Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2020/2795 E. 2022/225 K. 31.01.2022 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2020/2795 E.  ,  2022/225 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/2795
Karar No : 2022/225

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …Akaryakıt AŞ.
(Eski unvanı: …Akaryakıt Nak. Tic. Ltd. Şti.)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : …Kurumu
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU :Danıştay Onüçüncü Dairesinin 02/07/2020 tarih ve E:2018/696, K:2020/1692 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 10/10/2017 tarih ve 30206 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 04/10/2017 tarih ve 7319 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararının EK-1’inde yer alan Zorunlu Petrol Stoku Kupon Sistemine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Karar’ın 8. maddesinin, aynı Kurul kararının EK-2’sinde yer alan Zorunlu Petrol Stoku ve Gelir Payı Yükümlülüklerine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Karar’ın 5. maddesi ile ekinde yer alan Ulusal Stoğa İlişkin Tutulması Gereken Petrol Stok Miktarı Hesaplama Yöntemi’nin iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onüçüncü Dairesinin 02/07/2020 tarih ve E:2018/696, K:2020/1692 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usûle ilişkin itirazları geçerli görülmemiş ve davanın açıldığı tarihten sonra, dava konusu edilen “Zorunlu Petrol Stoku ve Gelir Payı Yükümlülüklerine İlişkin Usul ve Esaslar”da 15/10/2019 tarih ve 30919 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 8878 sayılı Kurul kararı ile “serbest tüketici lisansı sahipleri” açısından değişikliklere gidildiği görülmekle birlikte, davacının menfaatini ihlâl eden düzenlemelerde değişiklik yapılmadığı görüldüğünden esasın incelenmesine geçilmiş,
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanun’un 16. maddesi ile, 4628 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 10. maddesi hükümlerine yer verilerek,
Zorunlu Petrol Stoku ve Gelir Payı Yükümlülüklerine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Kararın 5. maddesi ile ekinde yer alan “Ulusal Stoğa İlişkin Tutulması Gereken Petrol Stok Miktarı Hesaplama Yöntemi” yönünden;
Uyuşmazlığa konu Karar ile Ulusal Petrol Stok Komisyonunun 2017-1 sayılı Kararı ile oluşturulan metodoloji doğrultusunda, lisans sahipleri için ulusal petrol stoku yükümlülüğünün nasıl hesaplanacağı ve bunun Kuruma nasıl bildirileceğine, stok izlemesinin nasıl yapılacağına, ulusal petrol stokunun nerelerde tutulabileceğine, rafinerici lisansı sahipleri için ürün tahvillerinin nasıl yapılacağına, LPG dağıtıcı lisansı sahiplerince, tutmakla yükümlü oldukları stok miktarının azami % 50’sini benzin türlerinden tutabileceğine, gelir payının hangi durumlarda oluştuğuna ve ne zaman ödenmesi gerektiğine ilişkin hususlarda düzenlemeler yapıldığı,
1973 yılında yaşanan ilk petrol krizini takiben 1974 yılında, krizden ciddi şekilde etkilenen ülkelerin, krizlere karşı ortak hareket etmek amacıyla Uluslararası Enerji Ajansını (UEA) kurduğu; Ajansın kuruluş anlaşması olan “Uluslararası Enerji Programı Anlaşması”nın genel olarak petrol krizlerine karşı alınacak önemleri ve petrol stoklarına ilişkin konuları düzenlediği; Ülkemizin de 21/01/1981 tarih ve 2375 sayılı Uluslararası Enerji Programı Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun ile anlaşmaya taraf olduğu,
