Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2020/2618 E. 2020/1765 K. 08.10.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2020/2618 E.  ,  2020/1765 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/2618
Karar No : 2020/1765

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı

VEKİLİ : Av. O…

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onikinci Dairesinin 23/09/2019 tarih ve E:2016/11252, K:2019/6188 sayılı kararının iptale ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının sözleşmeli öğretmenliğe atanmamasına ilişkin işlemin, 10/10/2016 tarihinde sözleşmeli öğretmen kadrolarına yapılan atamaların ve 03/08/2016 tarih ve 29790 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmeliğin 11. maddesinin, 12. maddesinin dördüncü fıkrasının ve 15. maddesinin birinci fıkrasının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onikinci Dairesinin 23/09/2019 tarih ve E:2016/11252, K:2019/6188 sayılı kararıyla;
Dava konusu Yönetmeliğin “Sözlü sınav konuları ve ağırlıkları” başlıklı 11. maddesi yönünden;
Davranış ve düşüncelere ilişkin bilgi edinme amacıyla bir kişiyle yapılan sorulu cevaplı görüşme olan mülakatın, kamu görevlerine girişte yapılan yazılı sınavı tamamlayıcı nitelikte olduğu, yazılı sınavla bilgisi ölçülen kişilerin, adayın mesleğe uygun tavır ve davranışlara, yeteneğe ve kültürel birikime sahip olup olmadığını belirlemek amacıyla yapıldığı,
Sözlü sınavın ise, amacı bakımından yazılı sınava benzemekte olup, bilgi ölçme amacıyla yapılmadığı ancak sözlü sınava ilişkin benzer düzenlemelere yer veren bazı yasa ve yönetmeliklerde sözlü sınava tabi tutulacak adayların bilgi yanında mesleki ehliyete yönelik diğer özel niteliklere de sahip olunup olunmadığı yönünden değerlendirmeye tabi tutulacağına ilişkin düzenlemelere yer verildiği, dolayısıyla yazılı sınavın tamamlayıcısı olan sözlü sınavın ölçme ve değerlendirme bakımından mülakatı da kapsadığı sonucuna varıldığı,
Bu durumda, dava konusu Yönetmeliğin dayanağı olan Kanun Hükmünde Kararname hükmünde açıkça “sözlü sınav” şeklinde yapılan düzenlemeye uygun olarak Yönetmeliğin 11. maddesinin başlığında da “sözlü sınav” ibaresine yer verildiği halde, madde içeriğinde sadece mülakata yönelik değerlendirmelere yer verildiği, sözlü sınavın amacı olan bilgi ölçmeye yönelik hususlara yer verilmediğinden anılan maddede bu nedenle hukuka uyarlık bulunmadığı,
Dava konusu Yönetmeliğin “Sözlü sınav” başlıklı 12. maddesi ve “Atama ve görev yerinin belirlenmesi” başlıklı 15. maddesi yönünden;
Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmeliğin 12. maddesinde sözlü sınava ilişkin usul ve esasların düzenlendiği; anılan maddenin dördüncü fıkrasında, sözleşmeli öğretmenliğe atama için yapılacak sözlü sınava katılmaya hak kazanan adayların, sözlü sınav komisyonunca yüz tam puan üzerinden değerlendirileceği, sözlü sınavda 60 ve üzerinde puan alanların başarılı sayılacağı ve sözleşmeli öğretmenliğe atanmak üzere tercih yapma hakkına sahip olacağının hüküm altına alındığı,
Dava konusu Yönetmeliğin 15. maddesinin birinci fıkrasında ise, sözlü sınavda 60 ve üzerinde puan alanlardan sözleşmeli öğretmenliğe atanmak üzere başvuruda bulunanların atamalarının, sözlü sınav puanı üstünlüğüne göre tercihleri de dikkate alınarak ilan edilen kontenjanlar dahilinde elektronik ortamda gerçekleştirileceğine ilişkin düzenleme yapıldığı,
İdarelerin kendilerine tanınan düzenleme yetkisini Anayasa ve kanunlarla belirlenen sınırlar içinde kullanması gerektiğinin açık olduğu; yasa koyucu tarafından düzenlenen Kanun metninde, sözleşmeli öğretmenlerin, Kamu Personel Seçme Sınavı puan sırasına konulmak kaydıyla alım yapılacak her bir pozisyonun üç katına kadar aday arasından Bakanlık tarafından yapılacak sözlü sınav başarı sırasına göre atanacaklarının hüküm altına alındığı; Kanun’un uygulanmasını sağlamak üzere Milli Eğitim Bakanlığınca hazırlanan Yönetmeliğin dava konusu 12. maddesinin dördüncü fıkrası ile 15. maddesinin birinci fıkrasındaki düzenlemede dayanağı olan Kanuna, üst hukuk normlarına ve hizmet gereklerine aykırılık görülmediği,
