Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2020/650 E. 2020/2058 K. 04.11.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2020/650 E.  ,  2020/2058 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/650
Karar No : 2020/2058

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı-…
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onikinci Dairesinin 11/06/2019 tarih ve E:2017/1301, K: 2019/4247 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 2010 Kasım Öğretmen Atama Döneminde yaptığı atanma başvurusu 40 yaşından gün aldığı ileri sürülerek internet sistemince kabul edilmeyen davacı tarafından, atamasının yapılması için yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlem ile işlemin dayanağını oluşturan Kılavuz’un 3.13. maddesindeki ibarenin iptali istemiyle açılan davada Danıştay Onikinci Dairesince, atanma talebinin reddine ilişkin işlemin iptaline karar verilmesi üzerine Matematik Öğretmeni olan davacının 40 yaşından gün aldığından bahisle başvuru yapamadığı 2010/Kasım öğretmen atama dönemi ile Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun yürütmeyi durdurma kararı üzerine atandığı 08/03/2012 tarihleri arasında oluşan maaş ve diğer haklarına ilişkin kayıplarının yasal faiziyle tarafına ödenmesine, özlük haklarının tanınmasına, bu dönemde mahrum kalınan sosyal güvenceye ilişkin pirimlerin davalı idare tarafından ilgili yerlere yatırılmasına karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onikinci Dairesinin 11/06/2019 tarih ve E:2017/1301, K: 2019/4247 sayılı kararıyla;
Doktrinde idarenin hukuki sorumluluğunun, kamu hizmetlerinden doğan zararların karşılanıp giderilmesini amaçlayan hukuki bir kurum olarak tanımlandığı,
İdarenin hukuki sorumluluğundan söz edebilmek için, ortada bir zararın bulunması ve bunun idareye yüklenebilen bir işlem veya eylemden doğması, başka bir deyişle, zararla idari faaliyet arasında illiyet bağı bulunması gerektiği; daha açık bir anlatımla, idari faaliyetin zararın gerçek nedenini oluşturması gerektiği,
Ayrıca, ilgilinin zarara uğramasına neden olan idari işlem veya eylemin, hizmetin geç işlemesi, kötü işlemesi veya hiç işlememesi şeklinde bir hizmet kusuru oluşturması ya da kusursuz sorumluluk esasının uygulanmasına elverişli olması gerektiği,
Uyuşmazlık konusu olayda, davacının, 2010/Kasım öğretmen atama döneminde, atanma istemiyle yapmış olduğu başvurunun reddine ilişkin işlemin, Danıştay Onikinci Dairesince hukuka aykırı bulunarak iptaline karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği görüldüğünden, hukuka aykırı olarak tesis edildiği yargı kararıyla belirlenen işlemden ötürü uğradığı zararların karşılanmasının da hukuksal bir zorunluluk olduğu,
Ayrıca, hukuka aykırı işlem nedeniyle yoksun kalınan maddi ve manevi hakların karşılanmasının zaman içinde gecikmesi ve bu gecikmeden doğan zararın telafisi için 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun uyarınca faiz uygulanmasının gerekli bulunduğu; yerleşik yargı içtihatlarına göre hükmedilecek maddi tazminata yürütülecek faizin başlangıç tarihinin de, iptal davasının açıldığı tarih olarak kabulü gerektiği,
Öte yandan, davacının açıkta kaldığı sürede herhangi bir işte çalıştığının ve gelir elde ettiğinin tespiti halinde bu sürelerde elde etmiş olduğu gelirin de ödenecek parasal haklardan düşüleceğinin açık olduğu belirtilerek, davanın kabulü ile 2010/Kasım öğretmen atama döneminde emsallerinin atandığı ve aynı zamanda davacının da atamasının yapılması gerektiği tarihten, yargı kararı üzerine atamasının yapılarak göreve başlatıldığı 08/03/2012 tarihi arasında yoksun kaldığı parasal hakların iptal davasının açıldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, özlük haklarının tanınmasına, bu dönemde mahrum kalınan sosyal güvenceye ilişkin pirimlerin davalı idare tarafından ilgili yerlere yatırılmasına karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacının yargı kararı üzerine 08/03/2012 tarihinde göreve başlatıldığı; diğer yandan, öğretmenliğe atanma ile ilgili olarak Kılavuz’da yer alan “40 yaşından gün almamış olmak” koşulunun yargı kararı ile hukuka uygun bulunduğu; usul ve hukuka aykırı temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2.Yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın kabulüne ilişkin Danıştay Onikinci Dairesinin temyize konu 11/06/2019 tarih ve E:2017/1301, K: 2019/4247 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 04/11/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.