Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2020/397 E. 2020/1951 K. 22.10.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2020/397 E.  ,  2020/1951 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/397
Karar No : 2020/1951

TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
2-(DAVALI) : … Başkanlığı
VEKİLİ: Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onikinci Dairesinin 12/03/2019 tarih ve E:2018/2356, K:2019/1773 sayılı kararının, davalı idare tarafından esastan, davacı tarafından aleyhine 2.475,00-TL vekalet ücretine hükmedilmesi yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … olarak görev yapan davacının, TÜBİTAK İnsan Kaynakları Yönetmeliğinin 54/1-(ç) maddesi uyarınca dokuz ay süreyle kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Disiplin Kurulu’nun … tarihli ve … sayılı kararı ile bu kararın dayanağı olan TÜBİTAK İnsan Kaynakları Yönetmeliğinin 54/1-(ç) maddesi ve 60/1. maddesinin tamamının, 61. maddesindeki “diğer disiplin cezaları ise Disiplin Kurullarınca verilir.” tümcesinin, 63. maddesindeki “İtiraz halinde Kurum Başkanı… beş iş günü içinde dosya üzerinde yapacağı inceleme sonucunda, Disiplin Kurulunca verilen disiplin cezası kararını onaylayabilir, kaldırabilir veya hafifletebilir…” ibaresinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onikinci Dairesinin 12/03/2019 tarih ve E:2018/2356, K:2019/1773 sayılı kararıyla;
Dairelerinin 20/06/2013 tarih ve E:2009/4738, K:2013/5588 sayılı kısmen iptal, kısmen ret kararının Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 02/12/2015 tarih ve E:2013/4052, K:2015/4738 sayılı kararıyla, kısmen onanması, kısmen bozulması üzerine, bozma kararına uyularak;
Dava konusu Yönetmeliğin 54/1-(ç) maddesi yönünden;
Disiplin cezalarının, kamu hizmetlerinin gereği gibi yapılması ve çalışanların bir düzen içerisinde uyumlu hareket etmeleri için uygulandığında kuşku bulunmadığı,
Nitekim, dava konusu Yönetmeliğin 50. maddesinde yer alan ” Kurum hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacıyla” ifadesinin de bu durumu teyit ettiği,
Bu çerçevede, idarelerin disiplin yaptırımlarına ilişkin düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlı olduğu,

Diğer bir anlatımla, kamu görevlilerinin işlem ve eylemleriyle ilgili bazı sınırlamalara gidilmesi gerekmekle birlikte, değinilen sınırlama ile bu sınırlamayla güdülen amaç arasında da bir orantının bulunması zorunlu olduğu,
Ölçülülük denetiminin, ulaşılmak istenen amaçtan yola çıkılarak bu amaca ulaşılmak için seçilen aracın denetlenmesi anlamına geldiği, bu sebeple, “açıklanması yasaklanan bilgileri açıklamak” fiili için öngörülen ceza ile aynı kapsamda ve ağırlıkta olmayan ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilecek olan “basın ve haber ajanslarına bilgi ve demeç vermek” fiilinin aynı cezayı gerektirecek şekilde düzenlenmesinin bu yönden değerlendirilmesi gerektiği,
Olayda uygulanma olanağı bulunmamakla birlikte, referans norm olarak dikkate alınabilecek olan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda “açıklanması yasaklanan bilgileri açıklamak” fiili ile “yetkili olmadığı halde basına ve haber ajanslarına bilgi ve demeç vermek” fiili “kademe ilerlemesinin durdurulması” cezasını gerektiren bir eylem olarak düzenlenmiş iken 17/09/2004 tarih ve 5234 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile; Avrupa Birliğine üyelik sürecinde, ifade özgürlüğünün genişletilmesi ve Bilgi Edinme Kanunu uygulamalarına uyum sağlanması gerekçesiyle “basın ve haber ajanslarına bilgi ve demeç vermek” eyleminin kademe ilerlemesinin durdurulması cezası” yerine “kınama cezası”nı gerektiren bir eylem olarak düzenlendiği,
Bu durumda, 657 sayılı Kanunda, ağırlıkları birbirinden farklı iki ayrı ceza şeklinde düzenlenen söz konusu fiillerin, dava konusu Yönetmeliğin 54/1-(ç) maddesinde, “yetkili olmadığı halde basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına bilgi veya demeç vermek, açıklanması yasaklanan bilgileri açıklamak” şeklinde birleştirilmek ve bu eylemlerin karşılığında kademe ilerlemesinin durdurulması cezası öngörülmek suretiyle, ölçülülük ilkesinin ihlal edildiği gerekçesiyle,