5015 sayılı Kanun’da ulusal petrol stok yükümlülüğüne ilişkin kurallara yer verildiği; Kanun’un 16. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Piyasada sürekliliğin sağlanması, kriz veya olağanüstü hâllerde risklerin önlenmesi ve uluslararası anlaşmalar gereği olağanüstü hâl petrol stokları ile ilgili yükümlülüklerin ifası amaçlarıyla bir önceki yıl günlük ortalama kullanımının içindeki net ithalatın en az doksan günlük miktarı kadar petrol stoku tutulur” kuralı ile ulusal petrol stoku yükümlülüğüne ilişkin genel çerçevenin belirlendiği,
5015 sayılı Kanun’un 16. maddesinin incelenmesinden, ulusal petrol stoğuna esas gün sayısının belirlenmesi, arttırılması, yönetimi, getirilebilecek yükümlülükler, ulusal petrol stoğunun temin süresi, ulusal petrol stoğunun cinsi, miktarı ve stoklama yerlerinin belirlenmesi, ulusal petrol stoğuna dair petrol ve hizmet alımları, stok ve stoklamaya ilişkin diğer kararlar ile tedbirlerin alınması, ulusal petrol stoklarından olağanüstü hâllerde satış yapılması ile Bakanlar Kuruluna sunulacak tekliflerin hazırlanması gibi konularda karar verme yetkisinin Bakanlar Kurulunca bu Kanuna göre kurulacak olan Ulusal Petrol Stoğu Komisyonuna ait olduğu, Komisyon kararlarının uygulanması ve sekreterya işlerinin yürütülmesi ile hukukî işlemlerde muhatabın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olduğunun görüldüğü,
5015 sayılı Kanun’un 16. maddesinin 5. ve 6. fıkralarına dayanılarak tesis edilen ve 28/01/2005 tarih ve 25710 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 13/01/2005 tarih ve 2005/8374 sayılı Ulusal Petrol Stoğu Komisyonunun Çalışmalarına Dair Esaslar’a ilişkin Bakanlar Kurulu Kararının 2. maddesinde, ulusal petrol stoğuna esas gün sayısının belirlenmesi, artırılması, yönetimi, getirilebilecek yükümlülükler konusunda kararların alınması, temin süresinin belirlenmesi, cinsi, miktarı ve stoklama yerlerinin belirlenmesi, ulusal petrol stoğuna dair petrol ve hizmet alımları, stok ve stoklamaya ilişkin diğer karar ile tedbirlerin alınması, ulusal petrol stoklarından olağanüstü hâllerde satış yapılması ve Bakanlar Kuruluna yapılacak tekliflerin hazırlanması, günün ihtiyaçları doğrultusunda belirlenecek diğer görevlerin Ulusal Petrol Stoğu Komisyonunun görevleri olarak sayıldığı,
Yukarıda yer verilen 5015 sayılı Kanun’un ilgili maddeleri uyarınca 21/04/2017 tarih ve 2017/1 sayılı Ulusal Petrol Stok Komisyonu Kararının alındığı,
Anılan kararın uyuşmazlığa ilişkin kısımlarında:
“Karar No:1- Ulusal Petrol Stoku, lisans sahiplerinin tutmakla yükümlü oldukları stoktan ve tamamlayıcı petrol stokundan oluşur ve Ek’te yer alan metodoloji kullanılarak hesaplanır.
Karar No:2- Lisans sahiplerinin tutmakla yükümlü oldukları petrol stokunun izleme ve denetim faaliyetleri Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından gerçekleştirilir, buna ilişkin usul ve esaslar 01/01/2018 tarihine kadar uygulamaya geçilecek şekilde EPDK tarafından yayımlanır. EPDK tarafından gerçekleştirilen denetim faaliyetine ilişkin sonuçlar yıllık olarak Komisyon’a rapor edilir.
Karar No:3- Ulusal stokun tamamlayıcı kısmının edinimi ve finansmanı kapsamında gelir payı ödemelerine ilişkin izleme ve denetim faaliyetleri Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından gerçekleştirilir ve buna ilişkin usul ve esaslar 01/01/2018 tarihine kadar uygulamaya geçilecek şekilde EPDK tarafından yayımlanır. EPDK tarafından gerçekleştirilen denetim faaliyetine ilişkin sonuçlar yıllık olarak Komisyon’a rapor edilir.
Karar No:4- Lisans sahiplerinin tutmakla yükümlü oldukları stokların, hizmet alımı karşılığı diğer lisans sahiplerince tutulabilmesine ilişkin düzenlemeler 01/01/2018 tarihine kadar uygulamaya geçilecek şekilde EPDK tarafından yayınlanır.” kurallarına yer verildiği,
Komisyon kararının ekinde yer alan hesaplama metodolojisinde ise;
– Ulusal petrol stoğunun bir önceki yılın günlük ortalama kullanımının içindeki net ithalatın en az 90 günlük kısmından oluşacağı şeklindeki ifade ile 5015 sayılı Kanun’un 16. maddesinin birinci fıkrasındaki kurala paralel düzenleme getirildiği; “Ulusal petrol stoku, lisans sahiplerinin tutmakla yükümlü olduğu stok ile tamamlayıcı petrol stokunun toplamıdır.” ifadesi ile de Kanun’da öngörülen stok yapısının netleştirildiği,
– “Petrol stoku her an mevcut ve erişilebilir olmalı, stoklanacak ürünler üzerinde hiç bir kısıtlama veya engellemenin olmaması gerekmektedir.” ifadesi ile ulusal petrol stoğunun hedefine uygun olarak düzenleme yapıldığı,
– Hangi yer ve durumdaki petrolün stoktan sayılıp sayılmayacağına ilişkin hususların düzenlemeye eklendiği,
– Lisans sahiplerinin yaptıkları ikmallerden hangilerinin stok yükümlülüğü doğuracağına ilişkin hususların düzenlemeye eklendiği,
– Net ithalat kullanılarak hesaplanacak petrol stoğuna ilişkin metodolojide yer alan ham petrol eşdeğeri dönüşümüne ilişkin değerler olarak (ham petrol için 0,96, akaryakıt için 1,065 ) belirlendiği,
– 90 günlük net ithalat kavramının netleştirilmesine ilişkin formüllerin belirlendiği,
– 1 Ocak-31 Mart dönemi için iki önceki yıl, 1 Nisan-31 Aralık dönemi için bir önceki yıla ait verilerin kullanılmasına ilişkin düzenleme yapılarak, stok miktarının sağlıklı olarak belirlenmesi ve takibinin sağlıklı olarak yapılabilmesinin sağlandığı,
– Lisans sahiplerinin tutmakla yükümlü olduğu petrol stok hesaplama tablosu oluşturularak, zorunlu stok yükümlüsü lisans sahiplerinin, ikmal edebileceği ve stok olarak tutabileceği ürün ve akaryakıtlar ile ürün tahvil katsayıları ve erişilemeyen stok katsayısı belirlendiği (Ham petrol için 0,96, akaryakıt için 1,065, erişilemeyen stok için 0,9),
– “Rafinerici ve dağıtıcı lisansı sahiplerinin tutmakla yükümlü oldukları stok miktarının en az %50’si benzin ve/veya motorin türleri ve/veya havacılık yakıtları olarak tutulur. LPG dağıtıcı lisansı sahipleri; tutmakla yükümlü stok miktarının asgari %50’sini LPG olarak, kalan kısmını ise benzin türlerinden tutabilir.” kuralı ile Kanun’da atıf yapılan ulusal petrol stoğunun cinsinin belirlendiği,
Aktarılan mevzuattan anlaşılacağı üzere, ulusal petrol stoğunun tutulması için öngörülen sistemde, kullanım içindeki net ithalatın en az 90 günlük miktarının ulusal petrol stoğu olarak tanımlandığı, bu stokun da lisans sahiplerinin tutması gereken petrol stoğu ve tamamlayıcı stok olarak ikiye ayrıldığı; lisans sahiplerinin tutması gereken petrol stoğunun, rafinerici, akaryakıt ve LPG dağıtıcılarının günlük ikmallerinin en az 20 katını depolarında tutmasından oluştuğu; tamamlayıcı kısmın ise, tüketici fiyatlarına eklenen gelir payından elde edilen kaynakla rafinerici lisansı sahipleri tarafından tutulan kısım olduğu; bu kapsamda da, kimlerin kaynak ve finansman giderlerini karşılama yükümlüsü (gelir payı yükümlüsü) olduğuna yönelik düzenlemenin, 04/10/2017 tarih ve 7319 sayılı Kurul kararının ekinde yer alan Zorunlu Petrol Stoku ve Gelir Payı Yükümlülüklerine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Karar ile yapıldığı,
Karar’ın iptali istenen 5. maddesinde “(1) Rafinerici, dağıtıcı lisansı sahipleri, tutmaları gereken zorunlu petrol stoku miktarını her yıl Ek-1’de yer alan stok hesaplama yöntemine göre hesaplar ve bu usul ve esaslara göre zorunlu petrol stokunu tutar. (2) Ek-1’de yer alan hesaplama yöntemine göre oluşturulan Ek-2 formu her yıl Şubat ayının on beşine kadar rafinerici ve dağıtıcı lisansı sahiplerince Kuruma ibraz edilir. (3) Dağıtıcı lisansı sahipleri, alt başlığında yer alan akaryakıt türleri ile zorunlu petrol stoku yükümlüğünü yerine getirir. Akaryakıtla harmanlanmak üzere tesislerinde bulundurulan biodizel ve etanol zorunlu petrol stokundan sayılır.” kuralına yer verildiği,
Karar’ın Ek-1’inde yer verilen Hesaplama Yönteminin ise, Ulusal Petrol Stok Komisyonunun 2017/1 sayılı kararında yer alan hesaplama metodolojisi olduğu; zorunlu petrol stoğuna ilişkin hesaplamanın bu Ek’e göre yapılacağı; karar uyarınca, LPG dağıtıcı lisansı sahiplerinin zorunlu petrol stoklarının %50’ye kadar olan kısmını benzin olarak tutabilmesine ilişkin Komisyon kararı ekinde yer alan metodoloji kapsamında rafinerici ve dağıtıcı lisansı sahipleri LPG dağıtıcı lisansı sahiplerine hizmet verebileceği; böylece, ülkemizdeki LPG depolama kapasitesinin kısıtlı olması nedeniyle LPG sektöründe yaşanan stok tutma problemlerinin de önüne geçilmesinin hedeflendiği; düzenlemede ayrıca, hesaplama metodolojisi kapsamında rafinerici lisansı sahiplerinin zorunlu petrol stoğu yükümlülüğünün en az %50’sini oluşturması gereken benzin ve/veya motorin türlerinin ve/veya havacılık yakıtlarının Kanun’un 16. maddesi uyarınca Kurum’a verilen yetki çerçevesinde diğer ürünlere tahvili konusunda kurala yer verildiği,
Ulusal Petrol Stok Komisyonunun aldığı kararların, Uluslararası Enerji Ajansının belirlediği hükümler ve hesaplamalar doğrultusunda alındığı, 7319 sayılı Kurul kararı ile belirlen stok hesaplama metedolojisinin Komisyon kararında belirlenen yöntemler olduğu; dolayısıyla, hiç bir değişiklik yapılmaksızın, orijinal metinden çeviri yapılmak suretiyle Uluslararası Enerji Ajansının uyguladığı hesaplama yöntemlerinin, dava konusu Karar’a alındığı,
Ulusal petrol stoğunun tutulması için öngörülen sistemde lisans sahiplerinin tutması gereken stoğun; rafinericinin, akaryakıt ve LPG dağıtıcılarının günlük ikmallerinin en az 20 katını depolarında tutmasından oluştuğu; tamamlayıcı kısmın ise, tüketici fiyatlarına eklenen gelir payından elde edilen kaynakla rafinerici lisansı sahipleri tarafından tutulan kısım olduğu; açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, ulusal petrol stoğu miktarı olan günlük ortalama kullanımın içindeki net ithalatın en az 90 günlük miktarı ile akaryakıt ve LPG dağıtıcısı ve rafinerici lisansı sahipleri için belirlenmiş ortalama 20 günlük ikmal miktarına karşılık gelen miktar parametrelerinin birbirinden tamamen farklı olduğu,
