Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2020/2909 E. 2022/221 K. 31.01.2022 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2020/2909 E.  ,  2022/221 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/2909
Karar No : 2022/221

TEMYİZ EDENLER : I- (DAVACI) :…LPG ve Akaryakıt Sanayicileri ve İşadamları Derneği

II-(DAVALILAR):
1-…Bakanlığı
VEKİLİ: Av….

2-…Kurumu (…)
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onüçüncü Dairesinin 02/07/2020 tarih ve E:2018/456, K:2020/1689 sayılı kararının davalı idareler tarafından iptale ilişkin kısmının, davacı tarafından ise davanın reddine ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 10/10/2017 tarih ve 30206 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 04/10/2017 tarih ve 7319 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (Kurul) kararının, anılan kararın ekinde yer alan Zorunlu Petrol Stoku Kupon Sistemine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Karar ile Zorunlu Petrol Stoku ve Gelir Payı Yükümlülüklerine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Kararın ekleriyle birlikte ve söz konusu kararın dayanağı olduğu ileri sürülen 21/04/2017 tarih ve 2017/1 sayılı Ulusal Petrol Stok Komisyonu (Komisyon) kararının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onüçüncü Dairesinin 02/07/2020 tarih ve E:2018/456, K:2020/1689 sayılı kararıyla;
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 16. maddesi ile 4628 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 10. maddesine yer verildikten sonra,
21/04/2017 tarih ve 2017/1 sayılı Ulusal Petrol Stok Komisyonu kararı yönünden;
5015 sayılı Kanun’un 16. maddesinin 5. ve 6. fıkralarına dayanılarak tesis edilen ve 28/01/2005 tarih ve 25710 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 13/01/2005 tarih ve 2005/8374 sayılı Ulusal Petrol Stoğu Komisyonunun Çalışmalarına Dair Esaslar’a ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı’nın 2. maddesinde, ulusal petrol stoğuna esas gün sayısının belirlenmesi, artırılması, yönetimi, getirilebilecek yükümlülükler konusunda kararların alınması, temin süresinin belirlenmesi, cinsi, miktarı ve stoklama yerlerinin belirlenmesi, ulusal petrol stoğuna dair petrol ve hizmet alımları, stok ve stoklamaya ilişkin diğer karar ile tedbirlerin alınması, ulusal petrol stoklarından olağanüstü hâllerde satış yapılması ve Bakanlar Kurulu’na yapılacak tekliflerin hazırlanması, günün ihtiyaçları doğrultusunda belirlenecek diğer görevlerin Ulusal Petrol Stoğu Komisyonunun görevleri olarak sayıldığı,
5015 sayılı Kanun’un 16.maddesi uyarınca 21/04/2017 tarih ve 2017/1 sayılı Ulusal Petrol Stok Komisyonu Kararının alındığı,
Ulusal Petrol Stok Komisyonunun, 5015 sayılı Kanun’da belirtildiği üzere petrol stoku ve stoklamaya ilişkin iş ve işlemleri, bakanlıklar arası koordinasyonu da sağlayarak, yürütmek üzere çeşitli bakanlık, kurum ve kuruluş temsilcilerinden oluşan ve özel statüsü olan bir komisyon olduğu; 21/04/2017 tarih ve 2017/1 sayılı Ulusal Petrol Stok Komisyonu kararıyla; ulusal petrol stokunun karar ekinde yer alan metodoloji kullanılarak hesaplanacağı, lisans sahiplerinin tutmakla yükümlü oldukları petrol stokunun izleme ve denetim faaliyetlerinin EPDK tarafından gerçekleştirileceği, buna ilişkin usûl ve