Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2020/653 E. 2020/1895 K. 21.10.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2020/653 E.  ,  2020/1895 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/653
Karar No : 2020/1895

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:2019/2787 sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirketin … Bahreyn şubesinden 24/02/2014 tarihinde kullandığı üç yıl vadeli 22.000.000,00 EUR tutarlı döviz kredisinin vadesinden önce kapatılması nedeniyle 662.640,00 TL KKDF ve 229.073,74 TL cezai faiz tahakkuk ettirilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı tahakkuk fişinin iptali ile ödenen 891.713,74 TL’nin yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
Davacı tarafından kredinin alındığı tarihten sonra, şirket hisselerinin %90’ının merkezi Japonya’da bulunan …. şirketine satılmasına yönelik olarak imzalanan 29/09/2015 tarihli devir sözleşmesi gereğince kredi borcunun iki yıl geçmeden 14/01/2016 tarihinde kapatıldığı, davacı şirketin ticari faaliyetinden kaynaklanan bu durumun mevzuatla belirlenen KKDF kesintisi oranlarının davacıya uygulanmasını engelleyecek mücbir sebep oluşturmadığı sonucuna varıldığından dava konusu işlemin KKDF tahakkukuna ilişkin kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı,
Bununla birlikte, davacının kullandığı döviz kredisini vadesinden önce kapatmasında kötü niyetli ve kusurlu kabul edilemeyeceği, kredinin kapatıldığı tarihe kadarki süreçte KKDF mevzuatının ihlal edildiğini söylemeye olanak bulunmadığı da dikkate alındığında, dava konusu işlemin kredinin kullanım tarihinden itibaren hesaplanan cezai faiz tahakkukuna ilişkin kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle, dava konusu işlemin kısmen iptaline, tahsil edilen 229.073,74 TL’nin yasal faiziyle birlikte davacıya iadesine, davanın 662.640,00 TL’ye yönelik kısmının ise reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti : … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğunun anlaşıldığı ve dilekçelerde ileri sürülen iddialar söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle, tarafların istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 11/03/2019 tarih ve E:2018/2851, K:2019/1909 sayılı kararıyla;
İstinaf mahkemesi kararının, KKDF tahakkuku yönünden davanın reddi yolundaki karara yönelik istinaf başvurusunun reddine ilişkin kısmının usûl ve hukuka uygun olduğu, bu nedenle davacı tarafından sunulan temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediği,
01/01/2013 tarih ve 28515 sayılı Resmi Gazete’de 02/01/2013 tarihinden itibaren kullanılacak kredilere uygulanmak üzere yayımlanan 2012/4116 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile bankalar ve finansman şirketleri dışında Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışından sağladıkları döviz ve altın kredilerinde KKDF kesintisi oranının; ortalama vadesi bir yıla kadar olanlarda %3, ortalama vadesi 1 yıl (1 yıl dahil) ile 2 yıl arasında olanlarda %1, ortalama vadesi 2 yıl (2 yıl dahil) ile 3 yıl arasında olanlarda %0,5, ortalama vadesi 3 yıl (3 yıl dahil) ve üzerinde olanlarda %0 olarak belirlendiği,
07/06/1988 tarih ve 19835 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 88/12944 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki “Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu Hakkında Karar”ın 96/9006 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 5. maddesi ile yeniden düzenlenen “Müeyyide Uygulaması” başlıklı 8. maddesinde; “Müeyyide uygulaması ile ilgili olarak,
a) Zamanında ve tam olarak yatırılmayan fon kesintileri ile fon kesintisi indirimi uygulanan kredilerde, vergi, resim ve harç istisnası uygulaması paralelinde, ihracatın veya taahhüdün gerçekleşmemesi veya ihracat veya taahhüdün kısmen gerçekleşmesi durumunda indirimli uygulanan fon kesintileri tama iblağ edilir ve tahsili gereken fon kesintileri bankalar, özel finans kurumları veya finansman şirketlerinden, …
Fon’a yatırılması gereken, fon kesintisi istisnasının uygulandığı, destekleme priminin ödendiği tarihler ile Fon’a yatırıldığı tarih arasında geçen süre için ve bu sürede yürürlükte bulunan cezai faiz oranları üzerinden hesaplanacak cezai faizi ile birlikte geri alınır.
