Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2020/915 E. 2020/1808 K. 12.10.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2020/915 E.  ,  2020/1808 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/915
Karar No : 2020/1808

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Aydın İli, … Mahallesinde bulunan kent meydanına yönelik 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğine ilişkin … tarih ve … sayılı Aydın (Büyükşehir) Belediye Meclis kararı ile bu imar planı çerçevesinde uygulanan ticari projenin ve kent meydanında inşa edilecek birtakım yapıların 30 yıl süre ile işletilmesine ilişkin 27/10/2011 tarihli ihalenin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
Dava konusu imar planının 27/11/2012 tarihinden itibaren otuz gün süreyle belediye ilan tahtasında ilan edildiği ve belediyenin internet sayfasında yayınlandığı, bu ilan süresi içerisinde imar planına karşı itirazda bulunulmadığından imar planına ve içeriği ticari projeye karşı askı tarihinin son gününden itibaren altmış günlük yasal idari dava açma süresi içinde dava açılması gerekirken, 06/03/2014 tarihinde açılan davanın, imar planı ve ticari projenin iptali istemine ilişkin kısmının süre aşımı nedeniyle esasını inceleme olanağının bulunmadığı,
Davanın kent meydanı yapım işine ilişkin ihaleye yönelik kısmına gelince;
Davacının yapılan ihaleye katılmadığı, katılma başvurusunda da bulunmadığı, dolayısıyla ihalenin iptali istemi yönünden davacının iptal davalarında bulunması gereken meşru ve güncel menfaatinin ihlaline yönelik bir durumun söz konusu olmadığı anlaşıldığından, davanın ihaleye yönelik kısmı açısından davacının ehliyetinin bulunmadığı sonucuna varılarak,
1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğine ilişkin … tarih ve … sayılı Aydın (Büyükşehir) Belediye Meclis kararı ile bu imar planı çerçevesinde uygulanan ticari proje yönünden davanın süre aşımı nedeniyle reddine, kent meydanında inşa edilecek birtakım yapıların 30 yıl süre ile işletilmesine ilişkin ihaleye yönelik kısım hakkında ise davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı ve Onüçüncü Daireleri Müşterek Kurulunun 17/02/2016 tarih ve E:2014/4409 K:2016/648 sayılı kararıyla;
Dava konusu taşınmaza yönelik gerçekleştirilen imar planı değişikliğinin 27/11/2012- 27/12/2012 tarihleri arasında askıya çıkarılmak suretiyle ilan edildiği, anılan imar planına herhangi bir itirazda bulunmadığı anlaşılan davacı tarafından, söz konusu imar planı değişikliğinden, kent meydanı olarak düzenlenen dava konusu taşınmazda birtakım inşai faaliyetlerin görülmesi üzerine haberdar olduğu, davalı idareye başvuruda bulunduğu, herhangi bir sonuç alamaması üzerine davanın süresinde açıldığı yönündeki iddialarla bakılmakta olan davanın açıldığının anlaşıldığı,
Bu durumda, İdare Mahkemesince, imar durumuna bağlı olarak hazırlanan avan mimari projeye bağlı olarak alınacak yapı ruhsatları ile imal edilecek yeraltı otopark ve cafe ile ilgili uygulama işlemi niteliği de bulunan ihale işlemi ile birlikte dava konusu edildiği hususu gözetilerek, davacının davanın meydan alanında bulunan bariyerler nedeniyle yapılan imalatı göremediği, sözü edilen bariyerlerin kaldırılması sonucu meydanda yapılanlara muttali olunduğundan davanın süresinde olduğu yönündeki iddiaları araştırılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak davanın imar planı değişikliği ve ticari projeye ilişkin kısmının süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde hukuki isabet görülmediği,

Mahkeme kararının kent meydanına yönelik ihale işleminin ehliyet yönünden reddine ilişkin kısma gelince;
İdare hukuku alanında tek taraflı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen idarî işlemlerin, bu idarî işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceği,
Nitekim, çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması ve imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konularda dava açma ehliyetinin daha geniş yorumlanması gerektiğinin Danıştay içtihatlarıyla da kabul edildiği,
Aydın’da yaşayan davacının ihale konusu kent meydanı alanından faydalanmakta olduğu, bu nedenle kent meydanı üzerinde yapılacak birtakım ticari faaliyetlerin uygun olmayacağını iddia ettiğinin anlaşıldığı,
Bu durumda, ikamet ettiği yerde bulunan ve kent meydanı alanı olarak kullanılan taşınmazın üzerinde inşa edilecek yapıların işletilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada, davacının dava konusu işlemle menfaat bağının bulunduğunun kabulü gerektiğinden, davanın ihaleye yönelik kısmının ehliyet yönünden reddine ilişkin Mahkeme kararının bu kısmında da usul kurallarına uygunluk bulunmadığı sonucuna varılarak, …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti:…. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
