Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2020/7 E. 2020/1869 K. 15.10.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2020/7 E.  ,  2020/1869 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/7
Karar No : 2020/1869

TEMYİZ EDENLER(DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- …
2- … Bakanlığı- …
VEKİLİ: I. Huk. Müş. Yrd. V. …- Aynı adreste
3- … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ: Hukuk Müşaviri …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onikinci Dairesinin 12/06/2019 tarih ve E:2018/10057, K:2019/4444 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün 8/6. maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının kaldırılarak mesleğe iade edilmesi istemiyle 24/02/2016 tarihinde davalı idareye yapılan başvurunun reddine dair … tarihinde bildirilen … sayılı işlem ile meslekten çıkarma cezasına ilişkin işlemin dayanağı Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün 8/6. maddesinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onikinci Dairesinin 12/06/2019 tarih ve E:2018/10057, K:2019/4444 sayılı kararıyla;
Dava konusu düzenleyici işlem yönünden;
Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün “Meslekten Çıkarma” başlıklı 8. maddesinin altıncı bendinde yer alan “Hırsızlık, gasp, dolandırıcılık, irtikap, rüşvet, zimmet, ihtilas, ırza geçme, ırza tasaddi, sahtecilik, banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması, kalpazanlık, kasden adam öldürme, veya bu suçları işlemeye teşebbüs etmek, emniyeti, suiistimal, yalan yere tanıklık, yalan yere yemin, suç tasnii, iftira,” düzenlemesinin 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu’nun verdiği yetkiye dayanılarak ve normlar hiyerarşisine ve Kanun’un amacına uygun düzenlendiği, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün dayanağını oluşturan 3201 sayılı Kanun’un 83. maddesinin Anayasa Mahkemesinin 29/01/2016 tarih ve 29608 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 13/01/2016 tarih ve E:2015/85, K:2016/3 sayılı kararıyla iptaline ve iptal hükmünün bir yıl sonra yürürlüğe girmesine karar verildiği, iptal kararının yürürlüğünün ertelenmesi ve Anayasa’nın 153. maddesinin beşinci fıkrası gereğince Anayasa Mahkemesi tarafından verilen iptal kararlarının geriye yürümeyeceği kuralı çerçevesinde, kanun koyucu tarafından yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar veya iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihe kadar anılan Tüzük maddesinin yürürlükte olduğu,
Anılan Tüzüğün yerine yürürlüğe giren 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun’un “Geçiş hükümleri” başlıklı Geçici 1. maddesinde yer alan, “(1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce 657 sayılı Kanun, 6413 sayılı Kanun ve 3201 sayılı Kanun ile 23/3/1979 tarih ve 7/17339 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü hükümlerine göre resen veya yetkili disiplin kurullarınca verilmiş olan disiplin cezaları bu Kanun hükümleri uyarınca verilmiş addolunur.” düzenlemesi karşısında da, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün “Meslekten Çıkarma” başlıklı 8/6. maddesine dayanılarak davacı hakkında verilen meslekten çıkarılmasına ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının geçerliliğini koruduğu görüldüğünden, dava konusu düzenlemede hukuka, hizmet gereklerine ve üst hukuk normlarına aykırılık bulunmadığı;
Dava konusu bireysel işlem yönünden;
Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin “Geçiş hükümleri” başlıklı Geçici 1. maddesinde, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü hükümlerine göre resen veya yetkili disiplin kurullarınca verilmiş olan disiplin cezalarının bu Kanun hükümleri uyarınca verilmiş sayılacağı düzenlendiğinden, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün “Meslekten Çıkarma” başlıklı 8/6. maddesine dayanılarak Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile verilen meslekten çıkarma cezasının geçerliliğinin yasa koyucu tarafından korunmuş olduğu,
Davacı hakkında Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün 8/6. maddesi uyarınca verilen meslekten çıkarma cezasının iptali istemiyle açılan davanın … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…,K:… sayılı kararı ile reddedildiği ve kesinleştiği, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün dayanağını oluşturan 3201 sayılı Kanun’un 83. maddesinin Anayasa Mahkemesinin 13/01/2016 tarih ve E:2015/85, K:2016/3 sayılı kararıyla iptal edilmiş olmasının, disiplin cezası ile birlikte ayrıca 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesinin beşinci fıkrası ve 98. maddesinin (b) bendi uyarınca memuriyeti sona erdirilen davacıya yeniden atanma hakkı vermediği, işlem tarihinde yürürlükte olan 3201 sayılı Kanun’un 82/1-(E) maddesinde yer alan “Meslekten çıkarma: Memurun, Emniyet örgütü hizmetlerinde bir daha çalıştırılmamak üzere meslekten çıkarılmasıdır.” hükmü ile Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 7/1-(e) maddesinde yer alan “Meslekten çıkarma: Personelin emniyet, jandarma ve sahil güvenlik teşkilatlarında bir daha çalıştırılmamak üzere meslekten çıkarılmasıdır.” hükmünün birlikte değerlendirilmesi sonucunda, 3201 sayılı Kanun uyarınca davalı idarenin davacının mesleğe iadesi konusunda takdir yetkisine sahip olmadığı anlaşıldığından, davacının mesleğe iade talebini içeren başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle,
Davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Anayasa Mahkemesinin, 3201 sayılı Kanun’un 83. maddesini, yaptırım konusu eylemler kanunla belirlenmediğinden ve bireylerin hangi somut fiil ve olguya hangi hukuki yaptırımın veya sonucunun belirlendiğini açık ve kesin öngörebilmelerini mümkün kılmadığından iptal ederek Tüzük hükümlerinin hükümsüz olduğunu ispatladığı, Tüzüğü iptal ederek uygulamasını tamamen ortadan kaldırdığı, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen Disiplin Tüzüğü yerine idareye bir yıl süre verildiği, disiplin cezalarının kanunla belirlenmesi gerektiği halde tüzük ile disiplin cezalarının verilmeye devam edildiği, Tüzüğe dayanılarak verilen tüm disiplin cezalarının dayanaksız kaldığı ve Anayasa’ya aykırı olduğundan uygulanamaz hale geldiği halde 682 sayılı KHK çıkarılarak geçici maddelerle tüzük maddelerinin varlığının korunmaya çalışıldığı, davacı hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, disiplin cezalarının gerekçelerinin ortadan kalktığı ve davacıya uygulanan disiplin cezalarının dayanağının kalmadığı, 7068 sayılı Kanun’un Geçici 1. maddesi ile suç ve cezaların geçmişe yürütüldüğü, bu hususun Anayasa’nın 152. maddesine açıkça aykırı olduğu ileri sürülmekte ve dava dilekçesinde talep edilen hususlara ek olarak işlem nedeniyle yoksun kalınan özlük haklarının işlemin tesis edildiği tarihten itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi talep edilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davalı idarelerden İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından, Danıştay Onikinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş; Cumhurbaşkanlığı tarafından ise savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek gereği görüşüldü:
Davacının Anayasa’ya aykırılık iddiası ciddi görülmeyerek işin esası incelendi.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 16. maddesinin 4. fıkrasında; “Taraflar, sürenin geçmesinden sonra verecekleri savunmalara veya ikinci dilekçelere dayanarak hak iddia edemezler.” hükmüne yer verildiği, davacı tarafından sunulan ve 14/10/2019 tarihinde kayda giren temyiz dilekçesinde, yoksun kalınan özlük haklarının işlemin tesis edildiği tarihten itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi talep edilmiş ise de, dava dilekçesinde böyle bir talebinin bulunmadığı anlaşıldığından, anılan Kanun hükmü uyarınca davacının bu talebinin incelenmesine olanak bulunmamaktadır.
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Onikinci Dairesinin temyize konu 12/06/2019 tarih ve E:2018/10057, K:2019/4444 sayılı kararının düzenleyici işlem yönünden gerekçede oyçokluğu, bireysel işlem yönünden oybirliği ile ONANMASINA,
3. Davacının temyiz dilekçesiyle talep ettiği yoksun kalınan özlük haklarının işlemin tesis edildiği tarihten itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesine yönelik isteminin oybirliği ile İNCELENMEKSİZİN REDDİNE,
4. Kesin olarak, 15/10/2020 tarihinde karar verildi.

GEREKÇEDE KARŞI OY
X- Dava, polis memuru olarak görev yapmakta iken Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün 8/6. maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılan davacının, Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun … tarih ve … sayılı meslekten çıkarma cezasına ilişkin kararının kaldırılarak mesleğe iade edilmesi istemiyle 24/02/2016 tarihinde davalı idareye yapılan başvurunun reddine dair … tarihinde bildirilen …sayılı işlem ile Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün 8/6. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesinin 1. fıkrasında, dava açma süresinin, özel yasalarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu, aynı maddenin 4. fıkrasında, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisine karşı dava açabilecekleri belirtilmiştir.
Buna göre, ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlayan dava açma süresi içerisinde idari davaya konu edilmeyen düzenleyici işlemlerin, bu tarihten sonra davaya konu edilebilmeleri için, ilgili hakkında uygulama işlemi kurulmuş olması, uygulama işleminin ise birlikte dava konusu yapıldığı düzenleyici işlemin uygulanması niteliğinde bulunması gerekmektedir. 2577 sayılı Yasa’nın 7. maddesinde belirtilen “uygulama işlemi” kavramı, düzenleyici işlemlere dayanılarak ilgililer hakkında tesis edilen ve onların menfaatlerinin ihlal edilmesi sonucunu doğuran, başka bir ifadeyle hukuksal durumlarında değişiklik yaratan işlemleri ifade etmektedir.
Uyuşmazlığa konu olayda, davacının Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun … tarih ve … sayılı işlemi ile Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün 8/6. maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırıldığı, bu işlemin iptali istemiyle açılan davada … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği, anılan kararın Danıştay Onikinci Dairesinin 28/02/2005 tarih ve E:2002/2174, K:2005/597 sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği, bakılan davanın ise davacının mesleğe iade edilme yönündeki 24/02/2016 tarihli talebinin reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı her ne kadar, Emniyet Örgüt Disiplin Tüzüğü’nün dayanağı olan Kanun maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal edildiğinden bahisle meslekten çıkarma cezasının da hukuki dayanaktan yoksun kaldığını ve bu edenle görevine iadesini istemekte ise de, daha önce verilen ve yargı incelemesinden de geçerek kesinleşen “meslekten çıkarma cezası”nın, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı sonucu hükümsüz kaldığı sonucuna varılamayacağı için, davacının başvurusunun, ortaya çıkan yeni hukuki durum karşısında 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesi kapsamında yapılmış bir açıktan atanma başvurusu niteliğinde olduğu açıktır.
Bu durumda, davacının mesleğe iadesi yönündeki bu talebinin dayanağının Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün 8/6. maddesi olmadığı, dolayısıyla talebinin reddi yolundaki işlemin Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün 8/6. maddesinin uygulanması niteliğinde bulunmadığı, diğer bir deyişle düzenleyici işlem yönünden davanın süresinde olmadığı anlaşıldığından, davanın, düzenleyici işlemin iptali talebinin reddine ilişkin kısmının bu gerekçe ile onanması gerektiği oyuyla, kararın bu kısmına gerekçe yönünden katılmıyoruz.