d) Fon kesintisi indirimi uygulanan ithalat işlemlerinde, vergi, resim ve harç istisnası uygulaması paralelinde ihracatın veya taahhüdün gerçekleşmemesi veya ihracat ve taahhüdün kısmen gerçekleşmesi durumunda indirimli uygulanan fon kesintileri tama iblağ edilir ve tahsili gereken fon kesintileri, fon kesintisi istisnasının uygulandığı tarih ile tahsil edildiği tarih arasında geçen süre için ve bu sürede yürürlükte bulunan cezai faiz oranları üzerinden hesaplanacak cezai faizi ile birlikte gümrük idarelerince firmalardan tahsil edilir.
Cezai faiz oranı, kanuni faiz oranının üç katıdır…” hükmüne yer verildiği, söz konusu cezai faiz oranının 04/11/2000 tarih ve 24220 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 28/09/2000 tarih ve 2000/1387 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yeniden kanuni faiz oranının iki katı olarak belirlendiği,
12/05/1988 tarih ve 88/12944 sayılı Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu Hakkında 6 nolu Tebliğ’in 2. maddesinde de aynı yönde düzenlemelerin yer aldığı,
Aktarılan mevzuatta, yurt dışından sağlanan döviz kredilerine uygulanacak KKDF kesinti oranının, kredinin ortalama vadesi esas alınarak belirlendiği, kredinin vadesinden önce kapatılması nedeniyle ortalama vadesinde meydana gelen değişiklik dikkate alınarak tabi olduğu orana göre KKDF kesintisi yapılması ve fon kesintilerinin Fon’a yatırılması gereken tarih ile Fon’a yatırıldığı tarih arasında geçen sürede yürürlükte bulunan cezai faiz oranları üzerinden hesaplanacak cezai faizi ile birlikte ilgililerden tahsil edilmesi gerektiği,
KKDF ile ilgili mevzuatta, kredinin ortalama vadesinden önce kapatılması halinde cezai faiz alınmayacağı yönünde bir kural bulunmadığı, bu durumu dikkate alarak davacının ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmekle yükümlü olduğu,
Davacının imzaladığı devir sözleşmesi gereğince kullandığı döviz kredisini vadesinden önce kapatmasında kötü niyetli ve kusurlu kabul edilemeyeceği, kredinin kapatıldığı tarihe kadarki süreçte KKDF mevzuatının ihlal edilmediği gerekçesine dayanılarak dava konusu işlemin cezai faize ilişkin kısmının iptali yolunda verilen karara karşı davalı idarece yapılan istinaf başvurusunun reddine dair kararda hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının cezai faiz tahakkukuna ilişkin kısmının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi ısrar kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; dava konusu işlemin cezai faize ilişkin kısmının iptali ile bu tutarın davacıya iadesi yolundaki ilk derece mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair ilk kararda ısrar edilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacı şirkete 88/12944 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına ekli “Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu Hakkında Karar”ın “müeyyide uygulaması” başlıklı 8. maddesi uyarınca cezai faiz tahakkuk ettirildiği, KKDF mevzuatında kredinin ortalama vadesinden önce kapatılması halinde cezai faiz alınmayacağına dair herhangi bir kural yer almadığı, temyize konu kararda davacıdan kesilen cezai faizin yasal faiziyle iadesine hükmedilmesinde hukuka uyarlılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, KKDF kesintisine konu teşkil eden kredinin zorunluluktan dolayı 19 ay sonra kapatıldığı, dolayısıyla kredi kullanımının başında KKDF mevzuatının ihlalinden söz edilemeyeceği, dava konusu işlemle tahakkuk ettirilen cezai faizin niteliği itibarıyla ceza olduğu, kanuni bir dayanağı olmayan cezai faiz tahakkuku nedeniyle ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirlerinin ancak kanunla konulabileceğini öngören Anayasa’nın 38. maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2. maddesinin ihlal edildiği, mülkiyet hakkına müdahale anlamı taşıyan cezai faiz tahakkukunun Anayasa’nın 35. maddesinde yer alan mülkiyet hakkının ancak kanunla sınırlandırılabileceği yönündeki hükme da aykırılık teşkil ettiği, KKDF kesintisine konu kredinin kullanım tarihinden itibaren cezai faiz hesaplanmasının hakların kısıtlanması ile ilgili uyulması gereken ölçülülük ilkesi ile de bağdaşmadığı, bu nedenle cezai faizin en çok kredinin kapatılması gereken tarih ile KKDF kesintisinin ödendiği tarihler için alınabileceği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ : Dava konusu işlemle kaynak kullanımı destekleme fonu payı üzerinden 88/12944 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına ekli “Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu Hakkında Karar”ın “Müeyyide Uygulaması” başlıklı 8. maddesi uyarınca cezai faiz tahakkuk ettirilmesi, Anayasa’nın 38. maddesinde hükme bağlanan “kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi”ne aykırılık teşkil etmektedir. Bu nedenle, neticesi itibariyle hukuka uygun bulunan ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
Davacı şirket, … Bahreyn Şubesinden 24/02/2014 tarihinde vadesi 28/02/2017 olarak belirlenen 22.000.000,00 EURO tutarında döviz kredisi kullanmış, bahse konu kredinin 3 yıl vadeli olması sebebiyle KKDF kesintisi %0 olarak belirlenmiştir. Ancak, davacı şirkete ait hisselerin % 90’ının merkezi Japonya’da bulunan … şirketine satılmasına yönelik imzalanan 29/09/2015 tarihli devir sözleşmesinde davacı şirketin kredi borçlarının kapatılmasının öngörülmesi nedeniyle, döviz kredisi vadesinden önce 14/01/2016 tarihinde kapatılmıştır. Üç yıl vadeli olarak alınan döviz kredisinin iki yıl geçmeden kapatılması sebebiyle de, davalı idare tarafından … tarih ve … sayılı fiş ile 662.640,00 TL KKDF payı ve 229.073,74 TL cezai faiz tahakkuk ettirilmiş ve kredi kapama işlemi sırasında davacı şirketten toplamda 891.713,74 TL tahsil edilmiştir. Bunun üzerine, bahse konu tahakkuk fişi ile toplamda ödenen 891.713,74 TL’nin yasal faiziyle birlikte iadesi istemiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu’nun 92 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişik 40. maddesinin II numaralı paragrafının (b) ve (c) bentlerinin Kaynak Kullanımı Destekleme Fonunun kurulmasını öngören 88/12944 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının yürürlüğe girdiği tarihteki halinde;
“b) Faiz Oranları:
Banka, kredi işlemlerinde ve mevduat kabulünde alınacak ve verilecek azami faiz oranları ile temin edilecek diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelik ve azami sınırlarının tesbitine, bunların kısmen veya tamamen serbest bırakılmasına ve yürürlük zamanlarının tesbitine ilişkin olarak Maliye Bakanlığına önerilerde bulunur.
c) Banka kredilerinin düzenlenmesi:
Banka, kalkınma planları ve yıllık programların hedeflerine uygun olarak banka plasmanları üzerinde nitelik ve nicelik bakımından tanzim tedbirleri ittihaz eder ve umumi kredi hacmi ile umumi kredi hacmi içinde muhtelif kredi nebilerinin sektörler ve mevzular itibariyle dağılımını ayarlar.
Banka, kredilerin kalkınma planlarının amaçlarına yönlendirilebilmesi ve kredi düzenlemesinde, yukarıdaki fıkrada belirlenen amacın tahakkuku için ayrıca fon kurmaya, kaldırmaya, kaynağını kredilere tahakkuk ettirilen faizlerden veya sair suretlerle sağlamaya ve bunların yürürlük zamanlarını tesbite ilişkin olarak Maliye Bakanlığına önerilerde bulunur.