Davacının sözleşmeli öğretmenliğe atanmamasına ilişkin işlemin ve 10/10/2016 tarihinde sözleşmeli öğretmen kadrolarına yapılan atamaların iptali istemleri yönünden;
Söz konusu Yönetmeliğe ilişkin olarak açılan ve Danıştay Onikinci ve İkinci Dairelerince müşterek görülen başka bir davada, 11/06/2019 tarih ve E:2016/7345, K:2010/4301 sayılı kararla, sözlü sınav komisyonu başkan ve üyelerin niteliklerinin açık bir şekilde düzenlenmesi gerekirken, herhangi bir kamu görevlisinin görevlendirilmesine imkan veren düzenlemede hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle Yönetmeliğin 9. maddesinin birinci fıkrasının iptaline karar verildiği,
Bu durumda, davacının başarısız sayıldığı sözlü sınavın dayanağı olan Yönetmeliğin 9. maddesinin birinci fıkrası ile 11. maddesinin hukuka aykırılığı tespit edildiğinden, söz konusu hukuka aykırı düzenlemelere dayanılarak yapılan sözlü sınavda davacının başarısız sayılarak atamasının yapılmamasına ilişkin işlemde hukuka uyarlık görülmediği,
Diğer yandan, iptal kararının davacının doğrudan atanması sonucunu doğurmayacağı, davacının, idarece iptal kararı doğrultusunda yapılacak hukuki düzenlemeler doğrultusunda yeniden sözlü sınava tabi olacağı ve sözleşmeli öğretmenliğe yapılan tüm atamaların iptalinde ise davacının bir menfaati bulunmadığı gerekçesiyle,
Dava konusu Yönetmeliğin 11. maddesi ile davacının atamasının yapılmamasına ilişkin işlemin iptaline; dava konusu Yönetmeliğin 12. maddesinin dördüncü fıkrası ve 15. maddesinin birinci fıkrası ile sözleşmeli öğretmen kadrolarına yapılan atamaların iptali istemi yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Ek-4. maddesi tümüyle incelendiğinde dava konusu düzenlemelerin üst hukuk normlarına uygun olarak hazırlandığının anlaşılacağı, bireysel işlemin de, hukuka uygun olan dava konusu düzenlemelere dayanılarak tesis edildiği; bu nedenle, kararın iptale ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının temyize konu kısmının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın iptale ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2.Yukarıda özetlenen gerekçeyle dava konusu işlemlerin kısmen iptaline, kısmen davanın reddine yönelik Danıştay Onikinci Dairesinin 23/09/2019 tarih ve E:2016/11252, K:2019/6188 sayılı kararının temyize konu iptale ilişkin kısmının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 08/10/2020 tarihinde, oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4/B maddesinde; Millî Eğitim Bakanlığında norm kadro sonucu ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılamaması hallerinde öğretmenlerin sözleşme ile istihdam edilebilecekleri kurala bağlanmıştır.
652 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’ye 668 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile eklenen ve 6755 sayılı Kanun’un 4. maddesiyle değiştirilerek kabul edilen Ek 4. maddenin birinci fıkrasında; “Öncelikle kalkınmada birinci derecede öncelikli yörelerde olmak üzere Bakanlığın boş öğretmen norm kadrosu bulunan örgün ve yaygın eğitim kurumlarında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4 üncü maddesinin (B) fıkrası kapsamında sözleşmeli öğretmen istihdam edilebilir.” hükmüne, ikinci fıkrasında; “Sözleşmeli öğretmenler, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48 inci maddesinde öngörülen genel şartlar ile öğretmen kadrosuna atanabilmek için aranan özel şartları taşıyanlardan Kamu Personel Seçme Sınavı puan sırasına konulmak kaydıyla alım yapılacak her bir pozisyonun üç katına kadar aday arasından Bakanlık tarafından yapılacak sözlü sınav başarı sırasına göre atanır. Sözleşmeli öğretmenliğe yapılan atama, sözleşmenin imzalanmasıyla geçerlilik kazanır. Sözleşme, imzalanmadan herhangi bir hak doğurmaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Kanun maddesinin yedinci fıkrasında ise, sözleşmeli öğretmenliğe atanacakların başvuruları, sözlü sınava alınacakların belirlenmesi, sözlü sınav konuları, sözlü sınavın usul ve esasları, atanmaları ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer hususların Millî Eğitim Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle düzenleneceği hüküm altına alınmıştır.
