Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2020/1979 E. 2020/1835 K. 14.10.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2020/1979 E.  ,  2020/1835 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1979
Karar No : 2020/1835

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- …
2- … Bakanlığı

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 30/06/2020 tarih ve E:2018/8783, K:2020/6382 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Ankara ili, Altındağ ilçesi, … mahallesi, … ada, … parsel, … sayılı bağımsız bölüm ile aynı ada, … parsel, …,… ve … sayılı bağımsız bölümlerin de dahil olduğu alanda “Ulus Kent Merkezi Yenileme Alanı” projesi kapsamında konaklama tesisi (yurt alanı) olarak ayrılan taşınmazların öğrenci yurdu yapılması amacıyla acele kamulaştırılmasına ilişkin 09/04/2018 tarih ve 2018/11601 sayılı (mülga) Bakanlar Kurulu kararının anılan taşınmaz yönünden iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 30/06/2020 tarih ve E:2018/8783, K:2020/6382 sayılı kararıyla;
Davalı Gençlik ve Spor Bakanlığınca Ankara ilinde had safhada bulunan ve acilen karşılanması gereken yurt ihtiyacının 2018 yılı yatırım programında yer alan yurt projelerinin ivedilikle gerçekleştirilmesine ihtiyaç duyulduğundan bahisle Koruma Bölge Kurulunca onaylı avan projede de yurt alanında kalan taşınmazların 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılması yolunda talepte bulunulması üzerine alınan dava konusu (mülga) Bakanlar Kurulu Kararı bakımından; acele kamulaştırmayı gerektiren yasal koşulların gerçekleşmiş olduğu sonucuna ulaşıldığından, söz konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, acele kamulaştırma kararının alınabilmesi için gerekli olan acelelik halinin ve olağanüstü koşulların somut olayda gerçekleşmediği, dava konusu işlemin gerekçeden yoksun olduğu ve keyfilik taşıdığı, dolayısıyla acele kamulaştırma için gerekli yasal şartların oluşmadığı belirtilerek temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davalı idareler tarafından, Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulmasına ve dava konusu Bakanlar Kurulu Kararının davacı taşınmazına ilişkin kısmının iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davacının yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20/A maddesi uyarınca gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
Bakanlar Kurulunun 22/06/2015 tarih ve 2015/7872 sayılı kararıyla içerisinde uyuşmazlık konusu taşınmazın da yer aldığı alan, Ulus Tarihi Kent Merkezi Yenileme Alanı olarak belirlenmiş, daha sonra alana ilişkin Ankara 2 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile uygun bulunan … Meydanı Kentsel Yenileme Avan Projesi hazırlanmış, uyuşmazlık konusu taşınmaz bu projede konaklama tesisi alanı olarak ayrılan kısımda kalmış, bu kapsamda aralarında uyuşmazlığa konu taşınmazın da yer aldığı on iki adet parselin Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu tarafından öğrenci yurdu yapılması amacıyla 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27. maddesine göre acele kamulaştırılması için Gençlik ve Spor Bakanlığının … tarih ve … sayılı yazısı üzerine 13/04/2018 tarih ve 30390 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 09/04/2018 tarih ve 2018/11601 sayılı (mülga) Bakanlar Kurulu kararı alınmıştır.
Bunun üzerine belirtilen acele kamulaştırma kararının iptali istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
Anayasa’nın 35. maddesinde: “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” hükmü yer almaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Nolu Protokolü’nün “Mülkiyetin korunması” başlıklı 1. maddesinde: “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez.” hükmüne yer verilmiştir.
Diğer taraftan, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27. maddesinde; 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu’nun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Bakanlar Kurulunca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın 10. madde esasları dairesinde ve 15. madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değerinin, idare tarafından mal sahibi adına 10. maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabileceği, bu Kanun’un 3. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen hallerde yapılacak kamulaştırmalarda yatırılacak miktarın, ödenecek ilk taksit bedeli olduğu düzenlemesi kurala bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anılan mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; özel mülkiyet hakkının korunması gereken temel insan hakları arasında öngörüldüğü, anayasa ve uluslararası sözleşmelerde mülkiyet hakkını korumaya yönelik düzenlemelere yer verildiği, bu düzenlemelerde mülkiyet hakkına müdahalelerin olabileceğinin öngörüldüğü, ancak bu müdahalelerde kamu yararı gerekçesi, kanuni düzenleme gereği ve ölçülülük yada orantılılık gibi uluslararası hukukun genel ilkelerinin varlığının dikkate alınması gerektiği, aksi durumda müdahalenin mülkiyet hakkı ihlaline neden olacağı kabul edilmiştir. Nitekim Anayasa Mahkemesi kararları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla da bu hususların açık bir şekilde ortaya konulduğu görülmektedir.