Bankanın, yukarıdaki (b) bendi ve (c) bendinin ikinci fıkrasına istinaden Maliye Bakanlığı’na yapacağı öneriler, Yüksek Plânlama Kurulu’nun uygun mütalâası ve Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe girer.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Yine, Kaynak Kullanımı Destekleme Fonunu ilga eden, ancak uygulamasının devam etmesini öngören 4684 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un Geçici 3. maddesinin (a) bendinde;
“a) Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu kesintileri, bu konuda yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar yürürlükten kaldırılan hükümlere göre tahsil edilmeye devam olunur ve doğrudan genel bütçeye gelir yazılmak üzere Hazine hesaplarına intikal ettirilir. Kesinti oranlarını sıfıra kadar indirmeye veya onbeş puana kadar yükseltmeye veya kesintiyi tümüyle kaldırmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.
Bu kesintiler vergi kanunlarındaki tahakkuk ve tahsilat hükümlerine göre takip edilir.
Kaynak Kullanımını Destekleme Fonundan ihtisas kredilerine ödenmesi gereken destekleme primleri nedeniyle bankalara ödenmemiş birikmiş borçlar, Hazinenin görev zararı borcu olarak kabul edilir ve bu borçların tasfiyesine ilişkin hükümler çerçevesinde işlem yapılır.” hükmü yer almaktadır.
Anılan yasal düzenlemelere istinaden 01/01/2013 tarih ve 28515 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2012/4116 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile bankalar ve finansman şirketleri dışında Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışından sağladıkları döviz ve altın kredilerinde KKDF kesintisi yapılacağı öngörülmüş ve söz konusu kesintilere ait oranların ortalama vadesi bir yıla kadar olan kredilerde %3, ortalama vadesi 1 yıl (1 yıl dahil) ile 2 yıl arasında olan kredilerde %1, ortalama vadesi 2 yıl (2 yıl dahil) ile 3 yıl arasında olan kredilerde %0,5, ortalama vadesi 3 yıl (3 yıl dahil) ve üzerinde olan kredilerde ise %0 olacağı kabul edilmiştir.
Aynı şekilde, 07/06/1988 tarih ve 19835 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 88/12944 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki “Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu Hakkında Karar”ın “Müeyyide Uygulaması” başlığını taşıyan 8. maddesinin 96/9006 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına ekli kararın 5. maddesi ile yeniden düzenlenmiş halinde;
“a) Zamanında ve tam olarak yatırılmayan fon kesintileri ile fon kesintisi indirimi uygulanan kredilerde, vergi, resim ve harç istisnası uygulaması paralelinde, ihracatın veya taahhüdün gerçekleşmemesi veya ihracat veya taahhüdün kısmen gerçekleşmesi durumunda indirimli uygulanan fon kesintileri tama iblağ edilir ve tahsili gereken fon kesintileri bankalar, özel finans kurumları veya finansman şirketlerinden,

Fon’a yatırılması gereken, fon kesintisi istisnasının uygulandığı, destekleme priminin ödendiği tarihler ile Fon’a yatırıldığı tarih arasında geçen süre için ve bu sürede yürürlükte bulunan cezai faiz oranları üzerinden hesaplanacak cezai faizi ile birlikte geri alınır.
d) Fon kesintisi indirimi uygulanan ithalat işlemlerinde, vergi, resim ve harç istisnası uygulaması paralelinde ihracatın veya taahhüdün gerçekleşmemesi veya ihracat ve taahhüdün kısmen gerçekleşmesi durumunda indirimli uygulanan fon kesintileri tama iblağ edilir ve tahsili gereken fon kesintileri, fon kesintisi istisnasının uygulandığı tarih ile tahsil edildiği tarih arasında geçen süre için ve bu sürede yürürlükte bulunan cezai faiz oranları üzerinden hesaplanacak cezai faizi ile birlikte gümrük idarelerince firmalardan tahsil edilir.
Cezai faiz oranı, kanuni faiz oranının üç katıdır.
İlgili idarelerin maddi hata veya hatalı yorumu sonucu ödenen destekleme primlerinin geri alınmasında cezai faiz tahsil edilmez. Para-Kredi ve Koordinasyon Kurulu’nca yapılacak incelemeler sonucunda ihracat ve taahhüdü mücbir sebep halleri nedeniyle gerçekleşmediğine karar verilen kredilere ait fon kesintileri alınmaz.