Anılan Kanun hükmüne dayanılarak hazırlanan Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmelik 03/08/2016 tarih ve 29790 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve anılan Yönetmeliğin “Sözlü sınav konuları ve ağırlıkları” başlıklı dava konusu 11. maddesinde “(1) Sözlü sınav konuları ve ağırlıkları şunlardır: a) Bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme gücü: %25,b) İletişim becerileri, özgüveni ve ikna kabiliyeti: %25,c) Bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıklığı: %25,ç) Topluluk önünde temsil yeteneği ve eğitimcilik nitelikleri: %25.”düzenlemesine yer verilmiştir.
Buna göre; belirlenen şartları taşıyan öğretmenler ile Başkanlıkça ilan edilecek KPSS puan türünden, en fazla puan alan adaydan başlanmak üzere, atama yapılacak kadro sayısının üç katı adayın sözlü sınava çağrılması, sözlü sınav konularının, sözlü sınavın usul ve esaslarının Milli Eğitim Bakanlığınca belirlenmesi gerekmektedir.
Bu kapsamda hazırlanan dava konusu Yönetmeliğin 11. maddesinde de, belli dönemlerde atamaları yapılan sözleşmeli öğretmenlere uygulanacak sözlü sınav konuları ve ağırlıkları belirlenmiş olup, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından takdir yetkisi kapsamında, alım yapılacak bütün alanlar için geçerli olabilecek ortak konular üzerinden belirlemeler yapılarak ağırlıklarına yer verilmiştir.
Çoğunluk görüşünde de belirtildiği üzere sözlü sınavın mülakatı da içerdiği göz önünde bulundurulduğunda ve dava konusu düzenlemenin (ç) bendindeki “eğitimcilik nitelikleri” ibaresine zaten bu kapsamda bilgi düzeyini ölçmek amacıyla yer verildiği, kaldı ki adayların mesleki alandaki bilgi düzeylerinin girmiş oldukları Kamu Personeli Seçme Sınavında da ölçüldüğü hususları dikkate alındığında, dava konusu düzenlemenin üst hukuk normlarına uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile Danıştay Onikinci Dairesinin temyize konu kararının Yönetmeliğin 11. maddesi yönünden verilen iptale ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla, karara bu kısım yönünden katılmıyoruz.

KARŞI OY
XX- Dava konusu Yönetmeliğin 11. maddesi, 24/03/2018 tarih ve 30370 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile değiştirildiğinden, bu hükmün uygulanma imkanı kalmamıştır.
Açıklanan nedenle, Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmeliğin 11. maddesi yönünden konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı yolunda karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek verilen Daire kararının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

KARŞI OY
XXX- İdari yargı yerlerince verilen kararların uygulanması, Anayasa’da ve kanunlarda yer alan düzenlemelerle teminat altına alınmış olup, kararların gereklerinin değiştirilmeksizin ve geciktirilmeksizin uygulanması hukuk devletinin temel unsurlarındandır.
Mahkeme kararlarının uygulanmasında; gerekçesinin ve idari işlemin niteliğinin değerlendirilmesi önem arz etmektedir.
Bir düzenleyici işlemin yargı yerince iptal edilmesi, düzenlemeyi tesis edildiği tarihten itibaren hukuk aleminden kaldırsa da, bu hukuki durumun; o düzenleyici işleme dayanılarak tesis edilen ve süresinde dava konusu edilip yargı yerlerince iptal edilmeyen bireysel işlemleri, hukuk aleminden kendiliğinden kaldırmayacağı, İdare Hukukunun bilinen ilkelerindendir. Söz konusu ilkeyi Gözübüyük “… Düzenleyici bir işlem iptal edilmiş ise iptal edilen düzenleyici işleme dayanılarak, iptalden önce yapılmış olan bireysel işlemler bundan etkilenmezler. Bunların da iptali isteniyorsa süresi içerisinde iptalleri için dava açılması gerekir…” (Gözübüyük, Ş., Yönetsel Yargı, 7. Baskı, S Yayınları, Sevinç Matbaası, Ankara 1990, s.224). Özeren ve Bayhan da “… İptal kararından önce o yönetmeliğe dayanılarak tesis edilip bireysel hukuki durumlara dönüşmüş bulunan işlemler varlıklarını korurlar. Bunları yok saymak hukuken olanaksızdır…” (Özeren. A, Bayhan T., İdari Yargı Kararlarının Uygulanması, Kasım 1992, s.49) şeklinde ifade etmişlerdir.