esasların 01/01/2018 tarihine kadar uygulamaya geçileceği, ulusal stokun tamamlayıcı kısmının edinimi ve finansmanı kapsamında gelir payı ödemelerine ilişkin izleme ve denetim faaliyetlerinin EPDK tarafından gerçekleştirileceği, buna ilişkin usul ve esasların 01/01/2018 tarihine kadar yayımlanacağı, lisans sahiplerinin tutmakla yükümlü oldukları stokların hizmet alımı karşılığı diğer lisans sahiplerince tutulabilmesine ilişkin düzenlemelerin 01/01/2018 tarihine kadar uygulamaya geçecek şekilde EPDK tarafından yayımlanacağına karar verildiği; Komisyon üyelerinden olan uzman kurumlardan EPDK’nın Komisyon tarafından görevlendirilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı,
Bu itibarla, Uluslararası Enerji Ajansının belirlediği hükümler ve hesaplamalar doğrultusunda alınan Komisyon kararında dayanağı 5015 sayılı Kanun’un 16. maddesine aykırılık bulunmadığı,
04/10/2017 tarih ve 7319 sayılı Kurul Kararının 1. Maddesi Yönünden;
Kararın 1. maddesinin, “Zorunlu Petrol Stoku Kupon Sistemine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Karar” ile “Zorunlu Petrol Stoku ve Gelir Payı Yükümlülüklerine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Karar” ın kabul edilmesine yönelik olduğu; bu hâliyle 21/04/2017 tarih ve 2017/1 sayılı Ulusal Petrol Stok Komisyonu Kararı ile EPDK’ya verilen yetki çerçevesinde düzenleme yapılmasında yetki yönünden hukuka aykırılık görülmediği,
Kararın 2. Maddesine Yönelik İptal İstemi Yönünden;
Dava dosyası incelendiğinde, dava konusu 7319 sayılı Kurul kararının 2. maddesinde, “Zorunlu Petrol Stoku Kupon Sistemine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Karar’ın ve Zorunlu Petrol Stoku ve Gelir Payı Yükümlülüklerine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Karar’ın eklerinde değişiklik yapılmasına ilişkin olarak Petrol Piyasası Dairesi Başkanlığı’nın yetkilendirilmesine karar verilmiştir.” düzenlemesine yer verildiği, anılan Kurul kararının 2 no’lu ekinde yer alan Zorunlu Petrol Stoku ve Gelir Payı Yükümlülüklerine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Karar’ın ekinde Ulusal Stoğa İlişkin Tutulması Gereken Petrol Stok Miktarı Hesaplama Yönteminin bulunduğu, söz konusu hesaplama yönteminin 2017/1 sayılı Ulusal Petrol Stok Komisyonu kararının ekinde yer alan metodoloji olduğunun anlaşıldığı,
Bu durumda, dava konusu düzenleme ile, Komisyon kararının ekinde yer alan hesaplama yönteminde değişiklik yapma yetkisinin Petrol Piyasası Dairesi Başkanlığı’na verildiği, söz konusu hesaplama yönteminin ise düzenleyici bir işlem olan Kurul kararının parçası olduğu, dolayısıyla davalı EPDK tarafından düzenleyici işlemin eki olan ulusal stoğa ilişkin tutulması gereken petrol stok miktarı hesaplama yönteminde değişiklik yapılmasına ilişkin hizmet biriminin yetkilendirildiği anlaşıldığından, dava konusu Kurul kararının 2. maddesinde yetki unsuru yönünden hukuka uygunluk bulunmadığı,
Zorunlu Petrol Stoku Kupon Sistemine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Karar Yönünden;