Öte yandan, dava konusu Karar’ın 1 no’lu ekinde yer alan Hesaplama Yöntemi’nin “Ulusal stok hesabı” başlıklı 1. maddesinde, “Bayilere yapılan ikmaller, serbest kullanıcılara ile deniz ve hava araçlarına yapılan tüketim amaçlı ikmaller yurtiçi tüketim olarak kabul edilir. Rafinerici ve dağıtıcı lisansı sahipleri arasında yapılan petrol hareketleri (dağıtıcılar arası ticaret, rafinericiler arası ürün transferi vb.), askeri amaçlı ile transit ve ihracat rejimi kapsamında yapılan satışlar yurtiçi tüketim hesabına dahil edilmez.” kuralının, “Lisans sahiplerinin tutmakla yükümlü oldukları petrol stoku hesabı” başlıklı 2. maddesinde ise, “Lisans sahiplerinin tutmakla yükümlü olduğu petrol stokunun hesaplanmasında, rafinerici, akaryakıt ve LPG dağıtıcı, lisansı sahipleri tarafından yapılan ihracat, transit ve askeri satış miktarı ile aynı tür lisans sahiplerinin birbirleri arasındaki yaptığı satışların dışındaki miktar kullanılır.” kuralının yer aldığı; söz konusu düzenlemelerin birbirine paralel nitelikte düzenlemeler olduğu; buna göre, rafinerici ve dağıtıcı lisansı sahipleri arasında yapılan petrol hareketlerinin (dağıtıcılar arası ticaret, rafinericiler arası ürün transferi vb.), askeri amaçlı ile transit ve ihracat rejimi kapsamında yapılan satışlar petrol stoğu tutma yükümlülüğünün kapsamı dışında bırakıldığı; 5015 sayılı Kanun, akaryakıt ve LPG dağıtıcı, rafinerici lisansı sahiplerinin ikmal ettiği petrol miktarı üzerinden stok tutulmasını zorunlu kıldığından stoklanan petrolde mükerrerlik bulunmadığı,
5015 sayılı Kanun’un 16. maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesinde “Akaryakıt ve LPG dağıtıcı lisansı sahiplerinin, tank dibi hariç toplam stoğunun yirmi günlük kısmı şirketlerin minimum işletme stoğu olarak alınır ve ulusal petrol stoğundan sayılır.” kuralının yer aldığı; bu kuraldan, belli bir miktarın tank dibi olarak ulusal petrol stoğundan sayılmayacağı açıkça anlaşılmakta ise de, bu miktarın ne kadar olacağı konusunda Kanun’da bir kural bulunmadığı,
Uluslararası Enerji Ajansının konuya ilişkin direktifinde ve ülkemizin de tarafı olduğu Uluslararası Enerji Programı Anlaşmasında ulaşılamayan stok miktarı (tank dibi) için %10 değerinin kullanıldığı; bu kapsamda, Komisyonca tank dibi olarak %10’luk kısmın ulusal petrol stoğundan sayılmaması yönünde 2017-1 sayılı Komisyon kararında bu konuda düzenleme yapıldığı ve bu durumda, %10 oranındaki stoğun tank dibi olarak ulusal petrol stoğundan sayılmamasının, uluslararası yükümlülüklerimizden kaynaklanması nedeniyle yerinde olduğu,
Ulusal Petrol Stok Komisyonunun aldığı kararların, Uluslararası Enerji Ajansının belirlediği hükümler ve hesaplamalar doğrultusunda alındığı, 7319 sayılı Kurul Kararı ile belirlenen stok hesaplama metodolojisinin Komisyon kararında belirlenen yöntemler olduğu; dolayısıyla, hiçbir değişiklik yapılmaksızın, orijinal metinden çeviri yapılmak suretiyle Uluslararası Enerji Ajansının uyguladığı hesaplama yöntemlerinin dava konusu Karara alındığı,
Zorunlu Petrol Stoku Kupon Sistemine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Kararın 8. maddesi yönünden;
