anılan 5977 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına yönelik ve gerekli araştırmalara dayalı olarak yapıldığı anlaşılan dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava konusu Yönetmelik ile mevzuata “GDO bulaşanı” tanımının eklendiği, bu tanımın 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu ve bu Kanuna dayanılarak çıkartılan ana Yönetmelik’te yer almadığı, Kanun’da yer alamayan bu tanımın Yönetmeliğe eklenmesinin hukuka aykırı olduğu, insan ve çevre sağlığını doğrudan ilgilendiren ürünün güvenliğinin üreticinin sorumluluğunda olduğu, oysa dava konusu değişiklik ile ihmalden kaynaklanmış olsun ya da olmasın %0,9’un altındaki GDO’lar yönünden üreticilerin sorumluluğunun kaldırıldığı, ürünlerde yer alan GDO oranının belli bir miktarın altında tutulmasının üründeki tağşiş ya da hilenin ortadan kalktığı anlamına gelmeyeceği, oranına bakılmaksızın GDO’nun her türlü insan ve çevre sağlığına zararlı olduğu, dava konusu düzenlemenin piyasada 150’den fazla üründe GDO tespit edilmesi üzerine tesis edildiği, Bakanlık yetkililerinin basına yansıyan demeçlerinden de bu durumun anlaşıldığı, günümüzde yapılan araştırmalarda anne sütü ve insan kanında GDO parçacıklarının tespit edildiği, bu haliyle dava konusu düzenlemenin Anayasa, Biyogüvenlik Protokolü ve 5977 sayılı Kanun’a aykırı olduğu belirtilerek, temyize konu Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, ülkemizde GDO ürünlerinin denetiminin 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu, Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmelik ile Biyogüvenlik Kurulu kararları doğrultusunda yürütüldüğü, işaret edilen mevzuat doğrultusunda Biyogüvenlik Kurulu tarafından halihazırda gıda sanayinde kullanılmak üzere onay verilen GDO çeşidi bulunmadığı, dolayısıyla yapılan resmi kontrollerde GDO varlığı tespit edilen gıdaların yurda girişine izin verilmediği, dava konusu düzenlemeden önce mevzuatta GDO bulaşanı tanımının yer almadığı, uygulamada karşılaşılan sorunlar nedeniyle Biyogüvenlik Kurulu’nun önerisi üzerine bu kavramın mevzuata alındığı, dava konusu düzenleme uyarınca GDO bulaşanı seviyesinde olsa dahi Biyogüvenlik Kurulu tarafından onay verilmeyen genlerin bulunduğu gıdaların ithal ve piyasaya arzının mümkün olmadığı, dava konusu değişiklik yapılmadan önce taslak hakkında Ankara Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Hacattepe Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi gibi kurumlardan görüş istendiği, gelen olumlu görüş üzerine dava konusu düzenlemelerin yapıldığı, benzer düzenlemenin Avrupa Birliği mevzuatında da yer aldığı belirtilerek, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu 18/04/2019 tarih ve E:2014/3272, K:2019/3122 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya idareye iadesine,
3.Kesin olarak, 30/12/2020 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu 18/04/2019 tarih ve E:2014/3272, K:2019/3122 sayılı kararındaki karşı oyda belirtilen gerekçelerle; davacının temyiz isteminin kabulü ve Daire kararının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.