Uygulanacak idarî para cezasının stok tutma yükümlüsü lisans sahiplerine uygulanacak para cezası olduğu, ilgili lisans sahiplerinin kimler olduğu Karar’da “hizmet alan” ve “hizmet veren” şeklinde tanımlandığından, kupon sistemi kapsamında zorunlu petrol stoğunun eksik tutulması durumunda eksik tutulan miktardan hizmet alan ve hizmet verenin müştereken sorumlu olduğuna yönelik düzenlemede 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesine aykırılık bulunmadığı; bu kapsamda, davacının idarî para cezasının yalnızca dağıtıcılara yönelik olduğuna ilişkin iddiasında hukukî isabet görülmediği; öte yandan, dava dilekçesinde kupon sistemi adı altında hizmet vermeye sadece rafinericinin yetkilendirildiği öne sürülmekte ise de, Karar’da açıkça dağıtıcı lisansı sahipleri ile rafineri lisansı sahiplerinin kupon hizmeti vermeye yetkili olduklarının belirtildiği,
Dava dilekçesinde, “kupon sistemi”nin stok tutulmasını zorlaştıran ve küçük ölçekli şirketleri büyük ölçekli şirketlere stoklama bedeli ödemeye zorlayan bir sistem olduğu ileri sürülmekte ise de, kupon sisteminin, rafinerici veya dağıtıcı lisansı sahibinin bir başka lisans sahibi adına zorunlu petrol stoku tutmasına ilişkin sistemi ifade ettiği; böylelikle fazla stok bulunduran lisans sahipleri ilave gelir elde ederek stok maliyetlerini düşürebilecekken, zorunlu petrol stoku yükümlülüğünü kupon sistemi kapsamında yerine getiren lisans sahiplerinin de daha düşük maliyetlerle yükümlülüklerini karşılayabileceği; zira, kupon sisteminin olmaması durumunda ilgililerin stok yükümlülüğünü yerine getirebilmesi için ürün ve depolama maliyetine katlanması gerekeceği, oluşan bu maliyetlerin doğrudan tüketici fiyatlarına yansıyacağının açık olduğu; kupon sistemi ile, daha düşük maliyetlerle önceden kurallara bağlanmış şekilde stok yükümlülüğünün yerine getirilmesine olanak sağlandığı; ayrıca, kupon hizmetinden faydalanma konusunda bir zorunluluk bulunmadığı; stok tutma yükümlülerinin istemeleri hâlinde sistemden faydalanabileceği,
Kararın 8. maddesinin 1. fıkrasında, kupon sistemi kapsamında hizmet vermek isteyen rafinerici veya dağıtıcı lisans sahiplerinin izin için Kuruma başvuracağı, izne ilişkin işlemlerin Petrol Piyasası Dairesi Başkanlığınca sonuçlandırılacağının düzenlendiği; 4628 sayılı Kanun’un 9. maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinde, “Bu Kanun, 04/12/2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu ve diğer kanunlarla Kuruma verilen petrol piyasası ile ilgili düzenleme, rekabet şartlarını oluşturma, tüketici haklarının korunması ile tüketici şikâyetlerinin incelenmesi çalışmalarını yapmak, her türlü lisans, sertifika, izin ve belgelendirmeye ilişkin iş ve işlemleri yürütmek, ulusal marker işlemlerini yürütmek.” görevinin Petrol Piyasası Dairesi Başkanlığı’nın görevleri arasında sayıldığı,
Aynı Kanun’un 10. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendinin (b) alt bendinde, “lisans, onay, izin ve vize işlemleri üzerinden alınacak bedeller” in Kurumun petrol piyasası ile ilgili gelirlerinden olduğunun kurala bağlandığı; öte yandan, 5015 sayılı Kanun’un 2. maddesinin 27. fıkrasında, lisansın, bu Kanun’a göre gerçek ve tüzel kişilere piyasada faaliyet gösterebilmeleri için Kurul tarafından izin verildiğini gösterir belge; şeklinde tanımlandığı; bu durumda, izin ile lisansın farklı şeyleri ifade ettiği, iddia edildiği gibi iznin bir lisans türü değil, sadece kupon sistemi ile stok tutmak isteyenlerin yeterli kapasiteleri olduğunu, sözleşmelerinde belirtilen stok miktarının sözleşmede belirtilen