Davanın, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğine ilişkin … tarih ve … sayılı Aydın (Büyükşehir) Belediye Meclis kararı ile bu imar planı çerçevesinde uygulanan ticari projeye ilişkin kısmının süre aşımı nedeniyle reddi, kent meydanı yapım işine ilişkin ihaleye yönelik kısmının ise ehliyet yönünden reddi yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, davaya konu edilen alanın kent meydanı olduğundan kamusal alan niteliği taşıdığı ve herkesin hak ve menfaatini ilgilendirdiği, bir dönem belediye meclis üyesi olarak görev yaptığı, dava konusu edilen işlemlerle alanın kent meydanı olmaktan çıkarıldığı, değişiklik yapılırken kamuoyunun konu hakkında aydınlatılmadığı, şantiye etrafına çekilen yüksek perde nedeniyle inşaatın görülemediği, bu nedenle davanın esası incelenmeksizin verilen Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, İdare Mahkemesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile …. İdare Mahkemesi ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Aydın İli, Efeler İlçesi, … Mahallesinde bulunan kent meydanında, … tarih ve … sayılı Aydın (Büyükşehir) Belediye Meclis kararı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği yapılarak, bu alana ticari fonksiyon getirildiğinin ve kent meydanında inşa edilecek birtakım ticari yapıların 30 yıl süre ile işletilmesine ilişkin ihale yapıldığının öğrenilmesi üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, iptal davalarının, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacağı belirtildikten sonra, ilk inceleme konularının belirlendiği, 14. maddenin 3. fıkrasının (c) bendinde dilekçenin ehliyet yönünden de inceleneceği, 15. maddenin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, bu hususta kanuna aykırılık görülmesi halinde davanın reddedileceği hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanun’un 7. maddesinin 4. fıkrasında, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilecekleri hüküm altına alınmış; 11. maddesinde; “İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur.” hükmüne yer verilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanunu’nun 5. maddesinde, uygulama imar planı; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan olarak tanımlanmıştır.
Aynı Kanun’un, “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi ise; “İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.” hükmünü içermektedir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Temyize konu ısrar kararının davanın süre aşımı nedeniyle reddine yönelik kısmı yönünden;
Yargısal içtihatlarda imar planları, ilanı gereken genel düzenleyici işlem olarak kabul edilmiş olduğundan, uygulama işlemi olduğu öne sürülerek işlemin dayanağı imar planının iptalinin istenilmesi halinde planların uygulama işlemlerinin kapsamının ve buna göre de dava açma sürelerinin belirlenmesi gerekmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesinde; ilanı gereken düzenleyici işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilecekleri hüküm altına alınmakla, ilanı gereken düzenleyici işlemler yönünden ilgililere uygulama üzerine dava açma olanağı tanındığı tartışmasızdır.
İmar mevzuatı ve 2577 sayılı Kanun’un 7. maddesi ile üst makamlara başvurmayı düzenleyen 11. maddesi hükümleri karşısında, imar planlarına karşı, bir aylık askı süresi içinde 2577 sayılı Kanun’un 11. maddesi kapsamında başvuruda bulunulması ve bu başvuruya idari dava açma süresinin başlangıç tarihi olan son ilan tarihinden itibaren altmış gün içinde cevap verilmeyerek isteğin reddedilmiş sayılması halinde, bu tarihi takip eden altmış günlük dava açma süresi içinde veya son ilan tarihini izleyen altmış gün içinde cevap verilmek suretiyle isteğin reddedilmesi halinde bu cevap tarihinden itibaren altmış günlük dava açma süresi içinde idari dava açılabileceği; imar planlarına askı süresi içinde bir itirazda bulunulmamış ise davanın, 2577 sayılı Kanun’un 7. maddesi uyarınca imar planının son ilan tarihini izleyen günden itibaren altmış gün içinde açılması gerektiği, ancak bu süreler içerisinde dava açılmamış olması halinde imar planının uygulanmaya konulması ile birlikte uygulama işlemi üzerine işlem ile birlikte imar planına veya doğrudan işlemin dayanağı olan imar planına karşı yeniden dava açma hakkının bulunduğu ve bu aşamada dava açma süresinin uygulama işleminin süresine tabi olduğu hususlarında tartışma bulunmamaktadır.