Kupon sisteminin, rafinerici ve dağıtıcı lisans sahiplerinin bir başka lisans sahibi adına zorunlu petrol stoğu tutmasına ilişkin sistemi ifade ettiği; böylece fazla stok bulunduran stok sahiplerinin ilave gelir elde ederek, stok maliyetlerini düşürebilecek, zorunlu petrol stoğu yükümlülüğünü kupon sistemi kapsamında yerine getiren lisans sahiplerinin de daha düşük maliyetlerle yükümlülüklerini karşılayabileceği; kararın amacının, stok yükümlülerinin yükümlülüklerini yerine getirirken tutması gereken stoğun fiziki olarak tutulması yerine, daha düşük maliyetlerle başka lisans sahipleri tarafından da tutulabilir hale getirilmesinin sağlandığı,
Söz konusu düzenleme ile yükümlülere stok yükümlülüklerini yerine getirmek amacıyla akaryakıt ve LPG depolamak yerine başkasının mülkiyetinde olan stoğu ürün alımı yapılmadan sadece depolama maliyetine katlanarak kullanma imkânı sunulduğu; bu sayede lisans sahiplerinin yüksek depolama maliyetinden kurtulmasının amaçlandığı; kupon sisteminin olmaması durumunda ilgililerin stok yükümlülüğünü yerine getirebilmesi için ürün ve depolama maliyetine katlanması gerekeceği; oluşan bu maliyetlerin doğrudan tüketici fiyatlarına yansıyacağının açık olduğu; kupon sistemi ile, daha düşük maliyetlerle önceden kurallara bağlanmış şekilde stok yükümlülüğünün yerine getirilmesine olanak sağlandığı; ayrıca, kupon hizmetinden faydalanma konusunda bir zorunluluk bulunmadığı; stok tutma yükümlülerinin istemeleri hâlinde sistemden faydalanabileceği,
Dava konusu Karar’ın 8. maddesinde, “(1) Kupon sistemi kapsamında hizmet vermek isteyen rafinerici veya dağıtıcı lisans sahibi izin için Kuruma başvurur. İzne ilişkin işlemler Petrol Piyasası Dairesi Başkanlığınca sonuçlandırılır. (2) Hizmet vermek üzere Kuruma başvuran; (a) Rafinerici ve dağıtıcı lisansı sahiplerinin, zorunlu petrol stoku yükümlülüğünü, Ocak, Şubat veya Mart ayında başvurmaları halinde başvuru tarihinden iki önceki takvim yılının tamamında, diğer hallerde başvuru tarihinden bir önceki takvim yılının tamamında yerine getirmiş olması, (b) Dağıtıcı lisansı sahiplerinin Ocak, Şubat veya Mart ayında başvurmaları halinde, başvuru tarihinden iki önceki takvim yılında, diğer hallerde başvuru tarihinden bir önceki takvim yılında asgari 60.000 ton benzin ve/veya motorin türlerini dağıtıcılar arası ticaret hariç teslim etmiş olması zorunludur. (3) İzin, hizmet verenin lisansının süresiyle sınırlıdır. (4) Bu maddenin ikinci fıkrasındaki şartları sağlayan lisans sahipleri, Ek-3’te yer alan “İzin Başvuru Formu”na Kurum hesabına izin bedeli olan 50.000 TL’nin yatırıldığına ilişkin banka dekontunu ekleyerek izin için başvuruda bulunur. İzin bedeli Kurul Kararıyla her yıl yeniden belirlenir. (5) Başvuru sahibinin şartları sağlayıp sağlamadığına ilişkin değerlendirme, başvurunun Kurum’a yapıldığı tarihi izleyen on iş günü içinde sonuçlandırılır. İzin başvurusunda bulunan lisans sahibinin gerekli şartları sağlamadığının tespiti halinde başvuru iade edilir. (6) Lisans sahibi, Kurum internet sitesinde izin aldığının ilan edilmesini müteakip, kupon sistemi kapsamında hizmet verebilir. (7) Hizmet verenin ticari unvanı veya nevi değişikliği olması durumunda, izne ilişkin düzeltme re’sen yapılır.” kuralına yer verildiği,