süreyle tutulacağını garanti edecek imkân ve kapasiteye sahip olduklarını belirterek Kurumdan bu miktar stoğun tutulacağına dair müsaade alınması anlamına geldiği ve Kurumun, izin verme, izin bedelini belirleyerek tahsil etme yetkisinin bulunduğu sonucuna varıldığı; bu itibarla, kupon sistemi kapsamında hizmet vermek isteyen rafinerici veya dağıtıcı lisans sahiplerinin izin için Kuruma başvuracağı, izne ilişkin işlemlerin Petrol Piyasası Dairesi Başkanlığınca sonuçlandırılacağına ilişkin kuralda hukuka aykırılık bulunmadığı,
Kararın 8. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinde, rafinerici ve dağıtıcı lisans sahiplerinin, zorunlu petrol stoğu yükümlülüğünü, Ocak, Şubat veya Mart ayında başvurmaları hâlinde başvuru tarihinden iki önceki takvim yılının tamamında, diğer hâllerde başvuru tarihinden bir önceki takvim yılının tamamında yerine getirmiş olmasının, izin almanın koşulları arasında sayıldığı; 5015 sayılı Kanun’un 16. maddesi uyarınca, ulusal petrol stoğu mükellefiyetiyle ilgili olarak karar alma yetkisi bulunan Ulusal Petrol Stok Komisyonu’nun 21/04/2017 tarih ve 2017/1 sayılı kararının ekinde yer alan hesaplama metodolojisinde, 1 Ocak-31 Mart dönemi için iki önceki yıl, 1 Nisan-31 Aralık dönemi için bir önceki yıla ait verilerin kullanılmasına ilişkin düzenleme yapıldığı ve Karar’da getirilen düzenlemenin de bu hususun tekrarı niteliğinde olduğu dikkate alındığında, Kurum’un kendisine verilen yetkileri aştığından söz edilemeyeceği,
Kararın 8. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendinde, izin için, dağıtıcı lisans sahiplerine 60.000 ton benzin ve/veya motorin türlerini dağıtıcılar arası ticaret hariç teslim etme zorunluluğu getirildiği; ulusal stoğun kriz hâllerindeki arz güvenliğini sağlamaya yönelik bir uygulama olduğu hususu göz önüne alındığında, söz konusu düzenlemenin Kanun’u aşan bir yönü bulunmadığı gibi, kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olduğu sonucuna varıldığı,
Kararın 8. maddesinin 4. fıkrasında, izin alınması için, Kurum hesabına 50.000,00-TL’nin yatırılması gerektiği kuralı bulunduğu; 4628 sayılı Kanun’un 10. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendinin (b) alt bendinde, lisans, onay, izin ve vize işlemleri üzerinden alınacak bedeller, Kurum’un petrol piyasası ile ilgili gelirleri arasında sayıldığından, söz konusu düzenlemede hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu Kararın diğer maddeleri ile Ek’leri yönünden ise herhangi bir hukuka aykırılık saptanmadığı,
Zorunlu Petrol Stoku ve Gelir Payı Yükümlülüklerine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Karar Yönünden;
Aktarılan mevzuattan anlaşılacağı üzere, ulusal petrol stoğunun tutulması için öngörülen sistemde, kullanım içindeki net ithalatın en az 90 günlük miktarının ulusal petrol stoğu olarak tanımlandığı, bu stoğun da lisans sahiplerinin tutması gereken petrol stoğu ve tamamlayıcı stok olarak ikiye ayrıldığı; lisans sahiplerinin tutması gereken petrol stoğunun, rafinerici, akaryakıt ve LPG dağıtıcılarının günlük ikmallerinin en az 20 katını depolarında tutmasından oluştuğu, tamamlayıcı kısmın ise, tüketici fiyatlarına eklenen gelir payından elde edilen kaynakla rafinerici lisansı sahipleri tarafından tutulan kısım olduğu; bu kapsamda da, kimlerin kaynak ve finansman giderlerini karşılama yükümlüsü (gelir payı yükümlüsü) olduğuna yönelik düzenlemenin 04/10/2017 tarih ve 7319 sayılı Kurul kararının ekinde yer alan Zorunlu Petrol Stoku ve Gelir Payı Yükümlülüklerine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Karar ile yapıldığı,
