Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2020/911 E. 2020/1891 K. 19.10.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2020/911 E.  ,  2020/1891 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/911
Karar No : 2020/1891

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Bursa ili, Gürsu ilçesi, … mahallesi, … ada, … parselde yer alan taşınmaz üzerinde yapılan ruhsatsız yapının, yapı tatil zaptı ile mühürlenmesine rağmen mühür fekki yapıldığı gerekçesiyle, davacıya 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesinin 7. fıkrası uyarınca 32.970,00-TL idari para cezası verilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı Gürsu Belediye Encümeni kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Suç ve cezalara ilişkin esaslar” başlıklı 38. maddesine ve 3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 5 ve “İdari müeyyideler” başlıklı 42. maddelerine yer verildikten sonra;
Dava konusu yapı, davacı adına kayıtlı olmakla birlikte, gayri resmi parsel satışı ile …’a satıldığı, söz konusu ruhsatsız yapının … tarafından yapıldığının ise anılan şahsın Mahkemelerine verdiği 07/05/2014 tarihli dilekçe ile sabit olduğu,
Davacı, mühür fekki yaptığından bahisle cezalandırılmış ise de; anılan ruhsatsız yapının ilk olarak 23/10/2013 tarihinde mühürlenerek inşaatın durdurulduğu, söz konusu mührün davacı tarafından fek edildiğinin ise hukuken geçerli somut bir tespite dayanmadığı anlaşıldığından, dava konusu … tarih ve … sayılı Gürsu Belediye Encümen kararının hukuka aykırı olarak tesis edildiği gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Ondördüncü Dairesinin 13/09/2018 tarih ve E:2015/4339, K:2018/5255 sayılı kararıyla;
Davacının, yapının bulunduğu … ada, … parsel sayılı taşınmazı, resmi olmayan yollardan …’a sattığını, adı geçen şahsın da Mahkemeye sunduğu 07/05/2014 tarihli dilekçeyle, ruhsatsız yapının kendisi tarafından yapıldığını ileri sürmesi üzerine, İdare Mahkemesince, mühür fekkine sebep olan eylemi davacının yaptığına dair somut tespit olmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiş ise de, adi satış sözleşmesinin ve … tarafından, söz konusu ruhsatsız yapının kendisi tarafından yapıldığına dair Mahkemeye sunulan dilekçenin, her zaman düzenlenebilecek türden belgeler olduğu da dikkate alındığında, anılan imalatların, taşımazın mülkiyeti davacıda iken yapıldığı sonucuna ulaşılmakla birlikte, anılan aykırılığın başkası tarafından yapıldığına ilişkin somut bilgi ve belgelerin davacı tarafından sunulamadığı,
Bu durumda, 3194 sayılı Kanun’un 42. maddesinde yer alan, para cezası yaptırımının uygulanacağı ruhsata aykırı veya ruhsatsız ‘yapının sahibi’ ibaresinden, inşai faaliyeti yapan kişilerin anlaşılması gerekmekte olup, idarenin yapı tatil tutanağı düzenlemekteki amacının o anki fiili durumu tespit etmek olduğu, davacının, anılan taşınmazın tapuda maliki olduğu yolundaki dava dilekçesindeki beyanı da dikkate alındığında, yapıyı yapanın kendisi olmadığını ispat külfetinin tespit tarihinde malik durumunda olan davacıya ait olduğu, dosyada yer alan bilgi ve belgelerden davacının, yapıyı kendisinin yapmadığını duraksamaya yer vermeyecek şekilde ortaya koyamadığı sonucuna varılarak … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; yapı sahibinin her zaman taşınmaz maliki ile aynı kişi olmayacağı ve “yapı sahibi” ifadesinden fiilen ruhsatsız ya da ruhsata aykırı yapıyı kendi nam ve hesabına yapan kişinin anlaşılması gerektiği hususunda yerleşmiş Danıştay içtihatları bulunduğu, ayrıca yapıyı yapanın kendisi olmadığını ispat külfetinin davacıya yüklenmesinin hukukun genel prensipleri ile bağdaşmadığı, gerekçesi de eklenmek suretiyle dava konusu işlemin iptali yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacı ile … arasında adi yazılı şekilde düzenlenmiş satış sözleşmesinin, geriye yönelik olarak her zaman düzenlenebileceği, davacının, kendisi adına düzenlenmiş dava konusu idari para cezasından kurtulmak için anılan satış sözleşmesini düzenlemiş olabileceği, söz konusu gayri resmi satış sözleşmesinin ispat aracı olarak kullanılamayacağı, davacının, yapıyı yapmadığını duraksamaya yer vermeyecek şekilde ortaya koyamadığı ve dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile … İdare Mahkemesi ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının ONANMASINA,
3. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/10/2020 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

X- … İdare Mahkemesinin temyize konu … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının, Danıştay Ondördüncü Dairesinin 13/09/2018 tarih ve E:2015/4339, K:2018/5255 sayılı kararında yer alan gerekçe doğrultusunda bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.