Bu açıdan, kamu gücü kullanılarak özel mülkiyetteki taşınmazların kamu eline geçirilmesini ifade etmesi anlamında kamulaştırmanın yargısal incelemesinde, mülkiyet hakkına söz konusu müdahalede yukarıda yer alan hükümler çerçevesinde kamu yararının varlığının, kanuni düzenleme gereğinin ve orantılılık noktasında adil dengenin sağlanıp sağlanmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, 2942 sayılı Kanun’un yukarıda yer verilen 27. maddesi incelendiğinde ise, acele kamulaştırma usulünün olağanüstü bir kamulaştırma usulü olarak öngörüldüğü, istisnai durumlarda uygulanacak bir yöntem olduğu, bu yöntemin uygulanmasının gerekçesi olarak olağan kamulaştırma gerekçeleri dışında aceleliğin varlığına işaret eden kamulaştırma şartlarının ortaya konulması gerektiği açıktır.
Buna göre, olayda yenileme alanı olarak belirlenen sınırlar içinde ilgili idarece öncelikle taşınmaz malikleri ile anlaşma yoluna gidilmesi, anlaşmanın gerçekleşememesi halinde de yine ilk önce olağan kamulaştırma yolunun tercih edilmesi; ancak, 2942 sayılı Kanun’un 27. maddesinde yer alan acelelik halinin bulunduğunun saptanması halinde anılan madde uyarınca acele kamulaştırılması zorunlu bulunan taşınmazlara yönelik olarak gerekli tespitler yapılıp sebepleri de belirtilmek suretiyle başvuruda bulunulması ve bunun sonucunda da başvuruda bulunulan taşınmazlara yönelik inceleme yapılarak koşulların gerçekleşmesi halinde, Bakanlar Kurulunca 2942 sayılı Kanun’un 27. maddesi uyarınca aceleliğine karar verilmiş olan taşınmazlara yönelik olarak acele kamulaştırma işlemlerinin yürütülmesi gerekmektedir.
2942 sayılı Kanun’un 27. maddesinde öngörülen acele kamulaştırma prosedürünün uygulanabilmesi için gerekli olan olağanüstü durumların ve bu yönteme başvurulması ile amaçlanan kamu yararının somut olarak ortaya konulması gerekmekte olup, davalı idarece ileri sürülen bölgedeki yurt ihtiyacı ve davacıya ait taşınmazı da kapsayan alanın yenileme alanı olarak belirlenmesi ile alanın mülkiyet durumunun karmaşıklığının olağan kamulaştırma halinde gecikmeye sebebiyet verebilecek olması hususları acele kamulaştırma yapılmasına gerekçe teşkil etmeyeceğinden, uyuşmazlık konusu olayda, acele kamulaştırma yapılmasını gerektirecek acelelik halinin mevcut olmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, acele kamulaştırma yapılmasını gerektirecek acelelik halinin bulunmaması karşısında, acele kamulaştırılmaya yönelik Bakanlar Kurulu kararının davacı taşınmazına ilişkin kısmında hukuka uyarlık görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 30/06/2020 tarih ve E:2018/8783, K:2020/6382 sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dava konusu işlemin dava konusu taşınmaz yönünden İPTALİNE,
4.Kurulumuzca yeniden bir karar verildiğinden, aşağıda dökümü yapılan dava ve temyiz aşamasına ilişkin …-TL yargılama gideri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen …-TL avukatlık ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
5. Kullanılmayan … TL harcın istemi hâlinde davacıya iadesine,
6.Yatırılan gider avanslarından artan miktarların istemleri halinde taraflara iadesine,
7. Kesin olarak, 14/10/2020 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun olduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddi ile temyize konu kararın onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.