Bu madde esaslarına göre Fon’a yatırılacak tutarların ve bunlara tahakkuk ettirilecek cezai faizlerin tahsilinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.” hükmüne yer verilmiş, 04/11/2000 tarih ve 24220 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 28/09/2000 tarih ve 2000/1387 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile de mezkur maddede tahsili öngörülen cezai faiz oranının kanuni faiz oranının iki katı olacağı düzenleme altına alınmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu ile ilgili yukarıda değinilen düzenlemelerden, fon kesintisine konu teşkil eden döviz kredilerinde kesinti oranının kredinin ortalama vadesine göre tedricen belirlendiği, kullanılan kredinin belirlenen vadeden önce kapatılması halinde meydana gelen değişiklik de gözetilerek tabi olunan yeni orana göre fon kesintisi yapılabileceği ve fon kesintisinin yatırılması lazım gelen tarih ile yatırıldığı tarih arasında geçen süre için cezai faiz tatbik edilerek tahsil işleminin gerçekleştirilebileceği anlaşılmaktadır.
Bu bağlamda; davacı şirkete ait hisselerin dava dışı bir şirkete devrini öngören sözleşmeye istinaden döviz kredisinin erken kapatıldığı, dolayısıyla döviz kredisinin vadesinden evvel kapatılmasında davacı şirketin kusurlu ve kötü niyetli kabul edilemeyeceği, ayrıca kredinin 19 ay sonra kapatılması karşısında kapama tarihine kadarki süreçte davacının KKDF mevzuatını ihlal etmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin cezai faize ilişkin kısmının iptali ile tahsil edilen cezai faizin davacıya ödenmesine ilişkin ilk derece mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki ısrar kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, davacı tarafından somut uyuşmazlıkta davalı idarece tesis edilen işlemde tahakkuk ettirilen cezai faizin niteliği itibarıyla ceza yaptırımı olduğu ve kanuni bir dayanağı bulunmadığı, bu haliyle cezai faiz uygulamasının Anayasa’nın 38. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulabilir.” düzenlemesi ile Anayasa’nın 35. maddesinde yer alan mülkiyet hakkının ancak kanunla sınırlandırılabileceği yönündeki hükme aykırılık teşkil ettiği ileri sürülmekte ise de, 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu’nun 40. maddesinin II numaralı paragrafının (b) ve (c) bentlerine istinaden çıkartılan ve dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte 4684 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un Geçici 3. maddesi uyarınca uygulaması devam eden 88/8860 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ihdas edilen Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu kesintisinin etkin bir şekilde tahsili için öngörülen cezai faizin kanunsuz ceza olmaz ilkesine halel getirmediği açıktır.
Nitekim, kanunun verdiği yetkiye dayanarak kurulan fona ilişkin kesintilerin etkin bir şekilde tahsili için öngörülen cezai faiz uygulaması, kanun koyucunun fon kesintisi ihdas etmeye ilişkin tanıdığı yetki kapsamında bir unsurudur.
Benzer şekilde, davacı tarafından dava konusu işlemle ölçülülük ilkesinin de ihlal edildiği ileri sürülmekte ise de, cezai faizin 4684 sayılı Kanun’un Geçici 3. maddesi uyarınca uygulaması devam eden 88/12944 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki “Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu Hakkında Karar”ın “Müeyyide Uygulaması” başlığını taşıyan değişik 8. maddesinin yukarıda aktarılan hükümleri doğrultusunda kredi kullanım tarihinden itibaren hesaplandığı gözetildiğinde, tesis edilen işlemin ölçülülük ilkesine aykırılık teşkil etmediği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu itibarla, yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerine uygun bir şekilde davacı şirkete cezai faiz tahakkuk ettirilmesine yönelik dava konusu işlemde herhangi bir hukuka aykırılık, ısrar kararında ise hukuka uyarlık bulmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne;
2.Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle cezai faize ilişkin kısmının iptali ile tahsil edilen cezai faizin davacıya ödenmesine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesine gönderilmesine, 21/10/2020 tarihinde kesin olarak oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından temyiz istemlerinin reddi ile temyize konu ısrar kararının onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.