Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2020/1916 E. 2022/4082 K. 29.12.2022 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2020/1916 E.  ,  2022/4082 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1916
Karar No : 2022/4082

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …)

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 06/11/2019 tarih ve E:2016/58262, K:2019/5731 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile bu karara karşı yapılan yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin … tarih ve … sayılı kararının iptaline ve bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı maaşlarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 06/11/2019 tarih ve E:2016/58262, K:2019/5731 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin itirazları yerinde görülmemiş,
“Maddi Olay ve Hukuki Süreç” ile “İlgili Mevzuat”a yer verilmiş; “Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç”, “FETÖ’ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler”, “Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü”, “Dava Konusu Edilen Kararların Hukuki Niteliği” başlıkları altında genel; “Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi” başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacının, ceza yargılaması sonucunda, … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, anılan karara karşı yapılan istinaf başvurusunun … Bölge Adliye Mahkemesi … Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla reddedildiği ve Dairelerinin karar verdiği tarih itibarıyla UYAP ortamında yapılan inceleme sonucu anılan mahkumiyet kararının kesinleşmediğinin görüldüğü,
ByLock delili yönünden, davacı hakkında düzenlenen “ByLock Tespit ve Değerlendirme Tutanağı”nın incelenmesinden; davacının … ID numarasıyla ve bir kullanıcı adı ve şifre almak suretiyle bu ağa dâhil olduğu anlaşıldığı,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacının örgütün içinde yer aldığına, lise döneminde örgüte müzahir dershaneye gittiğine, üniversitede örgüt evlerinde kaldığına ve ev abiliği yaptığına, sınavlara örgütün hâkim-savcı sınav çalışma evlerinde hazırlandığına, hâkim adaylığı döneminde örgütün staj evlerinde kaldığına ve murakıp olarak aktif bir rol üstlendiğine, örgütün yönlendirmesiyle akademide sınıf temsilcisi olduğuna ve katalog evlilik yaptığına yönelik yukarıda ifadelerin değerlendirilmesi sonucunda, davacının FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı,
Davacının, örgütün yargıda etkin olduğu dönemde Adalet Akademisinde sınıf başkanlığı yapmasının FETÖ ile iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğu belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile yukarıda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu işlemlerle özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin, AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir olduğu anlaşıldığından dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı maaşlarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesine yönelik isteminin de reddi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, kararın usul ve kanuna, Anayasa’ya, 2802 sayılı Kanun’a, milletlerarası sözleşmelere, hakkaniyet ve vicdana aykırı olduğu; işlemin hâkimlik teminatına ve usulüne uygun tesis edilmediği; meslekte kalmanın uygun olmaması gerekçesinin yoruma açık ve her türlü fiili kapsayabilecek şekilde olduğu; disiplin soruşturması, somutlaştırma ve şahsileştirme yapılmadan, savunma hakkı kulllandırılmadan işlem tesis edildiği, bu durumun masumiyet karinesine aykırı olduğu; savunma hakkının kullanılmasının sonradan giderilebilecek, telafi edilebilecek bir hak olmadığı; kararda kendisiyle ilgili olmayan pek çok husus bulunduğu; hakkındaki mahkumiyet kararının kesinleşmediği; bu durumun kendisi aleyhine bir durum olarak değerlendirilmesinin masumiyet karinesine uygun olmadığı; kendisi hakkında ceza yargılamasındaki delillerden başka delil bulunmadığı; delillerin işlemden sonra tespit edilerek dosyaya sunulduğu; ByLock programını kullandığının tam olarak tespit edilemediği; hem mesleğinden ihraç edilerek hem de ceza yargılamasında iki kez cezalandırıldığı; ByLock programına ilişkin teknik verilerin çelişkili olduğu ve gerçek bir tespit yansıtmadığı; kullanıcı adı ile kendisinin ilişkilendirilmesinin mümkün olmadığı; başkalarıyla ilgili delillerin kendisi hakkında suç delili olarak ileri sürülemeyeceği; tanıkların usulüne uygun dinlenmediği ve beyanlarının gerçeği yansıtmadığı, etkin pişmanlıktan faydalanmak için cürüm atfettikleri; albüm kurulu üyeliğinin ne şekilde yasadışı faaliyet olarak değerlendirildiğinin anlaşılamadığı, bu görevi yapan başka yargı mensuplarının görevlerine devam ettiği; ihracına