Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2020/938 E. 2020/2689 K. 25.11.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2020/938 E.  ,  2020/2689 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/938
Karar No : 2020/2689

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLLERİ : Hukuk Müşaviri Av. …
Hukuk Müşaviri Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onuncu Dairesinin 17/09/2019 tarih ve E:2014/4000, K:2019/5783 sayılı kararının yargılama giderleri ile vekalet ücretine ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan “İşyeri hekimliği” konulu, 26/05/2011 tarih ve 17334 sayılı Genelge’nin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 17/09/2019 tarih ve E:2014/4000, K:2019/5783 sayılı kararıyla;
30/01/2010 tarih ve 27478 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5947 sayılı Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 7. maddesi ile 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’un 12. maddesinin 2. ve 3. fıkraları değiştirilerek, 3. fıkrasının 4. cümlesinde “sözleşmeli statüde olanlar da dahil olmak üzere mahalli idareler ile kurum tabipliklerinde çalışan ve döner sermaye ek ödemesi almayan tabipler işyeri hekimliği yapabilir. Döner sermayeli sağlık kuruluşları ise kurumsal olarak işyeri hekimliği hizmeti verebilir. Bu maddenin uygulanmasına ve işyeri hekimliğine ilişkin esaslar Sağlık Bakanlığınca belirlenir.” hükmünün düzenlendiği,
1219 sayılı Kanun’un 12. maddesinin 3. fıkrasının 4. cümlesinin 18/01/2014 tarih ve 28886 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6514 sayılı Kanun’un 21. maddesi ile “Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan ve yöneticilik görevi bulunmayan tabipler ile aile hekimleri, kurum ve kuruluşlarındaki çalışma saatleri dışında ve kurumlarının izniyle aylık otuz saati geçmemek üzere işyeri hekimliği yapabilir.” şeklinde değiştirildiği ve fıkraya 5. cümlesinden sonra gelmek üzere; “Tabipler, işyeri hekimliği eğitimi alma ve işyeri hekimliği belgesine sahip olma şartı aranmaksızın 10’dan az işçi çalıştıran az tehlikeli iş yerlerinin iş yeri hekimliği görevini yapabilirler.” cümlesi eklenmiş olup, bu madde uyarınca kamuda görevli hekimlerin mesai saatleri dışında işyeri hekimliği yapabilir duruma geldikleri, dolayısıyla dava konusu Genelge’nin uygulanma olanağının kalmadığı, nitekim UYAP üzerinden yapılan SGK kaydı sorgulamasında davacının Konya Numune Hastanesinde kamu çalışanı uzman hekim olarak görev yaptığı, aynı zamanda başka bir şirkette de SSK çalışanı olarak iş sağlığı ve danışmanlığı konusunda çalışmaya devam ettiği, dolayısıyla davacının işyeri hekimliği yapabilmekte olduğu,
Bu itibarla, dava konusu Genelge’nin uygulanma olanağı kalmadığı gerekçesiyle dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 2.475,00-TL vekâlet ücreti ile 128,00-TL yargılama giderlerinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, sonradan yürürlüğe giren bir Kanun hükmü nedeniyle davanın konusunun kalmadığı gerekçesiyle işin esasına girilerek haklılık/haksızlık değerlendirilmesi yapılmaksızın yargılama giderleri ile vekalet ücretinin idareleri üzerinde bırakılmasında hukuki isabet bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının temyize konu kısım yönünden onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın davalı idare aleyhine yargılama giderleri ile vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bu kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin 17/09/2019 tarih ve E:2014/4000, K:2019/5783 sayılı kararının temyize konu yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin kısmının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 25/11/2020 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

X- Dava, Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan “İşyeri hekimliği” konulu, 26/05/2011 tarih ve 17334 sayılı Genelge’nin iptaline karar verilmesi istemiyle açılmış, Danıştay Onuncu Dairesince verilen 17/09/2019 tarih ve E:2014/4000, K:2019/5783 sayılı kararda, mevzuatta yapılan değişiklikler sonucu Genelge’nin uygulanma olanağı kalmadığı gerekçesine yer verilmek suretiyle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, davalı idare aleyhine yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmedilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinde, bu Kanun’da hüküm bulunmayan ve madde metninde sayılan hallerde 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun uygulanacağı belirtilmiş, sözü edilen haller arasında “yargılama giderlerine” de yer verilmiş, 04/02/2011 tarih ve 27836 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 450. maddesiyle 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu yürürlükten kaldırılmış, aynı Kanun’un 447. maddesinin 2. fıkrasında ise; “Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/6/1927 tarih ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Yargılama giderinin kapsamı” başlıklı 331. maddesinde yargılama giderlerini oluşturan unsurlar sayılmış, maddenin 1/ğ bendinde; vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücretinin yargılama giderleri arasında olduğu belirtilmiş, Kanun’un “Esastan sonuçlanmayan davada yargılama gideri” başlıklı 331. maddesinin 1. fıkrasında da; “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” kuralına yer verilmiştir.
Temyiz başvurusuna konu kararda, dava konusu Genelge’nin uygulanma olanağı kalmadığından söz edilerek davanın konusunun kalmadığı gerekçesiyle, işin esasına girilerek haklılık/haksızlık değerlendirmesi yapılmaksızın karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesine rağmen yargılama giderlerinin davalı idare üzerinde bırakılmasına karar verildiği ve bu giderler arasında yer alan vekalet ücretinin davalı idarece davacıya ödenmesine hükmedildiği görülmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinde yer alan atıf hükmü uyarınca yargılama giderleri konusunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır. 6100 sayılı Kanun’un 331. maddesinin 1. fıkrasında, davanın konusuz kalması nedeniyle esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde yargılama giderlerinin ne şekilde takdir edileceği hususu düzenlenmiştir. Temyiz başvurusuna konu kararda, dava konusu edilen Kurul kararının daha sonra yürürlükten kaldırıldığından bahisle uyuşmazlığın esası hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiş olması nedeniyle, başvuruya konu kararın hüküm fıkrasında yer alan yargılama giderlerine 6100 sayılı Kanun’un metnine yer verilen 331. maddesinin 1. fıkrasındaki kural çerçevesinde hükmedilmesi gerekir.
Bu durumda; uygulanma olanağı kalmadığından bahisle karar verilmesine yer olmadığı kararıyla neticelenen davada, tarafların davanın açıldığı tarihteki haklılık durumları belirlenip buna göre yargılama giderleri konusunda hüküm kurulması gerekirken, böyle bir değerlendirme yapılmaksızın yargılama giderlerinin ve vekâlet ücretinin davalı idareye yükletilmesine hükmedilmiş olduğundan, temyiz başvurusuna konu kararın bu yönlerden bozulması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyorum.