Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2020/1714 E. 2020/1562 K. 23.09.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2020/1714 E.  ,  2020/1562 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1714
Karar No : 2020/1562

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …
VEKİLİ : Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürü …

DİĞER DAVALI : … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACILAR): I- … Varisleri;
1- …
2- …
3- …
4- …
II- … Vasisi …
III- …
IV- …
V- …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 11/09/2019 tarih ve E:2019/870, K:2019/7103 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Sakarya İli, Akyazı İlçesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın, “Akyazı Otobüs Terminali” yapımı amacıyla Akyazı Belediye Başkanlığı adına tescil edilmek üzere, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27. maddesine göre acele kamulaştırılmasına ilişkin 03/06/2017 tarih ve 30085 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 17/04/2017 tarih ve 2017/10295 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 11/09/2019 tarih ve E:2019/870, K:2019/7103 sayılı kararıyla;
Davalı idarelerin, sürenin geçtiğine ve davacıların işlemi öğrendikleri tarihe ilişkin herhangi bir belge ve bilgi sunamaması nedeniyle davalı Akyazı Belediye Başkanlığının süre itirazının yerinde görülmediği,
Akyazı Belediye Başkanlığının istemi, İçişleri Bakanlığının teklifi üzerine tesis edilen dava konusu işlemin; Marmara ve Düzce depremleri sırasında Akyazı ilçe merkezinin büyük hasar görmesi, ilçe hükümet konağının yıkılması ve terminalin bulunduğu alana yeniden inşa edilmesi nedeniyle ilçenin terminalsiz kalması, şehirler arası ulaşımı sağlayan sabit bir yerin olmaması nedeniyle ilçe merkezinde trafik yoğunluğu, görüntü ve gürültü kirliliğinin ortadan kaldırılması için dava konusu işlemin tesis edildiği, davacılara ait taşınmazın söz konusu proje içerisinde yer aldığı ve yürürlükteki nazım ve uygulama imar planlarında terminal alanı kullanımına ayrıldığının anlaşıldığı,
Acele kamulaştırma, olağanüstü bir kamulaştırma usulü olup istisnai durumlarda uygulanacak bir yöntem olduğundan, acele kamulaştırılması zorunlu bulunan taşınmazlara yönelik gerekli tespitler yapılıp sebeplerinin belirtilmesi ve olağan kamulaştırma yerine bu yöntemin uygulanma gerekçesinin, olağanüstü durumların, bu yönteme başvurulması ile amaçlanan kamu yararının, kamu düzeninin korunmasını gerektiren hallerin somut olarak ortaya konulması ve acelelik halinin bulunduğunun saptanarak koşulların gerçekleşmesi halinde acele kamulaştırma işlemlerinin yürütülmesi gerektiği,
Uyuşmazlıkta, esasen belediyelerin genel görevleri içinde olan çarpık yapılaşmanın önlenmesi, daha fazla sosyal ve teknik alt yapı alanı ayrılması, nüfusun ihtiyacı olan olası depreme dayanıklı, çağdaş ve yaşanabilir alanlar imar edilmesi, şehir trafiğinin rahatlatılması için ihtiyaç duyulması halinde kamulaştırma yapılması mümkün olmakla beraber, anılan nedenlerin ve projenin zaman kaybetmeden sonuçlandırılması hedefinin acele kamulaştırma yapılması için yeterli olmadığı,
Bu nedenle, dava konusu Bakanlar Kurulu Kararında 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27. maddesinde öngörülen acele kamulaştırma prosedürünün uygulanması için gerekli olan olağanüstü durumlar ve bu yönteme başvurulması ile amaçlanan kamu yararı somut olarak ortaya konulamadığından dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığı tarafından, İçişleri Bakanlığının 21/03/2017 tarih ve 7061 sayılı yazısı ekinde yer alan gerekçeli raporda yer alan değerlendirmeler neticesinde konunun aceleliğine binaen dava konusu kararın alındığı, kamu yararını amaçlayan ve 2942 sayılı Kanun’a uygun olarak düzenlenen Bakanlar Kurulu Kararında hukuka aykırı bir yön bulunmadığı, ayrıca Danıştay savcısının düşüncesi Cumhurbaşkanlığına tebliğ edilmeden karar verildiğinden Daire kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacılar tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20/A maddesi uyarınca gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Marmara ve Düzce depremleri sırasında Akyazı ilçesinde büyük hasar meydana gelmesi üzerine İlçe Hükümet konağı yıkılmış ve terminal alanının bulunduğu yere yeni hükümet konağı inşa edilmiştir. İlçede uzun zamandır şehirler arası terminal bulunmaması nedeniyle oluşan trafik yoğunluğu ve gürültü kirliliğinin önüne geçmek amacıyla … Mahallesi, … ada üzerindeki …, …, … ve … sayılı parseller 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planlarda “terminal alanı” olarak belirlenmiştir.