4628 sayılı Kanun’un 9. maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinde, “Bu Kanun, 04/12/2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu ve diğer kanunlarla Kuruma verilen petrol piyasası ile ilgili düzenleme, rekabet şartlarını oluşturma, tüketici haklarının korunması ile tüketici şikâyetlerinin incelenmesi çalışmalarını yapmak, her türlü lisans, sertifika, izin ve belgelendirmeye ilişkin iş ve işlemleri yürütmek, ulusal marker işlemlerini yürütmek.”nin Petrol Piyasası Dairesi Başkanlığının görevleri arasında sayıldığının görüldüğü,
Aynı Kanun’un 10. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendinin (b) alt bendinde, “Lisans, onay, izin ve vize işlemleri üzerinden alınacak bedeller.” in Kurumun petrol piyasası ile ilgili gelirlerinden olduğunun kurala bağlandığı; öte yandan, 5015 sayılı Kanun’un 2. maddesinin 27. fıkrasında “Lisans”, “Bu Kanuna göre gerçek ve tüzel kişilere piyasada faaliyet gösterebilmeleri için Kurul tarafından izin verildiğini gösterir belge” şeklinde tanımlandığı; bu durumda, izin ile lisansın farklı şeyleri ifade ettiği, iddia edildiği gibi iznin bir lisans türü değil, sadece kupon sistemi ile stok tutmak isteyenlerin yeterli kapasiteleri olduğunu, sözleşmelerinde belirtilen stok miktarının sözleşmede belirtilen süreyle tutulacağını garanti edecek imkân ve kapasiteye sahip olduklarını belirterek Kurumdan bu miktar stoğun tutulacağına dair müsaade alınması anlamına geldiği ve Kurumun, izin verme, izin bedelini belirleyerek tahsil etme yetkisinin bulunduğu sonucuna varıldığı; bu itibarla, kupon sistemi kapsamında hizmet vermek isteyen rafinerici veya dağıtıcı lisans sahiplerinin izin için Kuruma başvuracağı, izne ilişkin işlemlerin Petrol Piyasası Dairesi Başkanlığınca sonuçlandırılacağına ilişkin kuralda hukuka aykırılık bulunmadığı,
Karar’ın 8. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinde, rafinerici ve dağıtıcı lisans sahiplerinin, zorunlu petrol stoğu yükümlülüğünü, Ocak, Şubat veya Mart ayında başvurmaları hâlinde başvuru tarihinden iki önceki takvim yılının tamamında, diğer hâllerde başvuru tarihinden bir önceki takvim yılının tamamında yerine getirmiş olmasının, izin almanın koşulları arasında sayıldığı; 5015 sayılı Kanun’un 16. maddesi uyarınca, ulusal petrol stoğu mükellefiyetiyle ilgili olarak karar alma yetkisi bulunan Ulusal Petrol Stok Komisyonu’nun 21/04/2017 tarih ve 2017/1 sayılı kararının ekinde yer alan hesaplama metodolojisinde, 1 Ocak-31 Mart dönemi için iki önceki yıl, 1 Nisan-31 Aralık dönemi için bir önceki yıla ait verilerin kullanılmasına ilişkin düzenleme yapıldığı ve Karar’da getirilen düzenlemenin de bu hususun tekrarı niteliğinde olduğu dikkate alındığında, Kurumun kendisine verilen yetkileri aştığından söz edilemeyeceği,
Karar’ın 8. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendinde, izin için, dağıtıcı lisans sahiplerine 60.000 ton benzin ve/veya motorin türlerini dağıtıcılar arası ticaret hariç teslim etme zorunluluğu getirildiği; ulusal stoğun kriz hâllerindeki arz güvenliğini sağlamaya yönelik bir uygulama olduğu hususu göz önünde alındığında, söz konusu düzenlemenin Kanun’u aşan bir yönü bulunmadığı gibi, kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olduğu sonucuna varıldığı,
Karar’ın 8. maddesinin 4. fıkrasında, izin alınması için, Kurum hesabına 50.000.00-TL’nin yatırılması gerektiği kuralının bulunduğu; 4628 sayılı Kanun’un 10. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendinin (b) alt bendinde, “Lisans, onay, izin ve vize işlemleri üzerinden alınacak bedeller.” Kurumun petrol piyasası ile ilgili gelirleri arasında sayıldığından, söz konusu düzenlemede hukuka aykırılık görülmediği,