konu yapılan fiillerin mevzuatta suç olarak sayılmadığı ve bu durumun suç ve cezaların kanuniliği ilkesine aykırı olduğu; kanunların ise öngörülebilir ve erişilebilir olması gerektiği; atfedilen fiillerin halen başka pek çok kişi tarafından yapılmasına rağmen suç sayılmadığı; bu örgütle bağı olan çoğu kişinin suç işleme gayesiyle hareket etmediği; irtibat ve iltisak sebebiyle meslekten çıkarılma hususunun hukuka uygun olmadığı; hayatı boyunca görevini sadakatle yaptığı; hakkındaki veri ve bilgilerin güvenilir ve doğru olmadığı; olağanüstü halde yalnızca bu süreçle sınırlı tedbirler alınabileceği; örgütün iç yüzünün Devlet tarafından ortaya çıkarılması gerektiği; örgütle ilgili tehlikenin 2014 yılından önce de farkedildiği; örgütün faaliyetlerinden kişilerin suçlanmasının doğru olmadığı; olağanüstü hal gerekçe gösterilerek alınan tedbirlerin Anayasa’ya aykırı olduğu ve bu tedbirlerin olağanüstü halin gerektirdiği ölçüleri aşamayacağı; temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasını durduran etkiler gösteren tedbirlerin olağanüstü hal kalktıktan sonra yürürlükte kalamayacağı; ihraca dayanak gösterilen fiillerin işlendikleri dönemde suç oluşturmadığı; hayatı boyunca hiçbir suça karışmadığı; işlemin dayanağı Kanun Hükmünde Kararname’nin Anayasa’ya aykırı olduğu; adil yargılanma, makul sürede yargılanma ve etkili başvuru haklarının ihlal edildiği belirtilerek Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, davacının Anayasa’ya aykırılık iddiası ciddi görülmeyerek gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Öte yandan, UYAP kayıtlarının incelenmesinden, Daire kararının “Maddi Olay ve Hukuki Süreç” kısmının “Davacıya İlişkin Süreç” bölümünde sözü edilen ve hükme esas alınmayan, davacının “silahlı terör örgütüne üyelik” suçundan 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:.. sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun … Bölge Adliye Mahkemesi … Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile reddedildiği; bu karara karşı yapılan temyiz başvurusunun Yargıtay … Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile kabul edilerek kararın bozulduğu; bozma üzerine dosyanın … Ağır Ceza Mahkemesinin E:… sayılı esasına kaydedildiği ve yargılamanın halen devam etmekte olduğu anlaşılmıştır.
667 sayılı KHK uyarınca, hâkimlerin ve savcıların terör örgütüne üyelik ve mensubiyeti bulunmasa da terör örgütü ile iltisaklı veya irtibatlı olmaları nedeniyle meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına yönelik işlem tesis edilebilmesi mümkündür. Nitekim dava konusu işlem de davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisak ve irtibatının bulunduğu gerekçesiyle tesis edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi, 14/11/2019 tarih ve E:2018/89, K:2019/84 sayılı kararında iltisaklı kavramını ”kavuşan, bitişen, birleşen”, irtibatlı kavramını ise ”bağlantılı” olarak tanımlamış, bu kavramların hukuki niteliği ve objektif anlamının yargı içtihatlarıyla belirlenebileceğini belirtmiştir. Bu kavramlar ile, kişilerin cezai sorumluluğunu gerektiren örgüte üyelik ve mensubiyet kavramlarına nazaran terör örgütleri ile daha az yoğun ve atipik bir bağlantının vurgulandığı açıktır. Bu kapsamda kişilerin terör örgütleri ile irtibat ve iltisaklarının ortaya konulabilmesi için, örgütün amaçlarının gerçekleştirilmesi ya da örgütten yarar sağlamak maksadıyla gerek örgütten gelen talimatlar doğrultusunda gerekse inisiyatif alarak bulundukları hâl ve hareketler neticesinde örgüte veya kendilerine yarar sağladıkları ya da örgüt ile amaç birliği veya sosyal birliktelik görünümü içinde oldukları yönünde kanaat oluşması yeterlidir.
Bu itibarla, ceza muhakemesinde terör örgütüne üye olma suçunun tespitinde delil olarak değerlendirilecek bir kısım fiil ve davranışlar, üstün bir kamu gücü olan yargı yetkisini kullanan hâkim ve savcılar hakkında tesis edilen idari tedbir niteliğindeki işlemlerde terör örgütüne irtibat veya iltisakın sübut bulup bulmadığı yönünden örgüt üyeliğine göre farklı değerlendirilebilecek nitelikte olduğundan, davacının terör örgütü ile iltisak veya irtibatının bulunup bulunmadığına yönelik yargısal denetime ilişkin bu davada, ”silahlı terör örgütüne üye olmak” isnadıyla açılan ceza davasında verilecek kararın beklenmesi gerekmemektedir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 06/11/2019 tarih ve E:2016/58262, K:2019/5731 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Adli yardım kararından dolayı ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama giderinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacıdan tahsili için Dairesince müzekkere yazılmasına,
4. Kesin olarak, 29/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.