Terminal alanına acil ihtiyaç duyulduğu gerekçesi ile Akyazı Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararı ile acele kamulaştırma kararı alınabilmesi için İçişleri Bakanlığına müracaat edilmesi yolunda karar alınmış, … tarih ve … sayılı yazı ile Belediye Başkanı tarafından İçişleri Bakanlığına müracaatta bulunulmuştur.
İçişleri Bakanlığının 21/03/2017 tarih ve 7061 sayılı yazısına binaen, Bakanlar Kurulunun 04/07/2017 tarih ve 2017/10295 sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın acele kamulaştırılmasına karar verilmesi üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
Anayasa’nın 36. maddesinin 1. fıkrasında, herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Adil yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6. maddesinde, herkesin medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahip olduğu düzenlenmiştir.
2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun “Savcıların görevleri” başlıklı 61. maddesinin 1. fıkrasında, “Savcılar, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Danıştayda görülen dava dosyalarından kendilerine havale olunanları Başsavcı adına incelerler ve esas hakkındaki düşüncelerini, bir ay içinde gerekçeli ve yazılı olarak verirler. Bu süreler geçirilirse durumu sebepleriyle birlikte Başsavcıya bildirirler…” kuralı yer almaktadır.
Buna paralel olarak, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Tebligat ve cevap verme” başlıklı 16. maddesinin 6. fıkrasında ise, “Danıştayda ilk derece mahkemesi sıfatıyla görülen davalarda savcının esas hakkındaki yazılı düşüncesi taraflara tebliğ edilir. Taraflar, tebliğden itibaren on gün içinde görüşlerini yazılı olarak bildirebilirler.” düzenlemesine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, dosyaya ilişkin bağımsız bir inceleme yaparak görüşünü mahkemeye sunan Danıştay savcısının düşüncesinin önceden taraflara tebliğ edilmemesi nedeniyle çelişmeli yargılama ilkesinin ihlal edildiğine karar vermiştir. (Bkz. Meral/Türkiye, B. No: 33446/02, 27/11/2007). Bu nedenle savcı düşüncesinin önceden taraflara tebliğ edilerek incelemelerine sunulması ve karşı görüşlerini hazırlama imkânı verilmesi adil yargılanma hakkının bir gereğidir. (Anayasa Mahkemesi, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 33).
2575 sayılı Kanun’un 61. maddesine göre, Danıştay savcılarının kendilerine havale olan dosyaları Başsavcı adına inceleyeceği ve düşüncelerini gerekçeli ve yazılı olarak verecekleri düzenlenmiş olup, anılan maddenin 6. fıkrası uyarınca Danıştayda ilk derece mahkemesi sıfatıyla görülen davalarda savcının esas hakkındaki yazılı düşüncesinin taraflara tebliğ edileceği ve tarafların, tebliğden itibaren on gün içinde görüşlerini yazılı olarak bildirebileceği hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; temyize konu Daire kararının, 13/06/2019 tarihinde dosyaya sunulduğu anlaşılan Danıştay savcı düşüncesi davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığına tebliğ edilmeden verildiği, savcı düşüncesinin, esas hakkındaki temyize konu kararın 06/02/2020 tarihinde tebliğ edilmesinden sonra, 10/03/2020 tarihinde davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığına tebliğ edildiği, anılan davalı idareye esas hakkında bir karar verilmeden önce savcı düşüncesine karşı görüşlerini yazılı olarak bildirebilme imkanının tanınmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, 2577 sayılı Kanun’un 16. maddesinde yer verilen usule uyulmaksızın, davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığına, savcı düşüncesine karşı görüşlerini yazılı olarak bildirebilme imkanı tanınmadan verilen kararda usul hükümlerine uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu itibarla, Daire tarafından, davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığına, savcı düşüncesine karşı görüşlerini yazılı olarak bildirebilme imkanı tanındıktan sonra uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığının temyiz isteminin kabulüne;
2. Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 11/09/2019 tarih ve E:2019/870, K:2019/7103 sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Danıştay Altıncı Dairesine gönderilmesine,
4. Kesin olarak, 23/09/2020 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- Uyuşmazlıkta, dava konusu Bakanlar Kurulu kararının iptaline karar verilmesinin uygun olacağı yönünde görüş içeren Danıştay savcısı düşüncesine, temyize konu Daire kararında yer verildiği gibi, anılan savcı düşüncesinin, esas hakkındaki temyize konu kararın 06/02/2020 tarihinde tebliğ edilmesinden sonra, 10/03/2020 tarihinde davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığına, ayrıca tebliğ edilerek usuli eksikliğin giderildiği görülmektedir.
Öte taraftan temyiz kanun yoluna başvuran davalı Cumhurbaşkanlığının, temyiz başvurusunda bulunurken, savcı düşüncesine karşı görüşlerini ileri sürme imkanının bulunduğu da açıktır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz istemi hakkında, uyuşmazlığın esasına yönelik bir değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerektiği görüşüyle, aksi yöndeki karara katılmıyoruz.