21/04/2017 tarih ve 2017/1 sayılı Komisyon Kararı ekinde yer alan hesaplama metodolojisinde, “Rafinerici ve dağıtıcı lisansı sahiplerinin tutmakla yükümlü oldukları stok miktarının en az %50’si benzin ve/veya motorin türleri ve/veya havacılık yakıtları olarak tutulur. LPG dağıtıcı lisansı sahipleri; tutmakla yükümlü stok miktarının asgari %50’sini LPG olarak, kalan kısmını ise benzin türlerinden tutabilir.” şeklindeki düzenlemeye yer verildiği; 5015 sayılı Kanun’un 16. maddesinde tutulması gereken stoğun cinsini ve miktarını belirleme yetkisinin Ulusal Petrol Stok Komisyonu’na verildiği; stokların miktarında azalma yapılmayacak şekilde ürün cinsini ve ürünlerin birbirine tahvil edilmesini düzenleme konusunda ise Kurum’a yetki verildiği; bu çerçevede, Komisyon kararının ekindeki hesaplama metodolojisinde, “LPG dağıtıcı lisansı sahipleri; tutmakla yükümlü stok miktarının asgari %50’sini LPG olarak, kalan kısmını ise benzin türlerinden tutabilir.” şeklinde düzenleme yapılmasında Komisyon’un yetkisinin bulunduğunun açık olduğu,
Anılan kural ile, ülkemizin depolama imkânları ve LPG’li araç motorlarının ikame yakıt olarak benzin ile çalışabileceği dikkate alınarak bu yönde bir düzenleme yapıldığı; ayrıca, ülkemizde LPG depolama imkânının kısıtlı olmasının LPG dağıtıcılarının stoklarının tamamını LPG olarak tutmasını zorlaştırdığı, yapılan düzenlemeler ile benzin türleri için sunulan depolama kapasitesinde oluşan arz fazlalığının hizmete sunulmasının hedeflendiği, anılan düzenleme ile, hem LPG dağıtıcısı için hem de ülkemizin uluslararası anlaşmadan kaynaklanan yükümlülüğünü yerine getirmesinde esneklik sağlanmasının amaçlandığı hususları göz önüne alındığında, “LPG dağıtıcı lisansı sahipleri; tutmakla yükümlü stok miktarının asgari %50’sini LPG olarak, kalan kısmını ise benzin türlerinden tutabilir.” düzenlemesinde hukuka aykırılık bulunmadığı,
Ulusal Petrol Stok Komisyonu’nun aldığı kararlar Uluslararası Enerji Ajansının belirlediği hükümler ve hesaplamalar doğrultusunda alınmış olup, 7319 sayılı Kurul Kararı ile belirlenen stok hesaplama metodolojisinin, Komisyon kararında belirlenen yöntemler olduğu; dolayısıyla, hiçbir değişiklik yapılmaksızın, orijinal metinden çeviri yapılmak suretiyle Uluslararası Enerji Ajansının uyguladığı hesaplama yöntemlerinin dava konusu Karara alındığı,
Dava konusu Kararın diğer maddeleri ile Ek’leri yönünden ise herhangi bir hukuka aykırılık saptanmadığı gerekçesiyle,
04/10/2017 tarih ve 7319 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararının 2. maddesinin iptaline; dava konusu diğer düzenlemeler yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından, dava konusu kararların ekindeki düzenlemeye göre, ihracat, transit ve askeri satış miktarı ile dağıtıcılar arası satışın; firmanın 20 günlük ikmali kadar işletme stoğu yükümlülüğü hesabında ikmal sayılmadığı, ancak 5015 sayılı Kanun’un 16. maddesi hükmüne göre, 20 günlük yükümlülüğün bütün ikmaller üzerinden hesaplanması gerektiği; Kanun’a