Yönetmeliğin 54/1-(ç) maddesinin İPTALİNE, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 2.475,00-TL vekalet ücretinin, davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 2.475,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından, ilk kararda aleyhlerine hükmedilen 1.320,00 TL vekalet ücretinin ikinci kararda arttırıldığı, kararın vekalet ücreti yönünden bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, Davalı Kurumun faaliyet alanı değerlendirildiğinde söz konusu cezada ölçülülük ilkesinin zedelenmediği, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
Davacı tarafından, kararın iptale ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Davalı idare tarafından, kararın vekalet ücretine ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … ‘IN DÜŞÜNCESİ : Daire kararının vekalet ücreti yönünden bozulması, esas yönünden onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin ikinci fıkrasında, Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulmasının;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkün olduğu belirtilmiş; dördüncü fıkrasında, “Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde bu madde ile ısrar hariç 50. madde hükümleri kıyasen uygulanır.” denilmiş; 50. maddesinin dördüncü fıkrasında ise Danıştayın bozma kararına uyulduğu takdirde, bu kararın temyiz incelemesinin, bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Danıştay Onikinci Dairesinin temyize konu kararının iptale ilişkin kısmı; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 02/12/2015 tarih ve E:2013/4052, K:2015/4738 sayılı bozma kararında belirtilen gerekçeler göz önüne alınarak verilmiş bir karar olduğundan, usul ve hukuka uygun bulunmakta ve bozulmasını gerektirecek bir hukuka aykırılık taşımamaktadır.
Davacının vekalet ücreti yönünden temyiz istemine gelince;
Danıştay Onikinci Dairesinin 20/06/2013 tarih ve E:2009/4738, K:2013/5588 sayılı kararıyla; davacının, dokuz ay süreyle kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Disiplin Kurulu’nun 03/04/2009 tarihli ve 13 sayılı kararının iptaline, bu kararın dayanağı olan TÜBİTAK İnsan Kaynakları Yönetmeliğinin muhtelif maddelerinin iptali isteminin reddine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 1.320,00.- lira avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, 1.320,00.- lira avukatlık ücretinin de davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine karar verilmiştir.
Bu kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 02/12/2015 tarih ve E:2013/4052, K:2015/4738 sayılı kararıyla, davacının temyiz isteminin kısmen kabulüyle, Daire kararının anılan Yönetmeliğin 54/1-ç maddesinin iptali isteminin reddine ilişkin kısmının bozulmasına, kararın iptal ve redde ilişkin diğer kısımlarının ise onanmasına karar verilmiş, bu suretle 54/1-ç maddesi dışındaki kısımları ile davalı idare lehine hükmedilen 1.320,00.- lira avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine ilişkin kısmı onanarak kesinleşmiştir.
Bunun üzerine Daire tarafından, bozma kararına uyularak bu defa yalnızca davacı lehine iptal hükmü kurulmasına karşın davacı aleyhine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 2.475,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine hükmedilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine, davacının temyiz isteminin ise kabulüne,
2. Danıştay Onikinci Dairesinin temyize konu 12/03/2019 tarih ve E:2018/2356, K:2019/1773 sayılı kararının esasa ilişkin kısmının ONANMASINA, davacı aleyhine takdir olunan 2.475,00-TL vekalet ücretine ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Bozulan kısım yönünden yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/10/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.