Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2020/1762 E. 2020/3461 K. 23.12.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2020/1762 E.  ,  2020/3461 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1762
Karar No : 2020/3461

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu

İSTEMİN_KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 08/04/2019 tarih ve E:2017/12256, K:2019/2520 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin aynı Kurulun … tarih ve … sayılı kararının iptali ve bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 08/04/2019 tarih ve E:2017/12256, K:2019/2520 sayılı kararıyla;
Uyuşmazlıkta, gerekli harç ve posta ücreti yatırılmadan dava açıldığının tespiti üzerine söz konusu eksikliklerin giderilmesi için Dairelerince gönderilen 15/12/2017 tarihli yazının 01/01/2018 tarihinde davacıya tebliğ edilmesine rağmen belirtilen eksikliklerin tamamlanmadığı, bunun üzerine düzenlenen 12/09/2018 tarihli ikinci yazının da 16/11/2018 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, ancak yine eksik harç ve posta bedelinin yatırılmadığı anlaşıldığından, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 6. maddesinin 4. fıkrası uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, Daire kararının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun ilgili hükümlerine aykırı olarak usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediği, karardan 13/09/2019 tarihinde haberdar olması üzerine vakit geçirmeksizin temyiz isteminde bulunduğu belirtilerek, davanın açılmamış sayılması yolundaki Daire kararının bozulması ve davasının esastan görüşülmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ : Davacının temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesinde; özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde, Danıştay dava daireleri ile idare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarına karşı tebliğ tarihini izleyen otuz gün içinde Danıştayda temyiz yoluna başvurulabileceği hükme bağlanmıştır.
2577 sayılı Kanun’un 8. maddesinde ise; bu Kanun’da yazılı sürelerin, tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlayacağı, tatil günlerinin sürelere dahil olduğu, ancak, sürenin son günü tatil gününe rastlarsa, sürenin tatil gününü izleyen çalışma gününün bitimine kadar uzayacağı, sürelerin bitmesinin çalışmaya ara verme zamanına rastlaması halinde, bu sürelerin, ara vermenin sona erdiği günü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılacağı hükümlerine yer verilmiştir.
Öte yandan, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinde ise, ” (1) Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih tebliğ tarihi sayılır.
(2) Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” kuralı yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyadaki belgelerin incelenmesinden; Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu kararının, 7201 sayılı Kanun’un yukarıda yer verilen 21/1. maddesine uygun olarak davacının bilinen adresine 15/06/2019 tarihinde komşusuna haber verilerek, ilgili mahalle muhtarına imza karşılığı teslim edilmek ve bina kapısına yapıştırılmak suretiyle tebliğ edildiği, bu duruma göre, 2577 sayılı Kanun’un öngördüğü otuz günlük temyiz süresinin son günü resmi tatil olan 15/07/2019 gününe denk geldiğinden, bu günü takip eden ilk mesai günü olan 16/07/2019 Salı gününe kadar temyiz yoluna başvurulması gerekirken, davacı tarafından 15/10/2019 tarihinde kayda giren dilekçe ile temyiz isteminde bulunulduğu görüldüğünden, Kanun’da öngörülen süre geçirildikten sonra yapıldığı anlaşılan temyiz başvurusunun esasının incelenmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
Diğer yandan, davacı tarafından temyiz dilekçesinde, Daire kararının tebliğinin usulsüz olduğu, tebligatın 7201 sayılı Kanun’a aykırı olarak 21/2. maddesi uyarınca yapıldığı ileri sürülmüş ise de, dosyada mevcut bulunan tebliğ mazbatası incelendiğinde, her ne kadar ilgili tebliğ evrakının üzerinde “7201 sayılı Kanun’un 21/2. maddesi gereğince tebliği rica olunur.” ibaresine yer verilmiş olsa da, tebligatın, yukarıda belirtildiği üzere usulüne uygun olarak davacının komşusuna da haber verilmek suretiyle 7201 sayılı Kanun’un 21/1. maddesi hükmüne uygun olarak yapıldığının anlaşılması karşısında, davacının bu iddialarına itibar edilmemiştir.
Kaldı ki, davacının temyiz dilekçesinde bu tebligatı öğrendiğini beyan ettiği 13/09/2019 tarihi dikkate alındığında dahi, otuz günlük temyiz süresinin son gününün 14/10/2019 Pazartesi gününe denk geldiği, ancak davacının 15/10/2019 tarihinde kayda giren dilekçe ile temyiz isteminde bulunduğu, dolayısıyla, davacının temyiz başvurusunun bu halde de süresinde olmadığı anlaşılmaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle reddine,
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 6545 sayılı Kanun ile değişik 48/7. maddesi uyarınca kesin olarak,
3. 23/12/2020 tarihinde, oybirliği ile karar verildi.