aykırı olan dava konusu düzenleme ile denizle bağlantılı büyük depolara sahip ithalatçı dağıtıcıların, küçük dağıtıcılara ikmalleri 20 günlük yükümlülük hesaplamasından muaf tutulduğu; kupon sisteminin maliyetleri düşürmediği, tam tersine maliyetleri arttırdığı; lisans bedelleri 15 yılda bir defa ödenirken izin bedelinin yıllık olup, her yıl ödeneceği; Kanunda yıllık 60.000 ton satış zorunluluğu bulunmadığı; Kurul Kararıyla, kupon sistemi kapsamında stoklama hizmeti verilmesinin Kurum’un iznine tabi kılındığı ve 5307 sayılı Kanun’da bulunmayan yeni bir lisans türünün, idari işlemle türetildiği; oysa ki, lisansa tabi faaliyetlerin 5307 sayılı Kanun’da detaylı olarak düzenlendiği; Kurulun ayrıca izin bedeli belirleme yetkisi bulunmadığı ileri sürülmektedir.

Davalı idareler tarafından, Stok ve Gelir Payı Kararının Ek-1, Ek-2 ve Ek-3’ünde yer alan hüküm ve hesaplamaların Uluslararası Enerji Ajansı ile ülkemizin tarafı olduğu anlaşma kapsamında belirlenen hüküm ve hesaplamalara ilişkin olduğu; söz konusu eklerin, Ulusal Petrol Stoku Komisyonunca belirlenen eklerle birebir aynı olduğu; bu nedenle, Kurul tarafından, anlaşma kapsamında olabilecek değişikliler veya Komisyonun kararlarının uygulamasının hızli ve etkin bir şekilde sağlanabilmesi için yetkilendirme yapıldığı; Uluslararası anlaşmanın normlar hiyerarşisindeki yeri ile Komisyonun yetkileri birlikte değerlendirildiğinde Kararın eklerinde bu otoritelerin kararları kapsamında bulunmayan herhangi bir değişiklik yapılmasının mümkün olmadığı; Kurul tarafından, Petrol Piyasası Dairesi Başkanlığına verilen yetkinin, yalnızca mevcut üst normlarda yapılan değişikliklerin, piyasanın hızına uygun olarak mevzuata işlenebilmesini sağlamayı amaçladığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
Davalı idareler tarafından, Danıştay Onüçüncü Dairesince verilen kararın davanın reddine ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın temyize konu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …DÜŞÜNCESİ: Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2. Danıştay Onüçüncü Dairesinin temyize konu 02/07/2020 tarih ve E:2018/456, K:2020/1689 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 31/01/2022 tarihinde, Daire kararının iptale ilişkin kısmı yönünden oyçokluğu, davanın reddine ilişkin kısmı yönünden oybirliği ile karar verildi.

KARŞI OY
X- 4628 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 5/B maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, “Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu petrol piyasası ile ilgili olarak aşağıda belirtilen görevleri de yerine getirir: a) Petrol Piyasası Kanunu hükümlerini uygulamak, Piyasa faaliyetlerine ilişkin her türlü düzenlemeleri yapmak ve yürütülmesini sağlamak.”; anılan Kanun’un 9. maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinde, “Petrol Piyasası Dairesi Başkanlığı: Bu Kanun, 4/12/2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu ve diğer kanunlarla Kuruma verilen petrol piyasası ile ilgili düzenleme, rekabet şartlarını oluşturma, tüketici haklarının korunması ile tüketici şikâyetlerinin incelenmesi çalışmalarını yapmak, her türlü lisans, sertifika, izin ve belgelendirmeye ilişkin iş ve işlemleri yürütmek, ulusal marker işlemlerini yürütmek.” hükmü mevcuttur.