Uyuşmazlıkta; dava konusu edilen Aydın İli, Efeler İlçesi, … Mahallesinde bulunan kent meydanında, … tarih ve … sayılı Aydın (Büyükşehir) Belediye Meclis kararı ile yapılan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin 27/11/2012-27/12/2012 tarihleri arasında askıya çıkarılmak suretiyle ilan edildiği ve bu askı sürecinde davacı tarafından itirazda bulunulmadığı anlaşılmakta ise de; davacının, dava dilekçesinde, kent meydanında yapılan imar planı değişikliğinden, alanda birtakım inşai faaliyetlerin görülmesi üzerine haberdar olunduğu ve 2014 yılının Ocak ayının ilk haftasına kadar bu inşai faaliyetlerin yüksek saclarla kapatılmak suretiyle görülmesinin engellendiği iddiasında bulunarak, imar planı değişikliği ile birlikte imar uygulama işlemi niteliğindeki, alanda uygulanan ticari projeyi de dava konusu ettiği görülmektedir.
Bu durumda, İdare Mahkemesince, dava konusu edilen ticari projenin niteliği tam olarak ortaya konulduktan ve imar planı değişikliği doğrultusunda kent meydanında yapılan inşai faaliyetlere ilişkin olarak avan projeye göre verilmiş bir yapı ruhsatı, tadilat ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesi gibi dava açma süresine esas alınabilecek nitelikte imar uygulama işlemi tesis edilip edilmediği araştırıldıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın imar planı değişikliği ve ticari projeye ilişkin kısmının süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.
Temyize konu ısrar kararının davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin kısmına gelince;
İdarenin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunun yargısal denetim yoluyla sağlanmasında en etkin araçlardan biri iptal davaları olduğundan, iptal davalarında “menfaat ihlali” olarak tanımlanan subjektif ehliyet koşulunun subjektif hak ihlallerinin giderilmesiyle birlikte idari işlemlerin hukuka uygunluğunun denetlenebilmesi kapsamında belirlenmesi gerektiği açıktır.
Bu bağlamda menfaat ihlali koşulu, davacının idari işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisinin kurulması gereği şeklinde tanımlanmış olup, dava açma ehliyetinin iptal davasına konu olan kararın niteliğine göre idari yargı yerince değerlendirilmesi gerekmektedir.
Nitekim, çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konularda vatandaş, belde veya semt sakini sıfatıyla dava açılabileceği Danıştay içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; görülmekte olan dava kapsamında, Aydın İli, Efeler İlçesi, … Mahallesinde bulunan kent meydanında inşa edilecek birtakım yapıların 30 yıl süre ile işletilmesine ilişkin 27/10/2011 tarihli ihalenin iptalini isteyen davacının Aydın’da yaşadığı ve kent meydanı alanından faydalanmakta olduğu, dava dilekçesinde, kent meydanı üzerinde yapılacak birtakım ticari faaliyetlerin uygun olmayacağı, kamusal kullanım alanının ortadan kaldırılmaya çalışıldığı iddialarına yer verdiği anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlıkta, Aydın İlinde ikamet eden davacının dava açarken ileri sürdüğü iddialar, Yasal düzenleme ve iptal davalarının niteliği ile ihale edilen alanın, kent meydanı olması sebebiyle Aydın’da ikamet eden herkesin kullandığı kamusal alan niteliğinde olduğu hususu dikkate alındığında, davacının dava konusu işlemle menfaat bağının bulunduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu nedenle, İdare Mahkemesi ısrar kararının, davanın ihaleye ilişkin kısmının ehliyet yönünden reddine ilişkin kısmında da usul kurallarına uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, davanın kısmen süre aşımı, kısmen ehliyet yönünden reddi yolundaki İdare Mahkemesi ısrar kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen süre aşımı nedeniyle, kısmen ehliyet yönünden reddine ilişkin …. İdare Mahkemesinin temyize konu … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın …. İdare Mahkemesine gönderilmesine,
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/10/2020 tarihinde, İdare Mahkemesi kararının davanın süre aşımından reddine ilişkin kısmı yönünden oybirliği, ehliyet yönünden reddine ilişkin kısmı yönünden oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; …. İdare Mahkemesince verilen ısrar kararının; kent meydanında inşa edilecek birtakım yapıların 30 yıl süre ile işletilmesine yönelik ihalenin iptali istemi hakkında davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin kısmının, usul ve hukuka uygun bulunduğu, davacının temyiz dilekçesinde ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddi ve temyize konu kararın anılan kısmının onanması gerektiği oyuyla, karara bu kısım yönünden katılmıyoruz.