Düzenleyici işlem niteliğinde olmamakla birlikte birden çok kişiyi ilgilendiren sınav ve sınav sonrası yapılan değerlendirme işlemlerinin veya bu işlemlere dayanılarak tesis edilen işlemlerin, açılan dava sonucu yargı yerince tamamının iptal edilmesi söz konusu ise, bu kararın dava açan/açmayan ancak sınava giren ya da değerlendirmeye tabi tutulan tüm adaylar yönünden sonuç doğuracağı kuşkusuzdur.
Ancak sınav ve değerlendirme işlemleri gibi işlemlerin, adaylar yönünden kısmi olarak incelendiği davalar da bulunmaktadır. Bu tür davalarda, bir sınav ya da değerlendirmeye tabi tutulan adaylar yönünden verilen kısmi iptal kararlarının ise, aynı sınavda değerlendirmeye tabi tutulmuş ve olumsuz sonuç elde edip hakkında tesis edilen ve kesinleşen olumsuz işleme karşı dava açmamış kişilere uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık konusu olayda; davacı tarafından, sözlü sınavda başarısız sayılma işlemine karşı dava açılmamış; sözleşmeli öğretmenliğe atanmamasına ilişkin işleme ve anılan işlemin dayanağı olan 03/08/2016 tarih ve 29790 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmeliğin 11. maddesinin, 12. maddesinin dördüncü fıkrasının ve 15. maddesinin birinci fıkrası ile 10/10/2016 tarihinde sözleşmeli öğretmen kadrolarına yapılan atamaların iptali istemiyle dava açılmıştır.

Danıştay Onikinci Dairesi tarafından; söz konusu Yönetmeliğe ilişkin olarak açılan ve Danıştay Onikinci ve İkinci Dairelerince müşterek görülen başka bir davada, 11/06/2019 tarih ve E:2016/7345, K:2010/4301 sayılı kararla, sözlü sınav komisyonu başkan ve üyelerin niteliklerinin açık bir şekilde düzenlenmesi gerekirken, herhangi bir kamu görevlisinin görevlendirilmesine imkan veren düzenlemede hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle Yönetmeliğin 9. maddesinin birinci fıkrasının iptaline karar verildiği; davacının başarısız sayıldığı sözlü sınavın dayanağı olan Yönetmeliğin 9. maddesinin birinci fıkrası ile 11. maddesinin hukuka aykırılığı tespit edildiğinden, söz konusu hukuka aykırı düzenlemelere dayanılarak yapılan sözlü sınavda davacının başarısız sayılarak atamasının yapılmamasına ilişkin işlemde hukuka uyarlık görülmediği sonucuna varıldığı gerekçesiyle bireysel işlemin iptaline karar verilmiş fakat 10/10/2016 tarihinde yapılan sözleşmeli öğretmen kadrolarına yapılan atamaların iptali istemi yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Danıştay İkinci Dairesince 03/08/2016 tarih ve 29790 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmeliğin 11. maddesi ile davacının atanamamasına ilişkin işlemin iptaline karar verilmiş ise de, netice olarak atanan ve atanamayanların girdiği sınavın ya da sınav sonrası yapılan değerlendirme işlemlerinin, tümüyle iptaline yönelik herhangi bir yargı kararı bulunmamaktadır. Nitekim gerçekleşen sınav kapsamında atananlar olduğu kadar atanamayanlar da bulunmaktadır.
Davacı tarafından, hakkında tesis edilen sözlü sınavda başarısız sayılma işlemine karşı süresi içinde dava açılmadığından ve girdiği sözlü sınav hakkında yargı yerlerince verilmiş herhangi bir iptal kararı da bulunmadığından hakkındaki başarısız sayılma işlemi kesinleşmiş olup; dava konusu Yönetmeliğin 11. maddesinin iptaline yönelik hüküm fıkrasının, sözlü sınavda başarısız sayılması işlemini dava konusu etmeyen davacı yönünden hukuken yeni bir hak doğurmayacağı açıktır.
Aksi yorumun kabul edilmesi; iptal edilen düzenleyici işleme dayanılarak tesis edilen tüm bireysel işlemlerin, geçersiz sayılması anlamına gelecektir ki, bu durum, kamu düzeninde kaosa ve istikrarsızlığa neden olabilecektir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile Danıştay Onikinci Dairesinin temyize konu kararının bireysel işlem yönünden verilen iptale ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla, karara bu kısım yönünden katılmıyoruz.