Bu düzenlemeler kapsamında, dava konusu Kurul kararının da, Petrol Piyasası Dairesi Başkanlığı tarafından Başkanlık Makamına sunulduğu; 22/09/2017 tarih ve 39697 sayılı Başkanlık Olur’u ile Kurul gündemine alındığı ve 04/10/2017 tarih ve 7319 sayılı dava konusu Kurul Kararının alındığı dosya içerisindeki belge ve bilgilerden anlaşılmaktadır.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun karar organının, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu olduğu noktasında tartışma olmamakla birlikte, Petrol Piyasası Dairesi Başkanlığının konuya ilişkin alınacak kararlar hakkında inceleme ve hazırlık yaparak Kurulda görüşülmek ve karara bağlanmak üzere Kurul gündemine sunduğu; dava konusu kararın da anılan süreçten geçerek alındığı görülmektedir.
Anayasanın 6. maddesinde yer alan; “…..Hiçbir kimse veya organ, kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz…” hükmüne uygun olarak, doktrin ve yargısal içtihatlarla çerçevesi belirlenen kamusal yetki; kanun koyucu tarafından belirlenen kişi ya da makam tarafından kullanılabilecek tasarruflardandır.
Kabul gören haliyle, “yetki devri” ise, “bir konuda karar almak, eylemde bulunmak veya emir vermek hakkını başkalarına devretmek ve elde edeceği sonuçlardan onu sorumlu tutmak” biçiminde tanımlanmaktadır.
Yasa ile bir yetkinin belli bir kişi tarafından kullanılmasının öngörüldüğü durumlarda, bu yetkinin sadece belirlenen kişi tarafından kullanılması mümkün olup, “kişi” olarak belirlenen hallerde; yetki devrinin de yasada öngörülmesi gerekir. Bir başka ifadeyle; yasada belli bir kişi yetkili kılınmışsa ve usulüne uygun şekilde yetki devri yapılmadan söz konusu yetki başka bir kişi tarafından kullanılırsa işlem yetki yönünden hukuka aykırı olacaktır.
Diğer taraftan, yasada yetkiyi kullanmak üzere bir birim/makam gösterilmişse, alınan yetkinin de kural olarak, belirlenen birim ya da makamı temsil eden kişilerce kullanılması asıl olmakla birlikte, anılan yetkinin genel idari işleyiş içindeki alt birimlere devrinin (yetki devri) mümkün olduğu, bunun için ayrıca bir yasal düzenlemeye ihtiyaç bulunmadığı kabul edilmektedir.

Uyuşmazlıkta iptali istenilen, Stok ve Gelir Payı Kararının Ek-1, Ek-2 ve Ek-3’ünde yer alan hüküm ve hesaplamalar Uluslararası Enerji Ajansı ile ülkemizin tarafı olduğu anlaşma kapsamında belirlenen hüküm ve hesaplamalara ilişkindir. Söz konusu ekler, Ulusal Petrol Stoku Komisyonunca belirlenen eklerle aynı olup; Kurul tarafından, anlaşma kapsamında olabilecek değişikliler veya Komisyonun kararlarının uygulamasının hızlı ve etkin bir şekilde sağlanabilmesi ve değişikliklerin, piyasanın hızına uygun olarak hızlıca takip edilerek mevzuata işlenebilmesini sağlamak amacıyla Petrol Daire Başkanlığını yetkilendirdiği anlaşılmaktadır. Kaldı ki, Uluslararası anlaşmanın normlar hiyerarşisindeki yeri ile Komisyonun yetkileri birlikte değerlendirildiğinde Kararın eklerinde, anılan Daire Başkanlığının, kapsamda bulunmayan herhangi bir değişiklik yapması da mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle, temyize konu Daire kararının iptale ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla, kararın bu kısmına katılmıyoruz.