Öte yandan, Karar’da, depo sahibi dağıtıcı lisansı sahiplerinin hizmet vereceğine ilişkin herhangi bir kuralın yer almadığı; kaldı ki, depolama lisansı 5015 sayılı Kanun’da, “Piyasa faaliyetinde bulunanların stok ve işletme ihtiyaçlarını gidermek üzere başkasının mülkiyetindeki petrolün depolanması işlemi” olarak tanımlandığı; buna göre, depolama lisansı faaliyetinin başkasının mülkiyetindeki petrolün depolanması; kupon hizmetinin ise, kendi mülkiyetinde bulunan petrolün, stok yükümlüsü başka bir firmanın tutması gereken stoğa sayılması olduğu; bu çerçevede, petrolün mülkiyetini elinde bulundurmayan depolama lisansı sahibi kupon hizmeti veremeyeceği gibi, dağıtıcı lisansı sahiplerinin mülkiyetlerindeki petrolü lisanslı depolarda belli bir bedel karşılığında tutarak kupon hizmeti verebileceği,
Bu itibarla, 7319 sayılı Kurul kararının 1 no’lu ekinde yer alan Zorunlu Petrol Stoku Kupon Sistemine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Kararın 8. maddesi ile aynı Kurul kararının 2 no’lu ekinde yer alan Zorunlu Petrol Stoku ve Gelir Payı Yükümlülüklerine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Kararın 5. maddesi ile ekinde yer alan “Ulusal Stoğa İlişkin Tutulması Gereken Petrol Stok Miktarı Hesaplama Yöntemi”nde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, EPDK’nın kurul kararlarıyla son derece ağır cezai yaptırımları olan bir konuda piyasayı düzenleyici nitelikte hükümler getirilmeye çalışıldığı; normlar hiyerarşisinin ihlal edildiği; kanunla düzenleme yapılması gereken bir konuda davalı idarenin bu kadar geniş çaplı düzenleyici işlem tesis etmesinin hukuka ve usule aykırı olduğu;Kurumun, dava konusu Kurul kararıyla yükümlülük stokları ile ilgili olarak, Kanun değişikliğiyle kendisine lisans sahiplerince tutulacak stokların miktarında azalma yapılmayacak şekilde sadece ürün cinsini ve ürünlerin birbirine tahvil edilmesini düzenleme yetkisi verilmesine rağmen çok daha geniş kapsamlı düzenlemeler yaptığı; bu düzenlemenin UAEA düzenlemesine uygun olmasının iç hukukta yetki gaspı yapılmasını haklı göstermeyeceği; işlemin her şeyden önce şekil yönünden usul ve yasaya aykırı olduğu; dağıtıcı lisans sahiplerinin, rafinerilerden satın aldıkları mal için stok bedeli öderlerken, aynı şekilde kendi satış rakamları için de ayrıca stok ve depolama maliyeti altına gireceği; ülkemizde oldukça yüksek bir seviyede olan akaryakıt fiyatlarının bu uygulama ile önlenemez şekilde artacağı ve davacı şirket gibi dağıtım lisansı olan şirketler için ek maliyet getireceği; ayrıca, Zorunlu Petrol Stoku Kupon Sistemine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Kararın 8. maddesine ilişkin rekabet ve serbest piyasa ilkelerinin ihlali yönündeki itirazları hakkında bir değerlendirme yapılmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Onüçüncü Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Onüçüncü Dairesinin temyize konu 02/07/2020 tarih ve E:2018/696, K:2020/1692 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 31/01/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.